- 08 Mart 2019 Cuma 13:32

Minik Eymen, tedavi olmazsa bir daha yürüyemeyecek

A
A
A
Minik Eymen, tedavi olmazsa bir daha yürüyemeyecek

Bitlis’in Tatvan ilçesinde yaşayan Akburak ailesinin ikiz çocuklarından biri olan 2 yaşındaki Serebral Palsi (beyin felci) hastası Eymen Akburak, kısa süre içerisinde tedavi edilmezse bir daha yürüyemeyecek.

Bitlis’in Tatvan ilçesinde yaşayan Akburak ailesinin ikiz çocuklarından biri olan 2 yaşındaki Serebral Palsi (beyin felci) hastası Eymen Akburak, kısa süre içerisinde tedavi edilmezse bir daha yürüyemeyecek.


İlçenin Karataş Mahallesi’nde ikamet eden Akburak ailesinin ikiz çocuklarından biri olan minik Eymen, henüz iki aylıkken geçirdiği beyin felci nedeniyle zor günler yaşıyor. Ailesinin maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle düzenli bir tedavi göremeyen minik Eymen, kısa süre içerisinde gerekli tedavi yapılmazsa bir daha yürüyemeyecek. Tedavisi için gerekli olan paranın toplanması için yetkili kanallardan onay alıp yardım hesabı açan aile, şimdilerde ise hayırseverlerden uzanacak yardım elini bekleniyor.



Oturamıyor ve yürüyemiyor


Henüz 7 aylıkken ikiz kardeşi Eslem ile birlikte erken doğumla dünyaya gelerek ailesine ikiz bebek sevinci yaşatan Eymen bebek, hastalığı sebebiyle zor günler geçiriyor. Geçirdiği rahatsızlığı nedeniyle vücut hareketleri ve kas koordinasyonu kalıcı şekilde etkilenen Eymen bebek, bu nedenle rahat hareket edemediği gibi ne oturabiliyor ne de yürüyebiliyor. Daha öncesinde de geçirdiği hastalığa bağlı olarak bazı operasyonlar geçiren ve fizik tedavileri gören minik Eymen, ailesinin maddi durumunun yetersiz olmasından dolayı düzenli bir tedavi göremediği için bir türlü sağlığına kavuşamadı. Her geçen gün hareket kabiliyetini yitirmeye başlayan minik bebek, henüz gelişim çağında olduğu için sıkı bir tedavisi süreciyle sağlığına kavuşması mümkün.



Baba asgari ücretle çalışıyor


İlçede bulunan bir kurumda asgari ücretle çalışan baba Osman Akbulak, minik Eymen’in iyi bir tedaviden geçmesi gerektiğini ama maddi imkansızlıklardan dolayı kontrollerini bile yaptıramadıklarını söyledi. Asgari ücret haricinde hiçbir gelirlerinin olmadığını ve bununla ancak ev kirası ile evinin ve çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayabildiğini ifade eden baba Osman Akburak, Eymen’in tedavisi için maddi anlamda hiçbir şey yapamadıklarını belirtti.


