POLİTİKA - 25 Şubat 2017 Cumartesi 17:48

Bakan Yardımcısı Öztürk’ün Bitlis ziyareti

A
A
A
Bakan Yardımcısı Öztürk’ün Bitlis ziyareti

İçişleri Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk, önümüzde bir referandum süreci ve bahar mevsimi olduğunu hatırlatarak, “Dolayısıyla örgüt hem yazımızı ve baharımızı hem de referandumu sabote etmek için elinden geleni yapamaya çalışabilir. Biz buna izin vermeyeceğiz” dedi.
Çeşitli toplantılara katılmak üzere Bitlis’te bulunan Bakan Yardımcısı Öztürk; kanaat önderleri, STK temsilcileri ve korucu başları ile istişare toplantısı düzenledi. Bitlis Vali Yardımcısı Murat Kütük’ün yaptığı açılış konuşmasının ardından katılımcılara hitap eden Öztürk, Bitlis’in hem Selçuklular hem de Osmanlılar zamanında bütün bölge illerinin merkezi olduğunu ifade etti. Öztürk, “Bitlis, Doğu Anadolumuzun gözbebeği bir yerdir. Bunu burada olduğum için söylemiyorum. Burası benim yedinci gittiğim il. Gerek din alimleri bakımından, gerek kültür bakımından, gerekse tarih bakımından Bitlis her zaman bu memleketin nirengi noktası olmuştur. Bitlis civardaki bütün illerin merkezi olmuştur. Coğrafi yönden güzel ve düz bir yerdir diyemeyiz, ama derin bir kültürü ve irfanı vardır. Kadim bir medeniyetin temsilcisidir. Sizde öyle bir medeniyetin ahfadısınız. Dolayısıyla sizinle birlikte olmaktan belki tek tek yüz yüze görüşme şansını bulamıyoruz ama şu anki oluşan iklimden ve atmosferden bile yararlanarak çok büyük bir haz ve zevk duyuyorum” dedi.

“Oralar bizim memleketimizin bir parçasıydı”
İçişleri Bakan Yardımcısı Öztürk, ülkemizin çok kritik bir eşikte ve çok kritik bir coğrafi mekanda yer aldığını söyleyerek, “Bir tarafımızdan bizim her ne kadar 350 senelik sınırımız değişmese bile bir takım başka başka sorunlarımız olan İran, bir tarafımızda bir ateş çemberi haline gelmiş Irak ve Suriye var. Bu üç önemli komşumuz ve bu ülkelerde cereyan eden hadiseler otomatik olarak memleketimizi ve Bitlis’imizi her yönüyle ilgilendiriyor. Hiçbir şekilde olan biten hadiseler bizi ilgilendirmez diyemiyoruz. Çünkü oradaki insanların çoğu 100 sene evvel bizim vatandaşımızdı. Oralar bizim memleketimizin bir parçasıydı. Dolayısıyla orada olan biten hadisenin neresinden bakarsak bakalım bizim memleketin akrabaları olması dolayısıyla ayrıca akraba olmasalar bile insan olmaları dolayısıyla bizi memleket olarak ve ülke olarak ilgilendiriyor. Yaklaşık 60 milyon insan Suriye ve Irak’ta yaşıyor. Irak’taki insanların pek çoğu yerinden edildi. Daha sonra ise Suriyeli 13 milyon insan ya ülke dışına göçtü ya da ülkenin başka yerine göçtüler. Dolayısıyla bizde Türkiye olarak 3,5 milyon sığınmacı ile karşı karşıya kaldık. 3,5 milyon dediğimiz zaman dilde kolay geliyor insana, ama 30’a yakın Avrupa ülkesinin yaklaşık 10 tanesinin nüfusuna yakın ve onun üzerinde bir sayıdır. Bu kadar büyük bir kalabalığın günlük iaşesini karşılamak bile bir ülkenin kolay kolay üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Bir de üstüne oralarda cereyan eden hadiseler bizim ülkemizin iç güvenliğini tehdit eder vaziyete geldi. Hem Irak’ta hem de Suriye’de bizim onlarca yıldır burada canımızı yakan; milletimizi, halkımızı ve özellikle yerel halkımızı bir örgüt oralarda da örgütlenmiş ve buralarda yapamadığı şeyleri oralarda yapmak üzere bir takım teşkilatlanmalar ve yapılanmalara gitmiştir. Türkiye buna seyirci kalamazdı ve kalmadı da. Bu konuyla ilgili olan bitenler zaten hepinizi gözü önünde cereyan ediyor” şeklinde konuştu.
