ASAYİŞ - 25 Mayıs 2023 Perşembe 10:13

’Kuzenler cinayeti’ davasında bir müebbet daha

A
A
A
’Kuzenler cinayeti’ davasında bir müebbet daha

Balıkesir’de 17 yıl önce bir menfezde ölü olarak bulunan kuzenlerin cinayet davasında bir kez daha müebbet hapis kararı çıktı.

Balıkesir’de 17 yıl önce bir menfezde ölü olarak bulunan kuzenlerin cinayet davasında bir kez daha müebbet hapis kararı çıktı. Kamuoyunda ’kuzen cinayeti’ olarak bilenen 10 yaşlarındaki Büşra ve Tuğçe adlı kuzenlerin öldürüldüğü olayda şüpheliler Ayhan Yakar ve ağabeyi Seyhan Yakar 2’şer kez müebbet hapis cezası aldı.


Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde kuzenler Büşra Karabacak (10) ve Tuğçe Yıldırım’ı (10) öldürdükleri suçlamasıyla yargılanan Ayhan Yakar (43) ile ağabeyi Seyhan Yakar (45) hakkında karar çıktı. Yakar kardeşler için ilk kararda olduğu gibi 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi; ardından da iyi hal indirimi uygulanıp, bu cezaları 2’şer kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca zaman aşımının artmasıyla ’birden fazla kişi ile çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan her iki çocuk için ayrı ayrı 6 yıl 8’er ay ceza verildi. Avukat İbrahim Erenci, kararı istinafa götüreceklerini söyledi.


Savaştepe’nin kırsal Karacalar Mahallesi’nde 21 Mart 2006’da okula gitmek için evlerinden ayrılan kuzenler Tuğçe Yıldırım ve Büşra Karabacak’ın kaybolmasıyla ilgili yürütülen soruşturmanın 44’üncü gününde, 3 Mayıs 2006’da Savaştepe’nin Çamurlu köyü mezarlığı yakınındaki menfezde Yıldırım ve Karabacak’ın cansız bedenleri bulundu. Çocuklardan alınan doku örnekleri İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.


Polis, çifte cinayetin şüphelisi olarak 11,5 yıl sonra, İzmir’in Bergama ilçesi İnkılap Mahallesi Üç Kahveler mevkisinde tütün satıcısı Seyhan Yakar ile cezaevinde evlendiği Y.E.Y.’yi (43) Bergama’da, Dikili ilçesindeki mandırada çalışan Ayhan Yakar’ı ise Balıkesir’de gözaltına aldı. Ayrıca yardım ve yataklık ettikleri ileri sürülen 2 kişi daha gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından 1 kişi serbest bırakıldı.


Seyhan Yakar ve Ayhan Yakar kardeşler hakkında ’Kasten öldürme’, ’Birden fazla kişiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ ve ’Cinsel istismar’ suçlarından, Y.E.Y. ve A.Ç. (36) hakkında ise ’Birden fazla kişi ile birlikte çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından Balıkesir 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davada, tarafların karşılıklı itirazları ve mahkeme heyetinin takdiriyle 6 ayrı adli tıp kurumu tarafından farklı görüşler mahkeme dosyasına girdi.


Davanın 22 Nisan 2022’deki karar duruşmasında sanıklar Seyhan Yakar ve Ayhan Yakar kardeşlere 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi; ardından da iyi hal indirimi uygulanıp, bu cezaları 2’şer kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tutuksuz yargılanan A.Ç. ve Y.E.Y.’nin ise beraatlerine karar verildi. Ayrıca tutuklu sanıklar Seyhan ve Ayhan Yakar kardeşler ile tutuksuz yargılanan A.Ç. ve Y.E.Y. hakkındaki ’Birden fazla kişi ile çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan zaman aşımı nedeniyle davanın düşmesi hükmedildi.