Henüz 4 yıllık evli olduklarını ve 2 yıldır çocuklarına şifa aradıklarını kaydeden Osman Akburak, “Çocuklarım 2 yıl önce henüz 7 aylıkken Batman’daki hastanede ikiz doğdu ve 2 ay boyunca kuvözde kaldı. 2 ay sonra kızım Eslem ve ardından oğlum Eymen bize teslim edildi. Tatvan’daki evimize getirdikten birkaç gün sonra kızım ve oğlumun fıtık olduğunu öğrendik. İkisinin Van’da birlikte kasık fıtığı ameliyatı gerçekleştirildi. Ameliyattan 2 gün sonra Eymen gece fenalaştı ve Tatvan’daki hastaneye götürdük. Bizi ambulansla Van’a gönderdiler. Eymen’in bağırsakları ters olduğu için 2 gün içinde 2 ameliyat yapıldı. Eymen bağırsak ameliyatı geçirdikten sonra 7 gün yoğun bakımda kaldı. Eymen’i eve getirdikten sonra kontrolü için tekrar Van’a götürdük. Eymen’in kendini sürekli kastığını fark ettik. Bu durumu sorduğumuzda ve hastanede yapılan tahliller sonucu Serebral Palsi, yani beyin felci olduğunu öğrendik. Bu nedenle Van’dan İstanbul’a sevk edildi. İstanbul’da yapılan tahlil ve tedavi sonucunda fizik tedavisi görmesi gerektiğini söylediler. Tatvan’da 8 ay fizik tedavi gördü ve 8 aydan sonra kontrol amaçlı önce Ankara’ya, ardından da İstanbul’a götürdüm. Ankara’daki hocamız bize Eymen’in doğarken ya da kuvözde beyin kanaması geçirdiğini söyledi. İstanbul’da ise, Eymen’e fizik tedavisi öneren hocamız, Tatvan’da 8 ay görülen fizik tedavinin işe yaramadığını ve çocuğu ileriye değil de geriye götürdüğünü söyledi. Fizik tedavisi için İstanbul’da 10 gün kaldık ve Eymen’in bu 10 gün içinde çok değiştiğini fark ettik. Biraz konuşmaya başladı ve hareketleri değişti. 3 ay sonra tekrar İstanbul’a gelmemiz gerektiğini ve her 3 ayda bir 10 gün süreyle oradaki fizik tedavi kampına katılmamız gerektiğini söylediler” dedi.



“Uzanacak yardım elini bekliyoruz”


Gerekli izinleri aldıktan sonra yardım hesabı açtıklarını ve şimdi uzanacak bir yardım eli beklediklerini ifade eden Osman Akburak, “Yapılacak tedavinin 2 yıl boyunca aralıksız devam etmesi gerekir. Bu tedavi çocuğumuza iyi geliyor ama bize 10 günlük fizik tedavi kampı maliyeti ve yurt dışından sipariş edilen ilacın fiyatı 9 bin 200 lira ediyor. Maddi imkanımız kısıtlı olduğu için bu tedaviyi devam ettiremiyoruz. Ancak evde oyuncaklarla beden hareketlerini yaptırabiliyoruz ama bunun da faydası yok. Hayırsever insanların desteği olursa çocuğumuzu her 3 ayda bir 10 günlüğüne fizik tedavi kampına götürebileceğiz. Bu konuda valiliğe dilekçe yazarak onay aldık ve hayırsever insanların yardım desteği amacıyla çocuğumuz Ali Eymen Akburak adına Vakıflar Bankası Tatvan Şubesi TR17 0001 5001 5800 7308 5182 77 nolu hesabı açtırdık” diye konuştu.



“Tedavi edilmezse bir daha yürüyemeyecek”


