POLİTİKA - 16 Haziran 2023 Cuma 15:57

Bakan Tunç, “Parlamenter sistemin yol açtığı krizlerle çok zaman kaybettik”

A
A
A
Bakan Tunç, “Parlamenter sistemin yol açtığı krizlerle çok zaman kaybettik”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye’de parlamenter sistemin yol açtığı krizlerle çok zaman kaybedildiğini, son 21 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkenin hem demokrasi hem de kalkınma yolunda çok önemli mesafeler aldığını belirtti.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye’de parlamenter sistemin yol açtığı krizlerle çok zaman kaybedildiğini, son 21 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkenin hem demokrasi hem de kalkınma yolunda çok önemli mesafeler aldığını belirtti.


Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın ziyaretini esnaf gezisi ile sürdürdü. İlk resmi programını Bartın’a gerçekleştiren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, şehirdeki ziyaretlerini sürdürüyor. Bartın Belediye Başkanlığı ve Bartın Adliyesi’ni ziyaret eden Bakan Yılmaz Tunç, Cuma namazını da Şadırvan Camii’nde kıldı. Vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan Bakan Yılmaz Tunç, esnaf gezisi gerçekleştirdi. Esnaflarla tek tek görüşen ve hatırlarını soran Bakan Tunç, partililerle buluşmak üzere AK Parti Bartın İl Başkanlığı’na hareket etti.



“Parlamenter sistemin yol açtığı krizlerle çok zaman kaybettik”


Burada partililerle bir araya gelen Bakan Tunç yaptığı konuşmada “Cumhuriyetimizin yüzyılını geride bıraktık. Çok önemli süreçlerden geçtik. İnişli, çıkışlı zamanlar oldu. Darbelerle, muhtıralarla karşılaştık. Demokrasimizin kesintiye uğradığı dönemlerle karşılaştık. Koalisyonlu yıllarda, parlamenter sistemin yol açtığı krizlerle çok zaman kaybettik. Son 21 yılda AK Parti’miz ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemiz hem demokrasi yolunda hem kalkınma yolunda çok önemli mesafeler aldık. Çok büyük yatırımlara sahne oldu. Demokrasinin çıtasını hep yükselttik. Temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri birer birer kaldırdık. Hayal dahi edilemeyen icraatları sağladık ve Türkiye’yi 81 vilayetimizi bir baştan bir başa yatırımlarla donattık. Hızlı trenlerle tanıştırdık. Havaalanlarıyla donattık bütün illerimizi, barajlar, üniversiteler, köprüler, limanlar ve dünyanın en büyük projelerini ülkemize kazandırdık. Enerjide bağımsızlık yolunda, doğal gazıyla, petrolüyle, nükleer santraliyle, enerjide bağımsız ülke olma yolunda hızla ilerlemeye devam ediyoruz. Savunma sanayimizde, savunma sanayimizde elde ettiğimiz başarılar hepimizi gururlandırıyor. Yüzde 80 yerlilik oranıyla Türkiye savunma sanayinde de artık bağımsız hale geliyor” dedi.