İstinaf kararı bozdu


Karara, savcılık ve taraf avukatları tarafından itiraz edildi. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi, tam kanaate varılmasını sağlayacak raporun alınmamasını da çelişkinin giderilmeye çalışılmaması olarak değerlendirdi. Mahkeme, Türkiye çapında genetik biliminde uzman olan ve dosyaya görüş bildirmeyen 5 kişilik yeni heyet tarafından dosyanın incelenmesine hükmetti. Ayrıca ’Çocuğu hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan zaman aşımının 15 yıl yerine, 22,5 yıl olarak değerlendirilmesi istendi. İstinaf mahkemesinin kararı üzerine Prof. Dr. Lale Şatıroğlu Tufan, Prof. Dr. Asuman Sunguroğlu, Prof. Dr. Emine Sümer Aras, Prof. Dr. Cavidan Nur Semerci Gündüz ve Doç. Dr. Gülay Güleç Ceylan’dan oluşan bilirkişi heyeti görevlendirildi. Şimdiye kadar dosyaya giren 6 farklı adli tıp kurumu ve bilirkişi görüşlerini değerlendiren heyet, raporunu hazırlayıp, Nisan ayında mahkeme heyetine sundu.


Raporda, elde edilen tüm veriler incelenerek yapılan değerlendirmede, Büşra Karabacak’ın tırnak altından elde edilen otozomal STR (kimliklendirme) profilinin sanıklar Ayhan ve Seyhan Yakar’ın DNA profiliyle birebir uyumlu veya uyumsuz tespiti yapılamayacağı belirtildi. Raporda, "Ancak, sadece erkeklerde bulunan ve soyağacındaki tüm erkek bireylerde aynı olan Y-STR analizinin uyumlu olması, Otozomal STR analizinde 15 lokusta 11 uyum sağlanmış olması nedeni ile tespit edilen karışım DNA içerisinde Ayhan Yakar ve Seyhan Yakar’a ait DNA olduğuna dair güçlü kanıt olarak düşünülmelidir" denildi.


Ayrıca düzenlenen raporlar arasındaki çelişkinin nedeni olarak ise Büşra Karabacak’a ait tırnak altı materyalinde belirlenen Y-STR ve Otosomal DNA analizlerinin eksik veriye dayanarak hatalı yorumlanması olarak değerlendirildi. Mevcut raporlar çerçevesinde DNA çoğaltılmasında sorun olan ve muhtemel eksik veri içeren STR analizine dayanarak dışlama yapmak mümkün olmadığı görüşünde birleşildi.



2’şer kez müebbet


Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım’ın ailelerinin avukatı İbrahim Erenci, mahkeme çıkışında açıklamada bulundu, kararı değerlendirdi. Erenci, "Mahkeme ikinci kez karar verdi, değişen hiçbir şey olmadı. Bize göre istinaf mahkemesinin yani Bölge Adliye Mahkemesi’nin bozma gerekçeleri gözetilmeden verilmiş ve zımni, yani üstü örtülü bir direnme kararı verildiğini düşünüyoruz. Tabii ki bunu istinaf edeceğiz tekrar. Bugün daha önce verilen kararın aynısı yani Seyhan ve Ayhan için ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet kararı verildi. Ancak 62’ye 1 takdiri indirim, yani kamuoyunda kravat indirimi olarak bilinen indirim uygulandı. Çocuk katili olduğu konusunda heyet hemfikir, ancak yine de takdiri indirim uyguluyoruz dediler. Bu kadar vahşice işlenmiş bir cinayette takdiri indirim uygulanmasını yadırgadığımızı, heyetin kendisine de söyledim. Ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma yönünden, her iki çocuk için ayrı ayrı 6 yıl 8’er ay ceza verildi" dedi.


