GENEL - 21 Aralık 2016 Çarşamba 12:15

Prof. Dr. Hakan Olgun: "Kumar haramdır"

A
A
A
Prof. Dr. Hakan Olgun: "Kumar haramdır"

Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Olgun, “Kumarın millisi, gayrı millisi olmaz; tümü haramdır” dedi.
Bingöl Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Olgun, Milli Piyango İdaresince satışa sunulan milli piyango biletlerine ilişkin yaptığı açıklamada, kumarın hem dini hem de ahlaki bir sorun olduğunu söyledi. Her sene yılbaşına yaklaşan günlerde halka kısa yoldan zengin olmanın bir yolu olarak Milli Piyango bileti almasının telkin edildiğini ifade eden Olgun, “Aslında Milli Piyango çekilişleri yıl boyunca sürekli olarak tekrarlanmakta ancak yılbaşı için belirlenen parasal miktar çok fazla olduğu için kamuoyunun ilgisini yılbaşı çekilişleri daha çok cezbetmektedir. Piyango, bir kurum yararına olmak üzere mal ve para üzerinden bilet satışı yapılması ve çekilişle isabet eden numara sahibiyle ortaya konulan mal ya da paranın paylaşımı uygulamasıdır. Sadece piyango değil, uygulama farklı da olsa toto, loto, at yarışları, kağıt oyunları gibi şansa dayalı bütün çekiliş ve şans oyunları piyango gibidir. Yani kumarın tanımı, şansa bağlı olarak, herhangi bir beceri göstermeksizin küçük bir bilet ücretine karşılık hak etmediği büyük bir parasal meblağa el koyma girişimidir” dedi.
Olgun, “Hak edilmeden göz koyulan ve küçük bir para karşılığı elde edilmeye çalışılan bu haksız kazanç açıkça bir kumar eylemidir. Kumarın dinimiz açısından haram olduğundan kuşku yoktur. İslam dini kumarın her türlüsünü şeytanın pis işleri olarak tanımlar. Aynı zamanda kumar bir ahlak sorunudur. Kişi çalışmadan ve hak etmeden küçük miktarda bir para karşılığı olarak yüksek miktarda bir parayı ele geçirmeye çalışmaktadır. İnsanları el emeği ve alın teri dökmeden bir kazanç elde edebilecekleri duygusu kişiyi çalışarak kazanma, helalinden yeme ve var olanla kanaat etme gibi büyük erdemleri temelinden sarsmaktadır. Böylece insanlar kendine ait olmayan bir çıkara el uzatarak alenen ve hiç çekinmeden hak etmediği bir kazanca sahip olma ihtirası içine düşmektedirler. Evet, piyango, toto, loto, at yarışları gibi bütün kumar oyunları dinen haramdır ve cezası ağırdır. Ancak bu tür şans oyunları dinen haramlığının yanı sıra kişiyi çalışıp kazanmak ve elinin emeğini tüketmek gibi duygulardan yoksun bırakarak ciddi bir ahlak sorununa da yol açmaktadır” diye konuştu.

