SAĞLIK - 08 Temmuz 2024 Pazartesi 09:46

Tarih boyu tütsü ile tedavi yöntemleri, BAÇEM’de konuşuldu

A
A
A
Tarih boyu tütsü ile tedavi yöntemleri, BAÇEM’de konuşuldu

Balıkesir 5. Aromaterapi Festivali kapsamında düzenlenen “Tarih Boyu Tütsü ile Tedavi” semineri, Aromaterapist Laborant Dr. Rana Babaç Çelebi’nin anlatımıyla gerçekleştirildi. Tütsünün, çivi yazısı tabletlerden Roma ve Osmanlı hekimlerinin metinlerinde kadar birçok kaynakta yer aldığını ifade eden Babaç, kadim tıp hekimleri tarafından nesilden nesile taşındığını ifade etti.


Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Aromaterapi Festivali kapsamında düzenlediği seminerlerde birbirinden değerli isimleri, Balıkesir Çiftçi Eğitim Merkezi’nde (BAÇEM) ağırladı. Türkiye’nin ilk online tıbbi ve aromatik bitkiler kütüphanesini kuran aynı zamanda eşiyle birlikte Kazdağları’nda bulunan arazilerinde endüstriyel ölçekte tıbbi ve aromatik bitkiler yetiştiren Aromaterapist Laborant Dr. Rana Babaç Çelebi’nin “Tarih Boyu Tütsü ile Tedavi” seminerine vatandaşlar büyük ilgi gösterdi.


İnsanın, tarihin başlangıcından bu yana doğada bulduğu; bitkisel, hayvansal ve mineral kökenli hammaddelerden hazırladığı tütsüleri direkt olarak hastalıkları tedavi etmekte kullandığını söyleyen Dr. Rana Babaç Çelebi, indirekt olarak ise panteondaki tanrılarına dualarını ulaştırmada ve günlük hayatta ölü gömmekten politik mesaj vermeye kadar pek çok alanda kullanıldığını aktardı.


İnsanların, çağlar içerisinde fayda gördüğü ve amaçlarına hizmet eden tütsü uygulamalarını tekrar ederken sağlık veren dumanları bir meşale gibi kadim tıp hekimleri tarafından nesilden nesile taşındığını ifade eden Dr. Rana Babaç Çelebi “Güzel koku üzerine; inanışlar geleneklere, gelenekler ise toplumları oluşturan kültür mozaiğinin renkli taşlarına dönüşmüştür. Farklı zamanlarda uzmanlık alanlarına sahip tarihçilerin, antropologların, arkeologların ve Türkologların büyük emekleriyle bugüne taşınan zengin bilgi birikiminin değişmez bir parçası olarak karşımıza çıkan tütsü, çivi yazısı tabletlerden medikal papirüslere, tarih kitapları ve seyahatnamelerden Roma ve Osmanlı hekimlerinin metinlerinde kadar birçok kaynakta yer almıştır.” dedi.


