DÜNYA - 10 Ocak 2012 Salı 11:28

(ÖZEL HABER) LAS VEGAS`TA BİR DÜNYA ŞAMPİYONU TÜRK: JANDARMA ASTSUBAY İSMAİL AKÇAY

A
A
A
(ÖZEL HABER) LAS VEGAS`TA BİR DÜNYA ŞAMPİYONU TÜRK: JANDARMA ASTSUBAY İSMAİL AKÇAY

Balıkesirli eski milli maratoncu İsmail Akçay, 1968 ve 1969’da Amerika’nın Las Vegas eyaletinde katıldığı Dünya Maraton Şampiyonası’nda üst üste 2. olarak Türk spor tarihinin en önemli başarılarından birine imza attı. O yılları gururla yad eden İsmail Akçay, Las Vegas Dünya Maratonu Şampiyonası’nı, "42 kilometreyi koştuktan sonra 7 kilo verdiğim yarıştı" diye özetliyor.
Milli maratoncu İsmail Akçay, emekli bir asker. Jandarma Astsubay iken gönül verdiği atletizmi kısa sürede geliştiren Akçay, maratona gönül verdi. Ordu Milli Takımında yıllarca başarıdan başarıya koşan İsmail Akçay, Türkiye’yi olimpiyatlarda ve dünya şampiyonalarında da başarıyla temsil etti. Olimpiyat dereceleri bulunan Akçay, Türk spor tarihinin ender sporcularından biri oldu. Balıkesir’deki evinde görüştüğümüz milli atlet, doğup büyüdüğü şehirde Atletizm İl Temsilcisi olarak görev yapıyor. Balıkesir
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde gençlere atletizmi sevdirmeye çalışan İsmail Akçay, emekli olduktan sonra da hayatını adadığı spora katkı sağlamaya devam etti. Uluslar arası birçok şampiyonada başarıları bulunan şampiyon maratoncunun Las Vegas’ta dünya ikincisi olduğu maratondaki bitiş çizgisinde çekilen final fotoğrafı spor tarihi kitaplarına da konu oldu. İngiliz the Sun Gazetesi’nin organizasyonunda yapılan 1968 yılındaki Las Vegas Dünya Maraton Şampiyonası’na davet edilen İsmail Akçay, burada
dünya birincisi olduğu yarışı güzergah hatası sebebiyle son anda dünya ikincisi olarak tamamladığını söyledi. Kendisine verilen 2 numaralı forma ile katıldığı yarışta itiraz hakkı olduğu halde mütevazılık gösterip bunu yapmayan İsmail Akçay, Cüneyt Koryürek’in de şahit olduğu hatırasını şöyle anlattı:
"The Sun Gazetesi’nin Las Vegas’ta düzenlediği maraton. Bu fotoğraf, bitiş kurdelesini geçtiği anın fotoğrafını gösteriyor. Bir maratoncunun 42 km bitirdikten sonra 5 ila 7 kilo verdikten sonraki halini en iyi şekilde gösteren bir fotoğraf. Bu, Las Vegas’ta 5 yıl üst üste yapılan dünya maraton şampiyonasında ikinci oluşum. İkisine de iştirak ettim, ikisinde de 2 numarayı verdiler ikinci oldum. 1968 yılında, 28 yaşımdaydım. 68 ve 69’da üst üste katıldım. 68’in kupasını Jandarma Genel Komutanlığı Müzesine
aldılar, Ankara’ya. Birinde birinciliği kıl payı kaçırdım. Yanlış parkura girmem nedeniyle birinciyken ikinci oldum. Bitiş yeri çok kalabalıktı, üniversitenin önünde bitiyordu, daha evvel göstermişlerdi. Üniversite yüksek bina, Las Vegas’ta binalar pek yüksek değil, üniversite yüksek bina olduğu için oraya doğru gittim. Kalabalığın içinden çıktım, geriye dönmem için bana işaret ettiler. Geriye döndüm, koridor halinde kalabalığın içinden geçtim. Arkamdaki ikinci olan Kanadalı birinci olmuş. Çünkü 300-400
metre öndeydim, bunu çok iyi bilen, Allah rahmet eylesin Cüneyt Koryürek oradaydı. Hatta, ’itiraz dilekçesi verelim’ dedi. Ben gerekmez dedim, birinci olmuşum ikinci olmuşum çok fark etmez deyip gerek görmedim. 69’da tekrar çağırdılar, gittim, yine ikinci oldum. İrlandalı birinci oldu, ben ikinci oldum. Bu yarışı o zaman şahıs organize ediyordu, The Sun Gazetesi’nin sahibi. 5 yıl organize ettikten sonra Las Vegas’taki maratonu Dünya Amatör Atletizmi organize etmeye başladı. O zaman gazetenin reklamı için
Sun gazetesi organize ediyordu."