"Helalin peşinde koşalım"
"Uygulamanın resmi kurallara uygun olması, onun İslam dinine göre caiz olduğu anlamına gelmez" diye devam eden Olgun, "Adının önünde milli ifadesinin olması onu meşrulaştırmaz. Milli de olsa gayr-i milli de olsa piyango ve diğer tüm kumar oyunları İslam dinine göre büyük günahlardan birisi olarak haramdır, ahlaki olarak da haksız kazanç peşinde koşmak anlamında erdemsiz bir davranıştır. Rızık, Cenab-ı Hakkın kudret elinde olan bir hazinedir. Dilediğine bu hazineden bolca bahşeder, dilediğini ise daraltır. Her ikisi de insanın imtihanıdır. Ancak biz Müslümanlara seslenen ilahi emir, elimizin emeğiyle kazanıp Rabbin nimet olarak bahşettiği temiz ve helal nimetleri yemektir. Hak edilmeden elde edilen kazanç bir başkasının rızkına el uzatmaktır. Özellikle helalinden kazanıp yemenin artık pek bir değeri olmadığı, helal-haram ayrımı gözetilmeden her türlü çıkarın ve menfaatin peşinde koşulduğu günümüzde genç nesillere ebeveynler olarak büyük bir sorumluluk içinde olduğumuzu unutmamalıyız. Onlara rızkın ve kazancın Rabbin elinde olduğu, ancak insan olarak bizlerin de emek ve alın teri dökerek çalışmamız gerektiği, başkasına muhtaç olmamak için gayret etmemiz gerektiğini aşılamalıyız. Yoksa gençlerimizi kısa sürede zengin olmak, hak etmediğine el koymak ve az çalışıp çok tüketmek gibi günümüzün ahlaki sorunlarının kucağına itmiş oluruz. Haramdan uzak duralım. Helalin peşinde olalım. Ailemize helalinden yedirmek ve haram olandan sakındırmak için dua edelim” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli 57 yıl sonra gelen tapular Derbent sakinlerini sevindirdi Denizli’nin Buldan ilçesinde 1967 yılında baraj yapılacağı gerekçesiyle taşınan 400 nüfuslu 90 haneli Derbent Mahallesi sakinleri, aradan geçen 57 yıl sonra tapularına kavuşmanın sevincini yaşadı. Konuyu yıllardır gündemde turan mahalle muhtarı, emeği geçen yetkililer teşekkür etti. 1967 yılında dönemin Adalet Partisi (AP) iktidarında Derbent köyüne sulama barajı yapılması kararı alındı. Baraj yapılacak olmasından dolayı Derbent Mahallesi baraj alanı içerisinde yani su altında kaldı. Dönemin bakanlar kurulu kararı ile mahallenin baraj alanı dışına taşınması kararı alındı ve uygulandı. Mahalle alınan kararla birlikte baraj alanının yaklaşık 10 kilometre dışından yeniden kuruldu. Mahalle, Fatıma Bağcı isimli şahıstan alınan 46 dönüm arazi üzerine yeniden kuruldu. Fakat farklı gerekçelerden tapunun devir teslim işlemi gerçekleşmedi ve arazi sahibi Bağcı İzmir’e taşındı. Aradan geçen süre içerisinde Bağcı ve eşi vefat edince belli bir süre sonra da arazi hak sahibi olmadığı için hazine arazisi olarak tapulandırıldı. Aradan seneler geçmesine rağmen mahalledeki 90 yapı ve tarım arazilerinin tapuları çıkarılamadı. 