- 23 Temmuz 2020 Perşembe 15:26

Talasemi hastası minik Bager, ilik nakli bekliyor

A
A
A
Talasemi hastası minik Bager, ilik nakli bekliyor

Bingöl’de Talasemi Majör hastası olan 3 yaşındaki Bager Dal, sağlığına kavuşmak için ilik bekliyor.

Bingöl’de Talasemi Majör hastası olan 3 yaşındaki Bager Dal, sağlığına kavuşmak için ilik bekliyor.


Merkeze bağlı Ekinyolu köyünde ikamet eden 2 çocuk sahibi Bünyamin(40) ve Emine Dal (38) çiftinin 3 yaşındaki çocukları Bager, halk arasında Akdeniz Anemisi olarak bilinen Talasemi Majör hastalığı ile dünyaya geldi. Dal Çifti, kendilerinin ve diğer çocuğununda aynı hastalığa sahip olduğunu, taşıyıcı oldukları için ortaya çıkmadığını öğrendi. Ayda bir Fırat Üniversitesi Hastanesine giderek kan nakli yapılan minik Bager’in ilik nakli yapılmaması durumunda her an felç kalabileceği kaydedildi. Aile çocuklarının sağlığına kavuşması için duyarlı vatandaşlardan ilik nakli için destek beklediğini bildirdi.


İşsiz olduğunu belirten Baba Bünyamin Dal, “Çocuğum hasta, her ay düzenli olarak Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi’ne götürüp Kızılay’dan kan alıyoruz. Tedavisi çok zor. Çalışmak için dışarda olsam bile her ay eve gelmem lazım. Çocuğumun hastalığı Talasemi Majör. İlk çocuğum, ben ve eşim taşıyıcıdır. Biz bunu küçük oğlumun hastalığı çıkınca anladık. Normalde bizlerde sıkıntı görünmüyordu. Bager hastalınca öğrendik. Elazığ Fırat Üniversitesi’ne götürdük, orada teşhisi koydular. Tüm insanlardan bir hayat kurtarmak için destek bekliyoruz. Bir tüp kan vererek donör olunuyor. Kan bankası da bu ilik hangi hastaya uyuyorsa ona nakil yapılıyor. Tüm duyarlı insanların yardımlarını bekliyoruz” dedi.



“İstediğim tek şey, çocuğum iyileşmesi ve sağlığına kavuşması”


Çocuğun ilik nakli olması gerektiğini dile getiren Anne Emine Dal, “Çocuğum hasta ve biz her ay Elazığ’a götürüyoruz, kan alıyoruz. Son çaresi ilik nakli olması gerekiyor. Biz aile içinde verdik, hiçbirimizin uymadı. Şuan bizim istediğimiz, bütün insanlar gidip bir tüp kan versin. Sadece benim çocuğum değil, birçok çocuk var bu hastalığı taşıyan. Onların da aileleri umutla bekliyor, onların da dertlerine derman olurlar. Çocuğun kandaki demiri yükseliyor, pompa alınmalı dediler. Ama biz de alamıyoruz, çünkü eşim çalışmıyor. Duyarlı insanlar bizlere yardım etsin. Şu an istediğim tek şey, çocuğum iyileşmesi ve sağlığına kavuşması” diye konuştu.



“Hep korkuyla yaşıyorum”


