GENEL - 01 Ekim 2021 Cuma 09:49

Doç. Dr. Adem Palabıyık: “HDP tutum belgesi ile Kandil’e olan imanını tazeledi”

A
A
A
Doç. Dr. Adem Palabıyık: “HDP tutum belgesi ile Kandil’e olan imanını tazeledi”

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kültürel ve Sosyal Çalışmalar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç.

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kültürel ve Sosyal Çalışmalar Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Adem Palabıyık, “HDP tutum belgesi ile Kandil’e olan imanını tazeledi” dedi.


Doç. Dr. Adem Palabıyık, HDP’nin 27 Eylül’de açıkladığı ve kamuoyuna ilan ettiği bildiriye dair değerlendirmede bulundu. Parti olmayan bir partinin açıklamasından bahsettiğini dile getiren Palabıyık, “Bildiride HDP bir patinaj evresinde olduğu ve siyasetinin kısırdöngüye dönüştüğü tezimizi kendisi yeniden onadı. Çünkü HDP’nin ‘Demokratik Tutum Belgesi’ tekrardan kurtulma çabasına girmişken yeniden tekrara düşme hatasının yapıldığı ve bunun da ilginç biçimde farkında olunmadığı bir bağlamı beraberinde getiriyordu. Bu belge ile HDP, Kandil’e olan imanını tazeledi. HDP siyasi teşkilat lakin parti değil, Kandil’in toplumu mobilize etmek, seslenmek ve birilerine ulaşmak için kullandığı siyasal bir araç. Kanaatimize göre HDP’ye oy veren ve HDP’den siyaset adına yenilikler bekleyen kişiler için de büyük bir hayal kırıklığı oldu. Aslında bunun ontolojik açıdan birkaç sebebinin olduğunu ifade etmeliyiz. Çünkü HDP’nin kurulduğu günden beri sosyolojik açıdan en önemli misyonu, ‘halka hizmet değil PKK’ya hizmet’ olarak kabul etmiş. Bu söyleme hegemonik bir bağlam kazandırarak topluma hizmet etmeyi pozitif anlamda dönüştürememiş ve pratik ile söylem arasındaki mesafeyi hızla azaltması olmuştur. Elbette HDP, 2012 yılında dahil olduğu sosyolojik alanda kendisini ‘öteki’ olarak konumlandırmaya çalışanlara hiçbir karşılık vermedi ve PKK taraftarlığını kabullendi. Örgütsel bağ geçmişiyle, sosyalist söylem geleneğiyle ve radikal taraftarlığıyla, yani sahip olduğu habitusuyla siyasal alanı da dönüştüremedi. Sosyopolitik açıdan alan içerisindeki dönüşümler yaşanırken, diğer taraftan dönüşemeyen HDP üzerine içeriden de yöneltilen eleştiriler arttı ve günümüzde hem dışarıdan hem de içeriden yöneltilen bu eleştiriler artık HDP’nin Kürt kavramı temsiliyetini reddeden bir bağlama dönüştü. Çünkü HDP bir siyasi parti olmaktan çok PKK’nın ideolojik aygıtına dönüştü” diye konuştu.


