GENEL - 09 Eylül 2022 Cuma 17:40

Deve sütünden üretilen ürünler ilk kez satışa sunuldu

A
A
A
Deve sütünden üretilen ürünler ilk kez satışa sunuldu

Aydın’da deve sütünden üretilen peynir, pastörize süt ve peynir altı suyu, tüketici ile buluşmak üzere yerel marketlerde ilk kez satışa sunuldu.

Aydın’da deve sütünden üretilen peynir, pastörize süt ve peynir altı suyu, tüketici ile buluşmak üzere yerel marketlerde ilk kez satışa sunuldu. Tanıtım için açılan statta konuyla ilgili açıklama yapan İncirliova Belediye Başkanı Aytekin Kaya, “Bu üretim çalışması bizlerin kişisel bir başarı değil, İncirliovamız, Aydınımız ve Türkiye’miz için artı değer üretmenin gururu yaşıyoruz” diye konuştu.



İspanya Tarım Gıda ve Teknoloji Araştırma Enstitüsü (IRTA) önderliğinde İspanya, Fransa, Almanya, İtalya, Hırvatistan gibi Avrupa Birliği ülkeleri ile Türkiye, Kanarya Adaları, Fas ve Cezayir’den araştırmacılar ve üreticiler tarafından Deve Sütü (Camel Milk) - Akdeniz Havzasında Deve Sütü Üretimi, İşlenmesi ve Tüketiminin Artırılması Projesi hazırlandı.



Avrupa Komisyonu PRIMA programı tarafından desteklenen proje çerçevesinde Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ), İncirliova Kaya Kardeşler Deve Çiftliği ve Ovacık Mandıra iş birliğinde Türkiye’de deve sütünden ilk kez Aydın’da pastörize süt, peynir ve peynir altı suyu üretildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan gerekli izinlerin alınmasından sonra üretim süreci tamamlanan ürünler yerel marketlerde ilk kez satışa sunuldu.



Deve sütünden üretilen ürünlerin üretim süreci hakkında bilgi veren Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atakan Koç, “Deve Sütü Projesi çerçevesinde yaklaşık 1,5 yıl önce deve sütünden yeni ürünler işlenmesi sürecinin laboratuvar koşulları tamamladık. Yerel marketlerde satışa sunulan deve sütü ürünlerinin üretimi için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan gerekli izinler alınmıştır. Bu ürünlerden biri pastörize deve sütüdür. Düşük sıcaklıkta pastörize etmeyi amaçladık. Çünkü içerisindeki bazı proteinlerin yapısı 65 derece ve üzerinde bozuluyor. Bu nedenle en düşük sıcaklıkta, yani 63 derecede pastörize ediyoruz. Böylelikle içerisindeki yapıları, proteinleri, faydalı şeyleri bozmadan tüketiciye ulaştırmaya amaçlıyoruz. Aslında deve sütünün peynir ve yoğurt olarak işlenmesi; sığır, keçi, manda sütü kadar kolay değil. Benzer koşullarda işleyemiyorsunuz, bazı ekstra işlemler gerektiriyor. Bu zordu gerçekten ama başardık. Yaklaşık 13 kilogram sütten bir kilogram deve peyniri elde ediyoruz. Bir de peynir altı suyumuz var. Bu, ülkemizde çok fazla tüketim alışkanlığı olan bir ürün değil. Ayrana benzer bir tadı var ama kanser hastaları için önerildiğini biliyoruz” ifadelerini kullandı.



Vatandaşların bu ürünleri öncelikli olarak şifa niyetine tüketeceklerini belirten Başkan Kaya, “Projemiz çerçevesinde İncirliova’nın ve Aydın’ın adını tüm dünyaya duyurduk. Hocalarımızla birlikte deve sütünden peynir, peynir altı suyu ve pastörize süt yaptık. Bu ürünleri, vatandaşlarımız şifa niyetine tüketecek. İnşallah ülkemize, memleketimize hayırlı olsun. Bu üretim çalışması bizlerin kişisel bir başarı değil, İncirliovamız, Aydınımız ve Türkiye’miz için artı değer üretmenin gururu yaşıyoruz. Böyle bir projeyi başardığımız için mutluyuz. Bu vesileyle projeye emek veren, katkı koyan gerek ülkemizden gerekse yurt dışından tüm paydaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.