Bitlis’te şu an itibariyle 10 teröristin etkisiz hale getirildiğini de ifade eden Öztürk, “Bu mücadeleyi yürütürken biraz daha acı ve sıkıntı yaşatabilirler bize, ama bununda üstesinden geleceğiz. Türkiye 35 senedir bu vahşi örgütle mücadele ediyor. İnanılmaz bir dayanıklılık göstermiştir. Bu olay başka ülkelerde olmuş olsaydı başka türlü sonuçlarla sonuçlanabilirdi” ifadelerini kullandı.

“Örgüt referandumu sabote etmek için elinden geleni yapamaya çalışabilir”
Önümüzde bir referandum süreci ve bahar mevsimi olduğunu hatırlatan Öztürk, “Dolayısıyla örgüt hem yazımızı ve baharımızı hem de referandumu sabote etmek için elinden geleni yapamaya çalışabilir. Biz buna izin vermeyeceğiz. Elimizdeki bütün imkanlar bunun üstesinden gelmeye yetiyor. Ama biz bunu yaparken toptan, tüfekten, tabancadan ziyade yanımızda sizleri istiyoruz. Her zaman olduğu sizi yanımızda görmek istiyoruz. Siz olmadan biz başarılı olduğumuzu hiçbir zaman saymayız. Ülkemizin 80 milyon ferdi bizim için değerli ve kıymetlidir, asla vazgeçemeyeceğimiz kişidir. O bakımdan bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada gerek kanaat önderlerimiz gerek STK’larımız, gerek korucularımız ve teröre prim vermeyen değerli vatandaşlarımız, devletimizin her zaman olduğu gibi hatta her zamankinden daha fazla yanında olmasını bekliyoruz. Devletin gücü, halkının kendi yanında olmasında yatar. Silahında, topunda, tüfeğinde değil, biz sizden güç alarak güçlü olduğumuzu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Türkiye emin ellerdedir”
“Eğer ülkemizin bu köşeleri batı ülkeleri veya ülkemizin bazı köşelerinden geri kalmışsa, bunun inanın sebebi güvenlikle ilgili olan sıkıntılardan kaynaklanıyor” diyen Öztürk, şöyle devam etti:
“Eğer topyekun ülkemizden terörü kurutursak, inanın Türkiye şahlanır ve uçar gider. Bütün mesele Türkiye’mizin güvenliği ile ilgili birinci düğmeyi doğru iliklemekten geçiyor. Bununla ilgili olarak elbette ki sadece güvenlik düşülmüyor, ülkemizde geçmişte de yapılıp istediğimiz başarıyı elde edemediğimiz ama şimdi 3,5 milyar dolar ayırdığımız cazibe merkezleri programımız var. Bu şunu sağlayacaktır. Bu bölgeye, Bitlis ve ilçelerine müsait olan yerlerde sanayi yatırımları için bütün alanlarda sıfır faiz ve çoğu hibe olan yatırımlarla insanlarımızı teşvik ediyoruz. Bütün mesele uygun bir şekilde bunu kullanabilmektedir. Bunu yaptığımız ve güvenlik sorununu da çözdüğümüz takdirde, burada işsizlik olmayacak; sanayi olacak, ticaret artacak ve esnaf kazanacak. Türkiye emin ellerdedir. Sizin adınıza yapılması gereken şeyleri aklımıza gelir gelmez araştırmacılarımızın önerisi olur olmaz biz bunu hemen faaliyete sokmaya çalışıyoruz. Hiçbir şekilde ülkemizin vatandaşlarının mağduriyetine fırsat vermek istemiyoruz. Biz ülkemizin insanlarının başka ülke insanları yanında boynu eğik olmalarını kabul etmeyiz. Çünkü biz gururlu insanlarız. Biz İslam ümmetinden, İslam medeniyetinin önemli bir parçasıyız. Başka medeniyetlerin ve başka ülke insanlarının karşısında toplumumuzun başı eğik olmasının arzu etmeyiz. Bununda en önemli göstergesi sanayileşmek, milli gelirde yapacağımız artış, zenginleşmek, refahın artmasıyla mümkündür. Elbette manevi yönden zenginleşmemiz gerekiyor, ama ben manevi yönden zenginleşmeyi çok dillendirmek istemem, Bitlis’in zaten bu konuda geçmişinden bu yana çok donanımlı olduğunu biliyorum. Ama buradan da demek ki arızalar olmuş ki terör örgütü buradan da adam toplamaya başlamış veya bazı üyeleri oraya katılmıştır.”
Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk, Bitlis’teki toplantıdan sonra Van’a hareket edecek.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Üniversite öğrencileri hipodromda mini konser verdi Fırat Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu müzik grubu, Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanlığı koşusu öncesinde hipodromda mini konser verdi. Türkiye Jokey Kulübü (TJK) Elazığ Hipodrom Müdürlüğü’nde Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi koşusu düzenlenecek. Koşu öncesinde üniversite öğrencilerinin oluşturduğu Vetakort Müzik Topluluğu mini konser verdi. Yüzlerce öğrencinin katılım sağladığı etkinlikte, yine fakülte öğrencilerinde oluşan topluluk müzik resitali gerçekleştirildi. Bu tür sosyal etkinliklerin öğrencilerin eğitimine büyük katkı sağladığını ifade eden Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kazım Şahin, “Jokey kulübü tarafından, bilindiği üzere Elazığ Valiliği, Elazığ Belediyesi, Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi adına koşular düzenleniyor. Bu koşular ilimizin, üniversitemizin, fakültemizin tanıtımında çok önemli rol alıyor. Bu anlamda tüm yetkililere teşekkür ederim. Bizler de fakülte olarak jokey kulübü ile çok iyi iş birliğine sahibiz. Kendi sahalarını her zaman öğrencilerimizin uygulamaları için açıyorlar. Bu anlamda ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bu tür etkinliklerin öğrencilerin eğitimine çok katkısı var. Özellikle öğrencilerimizin sosyal etkinliklere çok ihtiyacı var. Bu vesileyle de eminim eğitimlerine çok önemli katkıları olur diye düşünüyorum” dedi. Etkinliğe ilişkin bilgi veren Elazığ Hipodrom Müdürü Muhammet Demirçelik, Türkiye Jokey Kulübünün kamu yararına faaliyet gösterdiğini söyleyerek özellikle bu tür etkinlikleri her yıl festival havasında düzenlemeyi planladıklarını kaydetti. Elazığ Hipodrom Müdürü Muhammet Demirçelik ise “ Bugün burada Veteriner Fakültesi Dekanlığı Kupası koşusu çerçevesindeki programdayız. Biz bu yıl bir etkinlik yapalım, istedik. Üniversite öğrencilerini oluşturduğu topluluk, bir müzik gösterisi yapacak. Görüldüğü üzere içeride binlerce insan var. Bu bizim için çok büyük bir mutluluk. Umarım festival haline gelir ve her yıl düzenli olarak bu işi yaparız” diye konuştu. Müzik topluluğunda gitarist olan Eren ve Veteriner Fakültesi öğrencilerinden Azra Demirci de yoğun takılımdan dolayı heyecanlı olduklarını belirterek emeği geçenlere teşekkür etti.
