- 08 Mayıs 2022 Pazar 19:19

2 yıl kilitli bir odada yaşayan annenin evlat savaşı

A
A
A
2 yıl kilitli bir odada yaşayan annenin evlat savaşı

İnternette tanışıp evlendiği eşi ile Avusturya’ya yerleşen ancak kilitli tutulduğu evde hem eşinden hem de eşinin ailesinden şiddet gördüğünü iddia eden 2 çocuk annesi Asiye Kovancı, uluslararası çocuk kaçırma davasıyla karşı karşıya kaldı.

İnternette tanışıp evlendiği eşi ile Avusturya’ya yerleşen ancak kilitli tutulduğu evde hem eşinden hem de eşinin ailesinden şiddet gördüğünü iddia eden 2 çocuk annesi Asiye Kovancı, uluslararası çocuk kaçırma davasıyla karşı karşıya kaldı. Avusturya’da doğan 4 yaşındaki kızının Avusturya’ya iade kararına rağmen evladından ayrılmak istemeyen anne, Türkiye’de kaçak bir yaşam sürmeye başladı.


Asiye Kovancı (28), 6 yıl önce internette tanıştığı aslen Türk olan ve Avusturya’da yaşayan R.K. ile ailesinin de rızasını alarak evlendi. İddiaya göre, evlendikten sonra Avusturya’ya yerleşen ve eşi R.K.’nın ailesiyle aynı evde birlikte yaşamaya başlayan Asiye Kovancı hem eşinden hem de ailesinden şiddet görmeye başladı. Yaşadıkları evden sokağa çıkmasına dahi müsaade edilmeyen Kovancı, bu süre zarfında hamile kalarak bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Kovancı, yaşadığı evde gördüğü şiddetin artması üzerine boşanarak Türkiye’ye dönmek istedi ancak eşi R.K. bu durumu kabul etmedi. Boşanma konusunda ısrarcı olan Kovancı, Avusturya’da doğan çocuğunun velayetini alamayacağı tehdidi üzerine gördüğü şiddeti de gizlemek zorunda kaldı. Bu sırada ikinci kez hamile kalan Kovancı, eşi R.K.’ya Türkiye’de yaşayan ve kalp rahatsızlığı geçiren dedesini görmek için Türkiye’ye gitmek istediğini söyledi. Eşinin kabul etmesi üzerine 8’inci ayına giren kızı ve karnındaki 2 aylık bebeği ile Almanya üzerinden Türkiye’ye uçakla gelen Asiye Kovancı, bir süre sonra telefonda görüştüğü eşi R.K.’ya döndüğünde ailesinden ayrı bir evde yaşamak istediğini iletti. Bu durumu kabul etmeyen R.K. ile Kovancı arasındaki anlaşmazlık büyüdü.


İkinci çocuğunu Türkiye’de dünyaya getiren ve bir daha Avusturya’ya dönmeyen anne Kovancı’ya eşi tarafından ‘uluslararası çocuk kaçırma’ suçlamasıyla dava açıldı. Yerel mahkemede görülen ilk dava ve daha sonra İstinaf Mahkemesinde görülen davalar anne Kovancı lehine sonuçlansa da Yargıtay’da görülen son davada çocuğun Avusturya’ya iadesi yönünde karar çıktı. Kararın bozulması için anne Kovancı Anayasa Mahkemesi’ne başvururken, çocuğunun mahkeme kararı ile elinden alınmaması için yanındaki 2 çocuğu ile birlikte yaşadığı adresi değiştirdi. Şu anda 4 yaşında olan kızından ayrılmamak için mücadele eden ve bu sebeple kimsenin bilmediği bir adreste yaşamını sürdüren anne Kovancı, cep telefonu kamerası ile yaşadıklarını anlatarak yardım beklediğini söyledi.


