GÜNDEM - 21 Şubat 2024 Çarşamba 10:21

20 Şubat 2024’te bir kez daha öldü

A
A
A
20 Şubat 2024’te bir kez daha öldü

Balıkesir’de 20 Şubat 1979’da bölgede çalışan ormancılar ile köylüler tarafından cenazesi teşhis edildikten sonra defnedilen Mustafa Yılmaz, iddiaya göre vefatından 3 yıl sonra tekrar köyde görüldü ve o tarihten sonra 44 yıl daha yaşadı. Dün, yine 20 Şubat günü ikinci kez vefat ettiği iddia edilen Mustafa Yılmaz’ın (71) hikayesi tüyleri ürpertiyor.


Balıkesir’de 20 Şubat 1979’da vefat eden ve bölgede çalışan ormancılar ile köylüler tarafından cenazesi teşhis edildikten sonra defnedilen Yılmaz, vefatından 3 yıl sonra tekrar köyde görüldü. Mustafa Yılmaz, o tarihten sonra kimine göre ’meczup’, kimine göre ’hasta’ olarak 44 yıl daha hayatını sürdürdü. Vatandaşlarca ’ulu çınar’, ’meczup’, ’ermiş’ olarak nitelendirilen Yılmaz, ilk ölüm tarihi olan 20 Şubat 1979’dan 44 yıl sonra yine 20 Şubat’ta geçirdiği kalp krizi sonrasında hayatını kaybetti. Hayatı ile TV kanallarının da bir dönem ilgisini çeken ve sürekli oruç tutması ile tanınan, kendisinden sıkça dua istemeye gelenler olduğu öğrenilen Mustafa Yılmaz (71), son yolculuğuna uğurlanarak bir kez daha defnedildi.


Balıkesir’in Bigadiç ilçesine bağlı Adalı köyünde yaşayan ve hayat hikayesi ile şaşkınlık uyandıran Mustafa Yılmaz, 1979 yılında Adalı’dan 25 kilometre uzakta bulunan Kadıköy’e yürüyerek geldi ve yöre sakinlerinin verdiği yemekleri yedikten sonra Adalı’ya geri dönmek için gitmek istedi. Keçideresi denilen ormanlık alanda bir ceset bulunması sonrasında olay yerine giden savcı, teşhis için köyden korucu ve ormancıları çağırdı. Köylüler, cenazenin Mustafa Yılmaz’a ait olduğunu teşhis etti. İddiaya göre, 1979 yılında otopsisi yapılan Mustafa Yılmaz, 3 yıl sonra tekrar bölgede görüldü. Hiçbir açıklama yapmayan Yılmaz’ın o tarihten sonra genellikle oruç tuttuğu iddia ediliyor.



Kimlik seferberliği


Mustafa Yılmaz’ın hayat hikayesinde bir dönem kimlik problemi yaşandı. 1979’da vefat ettiği ve ölüm raporu düzenlenip defni yapıldığı için nüfus kayıtlarından düşen Mustafa Yılmaz, birkaç yıl sonra doktora gittiğinde hastane kayıtlarında ’ölü’ olarak gözüktüğü için sigortadan faydalanamadı. Yöre sakinleri sesini duyurmak için ünlü şarkıcı Seda Sayan’a ulaşınca, o dönem sabah programı yapan Seda Sayan ise Mustafa Yılmaz’ın hikayesini kendi programı ile gündeme getirerek, yeniden kimlik çıkartılması için yardımcı oldu.



"Genelde oruçluydu"


1979 yılından sonra genelde oruçlu olduğu söylenen Mustafa Yılmaz’ın çevresindeki vatandaşlar, merhum Yılmaz’ın genelde gece 1 bardak su içtiğini ve oruç tuttuğunu, iftar saatinde ise bulduğu yiyeceklerle ya da çevreden vatandaşların verdiği yemeklerle orucunu açtığını ifade ettiler.



Cenazesi kaldırıldı


İlginç bir hayat süren Mustafa Yılmaz, geçirdiği kalp krizi sonrası vefat etti. 20 Şubat’ta Adalı köyünde kılınan cenaze namazı sonrası Adalı Mezarlığı’na defnedilen Yılmaz’ın cenazesine katılım yoğun oldu. Belediye Başkan Adayı Mustafa Göksel’in de katıldığı cenaze töreni sonrasında vatandaşlar Mustafa dedelerini son yolculuğuna uğurladı.



