GÜNDEM - 23 Kasım 2024 Cumartesi 10:32

Bingöl’de 196 aile, ‘Yerinde Dönüşüm Projesiyle’ güvenli evlerine kavuştu

A
A
A
Bingöl’de 196 aile, ‘Yerinde Dönüşüm Projesiyle’ güvenli evlerine kavuştu

Bingöl’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından Yerinde Dönüşüm Projesine bin 809 yapıyla ilgili başvuru kabul edilirken, ruhsatı veya inşaat izni alınan 553 yapıdan 196 müstakil evin yapımı tamamlandı.


Türkiye’nin deprem açısından riskli illeri arasında yer alan Bingöl’de muhtemel afetlere karşı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı ve Bingöl Valiliği koordinesinde çalışmalar yürütülüyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce, 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından afetten etkilenen illerden biri olan Bingöl’de hasar tespit çalışması yapıldı. Depreme dayanaksız olduğu tespit edilen yapılar için vatandaşlara evlerini yeniden inşa edebilmeleri için Yerinde Dönüşüm Projesi kapsamında hibe ve faizsiz kredi seçeneği sunuldu. Bu çerçevede bin 759’u konut, 50’si ticari olmak üzere bin 809 yapıyla ilgili başvuru kabul edildi.


Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce proje desteği verilen evlerin inşasına yüklenici firmalar tarafından başlanırken, il genelinde kırsalda yapımı tamamlanan tek veya iki katlı 196 müstakil ev hak sahiplerine teslim edildi. Bingöl genelinde yürütülen ‘Yerinde Dönüşüm Projesi’ kapsamında bugüne kadar yapılan ödeme desteğinin ise yaklaşık 1 milyar lira olduğu ifade edildi.



’’Depreme dayanıklı evler inşa ediliyor’’


Yerinde dönüşüm projesi kapsamında depreme dayanıklı evlerin inşa edildiğini ifade eden Bingöl Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü İsa Gülgür, ’’2023 depreminden sonra ağır ve orta hasarlı binalarımızın yerinde dönüşüm projesi kapsamında toplamda Karlıova ilçesinde 13, Genç’te 118, Adaklı’da 14, Kiğı’da 13, Yayladere’de 6, Solhan’da 86 ve merkezde 337 olmak üzere 587 bağımsız bina yapımıza inşaat izni almış durumdayız. Bunlarında 196’sı tamamlanmış ve vatandaşlarımıza teslim edilmiş durumda. Bu yapılarımızda iskana tabi oldukları için hepsi depreme dayanıklı ve depreme dayanıklı bölgelerde radya temel üzerinde yapılmıştır. Bununla beraber soğuk bir bölgede yaşamamız hasebiyle de dış cephe imalatları da buna göre yapıldı. Biz bu yerinde dönüşüm projesi kapsamında vatandaşlarımıza bakanlık olarak 750 bin geri ödemesiz 750 bin lirası hibe olmak üzere, 750 bin lira da 2 yıl geri ödemesiz toplamda 10 yıl sıfır faizle kredi vermekteyiz. Bu projemiz Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından uygulanmakta olup finansman kaynağı da Kentsel Dönüşüm Başkanlığı verilmekte ve herhangi bir ödeme sıkıntısı da yaşanmamaktadır’’ dedi.



’’Evlerimize kavuştuğumuz için çok mutluyuz’’


Verilen destekle yeni evlerine kavuştukları için çok mutlu olduklarını ifade eden Mehmet Zahar Genç, “Evlerimize kavuştuğumuz için çok mutluyuz. Daha önceleri harabeye dönmüştü. 2023 depremi olduğu zaman daha da kötü oldu evlerimiz. Evlerimize kavuştuk ve Allah devletimizden razı olsun. Bize bir kısım hibe ettiler bir kısımda yavaş yavaş ödeyeceğiz buda bizim için iyi oldu. Yapılan yapılar da hem genişliği hem metrekaresi olmak üzere çok güzel olmuş. Devletimize bize bu imkanları sağladıkları için minnettarız’’ diye konuştu.



Bingöl’de 196 aile, ‘Yerinde Dönüşüm Projesiyle’ güvenli evlerine kavuştu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."