Asiye Kovancı, çektiği videoda eşinden ve ailesinden şiddet gördüğünü ve iki yıl boyunca kilitli bir odada tutulduğunu iddia ederek, “6 yıl önce bir evlilik yaparak Avusturya’ya eşimin yaşadığı ülkeye yerleştim. Ailesi ile birlikte aynı evde yaşamaya başladım. Bu süre zarfında maalesef ciddi işkence, ciddi şiddet, hem fiziksel hem psikolojik şiddet gördüm hem eşim hem ailesinden. Boşanmak istedim. Aynı zamanda bu süre içinde gebe kaldım. Eşim çocuğu asla alamayacağımı, Avusturya vatandaşı olduğu için asla onu göremeyeceğimi söyleyerek beni çocuğumla tehdit etti. O yüzden hiçbir yere başvuramadım. Zaten kilitli kapı arkasında yaşıyordum. Evden çıkmama asla müsaade edilmiyordu, çünkü birilerine anlatacağımdan korkuyorlardı. Evden çıkmadan iki senemi geçirdim orada. Ben orda doğum yaptım. Kızım orda doğdu. Daha sonrasında ikinci çocuğuma gebe kaldım. Bu dönemde her şey yine eskisi gibi devam ediyordu. Ciddi şiddet, zulüm ediyorlardı” dedi.


Dedesinin geçirdiği rahatsızlık nedeniyle Türkiye’ye kızı ve karnındaki bebeği ile geldiklerini belirten Kovancı, “Dedem bir kalp rahatsızlığı geçirdi, bu sırada Türkiye’ye gelmek istedim. Eşim beni Türkiye’ye gönderdi. 8 aylık kızım, ben ve karnımdaki 2 aylık oğlumla beraber ben Türkiye’ye uçağa bindim. Eşim bindirdi. Avusturya’daki havaalanında o dönem uçak yoktu. Eşim beni Almanya’dan kendisi bindirdi. Benim asla Almanya’ya gitme gibi bir şansım yok. Çünkü dil bilmiyorum, yer bilmiyorum. Hiçbir araç vs. bir şey bilmiyorum. Çünkü 2 yıl boyunca kilitli kapı arkasında yaşattılar beni. Eşim beni Avusturya’dan çıkarak Almanya’daki havaalanına getirdi, 8 aylık kızım ve beni uçağa bindirdi. Eşimle aramda oraya gitme konusunda, Avusturya’ya dönme konusunda bir anlaşmazlık çıktı. Ben gördüğüm şiddet yüzünden ayrı ev olmadığı sürece dönmeyi istemediğimi söylemiştim. Eşim orda olmadığı halde çocuk parası aldığı için cezalı duruma düşüyor. Şu anda da sırf bu yüzden bana çocuk kaçırma davası açtı 4 yıl önce” şeklinde konuştu.


Eşinin kendisinden intikam almak istediği için kendisine dava açtığını ve görülen mahkemeler sonucunda çocuğun iadesi yönünde karar çıktığını da sözlerine ekleyen anne Kovancı, “Öncelikle yerel mahkeme bana veriyor çocuğu. Daha sonra eşim bunu istinafa taşıyor. İstinaftan da çocuğun annede kalması gerektiği kararı geliyor. Yargıtay’dan ise akla ve mantığa hiçbir şekilde uymayan vicdansızca bir karar geldi. Annenin hiçbir kusuru olmadan bir çocuğun anneden ayrılması, çocuğun Avusturya’ya iadesi kararı geldi. Biz bunu hiçbir şekilde anlayamadık, hazmedemedik bu kararı. Hiçbir hukuk sistemi bu yaştaki çocukların anneden ayrılmasını istemez, talep edemez. Ben bir anneyim, 4 yıldır çocuklarım için mücadele ediyorum. Şu an benim çocuklarım babası tarafından alıkonulma korkusu içindeler. Bu çocuklar çok küçük ne benden ne de birbirlerinden ayrılmak istemiyorlar. Çocukların psikolojileri şu anda berbat durumda ve bunları yaşatan onlara maalesef babaları. Sırf benden intikam alma duygusu için. Ona göre bu işkencelere dayanmam gerekiyordu, bütün zulümlerine dayanmam gerekiyordu” diye konuştu.