20 Şubat 2024’te bir kez daha öldü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya CW Enerji bir şirketi daha güneşle buluşturdu Fotovoltaik güneş paneli ve hücre üreticilerinden biri olan CW Enerji, bir şirket ile yaptığı sözleşme çerçevesinde Şanlıurfa’da arazi GES’in kurulumunu başarıyla tamamladı. Fotovoltaik güneş paneli ve hücre üreticilerinden biri olan CW Enerji Kaptanoğlu bir şirket ile yaptığı sözleşme çerçevesinde Şanlıurfa arazi GES’in kurulumunu başarıyla gerçekleştirdi. Konu hakkında açıklamalarda bulunan CW Enerji CEO’su Volkan Yılmaz, CW Enerji olarak Türkiye’nin enerji dönüşüm sürecine katma değer sağlayan projelere imza atmaya devam ettiklerini söyledi. Yılmaz, çevre dostu uygulamaları yaygınlaştırma hedefiyle çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek, "Türkiye’nin önde gelen grup şirketlerinden Kaptanoğlu Denizcilik Grup’a ait Desan Deniz İnşaat Sanayi A.Ş. ile güzel bir projeyi hayata geçirdik. Bu kapsamda; Şanlıurfa’da firma için arazi GES’in kurulumunu tamamladık. Hayata geçirdiğimiz projemiz ile bir kez daha temiz ve yeşil enerji dönüşümüne önemli bir katkı sağladık" dedi. "Hem doğaya hem ekonomiye katkı" Kurulan güneş enerji santralinin firmanın enerji ihtiyacını çevre dostu bir şekilde karşılamanın yanı sıra çevresel sürdürülebilirliğe de büyük bir fayda sağlayacağına dikkat çeken Yılmaz, "Sanayimizin enerji ihtiyacını çevreci, ekonomik ve yerli çözümlerle karşılamak bizler için gurur verici. Projenin hem teknolojik gücümüzü hem de sürdürülebilirliğe olan katkımızı göstermesi açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Türk denizcilik sektörünün köklü ve öncü kuruluşlarından Desan Deniz İnşaat Sanayi’nin çevreci üretim yaklaşımını benimseyerek bu alanda güçlü adımlar atması son derece değerli bir gelişme" şeklinde konuştu. Yenilenebilir enerji projeleriyle hem doğaya hem de ekonomiye katkı sağlamayı hedeflediklerinin altını çizen Yılmaz, temiz enerji çözümleriyle karbon ayak izini azaltma misyonlarını da yerine getirdiklerini kaydetti. Sürdürülebilir bir yatırım güvencesi sunuyoruz Türkiye’nin birçok farklı il ve ilçesinde kurulumunu tamamladıkları hem çatı hem arazi güneş enerji santralleri ile iz bırakmayı sürdürdüklerine dikkat çeken Yılmaz, "Geliştirdiğimiz yüksek verimli, son teknoloji güneş panelleriyle yüksek performans ve güvenilirliği odağına alan güçlü bir markayız. Üretimini gerçekleştirdiğimiz paneller, dayanıklılıkları, uzun ömürleri ve yüksek performans değerleriyle her ölçekteki projeye maksimum verimlilik sağlıyor. Uluslararası kalite standartlarına uygun olarak ürettiğimiz ürünlerimiz, zorlu iklim şartlarında dahi güvenle çalışabilecek bir teknolojiye sahip. Uzun yıllara dayanan tecrübemizle müşterilerimize yalnızca bir enerji çözümü değil, sürdürülebilir bir yatırım güvencesi sunuyoruz" diye konuştu. Her yeni projede doğaya, ekonomiye ve geleceğe dokunmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Yılmaz, önümüzdeki dönemde de güneş enerjisinin Türkiye’deki yaygınlığını artırmaya yönelik projelere imza atmaya devam edeceklerini kaydetti. "GES ile ciddi bir karbon emisyonu azaltımı elde edeceğiz" Desan Deniz İnşaat Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Cenk İsmail Kaptanoğlu da, "Tersanemizin enerji ihtiyacını çevreci ve yenilenebilir kaynaklarla karşılamak hem doğaya karşı sorumluluğumuzun bir gereği hem de ileriye dönük vizyonumuzun temel unsurlarından biri. CW Enerji ile hayata geçirdiğimiz bu çalışma sayesinde enerji tüketimimizi güneşten sağlayacağız. GES ile ciddi bir karbon emisyonu azaltımı elde edeceğiz "dedi.