21 yılda temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri birer birer kaldırdıklarını ve 1982 anayasasında çok değişiklikler gerçekleştirdiklerini ifade eden Tunç, “Anayasamız 1982 anayasası, bir darbe anayasası. Bu darbe anayasasında çok değişiklikler gerçekleştirildi. Bu değişikliklerin en önemlilerinden bir tanesi de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle milletimiz doğrudan doğruya artık yürütmeyi sandıkta belirliyor. Oylarıyla belirliyor. Akşam hükümetin kimin kuracağı belli oluyor ama eski sistemde bunu yapamıyorduk. Eski parlamenter sistemde kimin kiminle hükümet kuracağına millet karar veremiyordu. Dolayısıyla cumhuriyet rejimini güçlendiren, demokrasiyi güçlendiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne 2017 referandumuyla onay veren milletimiz, 2018 seçimleriyle ilk uygulamasını başlattı. İkinci kez onay verdi ve 2023 yılı 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleriyle de tekrar onay verdi. Muhalefet burada şunu söylüyordu. 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimleri cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın referandumu olacak diyorlardı. Milletimiz üçüncü kez cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ‘evet’ dedi. Cumhurbaşkanımız 18’inci seçimini kazanmış oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle milletimiz ‘Yola devam’ dedi. Milletimiz ‘Eski krizler üreten, darbeler üreten, muhtıralar üreten, koalisyonlarla, krizlerle siyasi krizlerle ülkenin geriye gitmesini istemiyorum. Ben istikrar içerisinde kalkınma istiyorum. Türkiye’nin dünyanın en güçlü ülkeleri arasında olmasını istiyorum’ dedi. Milletimiz yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı yaptı. Parlamenter sistemin seçilmiş ilk cumhurbaşkanıydı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin de seçimle gelen ikinci cumhurbaşkanı oldu” diye konuştu



“Aileyi sapkın akımlara karşı koruyacağız”


“Türkiye Yüzyılında inşallah ülkemizi çok daha ileriye taşıyacağız” diyen Tunç, “Türkiye’yi güçlü aile, güçlü toplum ve güçlü ülke yolunda mesafe almaya devam edeceğiz. Tabii ki bunun için insanımızı güçlendirmek gerekiyor. İnsanımızı güçlendirmek için 21 yılda eğitimden sağlığa, kültürden her alana varıncaya kadar çok önemli çalışmalar yaptık. Sosyal politikalar alanında da, insanımızı güçlendirmek için çok önemli çalışmalar yaptık. Tabii güçlü insan güçlü aile demek. Aileyi korumaya devam edeceğiz. Çocuklarımızı korumaya devam edeceğiz. Aileyi sapkın akımlara karşı koruyacağız. Bu anlamda giriştiğimiz anayasa değişikliklerinin yarım kalmaması için de elimizden gelen gayreti parlamentoyla birlikte parlamentomuzdaki milletvekili arkadaşlarımızla biz de teknik destek vererek inşallah gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.



“Terörle mücadeleden taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz”


