YEREL HABERLER - 24 Mart 2014 Pazartesi 09:06

Ak Parti Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz

A
A
A
Ak Parti Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz

Poyraz, AK Parti İl Başkanlığı binasında basın toplantısı düzenledi. Fahrettin Poyraz yaptığı açıklamada, 30 Mart yerel seçimlerinin mahiyeti itibariyle genel seçimlere dönüştüğünü belirterek, “AK Parti olarak hem Türkiye genelinde hem de Bilecik özelinde baktığımız zaman siyasi partilerin tavırları, söylemleri noktasında da açıkçası pek çok ilki yaşadığımızı da söyleyebiliriz. Geçmişte birbirinin karşısındaymış gibi görünen siyasi partilerin aslında bu seçimlerde nasıl dirsek teması halinde olduklarını veya nasıl kimlik değiştirdiklerini veya nasıl kimliksizleştiklerini de görüyoruz. Ankara’da, bir seçim önce yerel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi’ aday olan bir Belediye Başkan Adayı, bu seçimde tam karşı cephede gözüken Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) aday olabiliyor. Bilecik’ten de aynı şey yaşanıyor, bir bakıyorsunuz bir seçim öncesinde CHP'den aday olan bir Belediye Başkanı Adayı bu seçimlerde MHP'den aday olabiliyor. Demokrat Parti’den (DP) aday olan bir Belediye Başkanı Adayı MHP'den aday olabiliyor. Parti kimlikleri ile aday kimliklerinin iç içe geçtiği, karıştığı ve kimin ne dediği çok belli olmayan bir seçim süreci yaşıyoruz" dedi.
Burada seçimlerin bir tuhaf boyutu olduğunu belirten Poyraz, "Şu, CHP olsun, hem de MHP olsun, hem de diğer siyasi partiler olsun, hepsinin ağzında aynı söylemler var. Sanki dışarıda bir el bu ortamı hazırlayarak bunlara dedi ki ‘Size siyaset yapma anlamında bir argüman hazinesi sunuyoruz, bunlar üzerinden konuşun’ dedi. Bahçeli de aynı şeyi söylüyor, Kılıçdaroğlu da aynı şeyi söylüyor. Burada bakıyorsunuz Bahattin Şeker’ e aynı şeyi söylüyor, yeri geldiği zaman diğer CHP İl Başkanı da aynı şeyi söylüyor. Bilecik'in ilçeleri için projeleriniz var mı? Yok. Sayın Başbakanımız da ısrarla söylüyor, bu iki siyasi partide şu anda cemaatin dümen suyuna girdi. Bunun delilleri de var. Malum televizyon kanallarını izlerseniz, yayınlanmış olan bütün klişe söylemlerin aynı aralıkta da her iki siyasi partilerin de sözcülerinin ağızlarında olduğunu görüyoruz.
Bu süreçte, biz sıklıkla siyasetin siyasetçiler tarafından yapılması gerektiği vurgusunu yaptık. Dedik ki, eğer siz cemaat olarak siyaset yapmak istiyorsanız, bir siyasi parti kurun, vatandaşın karşısına çıkın, ilkeleriniz neyse, projeleriniz neyse, vatandaşa kendinizi anlatın. Vatandaş size takdir ederse, gelirsiniz hem yerelde hem de genelde iktidar olursunuz diye ısrarla üstüne basa basa söyledik. Biz ticarete karışmayız deyip ticaretin alasını yapıyor. Devlet ile işimiz olmaz diyorlar bakıyorsunuz son olaylarda kurumun başında genel müdür var bir de cemaatin adamı var gibi bir paralel yapılanma orta çıktı. Onlarda deşifre olunca yurt dışına kaçtılar. Biz bunları söylememize rağmen işte basına da yansıdı. Özel Sevgi Çiçeği Okulu’nda il müdürleri toplandı, telefonlar toplandı, bu arkadaşlara, üstelik de okulun çatısı altında hükümetin, Sayın Başbakanın, Bakanlarımızın aleyhinde, Başbakanlarımızın danışmanlarının aleyhinde bir sürü şeyler konuşulmuş, sonradan da il müdürlerinin bir kısmı dediler ki evet, bu konuşmalar oldu. Böyle bir toplantının olduğunu bilseydik gitmezdik dediler. Bu yurtlarda ve evlerde kalan öğrenciler üzerinden siyaset yapıldı baskı yapıldı" dedi.
Cemaat evleri ve yurtlarında kalan öğrencilerin bu olaylara dayanamayıp evleri ve yurtları terk ettiğini belirten Poyraz, "Öğrencilere zorla Başbakan Erdoğan hakkında internette çıkan görüntüler ve hükümetimiz aleyhinde görüntüler izletildiğini duyuyoruz. İlimizde ise 100 üzerinde üniversite öğrencisi arkadaş cemaate ait evlerden ve yurtlardan ayrılma noktasında taleplerinin ilettiler" dedi.
“BERKİN OLAYLARI İLE ALEVİ KESİMİN İÇERİSİNE GİRİLDİ”
Toplumsal kargaşa çıkartılması noktasında, toplumun sinir uçlarına dokunacak bazı oyunlar yapıldığını konusunda tartışılan konuşulan hususlarını olduğu söyleyen Poyraz, "Geçmişte biliyorsunuz Gezi olayları gündeme getirildi, toplumsal bir kalkışma içerisine gidilmesi amaçlandı. Arkasından Berkin olayıyla, özellikle Alevi kesimi üzerinde bir çalışma gayreti içerisine girildi, onları tahrik etme anlamında. Bu hafta da Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasıyla ilgili olarak birtakım çalışmaların yapıldığına dair internette birtakım iddialar var. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nın bir camide cemaatle saf tutarken fotoğrafını almışlar, gömlek aynı, duruşu aynı, herşeyi aynı kaza sonrası askerlerin gezdiği ortamda askerlerin ortasında namaz kılar vaziyette. Verilmek istenen mesaj, aslında rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, helikopter kazasından sağ kurtuldu ama devlet büyükleri bilgisi dahilinde Muhsin Yazıcıoğlu infaz edildi. Burada alperenleri sokağa dökme gayreti içerisinde olacakları noktasında endişemi paylaşmak istiyorum. Bu olayları izlerken cemaat ısrarla başta Başkanımız, Danışmanları ve Bakanlarımız olmak üzere İran'ın etkisi olduğu iddiasını her ortamda dillendiriyolar. Bir tanesine ben kendim şahit oldum bu yetkilerden birisi bana 'Ya bizim Başbakanla bir sorunumuz yok ama danışmanları çok sık İran'a gidiyorlar ve İran'da muta nikahı yapılıyor. İran'daki muta nikahı görüntüleri hem İran istihbaratının hem de Mossad'ın elinde' gibi bir şeyler söyledi bana ben de onlara şunları söyledim bu görüntülerin onların elinde olduğunu nereden biliyorsunuz diye sordum orada ama bir cevap alamadık o sıra" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.