Denizli 13 yaşındaki ikizler Kromozom 4q Delesyon Sendromu ile mücadele ediyor 15 milyonda bir görülen Kromozom 4q Delesyon Sendromu rahatsızlığı ile dünyaya gelen ikiz kardeşler, yaşadıkları zorluklara rağmen hayata gülümsüyor. 13 yıl önce dünyaya gelen ikiz kardeşler, 15 milyonda bir görülen hastalıkla yaşam mücadelesi veriyor. Kromozom 4q Delesyon Sendromu ile hayata merhaba diyen Batuhan ve Emirhan Akar kardeşler, 13 yıllık yaşamlarında karşılaştıkları zorluk ve engelleri anne ve babasının sevgisiyle aşmaya çalışıyor. Yaşı büyüyen çocuklarının bakım ve sorumluluklarının da büyüdüğünü ifade eden anne Selin Akar, "Gençlik çağına gelen çocuklarım büyüdükçe bakımları zorlaşsa da ömrümün sonuna kadar yılmadan çocuklarıma bakacağım" dedi. Soner - Selin Akar çiftinin ikinci çocukları olarak 13 yıl önce dünyaya gelen Batuhan ve Emirhan Akar doğuştan genetik bir rahatsızlık olan Kromozom 4q Delesyon Sendromu ile dünyaya geldi. Hamilelik sürecinde kontrollerde çocuklarının sağlıklı olduğunu belirten anne Selin Akar, "Hamileliğimde gittiğimiz doktor, çocuklarımın herhangi bir rahatsızlığından bahsetmedi. Doğumda çocuklarımız Kromozom 4q Delesyon Sendromu ile doğdu. 15 milyonda bir görülen hastalık olduğunu söylediler. Doğdukları günden itibaren tedavi sürecimiz devam ediyor. Öğrenme ve konuşma zorluğu ile hareketlerinde kısıt var. Şimdi okulda özel eğitim alıyorlar" dedi. Her gün okula gidiyorlar Batuhan ve Emirhan’ın özel eğitim sınıfında eğitim gördüğünü belirten anne Selin Akar, "Okul çağı ile birlikte çocuklarımın eğitim hayatı başladı. Gümüşsu Mahallesi’nde farklı özel eğitim sınıfında okula devam ediyorlar. Hareket ve kendilerini ifade etme konusunda güzel ilerleme var. Çocuklarımızın sosyalleşmesi ve kendilerini ifade etmeleri açısından aldıkları eğitim çok önemli" dedi. Doğumla birlikte büyük zorluklarla karşılaştıklarını belirten baba Soner Akar, Batuhan ve Emirhan’ın hayatlarındaki en güzel detay olduğunu belirterek, "Doğduklarında çok mutlu olduk. Hayatımızın en güzel ve özel anlarını Batuhan ve Emirhan’la yaşadık. Hastalıkları onları daha çok sevmemizi sağlarken aramızdaki bağı daha da güçlü yaptı" dedi. Batuhan ve Emirhan’dan büyük bir çocukları daha olduğunu belirten baba Soner Akar, "Büyük oğlumuz lise çağında yatılı olarak Çivril’de eğitim görüyor. Kardeşleri ile arasında çok güçlü bir bağ var. Batuhan ve Emirhan 13 yaşında olmalarına rağmen 4-5 yaşında bir bebek gibiler. Batuhan bana Emirhan annesine çok düşkün. Biz ve abisi ikisine de çok düşkünüz" dedi. Doğumdan sonra emekli bir öğretmenin çocuklardan birini evlatlık olarak almak istediğini belirten baba Soner Akar, "Batuhan ve Emirhan doğduktan sonra hastaneden karşılaştığımız emekli ve çocuğu olmayan bir öğretmen çocuklarımdan birini evlat edinebileceğini söyledi ama biz böyle bir şeyi hiçbir zaman düşünmedik" dedi. Bez maliyeti çok yüksek Batuhan ve Emirhan’ın ilaç ve hastane masraflarının devlet tarafından karşılandığını belirten baba Soner Akar, "Batuhan ve Emirhan’a verilen rapor ile tedavi ve ilaç giderleri karşılanıyor. Biz de Çivril Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma vakfı aracılığıyla bakım yardımı alıyoruz. İki çocuğun da bakıma muhtaç olması yüzünden bir işte çalışmamız imkansız. Kendi evimizde hayvancılık ve çiftçilik de yapıyoruz. Çocuklar büyüdükçe bez sarfiyatları arttı. Artık gün içinde çok fazla bez değiştirmek zorunda kalıyoruz. En büyük sıkıntımız bez. Devlet bez ödemesi yapıyor. Daha önce bez desteği veriyordu o daha iyi oluyordu. Devletin verdiği ödeme ile dışardan bez almak çok maliyetli. Bu konuda da hayırseverler ve Çivril Belediye Başkanımız yardımcı oluyor" dedi. Babasının evinin bir kısmını kullandıklarını belirten Soner Akar, "Kendimize ait bir evimiz yok. Köyde babamın evinin yan tarafına küçük bir oda yaptım. İki oğlum ve eşimle burada yaşıyoruz. Tek amacım çocuklarımın sağlıklı bir hayat sürebileceği bir ortam bir ev yapmak" şeklinde konuştu. Batuhan ve Emirhan’ın bakımında en çok kıyafet sorunu yaşadığını dile getiren anne Selin Akar, "Batuhan ve Emirhan zor konuşan, zor hareket eden çocuklar. Yemeklerini ben yediriyorum bakmak zor ama güzel. Ben çocuklarımın bakımında en çok kıyafet bulmak konusunda zorlanıyorum. Bez kullandıkları için gün içinde okulda birkaç defa kıyafet değiştiriyorlar. Her gün defalarca çamaşır yıkamak zorundayım. En büyük mutluluğum onları temiz güzel kıyafetlerle okula göndermek" ifadelerini kullandı. Hayatlarını ve yaşamlarını Batuhan ve Emirhan’a göre yeniden şekillendirdiklerini belirten baba Soner Akar, "Kendimiz için değil çocuklarımız için yaşıyoruz evlenirken hayallerimiz vardı hayallerimizi öbür dünyaya bıraktık bu dünyada çocuklarımız için yaşıyoruz. Her şey onların sağlıklı bir ortamda kendilerine yetebilen birer birey olarak yetişmeleri" dedi.