Zaman aşımının arttırılması yönünde istinaf mahkemesinin kararı olduğunu söyleyen Avukat Erenci, "Mahkeme burada olağanüstü zaman aşımı kararını tüm ısrarlarımıza rağmen gözetmedi. Bugün de tüm ısrarlarımıza rağmen iştirak halinde bu suçun işlendiği yönündeki iddiamıza heyet değer vermedi. Kafamızda tabii ki hukuki bir oyun planı var. Ama öncelikle yapacağımız istinafa gitmek. Demek istediğim husus şu. 32 yıldır meslekte olan deneyimli bir hukukçuyum. Mesleğimin yarısından fazlası bu davada harcanmıştır. Helali hoş olsun, seve seve harcanmıştır. Ancak gelinen noktada mahkeme heyetlerinin çocuk katillerine karşı ceza verirken bu kadar tedirgin olması ya da ceza verirken indirim konusunda bu kadar cömert olması beni şaşırttı. Bu bir bozma ilamına uyma değildir. Bu gizli bir direnmedir" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Keşan’da trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılan anıt açıldı Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali köyünde 1998 yılında meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 7 öğrenci ve 1 servis şoförü için kazanın meydana geldiği noktada yenilenen anıt törenle açıldı. Törende konuşan Karacaali Köyü Muhtarı Mustafa Kocaalili, "Paşayiğit İlköğretim Okulu’na taşımalı eğitim kapsamında giden öğrencilerimizi taşıyan servis aracının geçirdiği kaza sonucunda, henüz yolun başındaki 7 evladımız ve görevini yapan 1 şoförümüzü kaybettik. Bu acı olay, yalnız aileleri değil tüm Karacaali’yi ve bölgemizi derinden sarmıştır. Bugün açılışını yaptığımız bu anıt, kaybettiğimiz evlatlarımız ve şoförümüzün aziz hatırlarını yaşatmak, benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı ve farkındalığı diri tutmak amacıyla inşa edilmiştir" diye konuştu. Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan da kazanın meydana geldiği günü anlattı. Keşan Kaymakamı Aziz Mercan ise yaşanan kazanın büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Buradan hepimiz gerekli dersi alıyoruz. Bu olayların yaşanmaması için elimizden ne geliyorsa gerekli gayreti göstereceğiz" dedi. Paşayiğit İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerinin, anıta çiçek bıraktığı tören, dua yapılmasıyla sona erdi. Törene, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaşlar katıldı.
Düzce Otobüs şoförlerinin duyarlılığı araç içi kamerasına yansıdı Düzce Belediyesi özel halk otobüsü şoförleri, rahatsızlanan yolcular için güzergahlarından çıkarak yolcuları hastaneye yetiştirdi. O anlar araç içi kamerasına yansıdı. Düzce Belediyesine bağlı Düzce Ulaşım A.Ş.’ye ait iki ayrı hatta görev yapan halk otobüsü şoförleri bir hafta arayla rahatsızlanan iki yolcuyu harekat merkezine haber verip güzergah dışına çıkarak Acil Servis’e ulaştırdı. İlk olay 7 Aralık’ta yaşandı. Düşmeye bağlı olarak yürüme güçlüğü çeken ve hastaneye gitmek isteyen genç kadını fark eden şoför İzzet Aydın, hastaneye yakın durakta indirmek yerine acil servisin kapısına kadar götürdü. "Harekat merkezine bildirip, güzergah değiştirdim" Olay günü yaşananları aktaran araç şoförü İzzet Aydın, "2013 yılından bu yana şoförlük yapıyorum. 7 numaralı hatta çalışıyordum. Krempark’ın oradan 3 kişi araca bindi. Bir tanesi ayağının üzerine basamıyordu. Geçmiş olsun dedim. Hastaneye gideceğiz dedi. Harekat merkezine bildirerek güzergah dışına çıkacağımı söyleyerek, hastayı hastaneye götürdüm. Araçta başka kimse de yoktu. Acilin önüne kadar götürüp, güzergahıma devam ettim" dedi. Bir diğer olay ise 12 Aralık Cuma günü gerçekleşti. Araca bindiğinde fenalaşan yolcuyu fark eden otobüs şoförü Suat Atmaca, Hastane Caddesi’ndeki duraktan "U" dönüşü yaparak güzergah dışına çıktı. Vakit kaybetmeden rotayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine çeviren Atmaca kısa süre içerisinde Acil Servis önüne ulaştı. Otobüsten indirilip sedyeye alınan kadın yolcu, sağlık ekiplerine ulaştırıldı. "Vatandaşın sağlığı her şeyden önemlidir" diyen şoför Suat Atmaca, "Olay günü 18 nolu hatta çalışıyordum. Durağa yanaştığımda iki genç benden kolanya istedi. Ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarının rahatsızlandığını söylediler. Harekat merkezini arayarak rotamdan çıkıp U dönüşü yaptım. Hastanede acil servise geldiğimizde servise bindirdik ve hastamızı sağlık ekiplerine teslim ettik. Bize periyodik eğitimler veriliyor, bu eğitimlerde bu sağlık konusunda da hassas davranmamız konusunda bilgilendirme yapılıyor. Bizimde çocuğumuz var, biz burada insanlık görevimizi yaptık" dedi. Yaşanan bu örnek davranışlar, Düzce Ulaşım A.Ş. bünyesinde görev yapan şoförlerin, yolcuların sağlığı ve güvenliği konusunda da sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi. Şoförlerin duyarlılığı diğer yolcular tarafından da tebrik edildi.
Ankara Sanatçı Metin Şentürk TBMM’de engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplanan Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na katılan sanatçı Metin Şentürk, engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı. Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplandı. Komisyona sanatçı ve Dünya Engelliler Birliği Kurucu Başkanı Metin Şentürk katıldı. Komisyonun açılışında konuşan Kasapoğlu, "Tüm Komisyon üyelerimizin ortak inancı, engelli bireylerimizin toplumun tam merkezinde yer alması; sanatta, sporda, siyasette, akademide, medyada, üretimde, istihdamda her bir noktada en merkezde yer alması, onların merkezde yer almasıyla birlikte toplumun bu anlamdaki algısı, bakışı çok güçlü şekilde değişiyor. Kullanılan dilden, ön yargıların kırılmasına kadar pek çok değişimi gözlemliyoruz. İşte, Metin Bey’in bu anlamdaki yolculuğu da hem sanat alanında hem de sivil toplumdaki mücadelesi bu açıdan çok kıymetli ve çok ama çok öğretici" diye konuştu. "9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu" Konuşmasına kendi hayat hikayesini anlatarak başlayan Metin Şentürk, "7 çocuklu bir ailede doğdum. Yalnız hayatın anneme acımasız şakaları enteresan bir şekilde devam etti. Baba tarafından genetik körlük vardı. 2 kız kardeşim, 2 erkek kardeşim, babam ve ben, hepimiz sağlam doğmamıza rağmen, 9 kişilik bir ailede 6 kişi zaman içinde yaşanan küçük problemlerden körlükle karşıya kaldı. 9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu. Bugüne kadar hayatımı kolaylaştıran yegâne unsurun bakış açısı olduğuna çok inandım. Bakış açınızı değiştirdiğinizde acınızı değiştirebiliyorsunuz" dedi. "Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım" Engelliliğin, engelliden ziyade aileleri için daha zor olduğuna inandığını dile getiren Şentürk, "Engelli hayatına bir şekilde alışıyor ama aileler için her uyanılan sabah aynı tabloyla karşılaşmak biraz daha farklı. Evlatlarının önündeki engelleri aileler, sonra yasalar, sonra da vicdanlar kaldırırsa bazı şeylerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım. Emeğimle, bedenimle, ruhumla ve gönlümle yanınızda olmaya hazırım. Şayet bu işe yarayacaksa, dediğim gibi, 7/24 ülkenin her tarafında emek veririm. Çünkü sonuç itibarıyla, benim bu ülkede bu kadar emek verme çabamın tek bir nedeni var. Askerlik yapamadığım bir ülkede askerliğimi bu şekilde tamamlıyorum, bu da benim hayata bakış açımın bir tarafı" ifadelerini kullandı.