EKONOMİ - 08 Aralık 2025 Pazartesi 16:19

Aydın dağları sağlıklı kestane ağaçlarıyla donatılıyor

A
A
A
Aydın dağları sağlıklı kestane ağaçlarıyla donatılıyor

Aydın’ın Nazilli ilçesinde Aydın Valiliği, Nazilli Kaymakamlığı ve Aydın Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından hastalıktan ari sertifikalı kestane fidanı dağıtım töreni düzenlendi.



Kestane üreticisinin kabusu haline gelen Gal Arısı ve Dal Kanseri ile yüzde 100 başarı ile mücadele edebilecek kestane fidanlarından olan Ertan çeşidi ve Avrupa’da en çok dikimi yapılan Bouche de Betizac çeşidi kestane fidanları Nazillili üreticilere de dağıtıldı. Yüzde 50’si üretici, yüzde 50’si de YİKOB tarafından desteklenen 4 bin adet fidan Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü bahçesinde üreticiye teslim edilmek üzere 900 rakım üzeri 12 mahallenin muhtarlarına verildi.



Nazilli Kaymakamı Huriye Küpeli Kan, Aydın Tarım ve Orman İl Müdürü Ayhan Temiz, Nazilli İlçe Müdürü Sunay Güler, İlçe Emniyet Müdürü Erdal Esen, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Ahmet Refik Özsoy, Nazilli Pamuk Araştırma Enstitü Müdürü M.Koray Şimşek ve çok sayıda yetkilinin katıldığı törende fidanlar muhtarlara teslim edilerek dikim için püf noktaları da anlatıldı.



"İlimiz genelinde 74 bin 090 adet kestane fidanı dağıttık"


Törende konuşma yapan Aydın Tarım ve Orman Müdürü Ayhan Temiz, "Aydın Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) ile İl Müdürlüğümüz ortak protokolü ile hazırlanan projeler kapsamında temin edilen 4 bin adet kestane fidanını bugün Nazillili üreticilerimizle buluşturduk. Üretim alanı ve miktarında Türkiye’de lider konumda olduğumuz ve coğrafi işarete sahip kestane de ilimiz genelinde 74 bin 090 adet fidanı üreticilerimize temin etmekten mutluluk duyuyoruz. Dağıtılacak tüm fidanlar yüzde 50 üretici katkılı, yüzde 50 hibe destekli olup, her bir fidan için 135 lirası çiftçiden 135 lirası ise devlet hibeli olmak üzere mahalle muhtarları aracılığıyla teslim edildi. İlimiz bitkisel üretiminin korunması ve çeşitliliğin arttırılmasının amaçlandığı projeler çerçevesinde il genelinde toplam 74 bin 090 adet fidanının yanı sıra 10 bin 430 adet Memecik Zeytin Fidanı ve 31 bin 460 adet Sarılop İncir Fidanı üreticilerimize teslim edildi. Tüm üreticilerimize fayda sağlamak amacıyla minimum 60, maksimum 200 fidan veriyoruz. Projeyi hayata geçirilmesinde büyük desteği olan Aydın Valiliğine çok teşekkür ediyor, toprakla buluşan fidanlarımızın tüm üreticilerimize ve ülke ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi.



"Bu fidanlar da bahçelere gençleştirecek"


Törende konuşan Nazilli Kaymakamı Huriye Küpeli Kan, "Vatandaşlarımızdan projeye yoğun ilgi var. Nazilli’de yıllık kestane üretimimiz 10 bin tonun üzerinde. Çok verimli bahçelerimiz var. Bu fidanlar da bahçelere gençleştirecek. Başta valimiz olmak üzere emeği geçen katkı veren herkese çok teşekkür ediyorum" dedi.