Gerekli olan tedavinin kısa süre içinde başlamaması durumunda bir daha tedavinin olumlu sonuç vermemesi yani bir daha yürüyememe gibi bir riskle karşı karşıya olduklarına dikkat çeken minik Eymen’nin annesi Eylem Akburak da hayırseverlerden destek istedi. Çocuğunun her geçen gün gözlerinin önünde erdiğine şahit olduklarını ifade eden Akburak, çocuğunun tedavisi için duyarlı ve hayırsever insanların desteğine ihtiyaç olduğunu söyleyerek, “Çocuğumuz hayat dolu, ama hasta. Tek isteğimiz, çocuğumuzun sağlığına kavuşmasıdır. Onun içinde bir maliyet ve tedavi süreci gerekiyor. Tedavinin de kısa süre içinde olması gerekiyor. Çünkü şu an çocuğumuz gelişim çağında olduğu için uygulanacak tedaviye olumlu cevap vereceği belirtiliyor. Eğer bu tedavi 1 ya da 2 yıl geciktirilmiş olursa, bir daha yürüyemeyeceğini söylüyorlar. Bu da bizleri kahrediyor, ama elden de hiçbir şey gelmiyor. Tek umudumuz yardımsever insanlardır. Onlardan yarım eli bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye’de konser verecek olan Kızılordu Korosu’na protesto Çoğulcu Demokrasi Partisi, önümüzdeki günlerde Türkiye’de konserler verecek olan Kızılordu Korosu’nu protesto etti. Çeşitli pankart ve dövizlerin açıldığı eylemde konuşan partinin Genel Başkanı Faruk Arslandok, "Bu yas ve anma günlerine denk gelen tarihlerde, soykırım ve sürgünlerin uygulayıcısı Rus ordusunun korosuna böyle bir organizasyonun yapılmış olması utanç vericidir" dedi. Çoğulcu Demokrasi Partisi, Mayıs ayında Türkiye’de konserler verecek olan Rus Kızılordu Korosu’nu, Kırım Tatar ve Çerkez halklarının sürgün ve soykırım kurbanlarını andığı günlerde konser vereceği gerekçesiyle protesto eylemi düzenledi. Beyoğlu’nda düzenlenen eylemde ’Kanımızı içtiniz, hiç olmazsa yasımıza saygı gösterin’, ’Kafkasya ve Kırım Yas Tutarken Kızılordu Baykuşları Çatımızda Ötemez’ gibi yazıların olduğu dövizler ve pankartlar açılarak koro için tepki gösterildi. "Soykırım ve sürgünlerin uygulayıcısı Rus ordusunun korosuna böyle bir organizasyonun yapılmış olması utanç vericidir" Konuya ilişkin açıklama yapan Çoğulcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Faruk Arslandok, "Çerkes’ler ve Kırım tatarları Rus çarlığı tarafından anayurtları işgal edilmiş, Rus çarlığı ve Sovyet Rusya tarafından farklı zamanlarda soykırıma ve sürgüne uğratılmış iki halktır. Çerkes’ler Rus Çarlığı’nın anavatanlarını işgal girişimine karşı 101 yıl yurtlarını ve özgürlüklerini korumak için, bu orantısız güce karşı destansı bir özgürlük mücadelesi vermişlerdir. Bu mücadele sırasında Rus Çarlığı’nın devasa imparatorluk ordusu orantısız bir güçle, yurdunu ve özgürlüğünü savunan Çerkes halkına acımasız bir soykırım uygulamıştır. Bu yıl da, Çerkes’ler ve Kırım Tatarları, önceki yıllarda olduğu gibi Soykırım ve sürgün anmalarına hazırlanırken çok talihsiz bir gelişme gündeme gelmiştir. Rus Kızıl Ordu Korosu’nun tam da bu anma tarihlerine denk gelen bir organizasyonla, 14 - 25 Mayıs tarihleri arasında, ülkemizde bir dizi konser vereceği duyurulmuştur. Çerkes ve Kırım Tatarları için çok büyük anlamı olan bu yas ve anma günlerine denk gelen tarihlerde, soykırım ve sürgünlerin uygulayıcısı Rus ordusunun korosuna böyle bir organizasyonun yapılmış olması utanç vericidir" ifadelerini kullandı.