Çektiği videoda “Lütfen bana yardım edin” diyerek sesini duyurmak isteyen anne Kovancı, “Gerçekten hiçbir kusuru olmayan, hatta şiddet mağduru bir anneyim. Dört yıldır devam eden hukuk savaşımı ben bu şekilde kaybetmek istemiyorum. Ben çocuklarımı acımasız vicdansız bir eve göndermek istemiyorum. Bana yardım edin, benim tek istediğim çocuklarımla birlikte güzel mutlu bir hayat sürmek. Vicdansız insanların arasına bırakmak istemiyorum çocuklarımı. Lütfen bana yardım edin. Lütfen sesimi duyurun” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Debisi yükselen derede mahsur kalan aracı iterek kurtardılar Debisi yükselen derede mahsur kalan aracı olaya denk gelen doğa severler kurtardı. Çoğu AFAD ve Kızılay gönüllüsü olan ekip üyeleri, hızla olaya müdahale ederek dereye girip aracı kurtardı. Tokat Doğadaki Gezginler grubu üyeleri, Bozatalan eski köyü yakınlarında gerçekleştirdikleri haftalık yürüyüşlerinin ardından, kente dönmek için araçlarına bindi. Bu sırada grup üyeleri yağışlar nedeniyle debisi yükselen Gürün Deresi’nde mahsur kalmış bir otomobili gördü. Çoğu AFAD ve Kızılay gönüllüsü olan ekip üyeleri, olaya hemen müdahale etti. Dereye giren gönüllüler, otomobili sular altından iterek çıkararak yola devam etmesini sağladı. Bu anlar, cep telefonu kamerasıyla kaydedildi. Grup üyeleri, doğal güzellikleri keşfetmek ve çevreye duyarlı bir şekilde hareket etmek amacıyla düzenledikleri etkinliklerin yanı sıra, topluma faydalı olacak her türlü yardım ve müdahalede bulunmaya da devam edeceklerini vurguladı. “Dere içerisine girerek aracı kurtardık” Tokat doğadaki gezginler grubu üyelerinden Sabri Dikici, “Doğadaki gezginler Tokat ekibi olarak bu hafta ki yürüyüşümüzü Bozatalan eski köy arasındaki bölgede gerçekleştirdik. Yürüyüşümüz bittikten sonra dönüşe geçtiğimizde bir aracın Gürün Deresinin içerisinde gömülmüş olduğunu fark ettik. Ekibimizdeki birçok arkadaşımız zaten AFAD ve Kızılay gönüllüsüdür. Böyle bir olayla da karşılaşınca hemen aracımızı durdurup olaya müdahale ettik. Arkadaşlarımız dere içerisine girerek aracı dere içerisinden çıkarttılar ve araç yoluna devam etti” dedi.
Sivas Evli çift Kick Boks Dünya Şampiyonası’nda madalya hedefliyor Sivas’ta yaşayan Bora ve Gül Taştan çifti, 15-19 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek olan Kick Boks Dünya Kupası’nda derece almak için ter döküyor. Sivas’ta yaşayan Buğra ve Gül Taştan çifti streslerini atmak için arkadaşlarının tavsiyesi üzerine yaklaşık 2 yıl önce kick boks yapmaya başladı. Araştırmaları sonucu Muaythai ve Kick Boks Antrenörü Ekrem Aris ile tanışan çift hem spor yapıyor hem de günün stresini atıyor. Stres ve enerjilerini salonda atan çift evde ise hiç tartışmıyor. Birçok kişinin ‘Bu yaştan sonra bu spor yapılır mı?’ gibi olumsuz yorumlarına kulak asmayan çift, 2 yıldır yaptıkları sporun ardından Dünya kupası için yaklaşık 3 aydır antrenman yapıyor. Evli çift 15-19 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek olan Kick Boks Dünya Kupası’ndan madalyayla dönmek istiyor. “Dünya Kupası’na katılacağız” Buğra Taştan, eş olarak birlikte Dünya Kupası’na katılacaklarını ifade ederek, “Bir fiziksel aktivitemiz olsun istedik. Hem fitness olsun hem kardiyovasküler olsun. Bir kaç arkadaşımızın tavsiyesiyle Ekrem hocamızı bulduk. Onunla beraber Karı koca bu spora başladık. 