Doktora tezi olan tütsünün tedavide kullanımı hakkında bilgiler verdiğini belirten Dr. Rana Babaç Çelebi “Bu çok köklü bir uygulama. Bunun bütün tedavi sistemlerinin bir parçası olan geçerli bir yöntem olduğunu keşfettiğimden ve tütsünün tedavi amaçlı kullanılan sistemlerinden ve tarihinden bahsettim.” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da kurtlar ahıra girdi: 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı Erzincan’ın Otlukbeli ilçesinde kurtların ahıra girmesi sonucu 10 koyun telef oldu, 10 koyun yaralandı. Hayvan sahibi, kurtların yerleşim yerleri için tehdit oluşturduğunu söyledi. Otlukbeli ilçesinde yaşanan kurt saldırısı, hayvan yetiştiricilerini tedirgin etti. İlçede Yasin Yıldırım’a ait ahıra giren kurtlar, 10 koyunu telef ederken 10 koyunu da yaraladı. Edinilen bilgilere göre, kurtlar ahıra girerek kısa sürede büyük zarara yol açtı. Sabah saatlerinde hayvanlarının telef olduğunu gören Yıldırım, yaşanan durum karşısında büyük üzüntü yaşadı. Hayvan sahibi Yasin Yıldırım, kurtların artık insanlardan kaçmadığını belirterek, "Kurtlar köpeklerimizi bile kaçırıp öldürüyor. İnsanlara ve yerleşim yerlerine çok yakınlar. Doğaya salınan ve insanlara alışmış bu hayvanlar yıl boyunca bizim için ciddi bir tehdit oluşturuyor" dedi. Sürü sahibi Yasin Yıldırım açıklamasında şunları söyledi; "Erzincan Otlukbeli Küçük Otlukbeli’nde küçükbaş hayvancılık yapıyorum. 6 yıldır burada hayvancılık yapıyorum. İki senedir, bu son iki senedir bu yırtıcı hayvanlar yani kurtlara karşı mücadele veriyoruz ama mücadelemiz hep yarım kalıyor. Geçen sene iki defa çadırlarıma girdi. Biz bir şekilde uyandık çıkardık, yani üç beş tane telefat verdik. Köpeklerimizi alıp götürüyorlar, geçen sene iki tane köpeğimi götürdü. Şu an gördüğünüz gibi gece girip içeriye girmiş. 10’a yakın hayvanım telef oldu. 10’a yakın hayvanım da içeride, onlar da yaralı yani onların kurtulma şansları da yok. Biz bir türlü bunlara önlem alamıyoruz. Önlem alamamamızın sebebi sopayla kovalıyoruz çünkü bunların avlanması, vurulması yasak. Ama yani biz baş edemiyoruz çünkü meraya gittiği zaman hayvanımız, haftada 3-4 tane hayvanımızı çalıp götürüyorlar. Köpekler baş edemiyor, çok akıllı hayvanlar oldukları için bir tanesi köpekleri alıp götürüyor, bir tanesi çobanı oyalıyor, diğeri de hayvanı alıp götürüyorlar. Yani yaklaşık ben diyeyim, iki yılda benim 200-300 hayvan varlığım yani üç beş üç beş şeklinde katledildi ve öldürüldü. Şu anda gördüğünüz gibi içeride de 15-20 tane hayvanım telef oldu. Yani 10 tane telef oldu, 10 tane de yaralı, onlar da telef olacaklar. Biz buna karşı bir önlem alamıyoruz. Aldığımız önlem şurada, bu sene 3 tane çadır Ankara’dan sipariş ettik. İşte bunlarda sıkıntı yok ama o diğerlerinde maliyetin altında olduğumuz için yani maliyeti çok yüksek olduğu için biz bir türlü yani bunu da seneye artık evvelki seneye bir şekilde toparlamaya çalışacağız ama yetkililerden bir önlem istiyoruz. Yoksa durumumuz kötü çünkü bugün bunu yaptı, yarın bir daha gelecek, öbür gün bir daha gelecek. Şimdi biz de sabahtan akşama kadar hayvanla uğraşıyoruz, akşam da işte yorgun düşüp yatıyoruz. Gece de nöbet tutuyoruz ama bu her gün böyle gidemez." Bölgede benzer olayların sıkça yaşandığını ifade eden Yıldırım, yetkililerden önlem alınmasını talep ederek, hem hayvanların hem de vatandaşların can güvenliğinden endişe duyduklarını sözlerine ekledi.
Trabzon Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit Trabzon’da Türk sinemasının usta ismi Hülya Koçyiğit, "Trabzon Film Festivali" dolayısıyla geldiği Trabzon’da Kadın Yaşam ve İstihdam Merkezi’ni ziyaret etti. Burada atölyeleri gezen Koçyiğit’e Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’in eşi Arzu Genç eşlik ederken, Koçyiğit, kadınların sergilediği ürünleri hayranlıkla inceledi. Koçyiğit, Karadeniz yöresinin geleneksel ve yöresel dokumaları arasında yerini alan yaklaşık bir asırdan beri kullanılan coğrafi işaretli keşanı dokumaya çalışması dikkat çekti. Koçyiğit, Trabzon’a ilk kez 5 yaşında geldiğini belirterek, "Trabzon’a ilk kez 5 yaşındayken gelmiştim ve ömür boyu birçok kez geldim. O nedenle bu gelişim ilk değil ama Trabzon’da ilk kez bir Film Festivali düzenleniyor. ’İlk’ demek biraz cesaret demek. Dilerim başladığı gibi bol bereketiyle inşallah hem şehrimize hem de sinemamıza çok büyük katkılarda bulunur bu festival. O nedenle bugün buradayım, çok da mutluyum. İyi ki bu seferki gelişimde böylesine faydalı bir mekânı ziyaret etmişim. Her biri birbirinden değerli geleneksel el sanatlarımız burada tekrardan hayat buluyor. Genç kadınlar burada bu mesleği, bu sanatı öğreniyor ve yaşatmaya devam ediyorlar. Bu beni çok gururlandırdı. Hepsinin ellerine, emeklerine sağlık. Burası bir yaşam merkezi. Buradan istifade eden bütün kadınları sevgiyle selamlıyorum. Daha nice nice kadınımızın bu imkânlardan yararlanmasını diliyorum" dedi.