Ürünlerin fiyatları hakkında bilgi veren mandıra işletmecisi Ahmet Gönülaçar, “Peynir genellikle kiloyla, süt ve peynir altı suyu da mililitre olarak satılacak. Bunun ana sebeplerinden biri de ürünün çok pahalı olması. İnsanların alabilmesi için böyle bir yol çizdik. Ürünlerin pahalı olmasının temel sebebi ise hepsinin temel ham maddesi deve sütü. Deve sütü çok az üretilebilen bir ürün olduğu için maliyet çok ciddi oranda artıyor. Peynirin ortalama kilogram fiyatı bin 750 lira bandında gezecek. 200 mililitre süt, 75 TL civarında. Peynir altı suyunu da 500 mililitre olarak çıkardık. Onu da 70 TL’ye satmayı düşünüyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ankara’daki su kesintisine vatandaştan tepki "Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Ankara’nın Sincan ilçesinde yaşanan uzun süreli su kesintileri nedeniyle vatandaşlar mağdur olduklarını belirterek yetkililere çağrıda bulundu. Sincan ilçesine bağlı Yenikent Mahallesi’nde son zamanlarda yaşanan su kesintileri vatandaşların tepkisine neden oldu. Günlerdir musluklarından su akmadığını ifade eden mahalle sakinleri, hem günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını hem de yetkililerden yeterli bilgilendirme alamadıklarını iddia etti. Su kesintileri nedeniyle bazı vatandaşlar bidonlarla çevre bölgelerdeki çeşmelere giderek ihtiyaçları için bidonlara su doldurdu. Öte yandan vatandaşlar, yetkililerden soruna çözüm için çağrıda bulundu. "Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar" Yaklaşık 11 yıldır Yenikent’te yaşayan Ahmet Aslan, "Bu son 2 aydır sularımızda ciddi anlamda sıkıntı var. Basınç verilmiyor. Bununla birlikte çok ciddi kesintiler var. Cuma gününden belli suyumuz yok. Arıyoruz muhatap bulamıyoruz. Çağrı merkezleri kapalı. Biz burada yaşayanlar olarak belli bir yaşta insanlarız. Halkla ilgilenin. Faturalarımızı 2 gün geç yatırdığımızda mesaj gönderiyorlar. Şimdi suyumuz 4 gündür verilmiyor, muhatap bulamıyoruz. Bizlerle ilgilenen yok. Acil bir şekilde sorunu çözmek için ilgililerin ilgilenmesi gerekiyor. Bu ne kadar sürecek? Ne zaman gelecek? Hiçbir bilgi sahibi değiliz. Ne yapacağız biz? Hayatımızı idam ettirmek için suya ihtiyacımız var. Önce dediler ki rutin bir kesik olacak. Daha sonra Çamlıdere’den gelen bir pompada bir arıza varmış, daha sonra söylüyorlar bunu. Onunla ilgiliymiş. Peki sırf burayla mı ilgili? Fatih’de, Sincan’da akıyor, hatta ve hatta Yenikent’te benim kızım 300 metre aşağıda oturuyor. Çok da az olsa akıyor. Burayı özellikle cezalandırmak mıdır, nedir, ne söyleyeyim artık? İlgilenen yok" ifadelerini kullandı. "Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı" Aynı zamanda suyu parayla aldıklarını ve emekli olduklarını ifade eden Aslan, "Biz burada belli bir gelir seviyesi olan insanlarız. Ne zamana kadar karşılayacağız biz bunu? İnanın şimdi komşumdan rica ettim. Eğer bulabilirsek 50-60 kilometre uzaklıkta hayrata gideceğiz. Bidon toparladık ama kaç gün gidecek bu? Bunu kaç gün yapacağız, biz genç değiliz ki. Çoluğu çocuğu olanlar var burada. Büyükşehir’in bu sorunu çözeceğine inancımız kalmadı. Çünkü halktan kopuk hareket ediyorlar. Eğer arıza varsa Hıdırlıktepe’ye 2 trilyon 200 milyona kule dikeceklerine pompalarının arızalarını yaptırsalardı. Atıl orada duruyor, bu halkın sorunlarını çözün öncelikle. Bizim bu su ihtiyacımızın bir an evvel çözülmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim?" Yenikent’e 6 ay önce taşındığını belirten Gökhan Arslan, "Son 4 gündür bayağı sıkıntı yapmaya başladı. Çünkü sular sürekli kesiliyor. Gelip gittiği oluyor ama çok az geldiği için hiçbir şekilde kullanamıyoruz. Bize faydası yok. Mesajları takip ediyoruz ya da sosyal medyadan bakıyoruz. Saat 11.00’de gelecek diyorlar, gece 3.00’e kayıyor. Bu sefer hani gece uyanıp nöbet tutar gibi banyo mu edeceğim? Çamaşırları mı, bulaşıkları mı yıkayacağım diye bekliyor insan. Su çok az geldiği için hiçbir şeyi de yapamıyoruz. İhtiyaçlarımıza gidilemiyoruz. Takdir edersiniz ki taşıma suyuyla da değirmen dönmüyor. Marketten al, şuradan al, buradan al. Sonuçta bu mağduriyetin giderilmesi lazım. Mesajlarda ya da aradığımızda söyledikleri işte ya boru hattında sıkıntı var diyorlar. Tamirat, tadilat diyorlar ya da basıncı düşük diyorlar. Yeni taşındık, yuvamız oldu diye sevindik ama bu sefer de sıkıntılar bitmiyor" şeklinde konuştu. "Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz" Bidonlara su doldurmak için Sincan’ın Kesiktaş ilçesinde bulunan bir çeşmeye gelen Sultan Kayabaşı, "Buranın bahçeleri bu suyu alıyorlar. 