- 17 Haziran 2020 Çarşamba 09:44

Depremin vurduğu Elmalı köyünde hayvancılık

A
A
A
Depremin vurduğu Elmalı köyünde hayvancılık

Bingöl’de yaşayan 5,7 şiddetindeki depremde en çok hasar gören köylerden biri olan Yedisu ilçesine bağlı Elmalı köyünde, vatandaşlar bir taraftan deprem psikolojini üzerilerinden atmaya çalışırken, bir taraftan da normal hayatlarındaki gibi hayvanlarına bakmaya, süt sağmaya devam ediyor.

Bingöl’de yaşayan 5,7 şiddetindeki depremde en çok hasar gören köylerden biri olan Yedisu ilçesine bağlı Elmalı köyünde, vatandaşlar bir taraftan deprem psikolojini üzerilerinden atmaya çalışırken, bir taraftan da normal hayatlarındaki gibi hayvanlarına bakmaya, süt sağmaya devam ediyor.


Merkez üssü Bingöl’ün Karlıova ilçesi olan 5,7 şiddetindeki depremin ardından aileler bir taraftan depremin bıraktığı hasarla uğraşırken bir taraftan da hayvanlarının bakımına kaldıkları yerden devam ediyor. Depremin en çok etkilediği köylerden biri olan Yedisu ilçesine bağlı Elmalı köyünde, sabahın erken saatlerinde yaylaya otlatmaya gönderilen küçükbaş hayvanlar, akşam saat 18.00 gibi yeniden köye getirilip sütleri sağılıyor. 20 yıldır çobanlık yapan 3 çocuk babası 55 yaşındaki Veli Gül, deprem günü yaşananları anlatırken, erken gelmediği için şanslı olduğunu aktardı. Sabahın erken saatlerinde 120 keçi ile köyün yaylalarına çıkan Gül, akşamın da belirli saatlerinde hayvanlarını getirip eşi ve diğer hayvan sahiplerinin sağımı için teslim ediyor. Deprem gününü anlatan Gül, köye varmak üzere olduğunu deprem anında ise hem kendisinin hem de hayvanların şoka uğradığını söyledi.



"Deprem anında hayvanlar şaşkına uğradı"


O anları İHA’ya anlatan Gül, “Deprem olduğu esnada ben dağdan hayvanlarımı getiriyordum. Yağmur yağdı başta sonra yıldırım, yıldırım ile birlikte deprem oldu. Hızlı bir felaket halinde oluştu. Hayvanlar şaşkına uğradı bende şaşkına uğradım. Direk gibi bir ağaca tutundum ormanın yamacında daha sonra deprem hafifleyince hayvanlar şoktaydı bende koştum hayvanların dağılmasını engelledim. Tekrar köye gelecek olan yola doğru getirdim. Köye ahırıma geldim, orada da birkaç tane vardı ve içlerinde yeni doğanlar da vardı. 5 hayvanım vardı orada 3 tanesini kapının eşiğinde buldum, 2 tanesi de çöken ahırda göçük altında kalarak ölmüştü. Hayvanlarıma çok üzüldüm. Keşke ölmeseydiler çok üzüldüm” dedi.



“Erken gelmiş olsaydım hayvanlarımın çoğu ölürdü”


Depremin yaşandığı gün erken gelmediğini anımsatan Gül, “Eğer erken gelmiş olsaydım belki de hayvanlarımın çoğu ölürdü. Ve bu deprem gece olsaydı kesinlikle bende yüzde yüz yaşamımı yitirmiştim. Vallahi dedim bir lokmamız varmış, vermişiz Allah yolunda. Bu gündüz oldu gece olsaydı ben de hayvanlarım da yaşamımızı yitirmiştik. Gece olsaydı birçok insanda ölebilirdi. Birçok işletmede hayvanlar da ölebilirdi” diye konuştu.