"Aydın’ımıza ve tüm Türkiye’ye hayırlı olsun"


Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Engin Ertan ile birlikte uzun yıllar sürdürülen çalışmalar sonucu hastalıklara dayanıklı Kestane fidanlarının Ödemiş’te üretimini gerçekleştirdiklerini ifade eden fidan üretim tesisi yöneticisi Gökhan Aslıtürk ise "Dağıttığımız kestane fidanları iki çeşittir. Birincisi Kestane varlığına en büyük tehdit olan Gal Arısı’na karşı yüzde 100 dayanıklı olan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’ne tescillenen Ertan çeşididir. Ertan çeşidi; Engin hocamın yaklaşık 20 yıllık çalışmaları sonucu 2022 yılında tesisimizin arazilerinde tescillenen Aydın’ın yerli ürünüdür. 2. çeşit ise Bouche de Betizac Fransız hibrid çeşididir. Avrupa’da en çok dikimi tercih edilen bir çeşit Bouche de Betizac, soğuklama ihtiyacı düşük, 300 rakımlarda bile olabilen, yine Gal Arısı’na yüzde 100 dayanıklı kestane çeşididir. Her iki çeşidimiz de oldukça kaliteli olup hem taze tüketime hem de şeker sanayine oldukça uygundur. Büyüklükleri ile dikkat çeken bu meyvelerin ortalama ağırlığı 20-25 gram arasında değişmekte olup 1 kg adeti ortalama 45’dir. Her iki kestane çeşidimiz Aydın’ımıza ve tüm Türkiye’ye hayırlı olsun" dedi.



Konuşmaların sonunda üretim tesisi yöneticisi Gökhan Aslıtürk, fidanların dikimi ve bakımı konusunda önemli bilgiler vermesinin ardından kestane fidanları üreticiye dağıtıldı.