Uygun ilik bulunmaması durumunda çocuğun ileri de felç olabileceğini vurgulayan Anne Dal, “Eğer uygun ilik bulunmazsa sürekli vücuttaki demir birikir. Çocuğun organları zarar görür. Allah korusun, her şey olabilir, felç olabilir. Doktorla konuştuk, iç organları da zarar görebilir. Sürekli aklımda, hep korkuyla yaşıyorum” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Yeşim Grup ‘Biz Bize Söyleşiler’in konuğu Agah Uğur oldu Yeşim Grup Yönetim Kurulu Üyesi Agah Uğur, iş hayatındaki deneyimlerini ve Yeşim Grup’a ilişkin görüşlerini ‘Biz Bize Söyleşiler’ etkinliği çerçevesinde Yeşim Almaxtex çalışanları ile paylaştı. Yeşim Grup’un “Biz Bize Söyleşiler” etkinliğinin konuğu, Yönetim Kurulu Üyesi Agah Uğur oldu. Etkinliğe, Yeşim Grup CEO’su Şenol Şankaya, Co-CEO’su Selim Şankaya, üst düzey yöneticiler ve çok sayıda Yeşimli katıldı. Yeşim Grup Kurumsal İletişim Direktörü Dilek Cesur moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide iş hayatındaki tecrübelerini paylaşan Agah Uğur, eğitiminin ardından 1985 yılında Türkiye’ye döndüğünü ve önce bankacılık sektöründe yer aldığını söyledi. 2018 yılında emekli olmasının ardından hayatında “İkinci Perde” olarak adlandırdığı yeni bir döneme başladığını dile getiren Uğur, Yeşim Grup gibi birçok itibarlı şirkette icracı olmayan rollerde görevler aldığını ve bunun yanı sıra melek yatırımcılık yaptığını da söyledi. Köklü geçmişten gelen sağlam yapı Yeşim Grup’ta Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev alan Agah Uğur, şirketteki gözlemlerini şu şekilde aktardı: "Yeşim’de köklü bir geçmişten gelen sağlam bir yapı ve değerlerini öne çıkaran kurumsal bir kültür var, bu çok net hissediliyor. Ayrıca kararlı, hızlı ve cesaretli karar alabilen bir liderlik ekibi var". Uğur, Yeşim’in kurumsallaşmasını ve sistemsel başarısının sürdürülebilmesi için güçlü yönlerini kaybetmeden, insan odaklı yaklaşımını ve hızlı hareket etme yeteneğini koruyarak sistematik bir çalışma şekli oluşturması gerektiğini sözlerine ekledi. Yeşim’in önümüzdeki yıllarda daha da büyüyerek daha büyük başarılara imza atacağına inandığını vurgulayan Uğur, “Şirketin güçlü yönlerini koruması ve geliştirmeye devam etmesi halinde, Yeşim’in geleceği çok parlak” dedi. “İş hayatında en önemli unsur insan” Uğur, Yeşim’in "Önce İnsan" felsefesinin çalışan mutluluğu ve şirket başarısı için çok önemli olduğuna inandığını söyledi. İş hayatındaki en önemli unsurun insan olduğunun altını çizen Agah Uğur, “Çalışanların kendilerini değerli hissetmesi, görev alması, sorumluluk üstlenmesi, başarılı olması ve takdir görmesi gerekiyor. Bu sayede çalışanlar mutlu olurken şirketin de performansı artıyor. Bu nedenle merhum Şükrü Şankaya’nın ‘Önce İnsan’ felsefesi benim için çok kritik. Yeşim’in kuruluşundan bu yana gelen kurumsal bir kültürün parçası olarak farkını da ortaya koyuyor” diye konuştu. Değerlerin şirket kültürü ve davranış kodları için çok önemli olduğunu belirten Uğur, Yeşim’in performans odaklı olmak, sürdürülebilir olmak, müşteriyle beraber yürümek, "Önce İnsan" diyebilmek ve beraber çalışabilmek gibi değerlerinin yaşatılması gerektiğini vurguladı. Uğur, bu değerlerin tüm çalışanlar tarafından benimsenmesi ve örnek alınması gerektiğine de sözlerine ekledi. Söyleşinin ardından konuşma yapan Yeşim Grup CEO’su Şenol Şankaya, Agah Uğur’u uzun yıllardır takdirle takip ettiğini belirtti. Yeşim’in değişim ve dönüşümünde, global bir şirket olma hedefi doğrultusunda Uğur’un önemli desteklerinin olacağını dile getiren Şenol Şankaya, bağımsız yönetim kurulu üyeleriyle bu dönüşümü destekleyeceklerini sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından Yeşim Grup’ta 1. yılını dolduran Agah Uğur’a Şenol Şankaya ve Selim Şankaya tarafından plaket takdim edildi.
Malatya Başkan Sadıkoğlu: “Rezerv Alan uygulaması belirsizliği artırıyor” Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, son günlerde mülk sahibi vatandaşı ve işyeri sahibi esnafı rahatsız eden Rezerv Alan uygulamasına tepki gösterdi. MTSO Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısında konuşan Başkan Sadıkoğlu, Rezerv Alanlar belirlenirken istişareden uzak hareket edilmesini eleştirdi. Başkan Sadıkoğlu, “Deprem sonrasında ilan edilen rezerv alanlar, sürecin yönetimi ve vatandaşlarla olan kopuk iletişim nedeniyle geniş çaplı sorunlar doğuruyor. Mülkiyet haklarının yok edildiği düşüncesi, sağlam ve az hasarlı yapıların yıkımı, evini, iş yerini kaybeden veya kaybedecek vatandaşların sorularının yanıtsız kalması büyük kaosa neden olmaktadır. Sürecin öncesi ve sonrasının nasıl işleyeceğine dair açık ve anlaşılır bilgilerin eksikliği kaygıları artırmaktadır” dedi. Yeniden yapılanmanın sadece fiziksel bir inşa süreciyle değil, adil, planlı ve depremzede vatandaşı önceleyen çalışmalarla olması gerektiğinin altını çizen Başkan Sadıkoğlu, “İçinde bulunduğumuz zorlu dönemde, şeffaf bir iletişim kurulması ve mağduriyetlerin önüne geçilmesi için gerekli sorumluluğun alınmasını bekliyoruz. Özellikle Yeni Sanayi Sitesi’nde, az ve orta hasarlı işyerine yıkım kararı çıkan esnafımız nereye gideceği, ürünlerini, teçhizatını nereye koyacağı ve nerede işini sürdüreceği konusunda çaresiz bırakılmış durumda. Yetkililer biran evvel vatandaşın ve esnafın kafasındaki sorulara cevap vermelidir” diye konuştu. Mülkiyet hakları yok edilmek istenen sağlam ya da hafif hasarlı bina sahiplerinin sorularına yanıt bulamadıkları gibi kendilerini doğru bilgilendirecek bir yetkiliye de ulaşamadığının altını çizen Başkan Sadıkoğlu, "Sağlam binam yıkılacak mı? Dükkanım veya evim aynı yerde mi verilecek? Bağımsız yerimi yeniden yaparken, metrekaresi düşük gerekçesi ile bizi başkaları ile ortak mı yapacaklar? Yeni bina yapılınca bana herhangi bir borç çıkarılacak mı? gibi sorulara ivedi bir şekilde cevap verilmeli” dedi.