"LAS VEGAS’TA KAL AYDA BİN DOLAR MAAŞ"
Hayatı birbirinden renkli hatıralarla dolu olan İsmail Akçay, Las Vegas Maratonunu anlatmaya devam ediyor. 1969 yılındaki dünya ikinciliğinden sonra burada kendisi de atlet olan zengin bir işadamının yaptığı tekliften söz eden Akçay, cazip teklifi değerlendirmek isterken Türkiye’ye döndüğünde Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığının duruma müdahale ettiklerini söyledi. Bu sayede ev sahibi olduğunu anlatan İsmail Akçay, "Benim Amerika’da kalmam için aylık bin
dolar maaş verdiler. Orada bir işadamı, kendisi de atletmiş, Las Vegas sokaklarında beraber otelinin reklamını yapmak için koşmamız teklifinde bulundu. ’Akçay’a ayda bin - bin 200 dolar veririm’ demiş. Ben asker olduğumu ve tazminat ödemem gerektiğini söyledim. Türkiye’ye gidip işlemlerimi halletmemi, tazminatımı ödeyeceklerini söyledi. Türkiye’ye geldikten sonra yanımda Hüseyin Aktaş diye bir arkadaş vardı, aramızda kalsın dedim. Ama ertesi gün gazetelere baktım haber patlamış. Tam sayfa haberler,
Yeşilköy’de, İsmail Akçay Amerika’ya gidiyor diye. Haber duyulunca Genelkurmay, Jandarma Genel Komutanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı devreye girdiler. Gitme, sana buradan bir ev alacağız dediler. Ben de gitmekten vazgeçtim. Bu sayede bir ev sahibi olduk" dedi.
"O ANI UNUTAMIYORUM"
Milli maratoncu İsmail Akçay, Las Vegas dünya maratonundan sonra Amerika’dan Türkiye’ye döndüğünde uçakta yaşadığı bir anasını kahkahalar atarak paylaştı. Maratondaki bitiş anı ile uçaktaki bu anısını hiç unutamadığını söyleyen Akçay, şöyle devam etti:
"O kadar ilginç olaylar geçti ki başımdan. Yine Las Vegas’tan geliyoruz. Yeşilköy’de indik, İç Hatlara bindik, geliyoruz (Ankara’ya). Uçağın içinde biri var, ama kim bilmiyorum. Öyle tahmin ediyorum ki ya Bakan, ya işadamı, ya sanatkar. Herkes selam duruyor, elini öpüyor, elini sıkıyor. Hala kim olduğunu çıkaramadım. Ankara’ya geldik, Esenboğa’da indik. Pilotlar ona hemen önden inmesi için yer gösterdiler, ben uçağın arkasından geliyorum. Aşağıda bando var, adam uçaktan çıktı inerken ellerini kaldırıp
selamlamaya başladı. Ama bando da hiç hareketlilik yok. Merasim kıtasının önünden geçti yine hiç hareketlilik yok. Biz uçağın kapısında görünür görünmez bando başladı marşlar çalmaya. Meğer bizi karşılamaya gelmişler. Bana İstanbul’da ’seni merasimle karşılayacaklar hava meydanında’ diye söylemişlerdi, fakat ben pek ciddiye almamıştım".
Hayatı boyunca hiç geriye bakmadığını söyleyen İsmail Akçay, Türk spor tarihinin gururu olarak dimdik duruyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Tapusuz köyde 57 yıl sonra gelen mülkiyet sevinci Denizli’nin Buldan ilçesinde 1967 yılında baraj yapılacağı gerekçesiyle taşınan 400 nüfuslu 90 haneli Derbent Mahallesi sakinleri, aradan geçen 57 yıl sonra tapularına kavuşmanın sevincini yaşadı. 1967 yılında dönemin Adalet Partisi (AP) iktidarında Derbent köyüne sulama barajı yapılması kararı alındı. Baraj yapılacak olmasından dolayı Derbent Mahallesi baraj alanı içerisinde yani su altında kaldı. Dönemin bakanlar kurulu kararı ile mahallenin baraj alanı dışına taşınması kararı alındı ve uygulandı. Mahalle alınan kararla birlikte baraj alanının yaklaşık 10 kilometre dışından yeniden kuruldu. Mahalle, Fatıma Bağcı isimli şahıstan alınan 46 dönüm arazi üzerine yeniden kuruldu. Fakat farklı gerekçelerden tapunun devir teslim işlemi gerçekleşmedi ve arazi sahibi Bağcı İzmir’e taşındı. Aradan geçen süre içerisinde Bağcı ve eşi vefat edince belli bir süre sonra da arazi hak sahibi olmadığı için hazine arazisi olarak tapulandırıldı. Aradan seneler geçmesine rağmen mahalledeki 90 yapı ve tarım arazilerinin tapuları çıkarılamadı. 