Türkiye’yi istikrarlı kalkınma yolunda sürdürmeye devam edeceklerini aktaran Tunç, şunları söyledi: Demokrasimizi güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Türkiye Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde hakkaniyetli, dengeli dış politikasıyla Türkiye eksenini oluşturmaya devam edecek İnşallah. Dünyada mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz. Adaleti savunmaya, hakkaniyeti savunmaya Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye olarak hep beraber devam edeceğiz İnşallah. Huzurlu bir gelecek için terörden arınmış bir Türkiye. Terörle mücadeleden taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz İnşallah. Terörün her türlüsüyle her türlüsüyle çetin mücadelemiz devam edecek ve Türkiye’yi terörden arındıracağız diğer kadına şiddet, uyuşturucuyla mücadele ve diğer alanlarda da Türkiye’yi huzurlu yapma adına elimizden gelen gayreti hep birlikte göstereceğiz İnşallah.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Öğretmene ve akrana şiddeti uzmanı değerlendirdi Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, okullarda öğretmene şiddet ve akran zorbalığına karşı çözüm önerilerini sunarak, "Birinci defa suç işlendiği zaman verilecek ceza çözüm değil. Bu yüzden ben okul disiplin kurulunun kaldırılmasını ve onun yerine değerlendirme kurulunun kurulmasını öneriyorum" dedi. Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, geçtiğimiz günlerde Ankara’da ve İstanbul’da okullarda yaşanan akran zorbalığı ve öğretmene şiddet konularına değindi. Ceran, Ankara’da bir lisede öğretmenleriyle dalga geçen ve saygısızca davranışlarda bulunan öğrencilerin ve İstanbul Erkek Lisesi’nde bir grup öğrencinin, 9. sınıf öğrencilerini okul kampüsündeki yatakhanede darp etmesi üzerine İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Ceran, okullarda öğretmene şiddet ve akran zorbalığının vahim duruma ulaştığını, sorunun sadece liselerde değil, ortaokullarda da yaygınlaştığını belirtti. Bu iki konunun çözülmediği sürece okullarda eğitim öğretimin sağlıklı yürütülmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Ceran, öğretmenine hakaret eden, akranlarına zorbalık yapan çocukların, hayatı gırgır, şamata ve şov olarak gören, değerlerinden uzak, ruhsuz kimseler olduğunu ifade etti. ’Mevcut Ortaöğretim Kurumları Disiplin Yönetmeliği’nin öğrencileri bu tarz eylemlerinden caydıracak, farkındalık kazandıracak durumda olmadığının da altını çizen Ceran, cezaların ceza olmadığını, tam aksine bir ödül niteliğinde olduğunu vurguladı. Ceran, suça karışmaya meyilli öğrencilerin mizaçları gereği, yine okulda ve çevresinde arkadaşlarını rencide etmeye devam edeceklerini ifade etti. Ceran, mevcut disiplin cezalarının bu sıkıntıların çözümü olmadığını, bunun yerine bu suçları işleyen öğrencilere farkındalık kazandıracak, rehabilite edecek, onları hayatın gerçekleriyle tanıştıracak yeni uygulamaların getirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. "Mevcut sistem sadece ceza veriyor" Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, okullarda suça karışmış öğrencilere verilen cezaların caydırıcı olmadığını ve bu cezaların sadece ’ceza’ olarak kaldığını belirterek, "Disiplin kurulları, soruna karışan öğrencilere gerekli cezaları veriyor. Ancak mevcut sistem sadece ceza veriyor. Diyelim ki kınama cezası veriyor, okuldan uzaklaştırma cezası veriyor. Ya da okul değişikliği cezası veriyor. Ama bu cezalar maalesef öğrenci için bir ödül niteliği taşıyor. Çünkü artık bu cezayı alan öğrenciler, arkadaşları içinde mimleniyor. Kabadayı ve elebaşı konumuna geçiyor ve ona daha da fazla zarar veriyor. Bundan dolayı benim teklifim çok farklı. Artık birinci defa suç işlendiği zaman verilecek ceza çözüm değil. O halde ne yapmamız gerekiyor? Bunun için ilk olarak çocuğun suçunu değerlendirmek lazım. Bu yüzden ben okul disiplin kurulunun kaldırılmasını ve onun yerine değerlendirme kurulu kurulmasını öneriyorum. Değerlendirme kurulunda bu tarz öğrenciler geldiği zaman onlara ilk önce ceza vermemek lazım. Öncelikle öğrenciler, değerlendirme kurulunda 3 farklı