Manisa Görevi esnasında beyin kanamıs geçiren güvenlik görevlisi son yolculuğuna uğurlandı Manisa’nın Kula ilçesinde hastanede görev başında geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden güvenlik görevlisi, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı. Kula Devlet Hastanesi’nde güvenlik görevlisi olarak çalışan ve geçtiğimiz günlerde görevi başında geçirdiği beyin kanaması sonucu görev yaptığı kurumda ilk müdahalesi yapılan Ramazan Topal, sevk edildiği Salihli Devlet Hastanesi’nde önceki gece yaşam mücadelesini kaybetti. Topal için bugün görev yaptığı hastanede tören düzenlendi. Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca’nın da katıldığı törende genç yaşta hayata gözlerini yuman Ramazan Topal için helallik alındı. Tören esnasında genç güvenlik görevlisinin çalışma arkadaşları, Topal’ın tabutunun üzerine güller koyup gözyaşı döktü. Törene katılan Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca ve Kula Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Cansu Sarıgül, birer konuşma yaparak sağlık camiası ve Topal ailesine başsağlığı dileklerini iletti. Ramazan Topal’ın cenazesi, törenin ardından Süleyman Şah Camii’ne getirildi. Burada ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazında Topal’ın ailesi ve yakınları ayakta durmakta güçlük çekti. Cenaze namazını ise Topal’ın imam olan amcası Mahmut Topal kıldırdı. Genç güvenlikçi, okunan duaların ardından gözyaşları arasında Kula Asri Mezarlığı’na defnedildi.
Hatay Hataylı bal üreticisi “arılarım beni tanıyor” diyerek atletle arılarına bakım yapıyor Hatay’ın payas ilçesinde balcılık yapan Üzeyir Yarar (47), yarı çıplak bir vaziyette arı kovanlarını açarak, adeta arılara meydan okudu. Balcı Üzeyir Yarar, arılarının kendisini tanıdığını ve 100 yıllık arılar olduğunu ırkın hiç bozulmamış olduğunu belirtti. Payas İlçesi kayalık Caddesi’nde balcılık yapan, Üzeyir Yarar 47 yaşındaki balcı kendi arılarına olan güvenini farklı bir yöntemle sergiledi. Yaklaşık 15 peteği bulunan ve arıların, günün belirli saatlerinde insanları ısırmadığını iddia eden Yarar, bununla birlikte kendi arılarının da kendisine asla zarar vermeyeceğini ispatlamak için neredeyse yarı çıplak soyundu. ‘Arılarım beni tanıyor’ dedi, içerisinde binlerce arının olduğu peteği yarı çıplak şekilde açtı Arıcılığa Hobi olarak başlayan Üzeyir Yarar(47), “ bundan bir herhangi bir şeye para filan şu bu talep düşünmeden burada işte arı meragım var. Dedem de benim arıcıymış daha önce çocukluğumdan belli bir meragım olduğu için, o arı bir 10 seneden belli bu işi yapıyorum. Arılar bizleri tanıyor zarar vermediğimiz sürece, onlar da bir insan gibi yani hayvan bir insan gibi zarar vermediğiniz sürece benim de zarar vermeyeceğimi biliyorlar, kendilerini yaşatmak için ben ballarını bile almıyorum, kendilerine bırakıyorum aldığım, yani biz aslında insanoğlu hırsızlık, hayvanın kışlık yiyeceklerini biz çalıyoruz ben az bir şey mesela alıyorum bundan bir herhangi bir para şey beklemiyorum yani, bir amcamızla tanıştım, amcam 95 yaşındaydı Hatay’da, adam 95 babasından kalmış arı 95 seneden belli dedi oğlum bendeydi bu arı dedi. Ben bir kovan aldım dedi miydi amca bunun bir kovanını bana sat dedim ve oraya Aracı gitmesi imkansız, ırk bozulmamış tahminimce onları getirdim o ırkı aldım onu çoğalttım kendi çapımda bir şeyler yapmayı kendim ırkım gibi o işte 10 tahminimce de 100 yıldan belli o adam da 95 yani ırk hiç bozulmamış. Oynuyorum devamlı her zaman bakıyorum bakımını yapıyorum elbise giymiyorum yani, herhangi bir şeyde soktuğu zaman da herhangi bir şişkinlikle olmuyor bende arılar beni tanıyor isterseniz bakıyım açıp yani onlar oldu daha büyük arılar var isterseniz videoda bak şurada bunu da açarım, yani arılar beni tanıyor ya bunlar herhangi bir zarar vermez.” İfadelerine yer verdi.