“Tutum belgesi, PKK’nın HDP’sine bir açıklamadır ve HDP’nin değişme zamanı gelmiştir” diyen Palabıyık, “HDP’nin ‘ilkeler bildirisi’, bir manifestodan çok PKK’nın HDP’sine açıklama yaptığından, yaptığı açıklamanın ise taraftarlarının karşısında sahneye çıkıp konuşma yapmaktan ibaret olduğundan bahsetmek doğru olacaktır. HDP’nin bir siyasal partiden ziyade siyasal teşkilat ya da ideolojik aygıt olduğuna dair sözler veya pratikler, HDP’nin kendi kendine ya da kendisine söylem üreten ve bunu yaptığı sürece de birliğini koruyabilen ve gerçeklikten uzak bir erke dönergeci konumundadır. Bahsi geçen teorilerin pratiğe dönüşebilmesi de PKK’nın HDP içinde hanedanlığa ait bir içkinliğe sahip olduğunu gösteriyordu. Böylece Öcalan ve PKK ikilemine bağlı olarak atılan tüm politik adımlar, Öcalan’ın ve PKK’nın HDP’sine bir katkı olarak algılanabilirdi. HDP hiçbir zaman bunu reddetmedi, kendi parti tüzüğünü dahi Öcalan’ın kitaplarının birer özeti haline getirdi. Günümüze kadar izlenilen siyasal metodu örgüt çizgisinden çıkarmadı, her sorunun cevabını İmralı ve Kandil’de aradı ve siyasal temsilin ve TBMM’nin bir parçası olmayı başaramadı. Güçlü demokrasiyi örgütün şehir içi faaliyetlerine belediyeler aracılığı ile destek olmakta ve şehir merkezlerine çukurlar kazdıracak belediye araçlarını yönetmekte aradı. Meclisteki vekiller dahil sivil parti teşkilatını bir isme/yapıya (Öcalan veya PKK) sadakat ve hizmet disiplinine sokan, dolayısıyla partiyi en yukarıdan aşağıya işleyen fakat aşağıdan yukarıya durağan bir iletişim süreci haline getiren bir anlayış gelişmiştir. Bu anlayış ise bağımsız siyasi bir varlığı olmayan milletvekillerinin maalesef trolleşmesi ile sonuçlanmıştır. Belki de bunun değişme zamanı gelmiştir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir Hürmetçi Sazlığı turizme kazandırılacak Kapadokya Üniversitesi’nin eylem planı ile danışmanlık desteği verdiği, Orta Anadolu Kalkınma Ajansı’nın 2023 yılı Kırsal Kalkınma ve Turizm Teknik Destek Programı çerçevesinde desteklenen ’Hürmetçi Sazlığını Turizme Kazandırma Eylem Planı’ projesi çalıştay toplantısı, Hacılar Kaymakamlığı ev sahipliğinde Arena Binicilik Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu’nun başkanlığını yaptığı toplantıya; Kapadokya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bilgehan Gülcan, Doç. Dr. Üyesi Leila Akbarishahabi, GZTF Analisti Sinan Baran Bayar, Ornitolog İlker Özbahar ile çeşitli kurum ve kuruluşlardan yetkililer katıldı. Toplantıda, Prof. Dr. Bilgehan Gülcan; “Hürmetçi Sazlığını Turizme Kazandırma Eylem Planı Danışmanlığı’ ile ilgili, Doç. Dr. Leila Akbarishahabi ’Alan Tanıtımı’ ile ilgili, Ornitolog İlker Özbahar ise ’Kuş Gözlem Turizmi’ ile ilgili detay bilgileri paylaştığı birer sunum gerçekleştirdi. Kayseri’nin güney batısında bulunan ve ulusal öneme sahip sulak alan olan Hürmetçi Sazlığı, sazlıklar ve ıslak çayırlar gibi zengin ekosistemleri barındırıyor. Asya ve Avrupa kuş göç yollarının üzerinde önemli bir konuma sahip olan Hürmetçi Sazlığını, bölgenin doğal yaşam özelliklerinden dolayı da her yıl birçok yerli ve yabancı kuş ve kelebek gözlemcisi, bilim adamı ve doğasever ziyaret ediyor. Kapadokya ve Erciyes gibi popüler turistik destinasyonlara yakınlığıyla dikkat çeken sazlık, Kapadokya Üniversitesinin danışmanlık desteğiyle sürdürülebilir turizm standartlarına uygun bir şekilde bölge ekonomisine kazandırılacak. Kapadokya Üniversitesi’nin sağladığı danışmanlık desteğiyle hazırlanan eylem planı, sazlığın doğal güzelliklerini koruyarak turizme açılmasını hedefliyor. TR72 Bölgesi için önemli bir turizm potansiyeli olarak görülen Hürmetçi Sazlığı’nın, bölge ekonomisine entegrasyonu için yapılan eylem planının Proje Yürütücülüğünü Doç. Dr. Halil Burak Sakal yapıyor.
Erzurum GSİM’de 19 Mayıs ve Gençlik haftası hazırlığı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ve Gençlik Haftası için İl Müdürü Levent Çakmur başkanlığında, yapılacak olan faaliyetler hakkında istişare toplantısı yapıldı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ile Gençlik Haftası öncesinde İlçe ve Şube Müdürleriyle toplantı yapan Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, gençlik haftasının dolu dolu geçeceğini söyledi. Çakmur, 19 Mayıs günü yapılacak gösterilere şimdiden tüm halkı davet etti. Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ile Gençlik Haftası Kutlamaları için geri sayım başlarken, İl Müdürü Çakmur başkanlığında yapılan toplantıda gençlik haftası için yol haritası belirlendi. Yapılan toplantıda, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ile Gençlik Haftasında yapılacak faaliyetler üzerinde bilgi alış verişinde bulunuldu. 