seçenekle karşı karşıya kalacak. Eğer öğrencinin psikolojik sorunları varsa psikiyatristlere gidip tedavi olunması istenecek. Öğretmene şiddet ya da arkadaşına şiddet uygulamışsa ya da akranına zorbalık yapmışsa bu tarz hareketler yapan öğrencileri de uygulama merkezi dediğimiz merkezlere gönderilecek. Burada farkındalık kazanacak, kişilik bulmaya çalışacak ve bir şekilde uyum sağlamasını öğrenecek. Eğer çocuk ondan sonra yine aynı hareketleri yapmaya devam ederse, o zaman da çocuğun örgün eğitimi ile ilişiği kesilecek" diye konuştu. "Öğrenciler rehabilite edilecek, tedavi edilecek ve ondan sonra okula gelecek" Okullarda suça karışmış öğrencilerin topluma kazandırılması için çeşitli yerlerde sosyal projelere katılmasını sağlamayı hedeflediklerini vurgulayan Ceran, "Öğrenciler rehabilite edilecek, tedavi edilecek ve ondan sonra okula gelecek. Mesela yaşlı bakım evleri. Suça karışan çocuk 10-20 gün yaşlı bakım evlerinde yaşlılara hizmet edecek. Onların psikolojisini, onların geldiği noktayı, kendisinin de en son oraya geleceğini farkında olması için kendine bir farkındalık oluşturacak ya da hastanelerin onkoloji ve psikiyatri bölümünde hastalarla ilgilenecek, hayatı anlayacak. Kendisinin de bir gün oralara düşebileceğini, orada da insanların yaşadığını, yani kendisinin bu şekliyle kalmayacağını, yaşlanacağını idrak edecek. Bir diğeri de özel eğitim okullarıdır. Özel öğrencilerimiz, güzel yavrularımız var. Onlarla beraber vakit geçirmelerini, onlarla arasındaki şeyin ne olduğunu, duygusal bir bağ kurmasını, insan olmasını hatırlatacağız. İşin özü bu. İnsan olmasını, şuurlu bir insan olmasını, değerlere saygılı bir insan olmasını, erdemli bir insan olmasını öğreteceğiz. Bir de bu süreçte mutlaka Türk tarihini, Orta Asya’dan başlayıp günümüze kadar olan Türk tarihini okumasını öneriyoruz. Eğitim evde başlar ama maalesef velilerimiz bazen duyarsız kaldıkları için, sosyal medyaya daldıkları için, çocuklar da sosyal medyaya daldıkları için evde bir ilgisizlik söz konusu. Bu da maalesef aile hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor, iletişimi olumsuz yönde etkiliyor" şeklinde konuştu.
Ankara Bakan Fidan: "Türkiye, Suriye’nin yeniden inşa edildiği bu günlerde de kardeşlerinin yanındadır" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Suriye halkının iradesiyle, çok daha güzel günlerin Suriyeli kardeşlerimizi beklediğine yürekten inanıyorum. Türkiye, Suriye’nin yeniden inşa edildiği bu günlerde de kardeşlerinin yanındadır" dedi. Bakan Fidan, Suriye’de Hürriyet Günü’nün birinci yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Bakan Fidan, mesajında şu ifadeleri kullandı: "Suriyeli kardeşlerimizin özgürlük mücadelesi verirken yaşadığı acıları, her türlü baskıya rağmen sergiledikleri onurlu duruşu asla unutmuyoruz. O karanlık günlerde kaybettiklerimizin anısını ve şehit olan kardeşlerimizin hatırasını yüreğimizde taşıyoruz. Suriye halkı, 14 yıl boyunca, zulmün karanlığına karşı insan onurunu koruyan bir ışık yaktı. Türkiye olarak bize düşen bu ışığın sönmemesi için yardım etmek, gerektiğinde evimizi ve ekmeğimizi paylaşmaktı. Bu onurlu mücadelenin yüküne omuz vermekten şeref duyduk. Geriye dönüp baktığımızda, tarihin doğru tarafında durduğumuzu görüyor, mazlumdan ve haklıdan yana olmanın gururunu yaşıyoruz. Yıkık şehirlerin sessizliği, savaşın kaybettirdikleri ve yerinden edilen insanların gözyaşları bu coğrafyanın geleceği değildir. Nitekim, Suriye hükümeti yıllar süren yıkımın yaralarını hızla sarmak için takdiri hak eden yeni bir mücadeleye girişmiştir. Yarınlarına sahip çıkmak için kararlılıkla mücadele eden Suriye halkının iradesiyle, çok daha güzel günlerin Suriyeli kardeşlerimizi beklediğine yürekten inanıyorum. Türkiye, Suriye’nin yeniden inşa edildiği bu günlerde de kardeşlerinin yanındadır. Zulme karşı direnenlerin, toprağı uğruna bedel ödeyenlerin, evsiz kalanların, sevdiklerini kaybedenlerin hatırasını saygıyla anıyorum. Allah, isimli isimsiz tüm şehitlerimize rahmet eylesin ve gönlümüzde müstesna bir yere sahip olan Şam-ı Şerif’i yeniden huzur ve selametle buluştursun."