Hatay Bakan Özhaseki: “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem sonrası 76 bin konutun teslim edildiğini belirterek, "Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Hatay’a geldi. İlk olarak Antakya ilçesi EXPO yerleşkesinde bulunan Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret eden Bakan Özhaseki, şehrin farklı noktalarındaki şantiye alanlarını da ziyaret etti. Çalışmalar hakkında bilgi alan Bakan Özhaseki, ardından Mustafa Kemal Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Hatay İl Koordinasyon Toplantısı’na katıldı. Türkiye genelinde bin 240 şantiye alanının olduğunu belirten Bakan Özhaseki, bu zamana kadar yapımı tamamlanan 76 bin konutun da teslim edildiğini söyledi. “Depremden doğrudan ve dolaylı olarak 14 milyon insan etkilendi” Türkiye’nin 15 ay önce büyük bir felaketle karşı karşıya geldiğini hatırlatan Bakan Özhaseki, Hatay’da 9 saat arayla uzun süren iki tane şiddetli deprem olduğuna değinerek, “Bundan dolaylı veya doğrudan etkilenen insan sayısı 14 milyonu buldu. 18 tane şehrimizde de hasar var. Yapılan tespitlerde ara ara bu sayılar düşebilir ama ortalama 850 bin bağımsız birimin zarar gördüğünü biz de tescil etmiş olduk. Ülke olarak çok şükür büyük bir milletiz. Böyle bir milletin ferdi olmak ve üyesi olmak hepimiz için şereftir” dedi. “Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye alanımız var” Türkiye genelinde bin 240 yerde şantiye olduğunu ifade eden Bakan Özhaseki, AFAD’ın deprem bölgelerinde bildirmiş olduğu hak sahipliği sayısının 400 bin civarında konut ve 40 bin civarında da iş yeri olduğunu belirterek, “Mahkemelik durumlar nedeniyle arada sayılar değişiyor veya süreler uzatılıp yeni müracaatlar alınıyor. Bu sayının 500 bine doğru yaklaşacağını kabul ediyoruz. Biz bakanlık olarak 500 bin civarında konut ve iş yeri yapma planlamalarımızı sürdürüyoruz. Ülke genelinde şu anda bin 240 yerde şantiyemiz var. 110 bin kişilik bir çalışan ordusuyla bu işleri sürdürmeye gayret ediyoruz. Genel olarak bin 240 yerde şantiyemiz var. Hatay merkezde bugün arkadaşlarımız 68 yerde şantiyemizin olduğunu söylediler" diye konuştu. “Depremden bu zamana kadar 76 bin kadar konutu teslim ettik” Köylerde de hasar olduğunu dile getiren Bakan Özhaseki, “Bu köylerde önce normal inşaatlarımız devam ederken, deprem konusundaki uzman hocalarımızın tavsiyesiyle çelik evlere başladık. O çelik evlerimiz de çok hızlı bir şekilde devam ediyor. Şu ana kadar 76 bin kadar konut teslim ettik. Önümüzdeki aydan itibaren her ay 10 bin, 15 bin ve 20 bin civarında bitirebildiğimiz evlerin kuralarını çekip, onları da hak sahiplerine teslim edeceğiz. Bu yılsonunda 200 bini bulmuş olacağız. 400 bin civarında hak sahibinin 395 bin konut için bir ay içerisinde ihalesini yapacağız. Bunlara da en fazla bir yıl gibi bir süre veriyoruz. Ufak tefek aksamalar olabilir ama büyük ihtimalle gelecek sene ortası veya güz ayları gibi bütün konut ve iş yerleri için hak sahiplerinin tamamının haklarını inşallah bitirmiş ve teslim etmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