Mersin Volkan Demirel: "İstifa etmek istedim, etmem de gerekiyordu ama olmadı" Hatayspor Teknik Direktörü Volkan Demirel, Başakşehir mağlubiyeti sonrası yaptığı açıklamada, bütün sorumluluğun kendisine ait olduğunu belirterek, ""İstifa etmek istedim, etmem de gerekiyordu ama olmadı"" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Hatayspor, Mersin Stadyumun’da oynan karşılaşmada Başakşehirspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılama sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Hatayspor Teknik Direktörü Volkan Demirel, alınan sonuca rağmen oyuncularının hem bugünkü maçta hem de geçen haftaki Antalyaspor maçında ellerinden gelen mücadeleyi yaptıklarını vurguladı. Demirel, "Bu hafta pozisyona dahi girmeden iki farklı üstünlük kurdular. Son yaptığımız değişikliklerle Dadashov’un golü ve sonra yine hem maçın başındaki pozisyonlar hem de gollerden sonraki pozisyonlarda alabileceğimiz maçı ne yazık ki mağlup olarak yine hanemize sıfır puanla bir sonraki haftaya taşıyoruz" diye konuştu. "Bu takımı kuran benim, sorumluluk bana ait" Antalyaspor maçının da aynı şekilde, Antalyaspor’un herhangi bir pozisyonu olmadan yine iki şutla bittiğini kaydeden Demirel, "Bu hafta da aynı şekilde. Yani şunu demek istiyorum. Oyuncular ellerinden gelen mücadeleyi yapıyor. Biz genç bir takımız. Türkiye ligini bilmeyen oyunculardan kurulu bir takımız. Bunları neden söylüyorum? Son dakika 2-1, bütün herkes gitmiş. Orada bile pas yapmaları aslında ne kadar bu lige yabancı olduklarını ya da ne kadar genç olduklarını gösteriyor. Tecrübeli olmadıklarını gösteriyor. Bunu da söylüyorum hep. Bu takımı kuran benim, sorumluluk bana ait. Ama elimizden geldiği kadar bu sene sezon başından beri ettiğimiz bir çok mücadele var. Bu 4 maçta da saha içinde yine elimizden gelen mücadeleyi vermek istiyoruz, vereceğiz de. Kimsenin şüphesi olmasın. Ama sonucunda inşallah hakkımızda, tüm herkes için bunun altını çizerek söylüyorum. Tüm herkes için inşallah en hayırlısı olur. Ama biz elimizden geldiği kadar 4 hafta boyunca ligde kalmak için mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Bu takım düşecekse, bütün sorumluluk bende" Volkan Demirel, ilk gol öncesi yaşanan pozisyondaki penaltı itirazıyla ilgili bir soruya ise şu şekilde yanıt verdi: "Bu da bizim tecrübesizliğimizi gösteriyor. Çünkü mesela evet penaltı pozisyonunda biz itiraz ediyoruz ama takım o ara yine bir durdu. Sonrasında atılan bir uzun top, indirilen top ya da şut attıklarından sonra direğe çarparak gol olan bir pozisyon. Yani aslında futbol detaylarda gizli. Ama tabii ki bunu kimseye anlatamıyorsunuz. Futbol biraz ülkemizde at gözlüğü ile izlendiği için herkes olan duruma veya olan skora göre, her şey sonuç odaklı olduğu için ülkemizde, o yüzden diğer detayları görmekten, düşünmekten, konuşmaktan çekiniyoruz. Ben yine söylüyorum. Ben bunların arkasına sığınmıyorum. Eğer bir pasta varsa ve bu takım düşecekse bütün sorumluluk bende. El kaldırıyorum. Ama bu takım düşmeyecekse, ligde kalacaksa da pasta ortada isteyen istediğini yiyebilir. Ne olduğunu, ne bittiğini biz biliyoruz, oyuncular biliyor, çalışanlar biliyor, personel biliyor. Evet, bu takım burayı hak etmiyor ama dediğim gibi tecrübesizliğimiz, gençliğimiz, yeni kurulmamız ve birçok engele rağmen mücadele etmemiz bizi ne yazık ki buralara getirdi." "İstifa etmek istedim, etmem de gerekiyordu ama olmadı" Mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Demirel, "Belki istifa eder misin, etmez misin, tribünler bağırıyor, haklılar, saygı