GENEL - 15 Nisan 2019 Pazartesi 23:06

Kardeşinin cenazesini bulmak için yardım bekliyor

A
A
A
Kardeşinin cenazesini bulmak için yardım bekliyor

Batman’da 8 Nisan’da aracın Dicle Nehri’ne uçması sonucu cesedi bulunan Hayriye Arıca’nın eşi Burhan Arıca’nın da aynı araçta olduğunu söyleyen ağabey Orhan Arıca, kardeşinin cenazesinin bulunması için yardım beklediğini söyledi.

Batman’da 8 Nisan’da aracın Dicle Nehri’ne uçması sonucu cesedi bulunan Hayriye Arıca’nın eşi Burhan Arıca’nın da aynı araçta olduğunu söyleyen ağabey Orhan Arıca, kardeşinin cenazesinin bulunması için yardım beklediğini söyledi.


İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuşan Orhan Arıca, olayın bir kaza olduğunu düşündüklerini belirtti. Orhan Arıca, “Kardeşimin de aynı araçta olduğunu düşünüyoruz. Ancak ne AFAD ne de emniyet yetkilileri herhangi bir arama çalışması yürütmüyorlar. Kardeşimle ilgili ortaya atılan işsiz iddiaları da asılsızdır. SGK kayıtlarına bakıldığı zaman son 6,5 yılda 5 yıllık sigorta girişi mevcuttur” dedi.


Hasankeyf’te önceki hafta Dicle Nehri’nde bulunan Hayriye Arıca’nın cesedi sonrası aynı araçta olduğu tahmin edilen eşi Burhan Arıca’nın hala kayıp olduğunu belirten ağabeyi Orhan Arıca, yetkililerden arama çalışması yapması için yardım istedi. Olayın cinayet olmadığını ve kaza ihtimalinin yüksek olduğunu belirten Orhan Arıca, “Burhan Arıca bugüne kadar eşine bir fiske vurmuş bir eş değildir. Kendisini seviyordu ve bu olay yüzde yüz kazadır. İlk günden beri olay yerine vakıfız. İntihar söz konusu değil, cinayet söz konusu değil. Kesinlikle kazadır. Aracın görüntülerine baktıktan sonra emin olduk. Araç köprüden aşağıya yuvarlanmış. Muhtemelen 5 metre yükseklikten aracın kendi ağırlığı da yaklaşık bir ton 200 kilodur. Burun kısmı komple gitmiş, radyatörü, farları bir şey kalmamış. Bu bir kazadır, biz cenazemizi bir haftadır kendi imkanlarımızla arıyoruz ve cenazemizi bulamıyoruz. Bütün akrabalarımız seferber olmuş, emniyet yetkililerine, yetkili mercilere müracaatta bulunmuşuz. Hiçbir yerden destek alamıyoruz. Biz büyüklerimizden bize yardımcı olmalarını istiyoruz. Bütün yöre halkının ve köylülerin de el birliği ile cenazemizi bulup toprağa kavuşturmak istiyoruz. Bu bir insanlık görevidir, mümkünse yardım edin" diye konuştu.



"Yetkililer arama çalışması yapmıyor"


AFAD ekiplerinin ilk gün geldiğini ve aracı çıkardıktan sonra çalışmaları sonlandırdıklarını belirten Orhan Arıca, açıklamalarını şöyle sürdürdü:


"Burhan Arıca 6,5 yıl Manisa’da ikamet etmiş ve toplamda 5 yıla yakın SGK girişi mevcuttur sigortalı çalıştığına dair. Hakkari’de de 3,5 ay çalışmıştır. Bütün belgelerde mevcuttur işsiz değildi kendisi. Burhan Hasankeyf’e gitmeden önce eşi ile bir gün öncesinden araç kiralamıştır. Biz aracı Ağrı’ya gidip eşi ile beraber oradaki resmi işlemleri halledecekler diye kiraladığına inanıyorduk. Araç kiralandıktan sonra gelip eşini evden almış. Fakat çocuğu uyuduğu için çocuğun başında biri olsun diye annemi gidip çarşıdan almışlar ve çocuğun başına bırakmışlar. Annem nereye diye sormuş, ‘Bir sıkıntı yok. Yemek yiyeceğiz, çay içeceğiz, sohbet edip geleceğiz’ demişler. Bu şekilde çocuğu anneme emanet edip gitmişler. Hasankeyf’e gittikleri ile ilgili bilgimiz yok. Sonradan öğrendik ki Hasankeyf Seyir Cafe’ye gitmişler. Çay içeceklermiş, çay da demlik olduğu için çarşıya gitmişler. Çay veya yemek için durmuşlar. Karşıya geçmişler orada takıldıktan sonra şelale yoluna ilerlemişler. Şelale yoluna bağlantılı olan ikinci köprü var. İkinci köprüde de muhtemelen kardeşimde renk körlüğü var, tavşan körlüğü denilen gece göremiyor. O esnada artık tartışmışlar mı nasıl olmuşsa muhtemelen köprüden uçmuşlar aşağıya. Zaten köprüye paralel bir yol olduğu için ve bir tümsek olduğundan araç üçüncü viteste ve kontak anahtarı üzerinde muhtemelen oradan uçtuklarını düşünüyoruz. Kardeşimin cenazesi çıktıktan sonra birtakım şeyler aydınlığa kavuşacak. Bir haftadır orada arama çalışması yapıyoruz. Yetkililerden ricamız bu olayı aydınlatalım, dosyayı kapatalım. Bu olay bugün benim başıma geldi, başkasının da başına gelebilir. Ortada bir cenaze var, toprağa kavuşturalım. İnsanlık namına herkesin yardım etmesi gerekiyor. Yetkili mercilerin hızlandırması için müdahale etmesi lazım. Valiye dilekçe yazdık, emniyete dilekçe gitmiş, AFAD’a bildirilmiş, fakat hiçbir gelişme yok. Bilmediğimiz başka bir şey varsa bizde aramayalım.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.