ASAYİŞ - 22 Haziran 2021 Salı 22:59

Ayvalık’ta sahipli köpeğin hunharca katledildiği iddiası

A
A
A
Ayvalık’ta sahipli köpeğin hunharca katledildiği iddiası

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde sahipli iki köpeğe işkence edildiği ve birinin telef olduğu iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde sahipli iki köpeğe işkence edildiği ve birinin telef olduğu iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.


Cunda Adası’nda ilçenin sevilen esnafından Veysel Tacir’in Cunda Adası’nda hazırladığı hobi bahçesinde bulunan köpekler, bahçenin hemen yakınındaki bir çiftlikteki kuzuyu yaraladı. Kuzunun sahibi ise kuzusuna saldıran köpeklerden birinin dilini kökünden kesip, alt çenesini kırdı. Diğer köpeğin de kafasını iki yerinden delerek her iki köpeği yaraladı. Çenesi ve dili kesilen ve çenesi dağılan köpek götürüldüğü veteriner hekim tarafından tedavi edilemeyecek halde olduğu için ilaçla uyutuldu. Diğer köpek ise tedavi edilerek hayata döndürüldü.


Olayın faili oldukları ileri sürülen O.Ö. ile suç ortağı olduğu iddia edilen babası H.Ö.’nün, infial oluşturan ve bölge sakinlerinin yoğun tepkilerinin ardından ilçeden ayrıldıkları savunulurken, yaşanılan hunharca katliama köpeklerin sahibi Veysel Tacir de gözyaşlarıyla tepki gösterdi.


Cunda Adası’nda bir kafeterya işleten Veysel Tacir, geçtiğimiz Perşembe günü saat 09.00’da telefonunun çaldığını belirterek, “Telefonun ucunda daha önceden beni tanıyan biri arıyordu. Yani köpeğimi katleden kişi arıyordu. Dedi ki, ‘Ağabey senin köpeğin bizim çiftliğin etrafındaki tel çitlerin altını kazmış ve benim kuzuma zarar verdi.’ Ben de Ayvalık merkezde ikamet ettiğim için kayınvalidemi de yanıma alarak otomobilimle olayın yaşandığı çiftliğe geldim. Hakikaten de, köpeğim kuzunun kuyruk kısmının iki yerinden ve sol omuzun üzerinden hayvanı ısırmış ve yaralamıştı. Sonuçta karşımdaki insan küçükbaş hayvancılık yaparak geçimini sağlayan bir insandı. Hemen yaralı kuzuyu veterinere götürüp tedavi ettirmeyi teklif ettim. Ama o, yaralanan kuzunun kurbanlık olamayacağını söyledi. Ben de bu kez, kuzuyu satın almak istediğimi ve hem kuzunun parasını ödeyeceğimi hem de kuzunun kendisinde kalmasını teklif ettim. Eşimi telefonla aradım ve bankaya gidip, bankadan kuzunun bedeli kadar para çekmesini istedim. Eşim de gidip parayı çekti ve yanımıza geldi. Tam bu sırada kayınvalidem parayı ödemeden önce köpeğimizin nerede olduğunu sordu. Ben de, ‘Köpeğime bir bakayım, sonrada gelip sana kuzunun parasını ödeyeyim’ dedim. Ama kuzunun sahibi, ‘Ağabey şimdi gitme. Ben senin köpeğini biraz yordum. Biraz da hırpaladım’ dedi. Öyle dediği anda içimi bir ürperti sardı. Hobi bahçeme geldim ve köpeğime bir baktım ki, adam hayvanımın dilini kökünden kesmiş. Köpeğin alt çenesini tuz-buz etmiş. Hayvan su içmek için kafasını su dolu kovanın içine koymaya çalışıyor ama dili yok ve suyu içemiyordu. Böyle bir şeyi belki insan, insan yapabilir, hayvan hayvana yapabilir ama insan bir hayvana bunu yapabilir mi? O hayvanlar bizlere Allah’ın bir emanetidir. Aynı kişi diğer köpeğimin de kafasını iki ayrı yerden delmiş. Şimdi O’nu tedavi ederek hayata döndürmeye çalışıyorum. Dili kesilen köpeğimi ise veteriner daha fazla acı çekmesin diye ilaçla uyutmak zorunda kaldı. Ben de hayvanımı ellerimle kazdığım bir çukura defnettim. Moni ismini verdiğimiz köpeğimin öldüğünü 10 yaşındaki oğluma henüz söyleyemedik. Çocuğumla birlikte büyümüştü. Oğlum onu çok seviyordu. Moni, 4 yıldan bu yana ailemizin bir ferdi gibiydi” dedi.


Ölen Alman kurt köpeğinin dişi olduğunu ve son derece cana yakın olduğunu kaydeden Tacir, “Köpeğimi katleden beni tanıyan biri. Ekmeğimi yemiş biri. Ben ister miydim onun da hayvanının zarar görmesini? Bu konuda neyse cezama da razıydım. Paraysa, parası. Kuzusuysa, kuzusu. Üstelik o kuzuyu da tedavi ettirmeyi kabul etmiştim. Ama köpeğimi katlettiği için Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundum ve adli süreci başlattım. İnsanların hayvanlara böylesi hunharca saldırılarda bulunmaması gerekir. Düşünsenize, kendini savunabilecek bir hayvanın dilini kesebilir misiniz? Bu bir kedi bile olsa tırmalar insanı hangi inanç, bu durumu haklı kılabilir? İnsanlar hayvanlara dokunmasın. Onlar savunmasız. Onlar Allah’tan bize emanet” diye konuştu.


