YEREL HABERLER - 11 Şubat 2017 Cumartesi 18:23

Kutlubey Kampüsü tanıtımları devam ediyor

A
A
A
Kutlubey Kampüsü tanıtımları devam ediyor

Bartın Üniversitesinin Kutlubey Kampsüne düzenlenen tanıtım gezilerine katılan bayanlar, 8 yıldır sürdürülen çalışmalar hakkında düşüncelerini aktararak, övgü dolu sözler söyledi.
Bartın Üniversitesinin yeni yerleşkesi Kutlubey Kampüsü tanıtım gezileri kapsamında bu sefer kapılarını bayanlara açtı. Bartın Valisi Nusret Dirim’in eşi Burcu Dirim, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Kaplan’ın eşi Hacer Kaplan, akademisyenler, il yöneticilerinin eşleri ve Bartınlı bayanlar, Kutlubey Kampüsündeki binaları gezerek, yapılan eğitim-öğretim faaliyetleri hakkında bilgi aldılar.
Bartın Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Azize Toper Kaygın’ın da eşlik ettiği tanıtım gezisine katılanlar, 8 yıldır sürdürülen çalışmalar sonucunda ortaya çıkan yapılarla ilgili düşüncelerini aktardı.
Kutlubey Kampüsünün Bartın için önemli bir kazanım olduğunu belirten Burcu Dirim, “Üniversiteler bilgi aktarımından öte yetiştirdiği öğrencileri hayata hazırlayıp, onların sosyal olarak gelişiminin sağlandığı kapsamlı bir eğitim alanıdır. Bartın Üniversitesinin Kutlubey Kampüsü Batı Karadeniz’in en büyük camisi, spor kompleksi, yemekhanesi ve diğer eğitim, sosyal ve kültürel alanlarıyla gelişmiş bir üniversite havasına bürünmüştür. Bu bağlamda gelecekte de ülkemizde iz bırakacak üniversiteler arasında yer alacağını düşünüyorum.” dedi.
Diş Hekimi Halide Küçükkurt ise kampüste öğrenciler ve üniversite personeli için her şeyin düşünüldüğünü kaydederek, “Binaların renklerinden sınıftaki oturaklara kadar her ayrıntı en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Özel üniversitelerde dahi göremediğimiz donanımlara sahip bir üniversite olmuş. Kampüsü gezdiğimde keşke tekrar öğrenci olabilseydim dediğim oldu” diye konuştu.
Kampüsü gezdikten sonra düşüncelerini aktaran 82 yaşındaki Zülal Somaklı, “Kampüsü gezince çok beğendik. Böyle bir eserin Bartın’a kazandırılması bizi çok mutlu etti. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.
Tanıtım gezisine katılanlardan Nihal Albayrak da kampüste yapılanları görmekten çok memnun kaldıklarını aktararak “Bartın’a çok büyük bir üniversite kazandırılmış. Yapımı tamamlanan binalar çok güzel olmuş. Burada okuyan ve okuyacak olan öğrenciler çok şanslı” şeklinde konuştu.
Tanıtım gezisine katılan bayanlar, yapımı tamamlanan yemekhane binası, Mimar Sinan Dersliği, Mehmet Akif Ersoy Dersliği, Edebiyat Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi İdari Binası, Merkezi Araştırma Laboratuvarı gezerek burada yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Ayrıca gezi kapsamında, yapımında sona gelinen Ömer Halis Demir Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu binası, Fatih Sultan Mehmet Cami, lojman binası, nizamiye kapısı ile Batı Karadeniz Bölgesinin en büyük kütüphanesindeki çalışmalar konusunda gözlemde bulunuldu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.