15- 19 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da yapılacak olan Kick Boks Dünya Kupası’na katılacağız. Aşağı yukarı iki senedir bu iş için çalışıyoruz. İnşallah başarılı oluruz” dedi. Olumsuz yorumlara aldırış etmediler Kendilerine karşı olumsuz yorumlara aldırış etmeden Kick boks yapmaya devam ettiklerini belirten Gül Taştan, “Sivas’ta çok hareket alan olmadığı için böyle bir yer arayışındaydık, daha önceden bir çok sporu yaptık. Kick Boks‘u denemek istedik. Daha sonrasında aşık olduk, şuan da bırakamıyoruz. Aslında biz bu işe tamamen spor amaçlı başladık ve oldukça ilerledik. 15 Mayıs’ta Dünya Kupası’na katılacağız. Ekrem hocamızın sayesinde bu işte oldukça ilerledik. Keyifli ve çok heyecanlı. Bu sporu yaptığımızı çok kimseye anlatmıyoruz. Çünkü zaman zaman hevesimizi kıranlar da oluyor, ‘Bu yaştan sonra yapılır mı, işte ne işiniz var’ gibi olumsuz yorum yapanlar da oluyor. Ama biz onlara kulağımızı kapatıyoruz ve devam ediyoruz. Gerçekten Ekrem Aris hocamız bu konuda duayen isimlerden ve burada çocukların kötü alışkanlıklar edinmemeleri, spor yapmaları gerçekten çok önemli” diye konuştu. Ekrem Aris: “İlk defa eş olarak müsabakaya götüreceğiz” Muaythai ve Kick Boks Antrenörü Ekrem Aris ise ilk defa bir çift ile şampiyonaya hazırlandıklarını belirterek, “Kickboks Federasyonu 2024 yılı faaliyet programında yer alan kick boks Word Cump yani Dünya Kupası İstanbul’da 15 ve 19 Mayıs tarihleri arası Tüyap‘ta yapılacak. Şu an Buğra bey ve eşi bu müsabakaya üç aydır hazırlanıyor ama kendileri iki senedir çalışıyorlar. Veteranlarda katılacaklar ama ikisinin de derece yapacaklarından çok eminiz. İlk defa böyle bir eş olarak müsabakaya götüreceğiz. İnşallah orada da ülkemizi en iyi bir şekilde temsil ederler” şeklinde konuştu.
Ankara Bakan Tekin: "Afetler için kullandığımız kavramlar veya tanımlamalar bugün değişti" Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Ankara’da gerçekleştirilen "Dayanıklı Sınıflar Hareketi Projesi" açılışına katıldı. Açılışta konuşan Tekin, "Afetler için kullandığımız kavramlar veya tanımlamalar bugün değişti. İçinde yaşadığımız çağda çok farklı afet türlerinin varlığına inanıyorum. Fitne, fesat ve fıskın yayıldığı bir dönemde eğitimcilerin bu afetin önüne geçerek, önlerinde olabileceğine inanıyorum" dedi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Mogan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Uygulama Oteli’nde gerçekleştirilen Dayanıklı Sınıflar Hareketi Projesi açılışına katıldı. Açılışta konuşan Bakan Tekin, bütün paydaşların fiili dualarla yanlarında olmalarını beklediklerini söyleyerek, "Dışarıdan konuşarak, dışarıdan eleştirerek değil yaptığımız işlerde, attığımız adımlarda ‘fikrim var, katkı vermek istiyorum’ diye herkesi bir kez daha bu vesileyle birlikte hareket etmeye davet etmek isterim" diye konuştu. "İçinde yaşadığımız çağ tahmin edemediğimiz, öngöremediğimiz çok sayıda genel ifadesiyle afet diye tanımlanabilecek problemleri karşı karşıya bırakıyor bizi" diyen Bakan Tekin, "Afet tanımı da değişti doğal olarak. Bundan yıllar önce, on yıllar önce kullandığımız, afetler için kullandığımız kavramlar veya tanımlamalar bugün değişti. İçinde yaşadığımız çağda çok farklı afet türlerinin varlığına inanıyorum. Fitne, fesat ve fıskın yayıldığı bir dönemde eğitimcilerin bu afetin önüne geçerek, önlerinde olabileceğine inanıyorum" ifadesini kullandı. Bakan Tekin, konuşmasının ardından salonda hazır bulunan öğretmenlerden Ramazan Demirbaş, Şeyma Deniz Aydoğan ve Ahmet Bayraktar’ın doğum gününü kutladı ve kendilerine düşüncülerini yazdığı bir mektup hediye etti.
