GENEL - 15 Temmuz 2020 Çarşamba 11:23

Bartın’da “15 Temmuz Darbe Girişiminin Ekonomik Etkileri” konferansı

A
A
A
Bartın’da “15 Temmuz Darbe Girişiminin Ekonomik Etkileri” konferansı

Bartın Valiliği ve Bartın Üniversitesi tarafından “15 Temmuz Darbe Girişiminin Ekonomik Etkileri” adlı bir video konferans gerçekleştirildi.

Bartın Valiliği ve Bartın Üniversitesi tarafından “15 Temmuz Darbe Girişiminin Ekonomik Etkileri” adlı bir video konferans gerçekleştirildi.


Video konferans uygulaması ve sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlanan konferans Bartın Üniversitesi Genel Sekreteri, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Said Ceyhan tarafından verildi. İlk olarak 15 Temmuz darbe girişiminde yaşanılanları aktaran Ceyhan, “Darbecilerle mücadele ederek ebediyete intikal etmiş tüm şehitlerimize rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Gazilerimizden ebediyete irtihal edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara acil şifalar diliyorum” dedi.


“15 Temmuz’un ekonomik etkileri ağır oldu”


17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomik etkilerinin çok ağır olduğunu aktaran Ceyhan, “Makro göstergeleri 15 Temmuz sonrası ile karşılaştırırsak, darbe girişiminin ekonomik etkilerinin çok ağır olduğunu görürüz. Aslında, 15 Temmuz öncesi, 17-25 Aralık müdahalesiyle de hükümet değiştirilmeye çalışılmış, yapılan operasyonlarla ekonomik açıdan ülkeye zarar verilmek istenmiştir. Burada başarısız olununca, 15 Temmuz 2016’da askeri darbeye başvurulmuştur. Türk halkının basireti ve vatanseverliği sayesinde bu girişim de başarısız olmuş ancak yaşanılanların ekonomik açıdan faturası, darbe sonrası dönemde yukarıda ifade ettiğimiz makro göstergelere olumsuz yansımıştır. Enflasyon ve faiz oranları artmış, istihdam verileri bozulmuş ve büyümede yavaşlama meydana gelmiştir. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Standard & Poor’s, Moody’s ve Fitch’in kalkışmanın hemen ardından not indirimine gitmeleri ve Türkiye’nin yabancı yatırımcının gözünde daha da riskli bir ülke haline getirilme çabaları oldu” dedi.



“Hedef sadece siyasi iktidar değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisiydi”


Ceyhan, darbe girişiminin hedefinde sadece mevcut siyasi istikrar değil, istikrarlı bir şekilde büyüyen Türkiye ekonomisinin de olduğunu da vurgulayarak, “Türkiye’nin ekonomik büyüme performansı, artan refah seviyesi, dış yatırımcılar için cazibe merkezi olmasıyla sürekli yükselen bir grafik çizmesi, birilerini ciddi şekilde rahatsız etmişti. 15 Temmuz öncesinde, 2016 yılının ilk altı ayı büyüme oranı yüzde 4,9, bütçe açığının GSYH oranı yüzde 1’in bile altında, AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stokunun GSYH’ye oranı yüzde 27,1, cari açığın GSYH oranı yüzde 3,5, işsizlik oranı yüzde 10,2, enflasyon oranı yüzde 7,64, USD/TL kuru 2,87, iki yıllık gösterge faiz oranı yüzde 8,7 civarında, Türkiye’nin CDS oranı 221,31 seviyesindeydi. Bu tarihte Türkiye’nin notu ise yatırım yapılabilir not düzeyindeydi” diye konuştu.