2020 yılında yıllardır devam eden tapu sorununu kamuoyu gündemine getiren dönemin mahalle muhtarı Yaşar Öz, “Devir etmek isteyen vatandaşlarımız var. Devir teslim işlemlerini tapu olmadığı için yapamıyorlar. Bu mağduriyetin bir an evvel çözülmesini devlet büyüklerimizden talep ediyorum. Köyümüzde camimiz, sağlık ocağımız, okulumuz hepsi var. Devlet kurumu olarak kurumlarımız var ama bir türlü tapumuz yok. Köyün tapusunu bir an evvel alınmasını talep ediyorum” derken; köyün eski yerleşim yerinden bu yana olan süreci anlatan Mustafa Akten ise “Bu derbent köyümüz 1967 yılında inşaatı biten derbent barajı sonrasında köyümüz buraya geldi. Köyümüz buraya gelmeden önce köy muhtarlığı aracılığıyla üzerinde bulunduğumuz tarla köy muhtarlığı tarafından Buldan’da ki bir şahıstan alındı. Tarlanın tapu işlemleri çeşitli gerekçelerden alınamadı. Daha sonraki yıllar içerisinde diğer muhtarlarda bu sorunu çözemediler. Ancak köyümüzde gerekli olan tüm devlet hizmetleri müracaatlar sonucu olarak geld. Köyümüz var olduğu halde seçimlerde de oy kullandığımız, vergilerimizi de verdiğimiz halde bir türlü köyümüzün tapusu verilmedi. Şu anda da yeni muhtarımız tapuların alınması için gerekli müracaatlarını yapıyor. Bu işlemlerin bir an önce bitirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 53 yıldır köyümüzdeki insanlar mağdur durumdadır. Tapular 53 yıldır alınamadı. Bir türlü köyümüzün tapuları verilmedi. Hazineye geçirildi. Geçmiş dönem muhtarlara kolaylık olur diye ‘hazineye geçsin’ demişler. Tüm ilgililerin bu konuyu göz önünde bulundurarak köyümüzün mağduriyetini gidermek için tapuları bir an öncesi vermeleri gerekmektedir diye düşünüyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Tapu sorunu 57 yıl sonra çözüldü Yaklaşık 400 kişinin yaşadığı, oy kullanılan, vergi verilen hatta okul, sağlık ocağı ve cami gibi devlet kurumlarının bulunduğu köydeki tapu sorunu nihayet mutlu sonla noktalandı. Yaklaşık 88 hak sahibi vatandaş, 57 yıldır yaşadıkları sorunun çözüme kavuşturulmasının ardından tapularını almaya hak kazandı. Buldan Belediye Başkanı Mehmet Ali Orpak, Buldan Tapu Müdürlüğünde hak sahibi vatandaşların tapularını almalarının sevincine ortak oldu. Yıllardan bu yana çekilen sıkıntıların sona ermesinden dolayı büyük sevinç yaşadığını dile getiren Başkan Orpak, “Yılların tapu sorunu artık çözüme kavuşmuştur. Bende vatandaşlarımız gibi bu sorununun çözülmesinden dolayı mutluyum. Artık vatandaşımız kendi evinde barkında, daha mutlu ve daha refah içinde yaşayacaktır. Tapularımız Buldan’ımıza ve Derbent Mahallemize hayırlı uğurlu olsun” dedi.
Siirt Siirt’te yapılıyor, İstanbul, İzmir, Mersin’de yoğun talep görüyor Siirt’te peynir sezonunun başlamasıyla birlikte yayla peynirine talep arttı. Vatandaşlar kilolarca koyun peynirini alarak kış hazırlığı yapmaya başladı. Siirt’te yapılan yayla peynirinin İstanbul, İzmir ve Mersin’de yoğun talep gördüğü belirtildi. Her yıl ilkbahar mevsimiyle birlikte göçerler tarafından yaylalarda üretilen Siirt’in yöresel peyniri, bu yıl da tezgahlardaki yerini aldı. Peynir sezonunun başlamasıyla birlikte satışların arttığını belirten peynirci Ahmet Toprakçı, "Peynir göçer peyniridir. Kışlık peyniri burada satıyoruz ve herkes kış için peynir alıyor. Kimi 50, 100, 150, 200 kilogram peynir alıyor. Bizim Siirt peyniri meşhurdur. Hepsi koyun peyniridir, göçerlerindir. Çemikari Pervari tarafından geliyor. Tabi şimdi havalar daha sıcak olmamış ama 20 gün 1 aya kadar bütün peynir satılıp biter" dedi. "İl dışından çok yoğun talep var" İl dışından da peynire yoğun talep olduğunu söyleyen Toprakçı, "İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya, Mersin’e her yere gidiyor bu peynir. Bizim peynir bir numara çok kalitelidir. Kışlık herkes alıyor bunu. Biz de burada satıyoruz. Yayladan gelen peyniri biz buradan satıyoruz. Kışlık peyniri bazıları yer altına koyuyorlar, bazıları ise soğuk hava deposuna koyuyorlar. Şu anda kilosu 130 TL ama yaz ilerledikçe 200 TL’ye kadar da çıkabilir’’ şeklinde konuştu. Peynir almaya gelen Yasin Toprak, "Peyniri her sene alıyoruz. Market peyniri yenmiyor. Yazın alıp kışın yiyoruz. Fiyatı da 130 TL uygundur. Bu taze peynirdir. 20 veya 25 kilo alıyoruz. Yazın alıyoruz, kışın tüketiyoruz’’ diye konuştu.