SPOR - 18 Temmuz 2017 Salı 10:34

(Özel haber) Bitlis’in atletizmdeki başarısı

A
A
A
(Özel haber) Bitlis’in atletizmdeki başarısı

Bitlis’te yaklaşık 20 yıldır milli takım antrenörlüğü yapan Fadıl Kara, ay-yıldızlı takıma 45’in üzerinde sporcu göndererek dünya, Avrupa ve Balkan şampiyonluklarında da ciddi başarılara imza attı.

Bitlis’te yaklaşık 20 yıldır milli takım antrenörlüğü yapan Fadıl Kara, ay-yıldızlı takıma 45’in üzerinde sporcu göndererek dünya, Avrupa ve Balkan şampiyonluklarında da ciddi başarılara imza attı.


Atletizm’de 2016-2017 sezonunu değerlendiren Kara, atletizm sporunun Bitlis’te başarı sağladığını belirtti. Kara, Bitlis’in atletizm başarısının sırrının disiplinli çalışmaktan geçtiğini belirterek, "2016-2017 atletizm sezonumuz başarılı bir şekilde devam ediyor. Bu ayın sonuna doğru ise sezonu kapatmış olacağız. 2017 yılında Balkan Dağ Koşusu Şampiyonası’na 3 sporcumuz katılarak Balkan birincisi oldular. Bunun akabinde ise yine Balkan Pist Yarışlarına Ayetullah Aslanhan sporcumuz katıldı ve o da 3 bin metrede Balkan ikincisi oldu. Yıldızlar Dağ Koşusu Şampiyonası için İtalya’ya gittik. Buraya hem ilimizi hem de ülkemizi temsilen 3 sporcumuzla katıldık. Bunlarda branşlarında dünya şampiyonu oldular. Bunların yanı sıra Yıldızlar Dünya Barajı’nı geçen sporcumuz ise Kenya’da yapılacak olan yarışmalara katılmaya hak kazanarak ilk 12’ye girdi. Bu bizim açımızdan güzel bir başarı, çünkü ilk defa bir sporcumuz Dünya Yıldızlar Barajını geçerek Pist Şampiyonası’nda ilimizi ve ülkemizi temsil etti. Ömer Oti adlı sporcumuz da bugün Gençler Şampiyonası’na katılmak üzere İtalya’ya gidiyor" diye konuştu.



"2020 Tokyo’ya aday sporcularımız var"


Kara, 28 Temmuz tarihinde yapılacak Gençler ve Büyükler Dağ Koşusu Dünya Şampiyonası’na Ferhat Bozkurt ile Abdusselam Bingöl’ün katılacaklarını söyleyerek, konuşmasına şöyle devam etti:


"İnşallah güzel bir başarı ile Gençler Pist Şampiyonası’nda ve dağ koşusunda iyi bir derece ile ülkemize döneceklerdir. Altyapımızda da gelecek vadeden sporcularımız var. Onlarda bu arada spor lisesi sınavına girdiler ve kazandılar. İnşallah bu başarı sağlayan ağabeylerini takip ederek Türk atletizmine ve milli takıma girmeye çalışacaklar. Antrenörlerimiz Fahri Tunçtan ile Nurettin Acar ise bu genç kardeşlerimizi iyi bir şekilde yetiştiriyorlar. Bu arada 2020 yılında Tokyo’da yapılacak olan olimpiyatlara katılmaya aday sporcularımız var. Bin 500 ile 3 bin metrede Ömer Oti, yarı maratonda Saffet Elkatmış ve 10 bin metrede Ferhat Bozkurt’u hedefliyoruz. Bu sporcularımız olimpiyat barajını geçtikleri için federasyon tarafından maaşları ödeniyor. Hedefimiz Bitlis’ten olimpiyatlara bir sporcu göndermektir. 2015 yılında Çin’de yapılan Yıldızlar Olimpiyat Yarışları’na sporcu göndermiştik. İnşallah 2020 yılındaki olimpiyatlara ilimizde bir ve iki gencimizi gönderebilirsek mutlu olacağız.”



