- 14 Mart 2019 Perşembe 11:43

Öğretmenliği bıraktı, baba mesleğini ele aldı

A
A
A
Öğretmenliği bıraktı, baba mesleğini ele aldı

Bingöl’de öğretmenliği bırakarak tekstil işine kiraladığı evde başlayan ardından, atölyesini kurarak 5 kişiye istihdam sağlayan kadın girişimci, 300 kişiyi iş sahibi yapmayı hedefliyor.

Bingöl’de öğretmenliği bırakarak tekstil işine kiraladığı evde başlayan ardından, atölyesini kurarak 5 kişiye istihdam sağlayan kadın girişimci, 300 kişiyi iş sahibi yapmayı hedefliyor.


Kadın girişimci 36 yaşındaki Ayşe Dinler, 2016 yılında anasınıfı öğretmenliğini bırakarak baba mesleği tekstil işine girdi. İlk aşamada dükkan kiraları yüksek olması nedeniyle bir daire tutan ve burada 2 kişi ile çalışmaya başlayan Dinler, ev tekstil ürünleri dikti. Ortalama aylık bin adet ürün çıkartmayı başaran Dinler, Bingöl İş Geliştirme Merkezi’ni (İŞGEM) duyarak başvuruda bulundu. Başvurusu kabul edilen ve 5 yıl uygun fiyata merkezde kiracı olmaya hak kazanan Dinler, KOSGEB’den aldığı destekle atölyesini kurarak istihdam ettiği kişi sayısını 5’e çıkardı. İşini daha büyütmek isteyen Dinler, hazırladığı projeye destek alması halinde çalışan sayısını 300’e çıkarmayı hedefliyor.


Anasınıfı öğretmenliği yaparken baba mesleğini sürdürmek için tekstile yönlendiğini belirten Ayşe Dinler,"Daha önce öğretmenlik yapıyordum baba mesleğini yaşatmak için bıraktım. İşe ilk olarak ev tutarak başladım. Dükkan kiraları yüksek olduğu için ev tutmak daha cazip geldi. 2 personel ile ev tekstil ürünleri yapmaya başladım. Aylık bin adete yakın ürün ortaya çıkarabiliyordum. Daha sonra İŞGEM’i duydum, projelerimi hazırladım, sundum ve burada 5 yıl uygun fiyata kiracı olmaya hak kazandım"dedi.



"Hedefim çalışan sayısını 200-300’e çıkarmak"


Şu anda 5 personel ile çalışmaya başladığını aktaran Dinler, "Buraya geldikten sonra da devletin çeşitli desteklerinden faydalanmaya başladım özellikle kira kolaylığı. Onun haricinde danışmanlık, eğitim desteği gibi destekler de aldım. Yine KOSGEB desteği ile makine ve çeşitli materyal alımları yaptım. Yaza doğru da kısmet olursa Fırat Kalkınma Ajansı’ndan da destek almayı düşünüyorum. Hedefim çalışan sayısını 200-300’e çıkarmak” ifadelerini kullandı.



“Bayan girişimcilere örnek olmak istiyorum”


Alacağı personelin ağırlıklı olan kadın olacağını dile getiren Dinler, “Özellikle bayan eleman çalıştırmamın sebeplerinden bir tanesi de, kadın girişimcilere örnek olmak. En azından burada meslek sahibi olup kendi atölyelerini kurabilirler, herkes bu işi yapabilir çekinmesinler” diye konuştu.


Atölyede çalışan Şenay Baykara ise, “Sosyoloji mezunuyum. Hem atanmayı bekliyorum hem de Ayşe hanımın yanında çalışarak meslek öğreniyorum. Burada ev tekstil ürünleri, çanta gibi işler yapıyoruz. Atamayı beklerken meslek edinmemiz gerektiğini de düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.
Malatya Malatya’da 200 gram pide 10 TL oldu Malatya’da 7,5 TL olarak satılan pideler bugününden itibaren yapılan zam ile 10 TL’ye satılmaya başlanıldı. Ham maddedeki artışlar nedeniyle Malatya’da da pide fiyatları bugünden itibaren 10 TL’den satılmaya başlanıldı. Fırıncı esnafı depremden bu yanı 7,5 TL olarak satılan 200 gram ekmeğin oda kararı ile birlikte bugünden itibaren kent genelinde 10 TL olduğunu söyledi. Malatya’da fırıncı esnafı Hacı Pence, un başta olmak üzere ham maddeye yapılan zamlardan sonra şuana kadar kazançlarının olmadan satış yaptıklarını ifade ederek, “Rayiç belirlendi ama yeterli değil. Girdi maliyetleri, un fiyatları, işçilik ücretleri çok yüksek. Kazanmamız için 15 TL olması lazım ama şu anki fiyat 10 TL. İşçilik yüksek, verdiğimiz para yeterli gelmiyor, dolayısıyla işçi bulamıyoruz. 4 kişi çalışmamız gerekirken 2 kişi çalışıyoruz. Bir yıldır ekmeğe zam gelmemişti. Bir çuval un 700 TL, kira, işçiye 45 bin lira veriyoruz. Artan maliyetler nedeniyle ekmeğe zam yapıldı” dedi. Bir diğer fırıncı esnafı Ali Koçer ise ekmek yapımında gerekli olan maya, tuz ve un gibi ham maddelere uzun zaman önce zam yapıldığını hatırlatarak “Fiyat şu an için yeterli. Una aşırı derecede zam geliyor. Un geçen sene devlet destekliyken 390 TL iken desteğin kesilmesinden sonra 680 lira oldu. Maliyetler arttığı için ekmeğe zam yapıldı” diye konuştu.