Eskişehir Yeşil dünya hedefinde yenilenebilir enerjinin kritik rolü ve EPDK engeli Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Eskişehir Şubesi Başkan Yardımcısı Özgür Tekgöz, yenilenebilir enerji yatırımlarının Türkiye’deki mevcut durumunu değerlendirerek Eskişehir’deki kapasite sorununa dikkat çekti. Konuyla ilgili açıklama yapan TÜGİAD Eskişehir Şubesi Başkan Yardımcısı Özgür Tekgöz, "Gelecek nesillere sorumluluğumuz olan yeşil dünya hedefi için artan enerji talebinin karşılanmasında yenilenebilir enerji üretimi kritik bir rol oynamaktadır. Ülkemizdeki sanayicilerimiz, artan enerji fiyatları ve 2022 yılının şubat ayında açıklanan KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, yüzde 30 oranında vergi indirimi ve 6 yıl boyunca sigorta prim desteği gibi avantajların sağlandığı 4’üncü Bölge Destekleri sonrası Güneş Enerji Santrali (GES) yatırımlarına olan ilgilerini arttırdı. Türkiye’deki kurulu GES gücü 1 Mayıs 2024 itibarıyla 13 bin 608 GW olarak açıklandı" dedi. "Sürdürülebilirlik için yeşil mutabakat zorunluluk değil fırsattır" 2023 yılı ortasında sanayicilerin Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat Uyum sürecinde Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile tanıştıklarını ifade eden Tekgöz, "Bu mekanizma ile çevresel sürdürülebilirlik için karbon ayak izlerini içselleştirerek, uluslararası ticaretin iklim dostu bir perspektifle yönetilmesi hedeflendi. Sanayicilerimiz, GES yatırımları ile bu zorunluluğu fırsata çevirmeyi planlamaya başladılar. Sanayicilerimiz, yatırımlar sayesinde çatılarda GES kurulumlarını artırırken, trafo kapasiteleri nedeniyle 2023 yılının temmuz ayında EPDK tarafından başvurular durduruldu. Başvurular ancak 2024 yılının şubat ayında açıldı. Bu uzun süre ve sektördeki belirsizlik, sanayicilerin ve EPC firmalarının iştahını kaçırdı. EPDK, başvuruları 6 ay beklettikten sonra başvuru için sadece 21 gün süre vererek yatırımcılara bir zorluk daha çıkardı. İlgili kapasite sınırlamaları, en az 1 MW tüketime sahip olup 2 MWp gücün üstünde üretim santrali kurmak isteyenler için geçerli olsa da, bu güç ve altında başvurularda da trafo kapasitesi maalesef her zaman yeterli olamıyor. Öz tüketim mantığı ile kurulan bu santraller enerjiyi yerinde üretip tüketir iken şebekeye yük oluşturmamakta, aksine şebekenin yükünü hafifletmektedir. Ülkemizde yetmeyen kapasiteler nedeniyle sektörde kısmi olarak ’çantacı’ tabir edilen kişilerin ortaya çıkması ve bürokrasi engeli de sektörün cazibesini yitirmesine yol açmaktadır" şeklinde konuştu. "Açıklanan kapasiteler Eskişehir’in sanayi şehri olma yarışında engel" Öte yandan, 25 Ocak 2024’te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yaptığı bir konuşmada ilerleyen süreçte 7.5 GW ek kapasite açıklanacağını duyurmasına da değinen Özgür Tekgöz, konuşmasına şöyle devam etti: "Akabinde, 8 Şubat 2024 TEİAŞ duyurusuna göre, ülke genelinde yenilenebilir enerji için ilk etap olarak 3.75 GW kapasite açıklandı. Bu kapasiteden Organize Sanayi Bölgesi (OSB) dahil Eskişehir için toplam 38 MW, Eskişehir OSB için sadece 15 MW kapasite açıklandı. Şehrimiz için verilen bu kapasite yetersiz kaldı. 30 Nisan 2024 tarihinde açıklanan rapora göre, Eskişehir OSB için kapasite tükendi bile. Enerji maliyetlerini ve karbon ayak izini azaltacak projelere engel olan bu yetersiz kapasiteler, ülkemizin ve şehrimizin rekabet gücünü negatif etkileyecektir. Ülke genelinde yetersiz olan bu kapasitelerin şehrimizde de yetersiz olduğu nettir. Şehrin vekilleri, sanayi odaları ve STK’lar tarafından ek kapasite talebi veya 2’nci etap kapasite açıklamasında daha yüksek güçte kapasite talebi ile şehrin sanayicilerinin hakkının aranması gerekmektedir."