2020 yılında yıllardır devam eden tapu sorununu kamuoyu gündemine getiren dönemin mahalle muhtarı Yaşar Öz, “Devir etmek isteyen vatandaşlarımız var. Devir teslim işlemlerini tapu olmadığı için yapamıyorlar. Bu mağduriyetin bir an evvel çözülmesini devlet büyüklerimizden talep ediyorum. Köyümüzde camimiz, sağlık ocağımız, okulumuz hepsi var. Devlet kurumu olarak kurumlarımız var ama bir türlü tapumuz yok. Köyün tapusunu bir an evvel alınmasını talep ediyorum” derken; köyün eski yerleşim yerinden bu yana olan süreci anlatan Mustafa Akten ise “Bu derbent köyümüz 1967 yılında inşaatı biten derbent barajı sonrasında köyümüz buraya geldi. Köyümüz buraya gelmeden önce köy muhtarlığı aracılığıyla üzerinde bulunduğumuz tarla köy muhtarlığı tarafından Buldan’da ki bir şahıstan alındı. Tarlanın tapu işlemleri çeşitli gerekçelerden alınamadı. Daha sonraki yıllar içerisinde diğer muhtarlarda bu sorunu çözemediler. Ancak köyümüzde gerekli olan tüm devlet hizmetleri müracaatlar sonucu olarak geld. Köyümüz var olduğu halde seçimlerde de oy kullandığımız, vergilerimizi de verdiğimiz halde bir türlü köyümüzün tapusu verilmedi. Şu anda da yeni muhtarımız tapuların alınması için gerekli müracaatlarını yapıyor. Bu işlemlerin bir an önce bitirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. 53 yıldır köyümüzdeki insanlar mağdur durumdadır. Tapular 53 yıldır alınamadı. Bir türlü köyümüzün tapuları verilmedi. Hazineye geçirildi. Geçmiş dönem muhtarlara kolaylık olur diye ‘hazineye geçsin’ demişler. Tüm ilgililerin bu konuyu göz önünde bulundurarak köyümüzün mağduriyetini gidermek için tapuları bir an öncesi vermeleri gerekmektedir diye düşünüyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Tapu sorunu 57 yıl sonra çözüldü Yaklaşık 400 kişinin yaşadığı, oy kullanılan, vergi verilen hatta okul, sağlık ocağı ve cami gibi devlet kurumlarının bulunduğu köydeki tapu sorunu nihayet mutlu sonla noktalandı. Yaklaşık 88 hak sahibi vatandaş, 57 yıldır yaşadıkları sorunun çözüme kavuşturulmasının ardından tapularını almaya hak kazandı. Buldan Belediye Başkanı Mehmet Ali Orpak, Buldan Tapu Müdürlüğünde hak sahibi vatandaşların tapularını almalarının sevincine ortak oldu. Yıllardan bu yana çekilen sıkıntıların sona ermesinden dolayı büyük sevinç yaşadığını dile getiren Başkan Orpak, “Yılların tapu sorunu artık çözüme kavuşmuştur. Bende vatandaşlarımız gibi bu sorununun çözülmesinden dolayı mutluyum. Artık vatandaşımız kendi evinde barkında, daha mutlu ve daha refah içinde yaşayacaktır. Tapularımız Buldan’ımıza ve Derbent Mahallemize hayırlı uğurlu olsun” dedi. “Köylümüz tapularını aldığı için mutlu” Mahalle muhtarı Yaşar Öz ise “Köyümüz yıllar önce baraj yapımı nedeniyle taşınmıştı. Taşınmanın ardından vatandaşlarımız tapularını alamamıştı. Uzun yıllar uğraşmamıza rağmen tapularımızı alamıyorduk. Buldan Belediyesi ve bizim girişimlerimiz sonucunda tapularımızı vatandaşlarımıza kazandırdık. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Köylümüz tapularını aldığı için mutlu” ifadelerini kullandı.
Malatya Baro Başkanı Demez, depremzede avukatların taleplerini iletti Malatya Barosu Başkanı Av. Onur Demez, Ankara’da gerçekleşen büyük savunma mitinginde yaptığı konuşmada depremzede avukatlar için destek verilmesini istedi. Türkiye’deki tüm baroların katıldığı ’Avukat için de adalet’ mitinginde yedi farklı bölgeden baro başkanlarının yapmış olduğu açıklamada Malatya Barosu Başkanı Av. Onur Demez Doğuanadolu bölgesi ve depremzede barosu olarak açıklamalarda bulundu. Ankara’da gerçekleşen mitingde bir konuşma yapan Malatya Barosu Başkanı Onur Demez, 6 Şubat 2023’de yaşanan asrın