Aydın dağları sağlıklı kestane ağaçlarıyla donatılıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir Belediye başkanının sopayla gençleri dövdüğü iddia edildi Nevşehir’in Derinkuyu ilçesine bağlı Yazıhüyük beldesinde bir halı saha maçı sonrası yaşanan olayda, CHP’li Yazıhüyük Belediye Başkanı Birol Demirdelen’in misafir oyuncuları sopayla darp ettiği iddia edildi. Olay anına ilişkin cep telefonu görüntüleri ortaya çıktı. Alınan bilgiye göre, Niğde’ye bağlı Kildere beldesinden bir grup genç, halı saha maçı yapmak üzere Yazıhüyük beldesine geldi. Maçın ardından iki grup arasında tartışma çıktığı, kavganın büyümesi üzerine bazı kişilerin halı sahanın yanındaki kafeteryada bulunan bir odaya kilitlendiği öne sürüldü. İddiaya göre, olay yerine gelen CHP’li Yazıhüyük Belediye Başkanı Birol Demirdelen, zabıta ekiplerine kapının açılması talimatını verdi ve içeride bulunan misafir oyuncuları sopa ile darp etti. Darp edilenlerden birinin ilk müdahalenin jandarma tarafından yapılarak hastaneye sevk edildiği, ardından ambulansın da olay yerine çağrıldığı bildirildi. Yaşadıklarını anlatan Yasin Şahin, "Geçtiğimiz Cuma günü Yazıhöyük kasabasına halı saha maçına gittik. Yazıhöyük Belediye Başkanı daha önceden tasarlayarak ve planlayarak bizi darp etti. Kardeşimin kaburga kemikleri ve burnu kırıldı. Benim de burnum, elmacık kemiğim ve parmaklarım kırıldı. Vücudumun birçok yerinde et ezilmesi var" dedi. Belediye başkanının kendilerini soyunma odasına kilitlediğini iddia eden Şahin, "Yaklaşık 50 -60 kişilik grubu içeri alarak ‘bunları öldürün, sağ çıkartmayın’ diye talimat verdi. Olay yerine jandarma ekipleri ulaşmamış olsaydı, bizi orada öldüreceklerdi" diye konuştu. Yazıhöyük Belediye Başkanı Birol Demirdelen de sosyal medya hesaplarından yazılı bir açıklama yaparak, kendisine karşı itibar suikastı yapıldığını savundu. Demirdelen, "Olayı yatıştırmak için oraya gittim. Benim girmem esnasında arkamdan kalabalık bir grup kapıyı zorlayarak içeri girdi. Kalabalığın içinde elinde sopa olan birisinin elinden sopayı aldım. Kamuoyuna sunulan görüntülerden dolayı suçlanmamı kabul etmiyorum. Bütün gayret ve mücadelem olayın büyümemesi içindi" dedi.
Ankara Öğretmene ve akrana şiddeti uzmanı değerlendirdi Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, okullarda öğretmene şiddet ve akran zorbalığına karşı çözüm önerilerini sunarak, "Birinci defa suç işlendiği zaman verilecek ceza çözüm değil. Bu yüzden ben okul disiplin kurulunun kaldırılmasını ve onun yerine değerlendirme kurulunun kurulmasını öneriyorum" dedi. Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, geçtiğimiz günlerde Ankara’da ve İstanbul’da okullarda yaşanan akran zorbalığı ve öğretmene şiddet konularına değindi. Ceran, Ankara’da bir lisede öğretmenleriyle dalga geçen ve saygısızca davranışlarda bulunan öğrencilerin ve İstanbul Erkek Lisesi’nde bir grup öğrencinin, 9. sınıf öğrencilerini okul kampüsündeki yatakhanede darp etmesi üzerine İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Ceran, okullarda öğretmene şiddet ve akran zorbalığının vahim duruma ulaştığını, sorunun sadece liselerde değil, ortaokullarda da yaygınlaştığını belirtti. Bu iki konunun çözülmediği sürece okullarda eğitim öğretimin sağlıklı yürütülmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Ceran, öğretmenine hakaret eden, akranlarına zorbalık yapan çocukların, hayatı gırgır, şamata ve şov olarak gören, değerlerinden uzak, ruhsuz kimseler olduğunu ifade etti. ’Mevcut Ortaöğretim Kurumları Disiplin Yönetmeliği’nin öğrencileri bu tarz eylemlerinden caydıracak, farkındalık kazandıracak durumda olmadığının da altını çizen Ceran, cezaların ceza olmadığını, tam aksine bir ödül niteliğinde olduğunu vurguladı. Ceran, suça karışmaya meyilli öğrencilerin mizaçları gereği, yine okulda ve çevresinde arkadaşlarını rencide etmeye devam edeceklerini ifade etti. Ceran, mevcut disiplin cezalarının bu sıkıntıların çözümü olmadığını, bunun yerine bu suçları işleyen öğrencilere farkındalık kazandıracak, rehabilite edecek, onları hayatın gerçekleriyle tanıştıracak yeni uygulamaların getirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. "Mevcut sistem sadece ceza veriyor" Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, okullarda suça karışmış öğrencilere verilen cezaların caydırıcı olmadığını ve bu cezaların sadece ’ceza’ olarak kaldığını belirterek, "Disiplin kurulları, soruna karışan öğrencilere gerekli cezaları veriyor. Ancak mevcut sistem sadece ceza veriyor. Diyelim ki kınama cezası veriyor, okuldan uzaklaştırma cezası veriyor. Ya da okul değişikliği cezası veriyor. Ama bu cezalar maalesef öğrenci için bir ödül niteliği taşıyor. Çünkü artık bu