KÜLTÜR SANAT - 16 Aralık 2025 Salı 09:49

ADÜ’de Türk Dilinin Tarihi ve Birliği Konuşuldu

A
A
A
ADÜ’de Türk Dilinin Tarihi ve Birliği Konuşuldu

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde, düzenlenen konferansta Türkçenin tarihi, gelişimi ve Türk dünyasındaki önemi ele alındı.



Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde (ADÜ), Türk Dünyası Gençlik Topluluğu tarafından "15 Aralık UNESCO Uluslararası Türk Dili Günü" dolayısıyla konferans düzenlendi. 15 Aralık 2025 tarihinde Atatürk Kongre Merkezi Aydın Bey Salonu’nda gerçekleştirilen program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Marşı ile Kazakistan Cumhuriyeti Milli Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programın açılış konuşmasını yapan Türk Dünyası Gençlik Topluluğu Danışmanı Doç. Dr. Kemal Ramazan Haykıran, Türkçenin dünya üzerinde konuşulan diller arasında özel bir konuma sahip olduğunu belirtti. Türklerin Adriyatik’ten Çin Seddi’ne uzanan geniş bir coğrafyada farklı kültür ve inançlarla zengin bir dil mirası oluşturduğunu ifade eden Haykıran, Kaşgarlı Mahmud’un Türkçenin köklü yapısı ve zenginliğine dikkat çektiğini hatırlattı.



Konferansta konuşan ADÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Toksoy ise Orta Asya ve Moğolistan’a gerçekleştirilen bilimsel seferler sonucunda Köktürk ve Yenisey kitabelerinin ilim dünyasına kazandırıldığını söyledi. Türkçenin bugün dünyanın en yaygın dillerinden biri olduğuna vurgu yapan Toksoy, gençlerin yabancı dil öğrenirken ana dilleri Türkçeye de sahip çıkmalarının büyük önem taşıdığını dile getirdi.



Program, Türk Dünyası Gençlik Vakfı’nın video gösterimiyle devam etti. Ardından ADÜ öğrencileri Zeynep Atasever ve Doğa Ak, Türk dilinin gelişim süreçlerine ilişkin sunum gerçekleştirdi. Etkinlikte Azerbaycanlı öğrenciler Türk dünyasında dil birliği ve kültürel miras konularında sunum yaparken, program Kafkas dans gösterisi, Kazakistanlı öğrencilerin sunumları ve video gösterimiyle sona erdi.