duyuyorum. Yazıyorlar, haklılar saygı duyuyorum. Ama dediğim gibi bundan sonra, benden sonra buraya 4 maçlık birisi de gelse, belki istifa etmek istedim, etmem de gerekiyordu ama olmadı. Neden olmadığını da yeri gelince konuşuruz. Ama 4 hafta boyunca şimdi ben buradayken takımı bırakmak, tabii ki ’git derlerse’ yine giderim hiç başımın üstünde yerleri var. Hiç öyle bir derdim de yok ama 4 hafta boyunca burada nasıl bir sene bütün mücadeleleri biz verdiysek, bu ekiple çalışanlarla, futbolcularla nasıl bir mücadeleyi verdiysek, bundan sonra da 4 maç vereceğiz. Ondan sonra da oluyorsa olacak, olmuyorsa olmayacak. Oluyorsa da yine dimdik duracağım buraya çıkıp olmuyorsa da yine buraya dimdik çıkacağım. Çünkü bu çocuklar her şarta ve koşula rağmen mücadele ediyorlar. O yüzden saygıyla hak ediyorlar" şeklinde konuştu.
İstanbul Serdar Topraktepe: “Hakem takdir haklarını Fenerbahçe’den yana kullandı” Beşiktaş Yardımcı Antrenörü Serdar Topraktepe, hakem Volkan Bayarslan’ın takdir haklarını Fenerbahçe’den yana kullandığını söyledi. Topraktepe, Al-Musrati’nin gördüğü kırmızı kartın ise doğru olduğunu belirtti. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Beşiktaş, deplasmanda Fenerbahçe’ye 2-1 mağlup oldu. Beşiktaş Yardımcı Antrenörü Serdar Topraktepe, müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu. “Oyuncularıma karakter koydukları için teşekkür ederim” Libyalı futbolcu Al-Musrati’nin 25. dakikada gördüğü kırmızı kartın oyun planlarını değiştirdiklerini dile getiren Topraktepe, “Fenerbahçe’nin bize baskılı başlayacağını biliyorduk. İlk 20 dakikada bunu tahmin ettik. Geçiş oyunlarıyla 20 dakikadan sonra öne taşıyacaktık oyunu ama Al Musrati’nin kırmızı kartı planlarımızı değiştirdi. Sonra mecburen farklı bir oyun oynadık ama 10 kişi olmamıza rağmen ikinci yarı kesinlikle oyunu bırakamayan, sonuna kadar mücadele eden bir takım izledik. Bu Beşiktaş’ın karakterinde var. Oyuncularıma karakter koydukları için teşekkür ederim” ifadelerini kullandı. “Semih kanatta oynamak istediğini söyledi” Serdar Topraktepe, Semih Kılıçsoy ile maçtan önce hangi pozisyonda görev alacağına ilişkin bir konuşma gerçekleştirdiğini belirterek, “Kanatta oynamak istediğini söyledi. ’Devre arasında Muleka ile isterseniz yer değiştirin’ dedim. Ama orada oynamak istiyorum dediği için değiştirmedim” şeklinde konuştu. “Hakem takdir haklarını Fenerbahçe’den yana kullandı” Müsabakanın hakemi Volkan Bayarslan’ın takdir haklarını ev sahibi ekipten yana kullandığını savunan siyah-beyazlı çalıştırıcı, “Futbolcularım maç boyunca çok iyi karakter koydu. İkili mücadelelerde çok iyiydik. Hakem 10 kişi kalmamıza rağmen takdir haklarının büyük bölümünü Fenerbahçe’de yana kulandı. En son geri atılan pasta Gedson kaleciyle çarpışıyor, Gedson’a faul veriliyor. Tam atağa çıkacakken durdurulan pozisyonlar var. Kırmızı kart kırmızı ama ikili mücadelelerde biraz daha takdir haklarını Fenerbahçe’den yana kullandığını düşünüyorum” diye konuştu. 47 yaşındaki antrenör, Avrupa kupasına gitmek istediklerini ve bu yüzden Türkiye Kupası’nı kazanmak zorunda olduklarını ancak ligi de iyi bir yerde bitirme adına kalan maçlara galibiyet için çıkacaklarını aktardı. Serdar Topraktepe, ayrıca gelecek sezon takımda görev alıp almayacağıyla ilgili yönetimle herhangi bir görüşme gerçekleştirmediğini, camianın içinden gelen biri olarak her göreve hazır olduğunu da sözlerine ekledi.