GENEL - 19 Mayıs 2019 Pazar 09:33

Bayburt Üniversitesi ‘Dijital Dönüşüm’de ilk dönemini final sınavıyla tamamladı

A
A
A
Bayburt Üniversitesi ‘Dijital Dönüşüm’de ilk dönemini final sınavıyla tamamladı

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) ‘Dijital Dönüşüm’ Kapsamında belirlediği 8 pilot üniversite arasında yer alan Bayburt Üniversitesi, öğrencilere yönelik ‘Dijital Okuryazarlık’ dersi final sınavıyla birlikte ilk dönemi başarıyla tamamladı.

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) ‘Dijital Dönüşüm’ Kapsamında belirlediği 8 pilot üniversite arasında yer alan Bayburt Üniversitesi, öğrencilere yönelik ‘Dijital Okuryazarlık’ dersi final sınavıyla birlikte ilk dönemi başarıyla tamamladı.


Türkiye çapında 8 pilot üniversitede Anadolu Üniversitesi işbirliği ile gerçekleşen final sınavına toplamda 36 bin, Bayburt Üniversitesi’nden 5817 öğrenci katıldı. Ara sınavda olduğu gibi yoğun katılımın gözlendiği final sınavı esnasında Bâbertî ve Dede Korkut Külliyelerinde yılın en hareketli ve renkli günlerinden biri yaşandı. Dersleri Anadolu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Sistemi’nden alan öğrenciler, dersten geçmek için 20 soruluk testi cevapladı.


Öğrenciler, Dijital Okuryazarlık dersi kapsamında sürekli iç içe bulundukları bilgisayar ve mobil teknolojilerinin anahtar kavramlarını öğrendiklerini, daha bilinçli birer kullanıcı olduklarını söylediler.


İlk dönemi başarıyla tamamlanan ve akademik personelin de aldığı Dijital Okuryazarlık dersinin kilit rolüne dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Selçuk Coşkun, Dijital Dönüşüm’de teknik altyapı ve yazılım hamleleri kadar, teknolojiyi kullanması beklenen insan gücü eğitimimin de önemli olduğunu ifade etti. İnsan ve teknoloji birlikteliğini en etkin şekilde kurmak istediklerini dile getiren Rektör Coşkun, ilk dönem itibariyle başarılı bir grafik gözlemlediklerini belirtti. Coşkun, öğrencilerin ve akademik personelin dijital teknolojileri yakından tanımalarını sağlayan ders çıktılarının, sahadaki uygulamalara aktarılması durumunda başarının gerçek sonucunu elde edeceklerini sözlerine ekledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.