- 17 Nisan 2021 Cumartesi 16:42

Hasankeyf-2 köprüsünün açılışı yapıldı

A
A
A
Hasankeyf-2 köprüsünün açılışı yapıldı

Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Batman’ın tarihi ilçesinde bulunan Hasankeyf-2 köprüsünün açılışına katıldı.

Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Batman’ın tarihi ilçesinde bulunan Hasankeyf-2 köprüsünün açılışına katıldı. Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Güney Doğu’muzun en güzel şehirlerinden biri olan Batman’a kazandırdığımız; Batman-Hasankeyf-Gercüş-Midyat yolu üzerinde yer alan Hasankeyf-2 Köprüsü’nü aziz milletimizin hizmetine sunuyoruz” dedi.


Batman’ın tarihi antik kenti Hasankeyf’teki köprü açılışına Ak Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir, Batman Valisi Hulusi Şahin, Ak Parti Batman İl Başkanı Akif Gür, Hasankeyf Kaymakamı Şenol Öztürk katıldı. 1001 metre uzunluğunda 90 metre yüksekliği olan köprü aynı zamanda Ortadoğu’ya da bağlantıyı sağlıyor.



Hasankeyf Köprüsü’nü hizmete açıyoruz


Açılışta konuşan Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Yaptığımız ulaştırma yatırımlarıyla, doğu-batı, kuzey-güney demeden yurdun her köşesine medeniyet götürülmüş, halkımızın hayatına bereket katılmıştır. Bugün de bir başka eserle, Batman’da, kıymetli vatandaşlarımızın huzurundayız. Batman-Hasankeyf-Gercüş-Midyat Yolu üzerine bir altın halka gibi nakşettiğimiz Hasankeyf Köprüsü’nü hizmete açıyoruz. Dicle nehri üzerine inşa ettiğimiz Hasankeyf-2 Köprüsü, 1001 metre uzunluğunda bölünmüş yol standardında ülkemizin en uzun köprüleri arasında yerini almıştır. Üzerinde yaya yolu da bulunan köprümüzün en uzun ayak yüksekliği 90 metre, en geniş açıklığı ise 168 metredir. Köprümüzle birlikte, Batman, Mardin ve Habur Sınır Kapısı arasındaki bağlantı güvenli bir şeklide sağlanacaktır. Hasankeyf Köprüsü yöre halkımızın daha tasarruflu, daha ekonomik bir şekilde seyahat etmesini sağlayacaktır. Hasankeyf Köprüsü ile zamandan 20 milyon lira, akaryakıttan da 9 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 29 milyon liralık tasarruf elde edeceğiz. Yaptığımız her proje çevresel sonuçları açısından da değerlendirilmektedir. Hasankeyf-2 Köprümüz ile kısalttığımız mesafeler sayesinde, atmosfere 3 bin 895 ton daha az emisyon salınımı olacaktır” dedi.


“Her ilimiz gibi Batman’ da bu hummalı çalışmalardan nasibini almıştır ve almaya devam edecektir” diyen Bakan Karaismailoğlu şunları söyledi:


“2003’te Batman’da sadece 15 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunu on katın üzerinde artırarak, 162 kilometreye çıkardık. Batman’da halen yapımı devam eden karayolu projelerimizin toplam maliyeti de 1 milyar 914 milyon liradır. Böylelikle, Batman’ın çevre illerle ve Türkiye sathında oluşturduğumuz ulaşım sistemiyle bağlantıları güçlenmiştir. Vatandaşlarımızın işine, sofrasına bereket katacak daha nice projeyle Batman’ın ve tüm Güney Doğu illerimizin hizmetinde olacağız. Hasankeyf Köprümüzün başta Batman olmak üzere, tüm ülkemize, hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise açılış programına telekonferans ile katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.