İstanbul Eyüpsultan’da okul müdürünü silahla öldüren zanlı çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi Eyüpsultan’da okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürünü silahla vurup hayatını kaybetmesine neden olan Y.K. çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderildi.Eyüpsultan’da 7 Mayıs’ta meydana gelen olayda iddiaya göre yabancı uyruklu öğrenci Y.K. (17), okuduğu özel liseden atılmasından sorumlu tuttuğu ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediği okul müdürü İbrahim Oktugan’ı odasında silahla vurarak ağır yaralamıştı. Hastaneye kaldırılan Oktugan hayatını kaybederken, olayın ardından yakalanan Y.K. gözaltına alınmıştı.TutuklandıEmniyetteki işlemleri tamamlanan suça sürüklenen çocuk Y.K., Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Burada Savcılığa ifade veren Y.K., daha sonra çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.Hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği belirtildiOlaya ilişkin detaylar ise Savcılığın sevk yazısında ortaya çıktı. Sevk yazısında, öldürülen Oktugan ile suça sürüklenen çocuk Y.K. arasında okulda ilişiğin kesilmesi ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediğinin anlaşıldığı, 2023 Aralık ayında gerçekleşen olay sonrasında suça sürüklenen çocuğun ulaştığı ruhi sükûnete rağmen fiilini planladığı şekilde icra ettiği, böylece Y.K.’nın eğitimci Oktugan’ı silahla hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği ve hayatını kaybetmesine neden olduğu belirtildi."Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’Öte yandan suça sürüklenen çocuk Y.K.’nın Savcılıkta verdiği ifadesi ortaya çıktı. Y.K.’nın ifadesinde, ‘’2023’ün ilk döneminin ortalarında başka bir okuldan bu özel liseye kayıt oldum. Burada çeşitli sebeplerde hakkımda disiplin cezaları yazıldı, ben imzalamak istemedim. Aralık ayında sınıfımdayken disiplin cezalarından dolayı annemin geldiğini öğrendim. Müdür İbrahim Oktugan’ın odasına gittim, annemle oturuyorlardı. Anneme Arapça bir şeyler söylemek istediğim sırada müdür, ‘’Burası Türkiye, benim okulumda kimse bu şekilde başka dil konuşamaz’ dedi. Aramızda sözlü bir tartışma yaşandı. Annemin üzerine yürümesi üzerine polisi de aradık, daha sonra okulu terk ettik ve olaydan sonra bir daha okula dönmedim. Bizden aldıkları parayı da geri vermediler. Bu olaydan dolayı yaşananları kendime yediremedim’’ dedi.‘’Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu’’Olaydan 1 gün önce aynı okulda okuyan birini gördüğünü ve Aralık ayında yaşadığı olayın aklına geldiğini söyleyen Y.K. ifadesinin devamında, ‘’Tekrar sinir oldum. Müdürün hala okulda olup olmadığını sordum. Hala orada çalıştığını söyleyince 4 Mayıs günü 10 bin lira karşılığında aldığım tabanca ile okula gitmeye karar verdim. Sabah anneme börek alacağımı söyleyerek çıktım, okula gideceğimden kimsenin haberi yoktu. Kapıya geldiğimde selam verdim, bir anda kapı açıldı. Kimseye bir şey söylemeden hızlı bir şekilde müdürün odasına geçtim. Masada oturuyordu, beni görünce ayağa kalktı. Amacım ayaklarından vurmaktı ama bir anda kolunu havaya kaldırınca bana vuracağını düşünerek koluna doğru ateş ettim. 2 mermim vardı, ikisi de karnına geldi. Bana saldıracağını düşünerek ateş ettim. Sonrasında hızlıca odadan çıkıp geldiğim kapıya yöneldim ve silahı yere doğru tutarak ‘peşimden gelmeyin’ dedim. Kapıya koşup kapıyı zorladım, açılmayınca birinden açmasını rica ettim. Bir çocuk da kapıyı açtı. Benim amacım öldürmek değildi, dövmekti. Eve geçtim ve börek götürdüm. Üzerimi değiştirdim. Bir süre sonra da silahı ve telefonumu Alibeyköy Barajı’na attım’’ ifadelerini kullandı.