"İlimizi en iyi şekilde temsil ediyoruz"


Yaklaşık 20 yıldır milli takımda görev yaptığını belirten Kara, “Bugüne kadar 45’in üzerinde sporcumuzu Bitlis’ten milli takıma gönderdim. İlimiz yüksek olan rakımı nedeniyle atletizm sporuna çok yatkındır. Diğer spor dallarına da yakındır, ama diğer spor dalları benim gibi şanslı değiller. Benim yanımda yetişen milli sporcularım şu anda antrenör olarak görev yapıyorlar. Elde etmiş olduğumuz başarılar bir ekip işidir. Geçen yıl milli takıma 5 sporcu verdik. Beden eğitimi ve yüksek tahsil yaptığı zaman devlet bunlara her yıl karşılıksız burs veriyor. Ayrıca spor hayatlarını noktalayan sporcularımızın çoğu da okullarda ya beden eğitimi öğretmenliği yapıyorlar ya da antrenörlük yapıyorlar. Çok mutluyum, çünkü vicdanen rahatım. İlime ve gencime yatırım yaptım. Bugün Türk Atletizm Milli Takımı’nda bütün branşlarda mutlaka sporcularımız olmuştur. Tabii bu da büyük çalışmanın ve özverinin sonucudur. Benim yanımdaki ekibim atletizmden geldikleri için bu işi de bildiklerinden dolayı ilimizi ve ülkemizi en iyi şekilde temsil ediyoruz. Ferdi sporlarda ilimizin başarısı daha yüksektir. Bundan dolayı ferdi sporlara biraz daha fazla katkı sağlamak lazım" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis Eren Üniversitesi öğrencilerinden, Filistin için 10 günlük oturma eylemi Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) öğrencileri, Filistin için 10 günlük oturma eylemi başlattı. Rahva Yerleşkesindeki Memduh Eren Camisi’nde öğlen namazı sonrası BEÜ İnsani Değerler Kulübü öncülüğünde bir araya gelen grup, kampüs içerisinde pankartlarla yürüyüş yaptı. Sloganlarla yürüyen grup daha sonra basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklamasını okuyan Eren Üniversitesi (BEÜ) İnsani Değerler Kulübü Başkanı Muhammed Beyazalma, 10 gün sürecek oturma eylemi ile Filistin’e destek vereceklerini söyledi. Beyazalma, 7 Ekim Aksa Tufanı sonrasında gelişen olaylar, insanlık tarihinin en vahşi katliamlarından birinin yanında yine insanlık tarihinin en şerefli ve sebatkâr direnişlerinden birini tüm dünyanın gözleri önüne serdiğini söyledi. Beyazalma, “Tarihteki tüm önemli dönüm noktalarında olduğu gibi bugün de Gazze’de süregelen katliam ve direniş, doğruyu yanlıştan, haklıyı zalimden, izzeti zilletten ayırt eden bir Furkan olarak karşımızda duruyor. Siyonistler, Filistin’de sadece bir halkı değil aynı zamanda insani tüm ilke ve değerleri sistematik bir şekilde katlediyor. Batılı devletler ise bu katliama göz yummanın da ötesinde İsrail’i açıktan desteklemekten çekinmiyor. Katil devleti soykırım silahlarıyla teçhiz eden ABD, Gazze’deki mezalimin bizatihi faili konumunda olmayı sürdürüyor. Emperyalist ABD, Gazzeli mücahitlerin zillete uğrattığı Siyonistleri koruyup kollarken, son günlerde ABD’nin çeşitli eyaletlerindeki üniversitelerde Siyonizm karşıtı gösterilerin yoğunlaştığına şahitlik ediyoruz. Harvard’dan Yale’e, California’dan Texas’a kadar Amerika’nın önde gelen 25’e yakın üniversitesinde devam eden destek eylemlerinde bir taraftan Siyonist vahşet lanetlenirken diğer taraftan Amerika’nın İsrail’e verdiği destek protesto ediliyor. Kampüslere adeta Filistin kampları kuran öğrencilere akademisyenler de destek veriyor. Gazze’de yakılan direniş meşalesinin aydınlığında dünya, zulmün membağı ABD’de zalim yöneticilerine hakkı çekinmeden haykıran binlerce vicdan sahibine şahitlik ediyor. Bizler, üniversite öğrencileri olarak Columbia Üniversitesinde başlayarak Amerika’da dalga dalga yayılan Filistin eylemlerine Türkiye’den selam gönderiyoruz” dedi. Açıklamanın ardından kampus içerisinde oluşturulan alanlarda 10 günlük oturma eylemi başlatıldı. Yürüyüş ve basın açıklamasına BEÜ öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Kayseri ERÜ’de ‘9. Uluslararası Erciyes Tıp Tıbbi Genetik Kongresi’ başladı Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen 9. Uluslararası Erciyes Tıp Tıbbi Genetik Kongresi Sabancı Kültür Sitesi’nde başladı. 