ADÜ’de Türk Dilinin Tarihi ve Birliği Konuşuldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Yunus Emre Anadolu Lisesi Pansiyonu’nda ’İbrahim Eroğlu Erdem-Değer-Eylem Salonu’ açıldı Milli Eğitim Bakanlığı’nın Pansiyonları İyileştirme ve Geliştirme Projesi kapsamında, Yunus Emre Anadolu Lisesi Pansiyonu bünyesinde oluşturulan ’İbrahim Eroğlu Erdem-Değer-Eylem Salonu’ düzenlenen törenle hizmete açıldı. Öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra kişisel, ahlaki ve sosyal-duygusal gelişimlerine katkı sunmak amacıyla hazırlanan salona; Yunus Emre Anadolu Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak görev yaparken 3 Aralık 2024 tarihinde görevi başında geçirdiği kalp krizi sonucu vefat eden merhum İbrahim Eroğlu’nun adı verildi. Açılış programına Niğde Valisi Cahit Çelik, İl Milli Eğitim Müdürü Elif Özbek, Yunus Emre Anadolu Lisesi Okul Müdürü Abdullah Taşpınar, okul idarecileri, öğretmenler ve öğrenciler ile merhum öğretmenin eşi Rabia Eroğlu ve çocukları Deva ile Deha Eroğlu katıldı. Programda konuşan Vali Cahit Çelik; salonun öğrencilerin akademik gelişimlerinin yanı sıra değer temelli etkinliklerle ahlaki ve sosyal-duygusal becerilerini destekleyen önemli bir eğitim ortamı olduğunu ifade etti. Çelik, pansiyonların, ailelerinden uzakta eğitim hayatını sürdüren öğrenciler için yalnızca bir barınma alanı değil, aynı zamanda ev sıcaklığı sunan güvenli mekânlar olması gerektiğini vurgularken eğitime adanmış bir ömrün hatırasını yaşatan bu anlamlı mekanın öğrencilerin çok yönlü gelişimine katkı sağlamasını temenni etti.
Bayburt Bayburt’ta aile hekimlerinden ücret kesintilerine ve iş yüküne tepki Aile hekimliği sisteminde uygulanan kontrol dışı ücret kesintileri ile artan iş yüküne tepki göstermek amacıyla Bayburt’ta aile hekimleri basın açıklaması yaptı. 2 No’lu Aile Sağlığı Merkezi önünde toplanan hekimler, mevcut uygulamaların hem sağlık çalışanlarını hem de vatandaşların aldığı sağlık hizmetini olumsuz yönde etkilediğini bildirdi. Aile hekimlerinin yaşadığı sıkıntıların dile getirildiği açıklamada, son bir yılda Aile Sağlığı Merkezlerine gelmeyen kayıtlı nüfus gerekçe gösterilerek ücret katsayılarında ciddi düşüşler yapıldığı, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının kontrolü dışındaki nedenlerle gelir kaybına uğratıldığı ifade edildi. Açıklamada, günlük 70’i aşan poliklinik yoğunluğuna rağmen hekimlerden binlerce farklı veri girişinin beklendiği belirtilerek, bu durumun hekimi hastadan uzaklaştırdığı vurgulandı. Ücretlerin büyük bir kısmının öngörülemez performans parametrelerine bağlandığı, izin ve hastalık gibi en temel insani durumlarda dahi gelirlerin ciddi şekilde düştüğü kaydedildi. Aile hekimliğinde taban ödeme oranının yüzde 35 seviyesinde kaldığına dikkat çekilirken, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde bu oranın yüzde 72 olduğu ifade edilerek, sistemdeki dengesizliğe işaret edildi. Ayrıca, kamuda çalışan hekimlerin birçok ilde en fazla vergi ödeyen meslek grupları arasında yer aldığına dikkat çekilerek, vergi yükünün hekimlerin omuzlarında olduğu belirtildi. Hekimler üzerinden alınan yüksek vergilerin adil bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği de vurgulandı. "Bizlerden hem dedektiflik hem hekimlik yapmamız bekleniyor" Sahada uygulanan bazı düzenlemelerin hekimlik dışı sorumluluklar yüklediği belirtilen açıklamada, hakkında adli işlem bulunan ve devlet tarafından aranan kişilerin takibinin aile hekimleri üzerinden yürütülmesinin kabul edilemez olduğu ifade edildi. Aile Sağlığı Merkezine gelmeyen kayıtlı nüfus nedeniyle ücret kesintisi yapılmasının adil olmadığını savunan aile hekimlerinden, "Bizlerden hem dedektiflik hem hekimlik yapmamız bekleniyor. Açıkça söylüyoruz, biz hekimiz" sesi yükseldi. "Hekimi bilgisayar başına mahkum eden uygulamalar vatandaşın sağlık hizmetini de zayıflatır" Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları, kontrol dışı nedenlerle cezalandırma anlayışından vazgeçilmesini, hekimi hastadan uzaklaştıran yönetmelik ve uygulamaların kaldırılmasını talep etti. Hekimler, sahada çalışan sağlık emekçilerinin katkısıyla hazırlanacak, adil, öngörülebilir ve gerçekçi bir düzenlemenin hayata geçirilmesi çağrısında bulundular. Açıklamanın devamında, sıklıkla değişen ve sahayla uyumsuz kriterler ile hekimlik yapmanın giderek zorlaştığı ifade edildi. Hekimlerin hastalarına ayırması gereken zamanın büyük bölümünü bilgisayar başında veri girişi yaparak geçirmek zorunda kaldığı belirtilirken, bir yıl boyunca Aile Sağlığı Merkezine gelmeyen hastaların hesabının da hekimler üzerinden kesintiye dönüştürüldüğü vurgulandı. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarından telefon başında adeta telesekreterlik yapmalarının beklendiği kaydedildi. Açıklamada, mevcut uygulamaların hekimi hastadan uzaklaştırdığına dikkat çekilerek, "Bu ülkenin en zeki, en çalışkan ve en özverili evlatları olan sağlık çalışanlarına yönelik bu uygulamaların, başta vatandaşa karşı hafiyelik görevi olmak üzere tamamen kaldırılmasını mantığı ve vicdanı olan herkesten talep ediyoruz" denildi. "Bırakın hekimlik yapalım, tıp diplomamızın hakkını vererek çalışalım" Aile hekimleri, amaçlarının daha kaliteli muayene hizmeti sunmak ve hekimlik yapmak olduğunu vurgulayarak, hekimliği sekreterlik görevine indirmeye zorlayan yönetmeliğin kaldırılmasını istedi. Sahada çalışan aile hekimlerinin katkısıyla hazırlanacak gerçekçi bir yönetmeliğin hayata geçirilmesi çağrısında bulunulan açıklamada, hastanın en iyi şartlarda sağlık hizmeti aldığı, aile hekiminin ise insani şartlarda görev yaptığı sağlıklı bir çalışma ortamı talep edildi. Basın açıklaması, "Bırakın hekimlik yapalım, tıp diplomamızın hakkını vererek çalışalım" ifadeleriyle sona erdi.