felaketininde depremin yıkıcı etkilerinini 11 ildeki tüm vatandaşların derinden yaşadığını ifade etti. Yaşanan bu felakette kaybettikleri meslektaşları rahmetle andıklarını belirten Demez, "Depremde, meslektaşlarımız en zorlu şartlarda dahi birlik ve beraberlik içerisinde olmanın en büyük örneğini bizlere göstermiştir. Bu büyük dayanışma örneği için başta Türkiye Barolar Birliğimize, Birlik Başkanımıza, TBB Yönetim Kurulu Üyelerimize, Barolarımıza, Baro Başkanlarımıza, meslektaşlarımıza ve Baro çalışanlarımızın her birine ayrı ayrı bir kez daha şükranlarımızı sunuyor, teşekkür ediyoruz" dedi. Yaşanan deprem felaketinin kendilerine bir kez daha baroların ve avukatların önemini gösterdiğini de belirten Başkan Demez, " Meslektaşlarımız, depremzede vatandaşlarımızın artan sorunlarını çözmek için mücadele ederken, depremin üzerinden geçen bu sürede ise meslektaşlarımızın sorunları maalesef çözüme kavuşturulmamıştır" şeklinde konuştu. Avukatlara depremin ilk anından bu güne kadar hiçbir maddi destek sağlanmadığını da ifade eden Demez, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Depremden etkilenen meslektaşlarımız için acil finansal ihtiyaçların karşılanması büyük önem taşımaktadır. Bu noktada faizsiz veya düşük faizli kredi seçeneklerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle, hasar gören bürolar için yeniden inşa çalışmalarında kullanılmak üzere hibe veya kredi desteği verilmelidir. Meslektaşlarımız evlerini ve bürolarını kaybettiklerinden, işlerine devam edemeyecek duruma gelmişlerdir. Halen, birçok meslektaşımız konteynırlarda, bir yandan yaşamını idame ettirmeye çalışırken, bir yandan da konteynır ofislerde kutsal mesleğimizi icra etmeye çalışmaktadır. İşte tam da bu noktada bürolarını kaybeden meslektaşlarımıza kira yardımı sağlanmalıdır. Birçok meslek grubunun depreminin ilk gününden itibaren yararlandığı, ancak, bizlerin mahrum bırakıldığı, hibe ve kredilerinden, deprem mağduru avukat meslektaşlarımız da yararlanmalıdır. Depremin üzerinden, 15 Ay geçmesine rağmen, halen deprem bölgesindeki birçok İlimizde Adliye hizmetlerinin ek binalarda ve konteynırlarda faaliyetini sürdürmeleri adalete erişim hakkını ortadan kaldırmıştır. Bir an önce adalete yakışır binaların tahsis edilmesi, yapıların eksiksiz tamamlanması gerekmektedir. Deprem bölgesi Barolarına kayıtlı olan tüm meslektaşlarımızın Bağ-kur prim borçları ve vergi borçları silinmeli, belirli süre ile prim ödeme ve vergi muafiyeti olmasıdır. Deprem bölgesinde meslektaşlarımızın biriken adli yardım ve CMK ödemelerinin ivedi olarak yapılmasını talep ediyoruz. Deprem felaketi bir kez daha yaşama hakkının ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermiştir. Deprem felaketinde yıkılan ve can kayıplarının yaşandığı binalarla ilgili soruşturmalar felaketin hemen sonrasında başlatılmış ise de bu noktada kamu görevlileri de dâhil tüm sorumluların eksiksiz olarak tespiti ile yargı önünde hesap vermelerinin sağlanması elzemdir. Bu kapsamda hukuki sürecinde takipçisiyiz, her ne kadar mahkemelerce katılma taleplerimiz ısrarla reddedilse de bizler tüm sorumluların yargı önünde hesap vermesi için hukuki süreci sonuna kadar takip etmeye devam edeceğiz."