1 ay önce geldim gürül gürül akıyordu. Bu halk böyle mağdur oluyor. Geliyoruz saatlerce burada soğukta bekliyoruz. Bir belediyenin el atmasını isterim yani. Bu suya bir bakmasını isterim. Gelemeyen işte çeşmeden kullanıyor, hep içme suyu alıyor ama biz geliyoruz. Böyle saatlerce bekliyoruz işte. Belediye başkanımız buna bir el koysun. Burada bir milleti mağdur etmesin" dedi. "15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz" Ellerinde bidonlarla su doldurmak için gelmiş bir diğer vatandaş Duran Aydoğdu ise şu ifadelere yer verdi: "Cuma gününden beri suyumuz yok. Çok sıkıntıdayız. 15-20 bidon götürüyoruz. Yemek yapıyoruz, içmeye kullanıyoruz, abdest almaya kullanıyoruz. Sıkıntımız böyle. 15-20 bidonumuz var, bittiğinde yine geliyoruz. Tadilat varmış, ondan kesikmiş. Kurtboğazı’ndan şebeke gelecekmiş. Buraya 2 gün daha su gelmeyecek diyorlar."
Kastamonu Binanın 14’üncü katından düşerek ölen kadının nişanlısı beraat etti Kastamonu’da apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybeden kadının nişanlısı, cinayet şüphesiyle hakkında açılan davada beraat etti. Olay, 27 Şubat 2025 tarihinde Kuzeykent Mahallesi Kazım Karabekir Caddesi’nde bulunan bir sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 30 yaşındaki Eser Mumcuoğlu, sitede oturduğu apartmanın 14’üncü katından düşerek hayatını kaybetti. Olayın ardından aynı evde ikamet eden ve olay sırasında birlikte alkol aldıkları tespit edilen Eser Mumcuoğlu’nun nişanlısı S.Ö., gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından tutuklanan S.Ö. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’kadına karşı kasten öldürme’ suçundan dava açıldı. Davanın görülen karar duruşmasında tutuksuz yargılanan S.Ö. ve avukatı hazır bulundu. "Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim" Duruşmada son kez savunma yapan S.Ö., "Mütalaayı kabul etmiyoruz. Hayatımın hiçbir aşamasında bir kadına ne de bir canlıya zarar vermedim. Önceki beyanlarını tekrar ediyorum, beraatımı talep ediyorum" dedi. Sanık S.Ö.’nün avukatı ise, "Eser, olay günü not bırakmıştır, intihar edeceğini belirtmiştir. Sosyal medya platformları üzerinden de sürekli ölümden bahsetmiştir. Ayrıca telefonu incelendiğinde öldükten sonra dahi nereye gömüleceğini, organlarının bağışlanmasını istediği görülmektedir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde bu şahsın intihara meyilli olduğu, bugün değilse bile yarın bir gün intihar etmesinin beklendiği dosyadaki delillerle sabittir. Dosyada müvekkilimizin cinayet işlediğine dair tek bir delil dahi yoktur. Dolayısıyla müvekkilimizin ’kadına karşı kasten öldürme’ suçunu işlediğine dair başından itibaren dosyada tek bir delil dahi yoktur. Bu yüzden müvekkilimiz hakkında daha fazla mağduriyete sebebiyet vermemesi açısından derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" diye konuştu. "Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir" Eser Mumcuoğlu’nun ailesinin avukatı ise, "Bu dosya sanığın geçtiğimiz celsede bahsettiği gibi basit bir intihar dosyası değildir. Psikolojik şiddete sürüklendiği ağır bir travma geçirmiştir. Eser’in daha öncesinde intihar girişimi olmuştur. Bunu yapmış olması psikolojik hasta olduğunu göstermez. S.Ö. baştan itibaren tutarsız ifadelerde bulunmuştur. Her ne kadar bir önceki celsede taleplerimiz reddedilmişse de dosyadaki deliller manipüle edilemez. Olay günü sabah başlayan tartışma, akşama kadar devam etmiştir. Akşam da Eser’in hazırladığı yemeği S.Ö. yememiştir. Eser, bunun üzerine ilaç içmiş ve bunu da nişanlısı görmüştür, duymuştur. Bu kadar yaşanan olayın içerisinde S.Ö., temizlik yaparak evdeki delilleri karartmıştır. Eser, S.Ö. ile 1,5 ay kadar beraberken ölmüştür. Eser’in paylaştığı notta ’her şeyden S.Ö. sorumludur’ yazmaktadır. Eser, S.Ö.’nün evinde ölmüştür. Buna da sağlıklı bir ilişki olmadığı bellidir. Olay gününe ait sanığın beyanları çelişkilidir. Komşusu, ‘ölmek istemiyorum’ şeklinde söz duyduğunu demiştir. Keşif istedik reddedildi, tekrardan istiyoruz. Psikolojik rapor alınmasını istiyoruz. Eser ölmek istememiştir, Eser ölüme sürüklenmiştir. Bu nedenlerle sanığın en üst seviyeden cezalandırılarak tutuklanmasını talep ederiz" şeklinde konuştu. Savunmaların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti S.Ö.’nün beraatına karar verdi.