Veysel Tacir, dişi kurt köpeğini kendi elleriyle kazdığı bir çukura gömdüğünü ve her gün köpeğinin mezarı başında ağlayarak, köpeğine yapılanların aynısının faillerin başına gelmesini dilediğini vurguladı.



15 yıllık veteriner hekim Özak: “Ben mesleki hayatımda böyle bir vahşet görmedim”


Veteriner hekim Nevres Özak ise, 15 yıldan bu yana hekimlik yaptığını ancak bunca yıl içinde bu kadar korkunç bir vaka ile karşılaşmadığını vurgulayarak, “Hala aklıma geldikçe kendimi tutamıyorum. Çok kötü durumdaydı hayvan. Balta ya da satır gibi güçlü bir kesici alet ile hayvanın ağzının içine vurmuşlar. Hayvanın ağzının alt çenesi paramparça olmuş, dağılmış ve dili de kopmuştu. Veysel bey muhtemelen hayvanı birkaç saat sonra o şekilde bulmuş olmalı. Çünkü ben gittiğimde hayvanın çenesinden akan kanlar tamamen ön ayaklarına akmış ve o akan kanlar kurumuş durumdaydı. Hayvanın dili komple kopmuş ve bir parçası ağzından aşağıya sallanıyordu. Alt çenedeki bütün kemikler un ufak bir hale gelmişti. Hayvanı hiçbir şekilde ne operasyon edebilme, ne de kurtarabilme şansımız yoktu. O parçalanan dokular kurumuş ve ölmüş durumdaydı. Bu yüzden de hayvana mecburen ötenazi uygulamak zorunda kaldık” dedi.


Köpeğe bunu yapanın bir insan olamayacağını kaydeden Nevres Özak, “Bunu nasıl yapmışlar? Nasıl vicdanları el vermiş? Anlayabilmek mümkün değil. Korkunç bir durumdu. Mesleki hayatım boyunca bana trafik kazası geçirmiş hayvanlar geliyor. Ama ben bu kadar korkunç bir vaka ile ilk kez karşılaşıyorum. İnsanın böyle bir bilerek ve isteyerek bir hayvana böylesi bir caniliği yapabilmesini hayal ettikçe inanın kanım donuyor” diye konuştu.


Dehşet verici olayda hayvanın çenesini ve dilini koparan nesnenin kesinlikle bir tüfekten çıkan saçma ya da mermi olmadığını vurgulayan Özak şöyle devam etti:


“Öyle bir şey olsaydı hayvan acı çekmezdi. Hayvanı vurup öldürselerdi, hayvan acı çekmezdi. Ama bu hayvan korkunç acı çekiyordu. Çok kötü durumdaydı.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul BankPozitif’ten kredi notu artışı değerlendirmesi Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in mart ayındaki not artışının ardından bir kredi notu artışı da Standard & Poor’s’tan geldi. S&P, Türkiye’nin kredi notunu "B"den "B+"ya yükseltirken, kredi notu görünümünü ise "pozitif" olarak korudu. S&P Global raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan BankPozitif Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erkan Kork, beklentiler doğrultusunda yapılan kredi notu artışının kararlılıkla uygulanan ekonomi programının bir sonucu olduğuna vurgu yaptı. Dr. Erkan Kork, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ekonomi yönetimi büyük bir emek veriyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in nasıl bir özveri gösterdiğine iş dünyası olarak şahitlik ediyoruz. Yapılan kredi notu artışları Türkiye’nin potansiyelinin çok altında olsa da yabancı ilgisinin arttığı bu dönemde önem arz ediyor. Enflasyonla mücadele ederken, büyümeyi de başarabilen bir ekonomi var. Daha fazla sermaye girişi için gerekli rasyonel zemine sahip bir Türkiye var. Bu not artışları yılın ikinci yarısından itibaren bambaşka bir tabloyla karşılaşacağımızın işaret fişekleridir. Enflasyonun gerilemesiyle özellikle sonbaharın Türkiye için not artışlarının olduğu bir mevsim olacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı. ”Yatırımcının Türkiye’ye ilgisi artarak devam edecek" Kararın hem portföy hem de uluslararası doğrudan yatırımları olumlu etkileyeceğini belirten Dr. Erkan Kork, sözlerini şöyle tamamladı: “Ekonomi yönetiminin rasyonel adımları, öngörülebilir politikalar ve enflasyonun düşeceğine ilişkin beklentiler yabancı yatırımcı tarafından satın alındı. Yapılan not artışlarının yanı sıra Türkiye’nin, Dünya Bankası gibi dev kuruluşlarla yürüttüğü milyar dolarlık finansman anlaşmaları, haziran ayında gri listeden çıkılacak olması ve temel göstergelerde iyileşmenin devam etmesi ekonomiye olan güveni perçinleyecek. Türkiye, geçen yıl doğrudan yabancı yatırım projelerinde İspanya’yı geride bırakarak Almanya’nın ardından Avrupa’da 4’üncü sırada yer aldı. Ülkemizin önü açık ve daha gidecek çok yolumuz var. Uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin artarak devam edeceğini düşünüyorum."