Şanlıurfa YKS’ye hazırlanan öğrenciler Canpolat’a teşekkür etti Haliliye Belediyesi, üniversite sınavına hazırlanan gençlere yönelik desteğini sürdürüyor. Eğitim faaliyetleriyle Yükseköğretim Kurumları Sınavına hazırlanan öğrenciler, sunulan imkanlar dolayısıyla Mehmet Canpolat’a teşekkür etti. Gençleri geleceğe hazirlayan kültür ve sosyal işler müdürlüğü, bünyesindeki kütüphane, okuma salonları ve etüt merkezlerinin yanı sıra ücretsiz dershane hizmeti veren üniversiteye hazırlık kursu ile öğrencileri sınav maratonunda yalnız bırakmıyor. Üniversiteye hazırlık kursunda uzman eğitmenler eşliğinde konu anlatımları ve soru çözümleri yapan öğrenciler, her hafta düzenli olarak yapılan Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Temel Yeterlilik Testi (TYT) deneme sınavlarına katılıyor. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) formatında yapılan deneme sınavlarıyla eksik konularını ve yanlışlarını görme şansı yakalayan kursiyerler, Yükseköğretim Kurumları Sınavı öncesi hayallerine daha emin adımlarla hazırlanıyor. Salı, Cuma ve Cumartesi günleri olmak üzere haftada üç gün yapılan ücretsiz deneme sınavlarıyla kısa süre içerisinde net sayılarını artıran gençler, sunulan imkanlar dolayısıyla Belediye Başkanı Mehmet Canpolat’a teşekkürlerini iletti. Öte yandan, Haliliye Belediyesinin ücretsiz dershane hizmetinden yararlanmak ve deneme sınavlarına katılmak isteyen gençlerin Cengiz Topel İlkokulunda kayıt oluşturabilecekleri kaydedildi.
Giresun Giresun’da 27. Fevzi Bayazıtoğlu Tiyatro Günleri 1 Mayıs’ta perdelerini açıyor Giresun Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafından bu yıl 27.’si düzenlenecek Geleneksel Fevzi Bayazıtoğlu Tiyatro Günleri Tanıtım Toplantısı, Giresun Belediye Başkanı Fuat Köse’nin katılımıyla gerçekleştirildi. Vahit Sütlaş Sahnesi’nde 1-12 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek etkinlikte Amasya, Eskişehir, Ordu, Rize, Sivas ve Trabzon ile Kosova’dan 9 ayrı tiyatro topluluğu sanatseverlerle buluşacak. Tanıtım toplantısında açılış konuşması yapan Giresun Belediye Başkanı Fuat Köse, tiyatronun toplum yaşamına dair önemine vurgu yaparak “Tiyatro toplumlara güzellik, saygı, sevgi, hoşgörü, uygarlık gibi çok önemli değerler katan, bizi bize göstererek, yaşamımıza ayna tutmak suretiyle kendimizi sorgulamamızı sağlayan; dünyanın en köklü ve en etkili sanatıdır. 27. Fevzi Bayazıtoğlu Tiyatro Günleri ile bu büyülü sanatın tüm güzelliklerini Giresunumuzda hep birlikte yaşayacağız. Toplumların gelişmesinde ve ilerlemesinde çok önemli bir yeri olan, uygarlık tarihinin en köklü sanatı tiyatronun; farklı türlerindeki örneklerini salonumuzda izleyeceğiz. Bizler, sanatın insan yaşamındaki değerini ve önemini biliyoruz. Atamızın dediği gibi, “Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur”. Bizler Giresun Belediyesi olarak bu duyarlılık ve farkındalıkla, tüm Giresunlu hemşehrilerimizi, tüm komşularımızı bu sanat şölenine bekliyoruz. Katılan tüm tiyatro topluluklarına, emeği geçen çalışma arkadaşlarımıza ve basımıza teşekkür ediyorum. Perdemiz hiç kapanmasın, daha aydınlık yarınlar için; yaşasın sanat, yaşasın tiyatro diyoruz” şeklinde konuştu. Giresun Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Dr. Erdal Yıldırım, gerçekleşecek etkinliğin tam bir tiyatro festivali olacağını belirterek “27. Fevzi Bayazıtoğlu Tiyatro Günleri’nde her türden oyunu ağırlayıp, tiyatronun her türünün örneklerini burada görebileceğiz. Özellikle Kosova’dan gelen oyun bizim için çok renkli olacak. Hem metin itibariyle hem reji ve dil itibariyle tiyatronun evrensel bir sanat olduğunu bizlere gösterecek. Bu oyunu üst yazı tekniği ile seyircimize sunacağız. Açılışı Giresun Belediyesi Şehir Tiyatrosu olarak ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’ adlı oyunumuzla biz yapacağız ardından birbirinden farklı türdeki 10 ayrı oyun tiyatro severlerle buluşacak” açıklamasında bulundu.