“Darbe girişimi sonrası Dolar kuru yükselişe geçti, Borsa değer kaybetti”


Darbe girişiminin Dolar kur dengelerini de negatif olarak değiştirdiğinin altını çizen Ceyhan, “Dolar kuru, darbe girişiminin gerçekleştiği gün itibariyle 2.88TL iken hemen ertesi gün Dolar kuru yükselişe geçerek dört gün içinde yaklaşık 3.10 TL seviyesine çıkmıştır. Artış oranı yüzde 7.6 olmuştur. Kurdaki gelişmenin benzeri Kredi İflas Takası göstergelerinde de gözlenmiştir. Bu gösterge 11 Temmuzda 215 iken 20 Temmuz 2016’dan itibaren yükselerek yaklaşık olarak 290 a çıkmıştır. Buradaki artış oranı yüzde 34 olmuş ancak hemen ertesi gün düşüşe geçmiş bulunmaktadır. 2 Yıllık Devlet Tahvili yıllık faiz oranı 11 Temmuz 2016 da yaklaşık yüzde 8.4 iken 21.Temmuzda yüzde 9.4 e yükselmiştir. Avrupa birliğinde bu oranın normalde yüzde 1’ler civarında seyrettiği dikkate alındığında bunun ekonomimiz üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğu ve dış borç stokumuzu ne kadar olumsuz etkilediği anlaşılacaktır. Darbenin ulusal Borsamız üzerindeki etkisi de negatif olmuştur. 5 Temmuz tarihinde yaklaşık 83.000 düzeyinde olan borsa endeksi darbeden hemen sonra 22 Temmuz’da 71.000 e düşerek çok kısa süre içinde yüzde 15 civarında değer kaybına uğramıştır.” şeklinde konuştu.



“15 Temmuz Darbe Girişimi Turizm Sektörünü de etkiledi”


Turizm alanının 15 Temmuz 2016 darbe girişimden en çok etkilenen sektörlerden biri olduğunu da ifade eden Ceyhan, “Turizm gelirleri özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişimden en çok etkilenen sektör olmuştur. Yaşanan sürecin dış basında farklı yansıtılması da ayrıca bu etkiyi artıran önemli faktörler arasında yer almıştır. Turist sayısı 2015 yılında 41 milyon kişi iken 2016 ortalarından itibaren azalarak, turist sayısı aynı yılda 31 milyona düşmüştür. Bu yılda turist sayısı yaklaşık 10 milyon kişi azalırken, turizm gelirleri bir önceki yıla göre yaklaşık 10 milyar Dolar azalma göstermiştir” dedi.



“Milli gelir 2018 yılında 15 Bin Dolar seviyesinde olacaktı”


17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişiminin kişi başına düşen GSYH üzerinde etkileri olduğunu savunan Ceyhan, “Yapılan tahminlere göre eğer Türkiye 2013 ve 2016’te yaşadığı bu iki talihsiz süreci yaşamasaydı, kişi başına düşen milli gelir 2018 yılında 15 bin Dolar seviyesinde olacaktı. Kişi başına düşen bu gelir miktarı ile Türkiye ‘Orta Gelir Tuzağından’ çıkmış olacaktı” diye ifadeler kullandı.



“Türkiye her şeye rağmen büyümeye devam ediyor”


Türkiye olarak büyük badireler atlatmış olunmasına rağmen istikrarın sürmesi noktasında önemli bir iradenin ortaya konulduğunu vurgulayan Ceyhan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:


“2002 yılından bu yana sürekli olarak pozitif bir ivme yakalayan Türkiye ekonomisi, yapısal reformların da etkisiyle birlikte ‘krizler ekonomisinden’ bir güç ekonomisine dönüşmüştü. Darbe girişiminin Türkiye ekonomisi üzerine kısa dönemde önemli bir etkisi söz konusu olmamıştır. Bunun en önemli nedeni 18 Temmuz 2016 sabahı hükümetin görevde olması ve alçak girişimin bastırılmasıdır. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz 2016 alçak darbe girişiminin ekonomiye maliyeti 2018 yılı itibariyle kümülatif olarak cari fiyatlarla 829 Milyar TL - 184.2 Milyar Dolar civarında hesaplanmıştır. Her şeye rağmen yapılan büyük yatırımların hız kesmemesi, tasarruf oranlarının artırılması ve özellikle enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasına dönük hükümetin aldığı ekonomik ve mali tedbirler, bu hain darbe girişiminin etkisini büyük ölçüde elimine etmiştir. 2020 Haziran ayında yakalanan, sanayi imalatındaki yüzde 17 oranındaki artış ve ihracat artışı ile ihracatın, ithalatı karşılama oranının yüzde 82’ye yükselmesi, ‘Dış ticaret fazlası veren Türkiye’ hedefine biraz daha yaklaşılırken, ekonomiden gelen bilgiler, yeni dönemde hedefe koşarak gideceğimizin mesajını veriyor. Yeni yönetim sistemi ile gerek milli beraberlik ve gerekse uluslararası işbirliği ile ülkenin temel ekonomik göstergelerinin daha iyi bir duruma geleceği konusunda büyük bir inanç ve ümit içinde bulunduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Özgür Özel’e 9 yaşındaki adaşından sürpriz Manisa’nın Alaşehir ilçesinde vatandaşlarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kalabalığın içinde ulaşan 9 yaşındaki adaşı Özgür Sarı hayatının en mutlu gününü yaşadı. Doğum öncesi kan uyuşmazlığı tespit edilen ve Özgür Özel’in girişimleriyle kan değişimi sağlanan minik bebeği 9 yıl sonra karşısında adaşı olarak gören Özel, çocukla yakından ilgilendi. Manisa’nın Alaşehir ilçesi Şahyar Mahallesi’nde oturan 9 yaşındaki adaşı Özgür Sarı, kalabalığa rağmen, Özgür Özel’e ulaşıp ’hoş geldin’ demeyi başardı. Özgür Özel’in milletvekili olduğu dönem olan 31 Aralık 2015 yılında doğan Özgür Sarı, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde dünyaya geldi. Kan uyuşmazlığı nedeniyle, doğar doğmaz kanının değişmesi gereken ve 31 Aralık Yılbaşı tatili nedeniyle doktorların tatilde olabileceğini düşünen anne Raziye ve baba Serkan Sarı’nın, Özgür Özel’e ulaşıp yardım istemesiyle sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen ve Özgür adını verdikleri evlatları 9 yıl sonra kendisinin hayata bağlanmasına vesile olan adaşıyla buluşmanın mutluluğunu yaşadı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Alaşehir’e geleceğini duyan anne Raziye ve dede Osman Sarı, tüm kalabalığı delerek, Özgür Özel’e ulaşmayı başardı. Özgür Özel de adaşıyla yakından ilgilenerek sevdi. Anne Raziye Sarı, "Oğlum karnımdayken kan uyuşmazlığı tespit edildi. Çocuk doğar doğmaz kanının değişmesi gerekiyordu. Doğum 31 Aralı gününe denk geldi. 31 Aralık yılbaşı olduğu için doktor bulamayacağız diye korktuğumuz için eşim Serkan ve dedemiz Osman Sarı, Özgür Özel’e telefon ederek yardım istedi. Özgür Özel bize hemen hastaneye gitmemizi ve danışmanının yardımcı olacağını söylemiş. Bizde hemen yola çıktık. Doktorlar bizi kapıda karşıladı. Hemen hastaneye yatırdılar ve öğlen üzeri doğum oldu. Çocuğumun kanı değişti. Eğer kanı değişmeseydi, bu gün belki hayatta olmayacaktı. Biz telefonla konuştuktan sonra yolda giderken, çocuğumuzun adını ’eli bol, ikram’ anlamına gelen Kerem adını verecektik. Özgür Özel’in ilgisi ve yardımlarından dolayı, çocuğumun sağlıklı bir şekilde doğması üzerine adını Özgür koymaya karar verdik. Çocuğumuz sağlıklı doğdu, kanı değişti, hayata tutundu, bizde adını Özgür koyduk. Bu günde Özgür Özel’le buluşturduk." dedi. Özgür Sarı da adını aldığı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e kavuştuğu ve konuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi.
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.