GENEL - 19 Kasım 2020 Perşembe 15:16

150 yıllık ’Bartın Ağda Tatlısı’ coğrafi işaret tescil belgesi aldı

A
A
A
150 yıllık ’Bartın Ağda Tatlısı’ coğrafi işaret tescil belgesi aldı

Bartın’a özgü bir tatlı olan ve 150 yıldır üretilen ’Bartın Ağda Tatlısı’na Türk Patent Kurumunca Coğrafi İşaret Tescil Belgesi verildi.

Bartın’a özgü bir tatlı olan ve 150 yıldır üretilen ’Bartın Ağda Tatlısı’na Türk Patent Kurumunca Coğrafi İşaret Tescil Belgesi verildi.


Çöven kökü, şeker, limon tuzu ve su kullanılarak üretilen beyaz renkli ve macun kıvamındaki ‘Bartın Ağda Tatlısı’ için Bartın Belediyesinin Türk Patent Kurumuna gerçekleştirdiği Coğrafi İşaret Tescil Belgesi başvurusu onaylanarak, Bartın adına tescillendi.



“150 yıllık geçmişe sahip”


Bartın’a özgü ağda tatlısının 150 yıllık bir geçmişi olduğunu söyleyerek bu kültürü yaşatıp tanıtmak için kentin en işlek caddesine ağdacı heykeli yerleştirdiklerini ve Coğrafi İşaret Tescil Belgesi içinde Türk Patent Kurumuna başvuruda bulunduklarını kaydeden Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, “Ağdacı heykelini sokak iyileştirmeleri kapsamında bu noktaya yerleştirdik. Ağdacı heykeli yapmamızın sebebi Bartın’da ağda tatlısı yapılır. Bu 150 yıllık geçmişi olan bir tatlıdan bahsediyorum. Bu tatlıya münhasır kendine eş bir mahallemiz var bizim. Ağdacı Mahallesi. Bu mahallede de Ağda tatlıları yapılır. Hala devam eden bir süreçtir bu. Kaybolmasın, hatırlansın ve sürekli olsun diye Bartın Belediyesi olarak Coğrafi İşaret Tescil Belgesi aldık. Bu tescil belgesiyle de Bartın’a has olduğuna dair bunu da işaretlemiş olduk.” dedi.


Bartın’a özgü bir tatlı türü olan ağda tatlısının lezzeti çöven kökünden geliyor. Çöven kökü, su, şeker ve limon tuzu dışında hiçbir katkı maddesi ya da renklendirici kullanılmaksızın üretilen ağda tatlısı lezzeti kadar doğallığıyla da dikkat çekiyor. Geçmişte ağda tatlısının yapımı ile uğraşan ve geçimlerini ağda tatlısı yapıp satarak kazanan ailelerin yaşadığı mahalle Ağdacı köyü olarak isimlendiriliyor. Köyde yaşayan ailelerden bazıları geçmişte olduğu gibi günümüzde de ağda tatlısı yapıp satarak geçimlerini sağlıyor. Bartın’ın Ağdacı köyünde yaşayan 48 yaşındaki Yaşar Bulut, eşinin babası ve dedesinden el aldığı ağda tatlısı üretimini 3’üncü kuşak olarak sürdürüyor. Evinin giriş katındaki bir bölümü ağda tatlısı üretimi için ayıran Bulut, haftada bir kez üretimini yaptığı ağda tatlısını hafta boyunca kentin çeşitli noktalarında satarak geçimini sağlıyor. Üretilen ağda tatlıları için Bartın’ın yanı sıra birçok şehirden sipariş geliyor. Ağda tatlısı geçmişte sandıklara dolduruluyor ve ağda ustaları tarafından omuzlanan bu sandıklar kent merkezi ve köylerde sokak sokak dolaştırılarak satılıyordu. Ağda tatlısını üretmeye devam eden Bulut ise daha önceleri bisikleti ile sattığı ağda tatlısını bazı günler Galla Pazarında açtığı tezgahta bazı günler ise kent sokaklarını aracı ile dolaşarak satıyor.



"150 yıllık geleneği yaşatıyorlar"


Ağda tatlısının yapımını eşinin babası ve dedesinden öğrenen Bulut, “Ben 25 senedir ağda tatlısı yapıyorum. Daha önceden eşimin babası ve dedesi yapıyordu. Şimdi 3’üncü kuşak olarak ben yapıyorum. İçinde şeker, su, limon tuzu ve çöven kökü olmak üzere 4 şey var. Yaptığım ağda tatlılarını İstanbul, Ankara, Düzce, Sakarya gibi illere de gönderiyorum” dedi. Eşinin, dedesi ve babasından el aldığı ağdacılık mesleğini sürdürmesinden dolayı mutlu olduğunu söyleyen Ayşe Bulut ise, “Ağda tatlısını ilk önce dedem yapıyordu. Ben onda gördüm. Yardım ediyordum yanında. Sonra babam yapmaya başladı. O zamanlar eşimde ağda tatlısı yapımına babamdan alışmıştı. Babamda vefat ettikten sonra eşimle biz devam ettirmeye başladık bu ağdacılığı.” ifadelerini kullandı.



Ağda tatlısı nasıl yapılıyor?


Bir miktar çöven otu kökü kalaylanmış su dolu bakır kazanda kaynatılıyor. Kazan içindeki sıcaklık 115 dereceye ulaşıncaya kadar kaynatma işi devam ediyor. Kaynatma işleminin ardından çöven kökü ile kaynatılan su çay rengini alana kadar demlenmesi için bekletiliyor. Çöven köklerinden ayrıştırılan su süzülerek çırpılacak tekneye aktarılıyor. Daha önceleri pür çalısı ile yapılan çırpma işlemi günümüzde ise makineli sistemle gerçekleştiriliyor. Çırpma işlemi başladığında çöven kökleriyle kaynatılan ve çay rengini alan su beyaz köpüğe dönüşüyor. Çırpma işlemine köpüğün uygun kıvama ulaşmasına kadar devam ediliyor. Ağda tatlısının şerbeti içinse belirli oranlarda beyaz şeker ve limon tuzu kullanılıyor. Kalaylanmış bakır kazanda beyaz şeker ve limon tuzu karıştırılarak 50-60 dakika boyunca kaynatılan şerbet daha sonra 30-40 dakika boyunca soğumaya bırakılıyor. Kazanda soğuyan şerbetin üzerine bir süre çırpılmış ve istenilen kıvama ulaşmış köpük ilave ediliyor. Şerbet ve köpük, mablak olarak ta tabir edilen uzun saplı tahta kepçe ile istenilen kıvama getirilene kadar 1,5-2 saat boyunca karıştırılıyor. Kıvama ulaşan karışım ağıza atıldığında eriyen muhteşem bir tatlıya dönüşüyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.