cezayı alan öğrenciler, arkadaşları içinde mimleniyor. Kabadayı ve elebaşı konumuna geçiyor ve ona daha da fazla zarar veriyor. Bundan dolayı benim teklifim çok farklı. Artık birinci defa suç işlendiği zaman verilecek ceza çözüm değil. O halde ne yapmamız gerekiyor? Bunun için ilk olarak çocuğun suçunu değerlendirmek lazım. Bu yüzden ben okul disiplin kurulunun kaldırılmasını ve onun yerine değerlendirme kurulu kurulmasını öneriyorum. Değerlendirme kurulunda bu tarz öğrenciler geldiği zaman onlara ilk önce ceza vermemek lazım. Öncelikle öğrenciler, değerlendirme kurulunda 3 farklı seçenekle karşı karşıya kalacak. Eğer öğrencinin psikolojik sorunları varsa psikiyatristlere gidip tedavi olunması istenecek. Öğretmene şiddet ya da arkadaşına şiddet uygulamışsa ya da akranına zorbalık yapmışsa bu tarz hareketler yapan öğrencileri de uygulama merkezi dediğimiz merkezlere gönderilecek. Burada farkındalık kazanacak, kişilik bulmaya çalışacak ve bir şekilde uyum sağlamasını öğrenecek. Eğer çocuk ondan sonra yine aynı hareketleri yapmaya devam ederse, o zaman da çocuğun örgün eğitimi ile ilişiği kesilecek" diye konuştu. "Öğrenciler rehabilite edilecek, tedavi edilecek ve ondan sonra okula gelecek" Okullarda suça karışmış öğrencilerin topluma kazandırılması için çeşitli yerlerde sosyal projelere katılmasını sağlamayı hedeflediklerini vurgulayan Ceran, "Öğrenciler rehabilite edilecek, tedavi edilecek ve ondan sonra okula gelecek. Mesela yaşlı bakım evleri. Suça karışan çocuk 10-20 gün yaşlı bakım evlerinde yaşlılara hizmet edecek. Onların psikolojisini, onların geldiği noktayı, kendisinin de en son oraya geleceğini farkında olması için kendine bir farkındalık oluşturacak ya da hastanelerin onkoloji ve psikiyatri bölümünde hastalarla ilgilenecek, hayatı anlayacak. Kendisinin de bir gün oralara düşebileceğini, orada da insanların yaşadığını, yani kendisinin bu şekliyle kalmayacağını, yaşlanacağını idrak edecek. Bir diğeri de özel eğitim okullarıdır. Özel öğrencilerimiz, güzel yavrularımız var. Onlarla beraber vakit geçirmelerini, onlarla arasındaki şeyin ne olduğunu, duygusal bir bağ kurmasını, insan olmasını hatırlatacağız. İşin özü bu. İnsan olmasını, şuurlu bir insan olmasını, değerlere saygılı bir insan olmasını, erdemli bir insan olmasını öğreteceğiz. Bir de bu süreçte mutlaka Türk tarihini, Orta Asya’dan başlayıp günümüze kadar olan Türk tarihini okumasını öneriyoruz. Eğitim evde başlar ama maalesef velilerimiz bazen duyarsız kaldıkları için, sosyal medyaya daldıkları için, çocuklar da sosyal medyaya daldıkları için evde bir ilgisizlik söz konusu. Bu da maalesef aile hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor, iletişimi olumsuz yönde etkiliyor" şeklinde konuştu.
Ankara Bakan Fidan: "Türkiye, Suriye’nin yeniden inşa edildiği bu günlerde de kardeşlerinin yanındadır" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Suriye halkının iradesiyle, çok daha güzel günlerin Suriyeli kardeşlerimizi beklediğine yürekten inanıyorum. Türkiye, Suriye’nin yeniden inşa edildiği bu günlerde de kardeşlerinin yanındadır" dedi. Bakan Fidan, Suriye’de Hürriyet Günü’nün birinci yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Bakan Fidan, mesajında şu ifadeleri kullandı: "Suriyeli kardeşlerimizin özgürlük mücadelesi verirken yaşadığı acıları, her türlü baskıya rağmen sergiledikleri onurlu duruşu asla unutmuyoruz. O karanlık günlerde kaybettiklerimizin anısını ve şehit olan kardeşlerimizin hatırasını yüreğimizde taşıyoruz. Suriye halkı, 14 yıl boyunca, zulmün karanlığına karşı insan onurunu koruyan bir ışık yaktı. Türkiye olarak bize düşen bu ışığın sönmemesi için yardım etmek, gerektiğinde evimizi ve ekmeğimizi paylaşmaktı. Bu onurlu mücadelenin yüküne omuz vermekten şeref duyduk. Geriye dönüp baktığımızda, tarihin doğru tarafında durduğumuzu görüyor, mazlumdan ve haklıdan yana olmanın gururunu yaşıyoruz. Yıkık şehirlerin sessizliği, savaşın kaybettirdikleri ve yerinden edilen insanların gözyaşları bu coğrafyanın geleceği değildir. Nitekim, Suriye hükümeti yıllar süren yıkımın yaralarını hızla sarmak için takdiri hak eden yeni bir mücadeleye girişmiştir. Yarınlarına sahip çıkmak için kararlılıkla mücadele eden Suriye halkının iradesiyle, çok daha güzel günlerin Suriyeli kardeşlerimizi beklediğine yürekten inanıyorum. Türkiye, Suriye’nin yeniden inşa edildiği bu günlerde de kardeşlerinin yanındadır. Zulme karşı direnenlerin, toprağı uğruna bedel ödeyenlerin, evsiz kalanların, sevdiklerini kaybedenlerin hatırasını saygıyla anıyorum. Allah, isimli isimsiz tüm şehitlerimize rahmet eylesin ve gönlümüzde müstesna bir yere sahip olan Şam-ı Şerif’i yeniden huzur ve selametle buluştursun."