SAĞLIK - 22 Eylül 2018 Cumartesi 15:48

Sağlıklı bir yaşam için 100 kişilik grup pedal çevirdi

A
A
A
Sağlıklı bir yaşam için 100 kişilik grup pedal çevirdi

Bilecik Belediyesi ve Bisikletliler Derneği Bilecik Temsilciliği işbirliğinde; daha sağlıklı bir yaşam ve temiz bir çevre için 100 kişilik grup pedal çevirdi.

Bilecik Belediyesi ve Bisikletliler Derneği Bilecik Temsilciliği işbirliğinde; daha sağlıklı bir yaşam ve temiz bir çevre için 100 kişilik grup pedal çevirdi.


16-22 Eylül Avrupa Hareketlilik haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen etkinlik kapsamında katılımcılar tura ‘’Arabadan İn Bisiklete Bin’’ sloganı ile Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayarak, Atatürk Bulvarı üzerinden Yediler Tepesini seyrederek 5 kilometrelik parkurun sonunda tekrar Cumhuriyet Meydanı’na geldiler.


“Amacımız hava kirliliğini önlemek”


Düzenlenen etkinlik hakkında açıklama yapan Bilecik Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa Budak, amaçlarının hava kirliliğini önlemek olduğunu ifade ederek, “Avrupa Hareketlilik Haftası nedeniyle bu ikinci bir etkinliğimiz. Biliyorsunuz Perşembe günü iş yerimize dairemize yürüyerek ya da bisikletle gidiyoruz kampanyamız vardı. Sabah 08.00’da yine burada buluştuk. Dairede çalışan arkadaşlarla buradan dairelerimize bisikletlerle yaya olarak gittik. Saat 08.30 gibi. Bugün de daha çok katılımla özellikle çocuklarla, öğrencilerle bisiklete binmeyi özendirmek için böyle bir etkinlik yapıyoruz. Avrupa Hareketlilik Haftası biliyorsunuz. 16-22 Eylül bu hafta kapsamında da bu tür etkinliklerimiz var. Bundaki amacımız hava kirliliğini önlemek, çevre kirliliğini önlemek. Biliyorsunuz sanayi devriminden sonra bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de hava kirliliği en büyük sorunlardan biri. Küresel ısınma, karbon ayak izi, emisyon, gaz salınımı bunlar bizim güncel hayatta çok sık duyduğumuz konular. Biz de otomobile binmeyerek, toplu ulaşım araçlarını kullanarak veya yayan giderek bir başka alternatif de bisikletle giderek bu hava kirliliğini önlemede bir nebze olsun katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bunun için buradayız” dedi.


Öte yandan bisiklet turuna katılan öğrencilere kırtasiye malzemeleri hediye edileceği belirtildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.