30 üniversiteden 150’nin üzerinde katılımcıyla gerçekleştirilen ve 3 gün sürecek kongre kapsamında yaklaşık 35 konferans gerçekleşecek. Bu konferanslara 6 ayrı ülkeden konuşmacılar katılacak. Kongrenin çıktıları da bir dergide yayınlanacak. Kongrenin açılışında konuşan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Alper Kemaloğlu, tıp fakülteleri arasında ilk 10’da yer alan, akredite bir tıp fakültesi olan Erciyes Tıp’ın her zaman bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetlere ev sahipliği yapmaktan onur ve gurur duyduğunu ifade etti. Her genin bir hikâye anlattığına işaret eden Prof. Dr. Cemal Alper Kemaloğlu, “Bu hikâye insanlığın hikâyesi ve sizler bu hikâyeleri öğrenip yeniden insanlığa armağan eden bilim insanlarısınız. Gen tedavilerinin ve genetik mühendisliğin geleceğin tıbbı olduğunu hepimiz biliyoruz. İnsanın biyolojik sırları genetik malzemesinde saklı ve bu sırlar çözüldükçe hem dejeneratif tıp alanında hem de hastalıkların kök nedenleri hususunda çok ciddi ilerlemeler kaydedeceğimiz açık. Eğer tıpta bir Kopernik Devrimi olacaksa bu kesinlikle genetik alanında olacaktır. Ben buna böyle inanıyorum ve işinize büyük bir saygı duyduğumu belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi aynı zamanda Kongre Başkanı Prof. Dr. Munis Dündar da mensubu olduğu kurumda hem ulusal hem uluslararası anlamda önem taşıyan bir kongrenin açılışını gerçekleştirmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bazı bilimsel aktivasyonları yeterli performansta uluslararası düzeyde ortaya koyamamaktan yakınan Prof. Dr. Munis Dündar, Türk Genom Projesi’nin uluslararası düzeyde mecrasını bulamamasının önemli bir nokta olduğuna dikkati çekti. Türkiye’de önemli genetik merkezleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Munis Dündar, dernek temsilcilerine seslenerek, “Genom projesinde önemli bir rolünüzün olması lazım. Cemiyet ilişkileri kurarak bu ulusa bu hizmeti sunmamız lazım. Birinci vazifemiz bence bu ve çok önemli. Şu anda biz dünyada hem genetiğin hem de biyoteknolojinin altın çağını yaşıyoruz. Bizim bu altın çağını hissetmemiz ve rekabet etmemiz lazım. Çok genç yetişmiş genetikçilerimiz, uluslararası düzeyde hocalarımız var. Bunların bence gerçek mecrasını bulmasında önemli bir ulusal politika oluşturulması lazım” dedi. Genetik camiası olarak çok hızlı büyüdüklerini belirten Tıbbi Genetik Derneği Başkanı Doç. Dr. Taha Bahsi, yarısı kamuda yarısı özel sektörde olmak üzere şu anda 118 adet Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı Genetik Hastalıklar Değerlendirme Merkezi bulunduğunun altını çizerek, hem Türkiye’de hem de yurt dışında önemli hizmetler vermeye çalışan bir bölüm haline geldiklerini söyledi, “Genetiği geliştirmek için elimizden geleni yapıyoruz” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından kongre, Çocukluk Çağı Nadir Hematolojik ve Onkolojik Hastalıklarda Okuryazarlık başlıklı birinci oturumla devam etti. İlk oturumun birinci konuşmacısı olan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Yılmaz Güleç “Çocukluk Çağı Nadir Hematolojik / Onkolojik Hastalıklarda Kime Ne Zaman Hangi Testler Yapılmalı?”, Samsun Üniversitesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Özlem Sezer “Çocukluk Çağı Nadir Hematolojik/Onkolojik Hastalıklarda Genetik Sonuçların Klinisyen Tarafından Doğru Okunması” ve son olarak Çocuk Hematoloji Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Tunç Fışgın ise “Pediatrik Hematolog / Onkolog Genetikçiden Ne Bekler?” başlıklı sunum yaptı.
