POLİTİKA - 16 Eylül 2024 Pazartesi 17:05

CHP Genel Başkanı Özgür Özel: "Mikroba sen niye hastalık taşıyorsun diyemezsin"

A
A
A
CHP Genel Başkanı Özgür Özel: "Mikroba sen niye hastalık taşıyorsun diyemezsin"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Susurluk’ta vatandaşlarla bir araya geldi. Cumhur İttifakını eleştiren Özel, Anayasa’nın 4. maddesini kaldırmak isteyen HÜDA PAR’a mikrop benzetmesi yaptı. Özel, "Onunla ittifak, bununla ittifak. En güzel ittifak bizim ittifak. Milletle yaptığımız ittifak. Türkiye İttifakı. Ama bir tarafta Cumhur İttifakı var. Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinden bir tanesi de HÜDA PAR. Kim HÜDA PAR? Kadınları sokak hayvanları gibi sahipsiz bırakmayıp, birine sahiplendirelim diyen HÜDA PAR. Seçimde sustu ama şimdi konuşuyor. Diyor ki, ’Biz Anayasa’nın 4. maddesine karşıyız.’ Neymiş 4. maddesi; ’Türkiye Cumhuriyeti Devleti nitelikleri, bayrağı, İstiklal Marşı ve başkenti.’ Ankara’yı Atatürk yaptı başkent, Ankara’nın başkent olmasına karşılar. Şehit kanlarıyla sulanmış bayrağa karşılar. İstiklal Marşı yazılmış hep bir ağızdan okuyoruz. İstiklal Marşı’na karşılar. Türkiye Cumhuriyeti diyoruz. Cumhuriyete karşılar. Benim HÜDA PAR’a bir sözüm yok. Mikroba sen niye hastalık yapıyorsun diye hesap soramazsın. Mikrop mikroptur" dedi.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de yüklenen Özel, "Tayyip beyin sağ kolunda HÜDA PAR öbür kolunda Devlet Bahçeli var. Devlet Bahçeli’ye soruyorum. Sen bu HÜDA PAR’a ne diyorsun Devlet bey. Kimler kimlerle beraber. O yüzden oy toplarken vatan, millet, bayrak, ezan deyip milli duyguları, dini duyguları sömürenler milletin bayrağına, İstiklal Marşı’na karşı olanlara, Anıtkabir’in bulunduğu Ankara’nın başkent olmasına karşı olanlara yüz veriyorlar. Sırt sıvazlıyorlar. Artık takke düştü, kel göründü. Halep oradaysa, arşın burada. Bu milletin birliğinin, beraberliğinin, bayrağının ezanının garantisi Cumhuriyet Halk Partisidir" şeklinde konuştu.


İsrail devletinin 1 yıldır yaptığı terörü de eleştiren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iktidarın devlet terörüne karşı aylarca büyük bir siyasi aymazlıkla ve yüzsüzlükle sustuğunu ileri sürüp, İsrail ile ticarete devam ettiğini söyledi. Özel, "Bunu defalarca inkar ettiler yakalandılar. En sonunda güç bela durdurdular. Halâ daha arka tarafından yol açmaya uğraşıyorlar" dedi.


Meclis başkanının İsrail’de şehit edilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin cenazesinde yaptığı konuşmaya da değinen Özel, "Geçtiğimiz günlerce solcu bir kızımız, sosyalist bir kızımızın, Didim’de cenazesine katıldım. Ayşenur Ezgi Eygi gitti Filistin davasına sahip çıkmak için orada durdu. Katiller Ayşenur’u bir kurşunla ensesinden vurdular. Günlerce aileyle ilgilendik, cenazeyle ilgilendik. Ertesi gün cenazeye gittik. Cenazeye, o ana kadar bunu görmeyenler o gün cenazeye 5 bakanla geldiler. Hepsinden Allah razı olsun. Cumhurbaşkanı Yardımcısıyla, Meclis Başkanı ile geldiler. Memnun olduk. Dedik ki birlik beraberlik olsun. Filistin için hep beraber duralım. Efendim bir baktık bir kürsü kurmuşlar. Kim konuşacak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ya da Meclis Başkanı. Başka yok. Bizim evladımız Türkiye’ye mâl olmuş, bizim mücadelemiz Türkiye’nin mücadelesi olmuş. Bu beraberliği biz önemserken orada siyaset yapmaya kalktılar. İlçe örgütümüzün şahsında bizim örgütümüze selam olsun. O siyasetçiliği oradaki o siyasi cambazlığa izin vermediler, o kürsüyü oraya kurdurtmadılar. Ama bunlar da oyun biter mi. Oturduk namazı kıldık, duamızı ettik. Tam cenazeyi uğurlayacağız. Din görevlisine oldu bitti yaptırıp oradan mikrofonu alıp güya tarafsız gibi, tarafsız olsa mecliste tarafsız olur. Meclis Başkanı, cenazede hepimiz adına tarafsız konuşacak beyefendi, Ankara’ya gidince de Tayyip beyin emrinden çıkmayacak. Olmaz olsun öyle tarafsızlık. Ayıp ettiniz, yazık ettiniz dedim. Bu yaptığınız Filistin davasına sahip çıkmak değil dedim. Ve din görevlisini bu işe alet etme dedim. Herkes Meclis Başkanını ayıplıyor, o yapılan işi ayıplıyor. O yüzden ne kadar haksızlığa uğrarsak uğrayalım. Haklılık zeminini terk etmeden, meydanı bunlara bırakmadan, ama bu yaptıklarını da yanlarına bırakmadan özgüvenli bir siyaset yapacağız arkadaşlar" şeklinde konuştu.


Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurulmasıyla ezanların yeniden okunduğunu söyleyen Özel, "Millet bütün zorluklarına rağmen, kimi de bunlara kanarak son bir kez oy verdi. Ezanı dindirecek diyorlardı, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler köyde eksik olan camiyi yapıyor. Kiminin açılışına gidiyorum, kiminin temel atışına gidiyorum. Milletvekillerimiz müezzinlerin, imamların promosyon haklarını vermediler. Ben uğraşıyordum, şimdi Milletvekillerimiz uğraşıyor. Diyanet-Sen sendikası, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yöneticiler gelip dosya veriyorlar. Derdimizi siz söyleyince sesimiz duyuluyor diyorlar. Şu mübarek caminin müezzeninin, imamının hakkını savunmak da Cumhuriyet Halk Partisi’nin boynunun borcudur. Diyorlar ya ezanı susturacaklar. Be hey kendini bilmezler, ezanı susturmuştu Yunanlılar, susturmuştu Fransızlar, İtalyanlar, işgal kuvvetleri. Bu partiyi kuranlar bu ezanı tekrar okuttular" dedi.


Özel konuşmasının devamında şunları söyledi:


"İşsizliği engellemeyenin, doları düşüremeyenin, fiyatları indiremeyenin gideceği yer seçim sandığıdır. Kaçamazsınız. Geçim yoksa seçim var. Şimdi hiçbiri ortada yok. Kim çıkmış ortaya? Bilal Erdoğan. Bilal Erdoğan hafta sonu mesai yaptı. Gezdi, dolaştı, konuştu. Bakın Bilal Erdoğan sahaya indiyse iki şey vardır. Bir, AK Parti’de işler yolunda gitmiyordur, iki sonuç beklediklerinden de kötü olacaktır emin olun. Nereden biliyorum. 2019 yerel seçimleri. Ekrem İmamoğlu 1’inci seçimi kazanmış, hazmedememişler. İkinci seçime ülkeyi götürmüşler. Bilal Erdoğan Fatih’te geziyor. Bilal Erdoğan Bakırköy’de geziyor. Bilal Erdoğan Eyüpsultan’da geziyor. Binali beye seçimi Bilal Erdoğan kazandıracak. Vallahi seçim akşamı 7’yi 5 geçe Binali beyi arabaya yolladılar, Süleyman Soylu ile birlikte uğurladılar erkenden. O yüzden Bilal Erdoğan sahadaysa işler kötü demektir."