Bir taraftan depremin izlerini silmeye çalıştıklarını bir taraftan da normal hayatlarındaki gibi hayvanlarla ilgilendiklerini dile getiren Seyran Gül ise, “20 senedir bu işle uğraşıyoruz. Depremden dolayı süt makinemiz kırıldı. burada keçilerin sütünü sağdıktan sonra çökelek yapıyoruz, peynir yapıyoruz.Hem kendimiz yiyoruz hem de akrabalarımıza gönderiyoruz. Depremden dolayı da zorlanıyoruz. Korkuyoruz eve girmeye, eşyalarımız da hep içeride. İyi ki geç geldiler. Erken gelmiş olsalardı hiçbiri kalmazdı” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Prof. Dr. Osman Bektaş: "Doğu Karadeniz 3 riskli fay ortasında yer alıyor" Doğu Karadeniz Bölgesi’nde dolgu ve heyelanlı alanlarındaki yapılaşma deprem riskini büyütüyor. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, bölgenin 3 tane fay arasında bulunduğuna dikkat çekerek yerel yöneticilerinin deprem algısını benimsemeleri gerektiğini söyledi. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin dik ve engebeli arazi yapısı tehlikeli yapılaşmayı beraberinde getirdi. Son yıllarda dolgu ve heyelanlı alanlarda yükselen yüksek katlı binalar deprem riskini arttırdı. 3 riskli fay ortasında bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi’nde uzmanlar özellikle dolgu ve heyelanlı alanlara yapılan yüksek katlı binalara karşı uyarılarda bulundu. Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Trabzon’daki yapı stokunun depreme dayanıklı olmadığını belirterek “Yerel yöneticilerin Doğu Karadeniz’in deprem tehlikesini kabullenmesi gerekir. Maalesef yıllardan beri burada deprem olmaz buranın deprem tehlikesi yoktur diye Doğu Karadeniz’in yapı stoku maalesef depreme dayanıklı değildir. Yani hem şu andaki yapı stokumuz depreme dayanıklı değil hem şehirleşme, heyelan sahaları üzerinde, yamaçlarda veya kumsal alanda yapılaşmalar mevcut. Kumsaldaki bir apartman üç depremi hissetti. Şimdi bu durumda burada deprem tehlikesi yok demek mümkün mü? Mümkün değil. Yani her şeyden önce yöneticilerin bu deprem algısını benimsemeleri lazım. Halkın daha duyarlı olması lazım. Toplum ve yöneticiler ile el birliği verirsek bu gelecek kuşağı daha sağlıklı, daha güvenli bir yaşam ortamı bırakmış oluruz” dedi. Trabzon’da Yomra, Beşirli ve Akyazı’da riskli yapıların olduğuna dikkat çeken Bektaş, “Deprem açısından eğer değerlendirecek olursak en riskli yerlerden bir tanesi Yomra’da Şana mevkii. Kumsal alan üzerindeki binalar veya dere yatağındaki büyük binalar. Ayrıca Beşirli ve Akyazı mahallelerinde heyelan sahaları üzerinde dikilmiş çok katlı binalar. Bunlar her an sallanıyor. 10 kilometre açıkta kuzeyimizde Karadeniz fayı var. Deprem kaynağı. Güneyimizde 100 kilometre uzaklıkta Kuzey Anadolu fayı var. Türkiye’nin en büyük fayı. Doğumuzda Kuzeydoğu Anadolu fayı var. Bu üç tane deprem kaynağı arasında ben kumsalın üzerindeyim ve her depremi de hissediyorum. O zaman deprem tehlikesi yok demek ne kadar doğrudur?” ifadelerini kullandı.
Bursa (Özel) "Tarlasını yola çevirenlere" kızdı, tabelayı dikti Bursa’da parsel parsel sattıkları arazilerin yolunu çiftçinin mahsul ekili tarlasından geçiren emlakçılar, köylüyü çileden çıkardı. Tarlasının ortasından kaçak yol yapıldığını gören köylü ise, “Bu tarladan emlakçı geçemez, vatandaşa helaldir” tabelası asıp yolu kapattı. Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı 165 haneli Güngören Köyü’ndeki arazileri parsel parsel satan emlakçıların oyunu, köylüyü isyan ettirdi. Emlakçılar, ’hobi bahçesi ve tiny house projesine uygun’ diyerek arazileri köy ve doğa hayali kuran vatandaşlara satmak istedi. Ancak iddiaya göre emlakçılar satışa çıkardıkları arazinin yolu olmayınca, Yücel Özdemir’e ait tarlanın ortasından izin almadan yol geçirdiler. Durumu fark eden arazi sahibi Yücel Özdemir (37) tarlasının ortasından giden yolun izinsiz yapıldığını görünce hemen emlakçıyı aradı. Fakat emlakçıyla anlaşamayan Özdemir, “En azından ahlaken bana bir sorsaydı, ben hayvancılıkla uğraşıyorum. Benim mahsulümü ezip geçti. Kendisinden şikayetçi olacağım” dedi. Kendisine ait tarlanın yol olarak kullanılmasına izin vermeyen Yücel Özdemir, tarlanın girişine “Buradan emlakçı geçemez, şahsa helaldir” tabelası dikti. Yaşadığı mağduriyet üzerine konuşan Özdemir, “Bir emlakçı benim tarlamın arka tarafında hobi bahçesi yapmak için yer alıyor. Buraya gidecek yolu bulamayınca beni aramadan kepçelerle tarlamın ortasından yol geçiriyor. Burada hayvanlarımı otlatıyordum, şimdi tarlamın 3’te birini kullanamıyorum. İnsan en azından beni arar, "anlaşalım" diye sorar. Ben kendisini aradığımda da komik rakamlar teklif ediyor, "istediğim gibi yol geçiririm" diye konuşuyor. Üstelik beni mahkemeye vereceğini söylüyor” diye konuştu. Yol krizinin sık sık yaşandığını belirten Köy Muhtarı Mesut Aydın ise, “Burada sık sık parsel sorunu yaşanıyor. Bu köyün 165 hanesi 300 kişilik yerli nüfusu var. Fakat bu rakam şu anda 900 kişiye ulaşmış durumda. Yer sahibi olan vatandaşlar aldıkları arazinin yolu var mı? yok mu? bakmadan ev yapmaya kalkıyorlar. En azından burada kurulan bir muhtarlık heyeti var. Gelip bize danışsınlar. Şimdi birçok köylümüz bu durum nedeniyle mağdur oluyor. Mahsulü çiğneniyor, iş mahkemeye gidiyor” dedi.