Ankara Gölbaşı’nda ata tohumları toprakla buluştu Gölbaşı Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nce üretilen yerli ata tohumları, Belediye Başkanı Yakup Odabaşı’nın da katıldığı programda toprakla buluştu. Gölbaşı Belediyesi, yerli ve milli ata tohumlarına sahip çıkıyor. Her yıl olduğu gibi bu yılda Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından üretilen ata tohumları, Belediye Başkanı Yakup Odabaşı ve Şehit Hakan Can TOKİ Anaokulu öğrencilerinin katıldığı ‘Ata Tohum Serpme Programı’nda toprakla buluştu. Yerli tohum geleneğini yeniden canlandırmak amacıyla Gölbaşı Belediyesi serasında üretilen tohumların ekimi sırasında Odabaşı, çocuklarla tek tek ilgilendi. Programda domates, biber, salatalık tohumlarının ekimi gerçekleştirildi. Belediye Başkanı Odabaşı yaptığı konuşmada, “Belediye olarak teknolojinin nimetlerinden yararlanırken, geçmişimizi de unutmuyoruz. Bu tohumlar bize atalarımızın emaneti. GDO’suyla oynanmamış, yerli ve milli tohumlar. Bu tohumları müdürlüğümüzün serasında fide haline getirip vatandaşlarımıza dağıtıyoruz. Vatandaşlarımızın sağlıklı ürünler tüketmesini sağlıyoruz. Biz kültürümüze sahip çıkıyoruz. Bu tohumları gelecek nesillere aktarmak için de koruma altına aldık. Bugün çocuklarımızın tohumları toprakla buluşturduğu anlarda yaşadıkları heyecana tanık olduk. İnşallah geleceğin ziraat mühendisleri, bakanları bu çocuklarımızın arasından çıkacak. Onların da bu ata tohumlarına sahip çıkacağına inancımız tam" dedi. Odabaşı, etkinliğe katılan çocuklara hediyeler de verdi. Program hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi.
Sivas Doktorlar bildiri yayınladı: “Gazze’de yaşanan işgali ve soykırımı reddediyoruz" Suşehri Devlet Hastanesi çalışanları, İsrail’in Gazze halkına yaptığı katliamlara dikkat çekmek amacıyla hastane önünde toplanıp bildiri okuyarak, açılan dövizlerle Gazze halkına destek verdiler. Suşehri Devlet Hastanesi binası önünde gerçekleştirilen eyleme Suşehri Devlet Hastanesi hekimleri ve çalışanlar katıldı. Suşehri Devlet Hastanesi Diş Hekimlerinden Merve Matur’un Gazze zulmüyle ilgili okuduğu bildiride, “ İsrail’in 2023 Ekim ayında Gazze Şeridi’ne yönelik önce hava saldırıları, ardından kara harekatı şeklinde işgal girişimi 5 ayı aşkın süredir şiddeti tırmanarak sürüyor. Bu süreçte çok sayıda çocuk, kadın, yaşlı ve sivil hayatını kaybetti. Ayrıca halkın önemli bir kısmı göç etmeye zorlandı. İsrail savaş hukukunu tamamen ayaklar altına alarak dokunulmazlığı olan hastaneler, sağlık kuruluşları, ibadethaneler gibi özel mekanlara da saldırılarda bulundu. Dünya halklarının ve onurlu insanların aylardır seslendirdiği üzere bizde Gazze’de yaşanan işgali ve soykırımı reddediyor, her zaman Gazze halkının yanında olduğumuzu beyan ediyoruz’’ dedi. “İşgalci İsrail insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza atıyor” İşgalci İsrail’in insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza attığını söyleyen Uzman Doktor ve Psikiyatri Uzmanı Mücahit Gökduman, “Burada İsrail’in yatığı insanlık dramına ve soykırıma dikkat çekmek için toplandık. Filistin toprakları, yağmalanıyor, işgal ediliyor, insanlar acımasızca öldürülüyor. İşgalci İsrail insanlık tarihinde hiç görülmemiş suçlara imza atıyor. Gazze’de çalışan sağlık çalışanlarının hepsi bu durumdan etkilenmiş durumda. Gazze’de gözyaşı var, kan var, zulüm var fakat sabır da var, direniş de ve tevekkül de var’’ dedi. Yapılan açıklamaların ardından sağlık çalışanları görev yerlerine dağıldı.