CHP Genel Başkanı Özgür Özel: "Mikroba sen niye hastalık taşıyorsun diyemezsin"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye bilim kadınlarını desteklemeyi sürdürüyor L’Oréal Türkiye, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" Programı’nı 23 yıldır sürdürüyor. Program kapsamında, Türkiye’de bilime yön veren 128 kadının başarıları taçlandırıldı. Bilimde cinsiyet eşitliğini desteklemek, bilim kadınlarının başarılarını görünür kılmak ve yeni nesillere ilham vermek amacıyla hayata geçirilen program kapsamında, Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, kastrasyona dirençli prostat kanserine yönelik gerçekleştirdiği yenilikçi projesiyle ödüle layık görüldü. 40 yaş altı genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandıran ve Türkiye’nin önde gelen sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" Programı’nda, bu yıl ödül kazanan 4 bilim kadını L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen törende kamuoyuna tanıtıldı. Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, prostat kanserinin en agresif formu olan kastrasyona dirençli prostat kanserinin tedavisinde yeni yaklaşımlara kapı aralayan çalışmasıyla dikkat çekti. Tedaviye dirençli prostat kanserini protein sentezi üzerinden hedefliyor Prostat kanseri, dünyada erkeklerde en yaygın görülen kanser türleri arasında yer alırken, hastaların önemli bir kısmında zamanla uygulanan tedavilere karşı direnç gelişiyor. Dr. Kuzuoğlu Öztürk’ün projesi, kastrasyona dirençli prostat kanserinde genetik bilginin proteinlere dönüşme sürecini inceleyerek, hastalığa sebep olan moleküllerin seviyelerinin düşürülmesini hedefliyor. Bu yaklaşım, mevcut tedavilere direnç geliştiren hastalar için alternatif tedavi stratejileri geliştirilmesine bilimsel temel oluşturma potansiyeli taşıyor. Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, araştırmasıyla ilgili olarak şöyle konuştu: "Bu çalışma, mevcut tedavilere direnç geliştiren prostat kanserinde hastalığa sebep olan proteinleri daha iyi anlamayı ve bu proteinleri hedefleyen yeni tedavilere temel oluşturmayı amaçlıyor." Uluslararası bilimsel tecrübe Türkiye’ye taşınıyor Yapılan açıklamaya göre; L’Oréal-UNESCO For Women in Science Programı, dünya çapında bilimin seyrini değiştiren kadınları destekleyen bir program olarak öne çıkıyor. Bugüne dek ödüllendirilen bilim kadınlarından 7’si Nobel Ödülü kazandı. Türkiye, 140’dan fazla ülke arasında bu programa en fazla katkıyı sağlayan ilk beş ülkeden biri oldu. Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde biyolojiye ilgi duyan Kuzuoğlu Öztürk, lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans sürecini Sabancı Üniversitesi’nde sürdüren bilim insanı, doktora çalışmaları için Almanya’nın Tübingen kentindeki Max Planck Enstitüsü’ne kabul edildi ve burada RNA biyolojisi üzerine çalıştı. Sonrasında Kaliforniya Üniversitesi San Francisco’da prostat kanseri hücrelerinde protein sentezini inceleyen araştırmalar gerçekleştirdi ve birçok uluslararası fon tarafından desteklendi. Ocak 2025’te Sabancı Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak katılan Dr. Kuzuoğlu Öztürk, kurduğu laboratuvarında genç araştırmacılarla birlikte çalışmalarını sürdürüyor.
İstanbul Uzmanlar uyarıyor, estetikte ‘Yapay zeka’ etkisi: "Telefonlarıyla yaptıkları değişiklikleri bizden bekliyorlar" Yapay zeka günümüzde birçok alanda kullanılırken uzmanlar, kişilerin estetik işlemlerdeki beklentilerini de etkilediği belirterek "Son dönemde kişiler yapay zekayla, telefonlarıyla ve bilgisayar ortamında yaptıkları yüz, burun, vücut değişikliklerinin aynısını ‘Hocam yüzümün şeklini bu hale getirir misiniz?’ diyerek bizden bekler oldu. Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum. Yapay zekayla oluşturulan gerçeklik dışı görüntüler ileride hayal kırıklıklarına, büyük ruhsal depresyonlara yol açabilir. Gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor. Umarım bu uyarımıza insanlar dikkat eder" dedi. Yapay zeka günümüzde birçok alanda kendine yer bulurken uzmanlar, estetik beklentilerde yapay zeka etkisine ilişkin konuştu. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Medical Park Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yakup Çil ve Medipol Bahçelievler Üniversite Hastanesi Doç. Dr. Burak Özkan, yapay zekayı kullanarak uygulamalarda kendilerine çeşitli estetik işlemleri kısa sürelerde yapan kişilerin bu beklentilerle kendilerine başvurduğunu aktardı. Taleplerde sosyal medyanın da etkili olduğunu söyleyen uzmanlar, önemli uyarılarda bulundu. "Hayali, gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor" Hastalarının taleplerine ilişkin konuşan Prof. Dr. Yakup Çil, "Son dönemde yapay zekayla kendi yüzünde, vücudunda değişiklikler yaptırıp ‘Hocam dudağımı böyle yapar mısınız, yüzümün şeklini bu hale getirir misiniz?’ diye talepler meydana gelmeye başladı. Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum çünkü yapay zekayla oluşturulan gerçeklik dışı görüntüler ileride hayal kırıklıklarına, büyük ruhsal depresyonlara, sorunlara yol açabilir. Yapay zekayla insanlar yüzünün ve vücudunun şeklini hemen değiştiriyorlar. Bize geldikten sonra özellikle meme ameliyatında yapay zekayla oluşturulmuş bir görüntü, ‘Hocam 10 gün sonra memem bu hale gelir mi?’ diye bana soruyorlar. ‘Hocam yeni yıla bu burunla girebilecek miyim’ diye hayali, gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor. Yapay zekanın son dönemde özellikle estetikte çok fazla kafa karışıklığına neden olduğunu görmekteyim çünkü eskiden ünlü insanların fotoğraflarıyla gelip ‘Burnumu şu mankene, şu Hollywood yıldızına benzetir misiniz?’ diyen insanlar şimdi kendi gelişmiş telefonlarıyla ve bilgisayar ortamında yaptıkları yüz, burun, vücut değişikliklerinin aynısını bizden bekler oldu. Bu gerçeklikle alakası olmayan bir durum. Umarım bu uyarımıza insanlar dikkat eder ve bu sıkıntıya girmezler. Özellikle sosyal medyada çok aktif gezinen 20-30 yaş grubu genç grupta çok fazla karşıma çıkıyor" dedi. "Anlık değişimlerin saatler sürecek ameliyatlar olduğunu ya da mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor" ’Yapay zeka şu anda hepimizin hayatına çok iyi bir şekilde girmiş durumda’ diyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Burak Özkan, "Cerrahlar olarak ameliyatların planlanması, yaptığımız ya da yapmayı düşündüğümüz değişikliklerin öngörülebilir sonuçlarını mantıklı zeminde planlama açısından kullanıyoruz. Kemikte bir oynama yapacaksak görüntüye nasıl etki edeceğini, bir meme estetiği yapacaksak implantın ne kadar bir büyüklüğe sahip olacağını, burun estetiğinde yapacağımız manevraların nasıl bir değişimi olacağını öngörebiliyoruz. Bunu hastalarla paylaşıp cerrahi planlamayı, beklentilerin gerçekle örtüşüp örtüşmediğini istişare ederek karar veriyoruz. Hastalar artık günümüzde yapay zeka programlarını telefonlarına indiriyor. Kendi yüz ya da bedenlerinde istedikleri gibi parmaklarıyla kaydırarak değişimi hızlı bir şekilde gördüklerini zannediyorlar. Bazen de bu tarz değişiklerin tarafımızdan yapılıp yapılamayacağını merak ediyorlar. Hastanede uyguladığımız yapay zeka programları; birçok hastanın datasından faydalanılarak oluşturulmuş, hastanın tedavisinde yol gösterici programlar. Bu güzellik uygulamaları, application’lar olsun, her zaman tıbbi neticesi olacak ya da öngörülebilecek sonuçları göstermiyor. Hastaların yanılmasına neden oluyorlar. Bu programların yaptığı anlık, saniyelik değişimlerin belki saatler sürecek ameliyatlar olduğunu ya da mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor. İnsan bedeni üzerinde birçok değişken var. Bazen öngöremediğimiz şeyler de olabiliyor. Kişinin iç hastalıkları, kullandığı ilaçlar, genetik yatkınlıkları olabilir, her şey iyileşme sürecinde etkili ve yapay zeka bunu hala günümüzde öngöremiyor" şeklinde konuştu. "Bilgisayar programlarıyla yumuşak doku yönetilemez" Sözlerini sürdüren Doç. Dr. Özkan, "Topluma yön veren ya da magazinde çok, güzel gördükleri bir ünlünün burnunu, çenesini, yüzünü gösterip ‘Bunu yapabilir miyiz’ diyorlardı. Artık yapay zeka programlarıyla biraz daha kendileri, benzemek istedikleri kişilere kendilerini benzetmeye çalışıyorlar. Burunlarını kısıyorlar, ediyorlar derken aslında olmayacak bir şeyi oldurmaya çalışıyorlar. Bilgisayar programlarıyla yumuşak doku yönetilemez. Bu beklentilerin gerçek olmadığını kendilerine kibarca söylüyoruz. Sosyal medya maalesef günümüz estetik trendlerinin hızlıca yayılmasına, herkes tarafından görülmesine ve estetik yaş aralığının git gide geriye gelmesine sebep olan bir durum doğurdu. Kişiden kişiye değişen bir iyileşme süreci var. Uygunsuz uygulamanın kulaktan kulağa yayılması gerçekten önemli bir sağlık sorunu da oluşturabilir. Plastik cerrah ya da dermatolog dışında bu tarz uygulamaları yaptırmamaları gerekiyor. Yapay zeka daha çok hayatımıza girecek ameliyat planlarımızda daha da faydalı olacak ama sonuçta ameliyatı yapan kişi gerçek cerrah ve olan kişi de gerçek bir hasta. Kişilerin biraz daha sağduyulu gerçekle bağdaşan beklentilerinin olması çok önemli" dedi.