19 Mayıs bayramı ile gençlik haftasını en iyi şekilde kutlayacaklarını ve halkı da bu coşkuya ortak edeceklerini belirten Çakmur, tüm birimleri ile bu önemli haftaya hazır olduklarını söyledi. GSİM Müdürü Levent Çakmur, 15 Mayıs’ta Çelenk Sunumu ile başlayacak haftaya start vereceklerinin altını çizerek, Gençlik Haftası kutlamaları kapsamında spor gösterileri ve konserlerin yanı sıra bar ekipleri ile Büyükşehir Belediyesi Mehteran Takımı’nın da gösteri yapacağını ifade etti. 19 Mayıs Milli mücadelenin başlangıcı Çakmur, 19 Mayıs’a sadece gençlik bayramı gözü ile bakmadıklarını ve 19 Mayıs’ın ne anlam taşıdığını da çok iyi bildiklerini vurgulayarak, “19 Mayıs Milli Mücadelenin başlangıç tarihidir, Atatürk kurtuluş mücadelesinde gençlerin çok önemli bir rolü olduğu için Atatürk 19 Mayıs’ı Türk gençliğinin bayramı olarak ilan etmiştir. Son yıllarda 15-19 Mayıs tarihleri Gençlik Haftası ve Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı Kutlamalarını Türkiye çapında Gençlik ve Spor Bakanlığımız organize etmektedir. Bizde bakanlığımıza bağlı bir kuruluş olarak 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ile Gençlik Haftasını coşkulu bir şekilde kutlayacağız. Etkinliklerimiz ve faaliyetlerimiz dolu dolu geçecek. Tüm birimlerimizle önemli haftaya hazırız” diye konuştu. Bu arada Gençlik Haftası Zirvesine Erzurum Gençlik ve Spor İl Müdürü Levent Çakmur, Gençlik Hizmetleri Müdürü Zülküf Yılmaz, Yakutiye İlçe Müdürü Suat Yılmaz, Palandöken İlçe Müdürü Murat Tanas, Aziziye İlçe Müdürü Osman Hancı ile Şube Müdürleri Memduh Ceyhan, Köksal Kaçmaz, Hakan Kaya ile Aziziye Gençlik Lideri Ümran Öztürk katıldı.
Sakarya Bakan Şimşek: "Bu sene yüksek gelirli ülkeler grubuna girme ihtimalimiz var" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türkiye’nin çok ciddi avantajları var. Üst-orta gelirli ülkeler grubundayız. Bu sene itibarıyla ümit ediyorum ki belki yüksek gelirli ülkeler grubuna gireceğiz" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sakarya’nın Sapanca ilçesinde düzenlenen zirvede yaptığı konuşmada, geçtiğimiz sene mayıs ayında 12 aylık cari açığın 60 milyar doların üzerine çıktığını hatırlatarak, bu yıl 25 milyar dolar civarına düşebileceğine işaret etti. Şimşek, "Milli gelire oran olarak yüzde 2.5’in altına düşecek. Zaten şubat ayı itibarıyla 32 milyar doların altına inmişti. Dolayısıyla Türkiye’nin dış kaynak ihtiyacı azalıyor, bu önemli. Bunu seçim öncesi de söyledik. Vatandaşımızın portföy tercihlerine her zaman saygılıyız. Fakat belli çevreler belli portföy tercihlerini övdüler. Vatandaşımızın tercihlerine saygılıyız ama ülkenin dış kaynak ihtiyacı azalırken, ülkenin dış erişimi dramatik bir şekilde artıyorken, Türk lirası para politikasıyla çok güçlü şekilde destekleniyorken o portföy tercihlerini övmek tabii ki onların takdirinde olan bir konu. Bakın şu resim çok basit; ocak-mayıs dönemine göre Türkiye’de bankaların ve reel sektörün dış finansmana erişimi dramatik şekilde artmış durumda. Bankalar geçen sene ocak-mayıs döneminde 100 dolar borç ödediklerinde 96 dolar bulabiliyorlardı. Reel sektör firmaları 100 dolar borç ödediklerinde 73 dolar bulabiliyorlardı ama bugün rollover rasyosu yani dış borç çevirme rasyosu bankalar için yüzde 150 civarına çıkmış, reel sektör için de yüzde 120 civarına çıkmış. Bunlar aslında hepsi programın çalıştığını, programa olan güveni gösteriyor" dedi. "Türkiye ekonomisine dünyada çok güçlü bir güven var" Net portföy girişinde ciddi bir artış olduğuna dikkat çeken Bakan Şimşek, "Haziran 2023-Şubat 2024 dönemi rakamları var. Türkiye’ye yaklaşık 17 milyar dolar net portföy girişi var. Halbuki ocak-mayıs döneminde geçen sene net 3 milyar dolar civarında portföy çıkışı vardı. Dolayısıyla Türkiye’ye kaynak girişi bol. Türkiye’nin şu anda kaynak ve kaynağa erişim sorunu da yok. Hazinenin de yok. Hem de çok daha ucuza borçlanıyoruz. Reel sektörü de aynı şekilde, bankalar da aynı şekilde. Ayrıca çok taraflı uluslararası bankalardan kaynak da net bazda artıda. Uzun aradan sonra ilk defa bankalarımız sermaye benzeri uzun vadeli kaynağı küresel piyasalardan değiştirmeye başladılar. Bakın yılın ilk 2-3 ayında bankalarımız toplamda 3.5 milyar dolarlık sermaye benzeri dışarıdan kaynak buldular. Demek ki fiyatlama uygun, vade uygun. Türkiye’nin programına, Türkiye’de bankacılık sektörüne, Türkiye ekonomisine dünyada çok güçlü bir güven var, çok güçlü bir inanç var. Rezervlerde bir toparlanma var. Brüt rezervler 98,5 milyar dolardan 126 milyar dolar civarına çıkmış durumda. Arzuladığımız yerde değiliz. Bu bir süreç işi ve devam ettireceğiz" diye konuştu. "Enflasyon beklentileri yüzde 45’ti, bugün yüzde 35" Bakan Şimşek, sözlerine şöyle devam etti: "Ekim ayında ve 12 ay sonrası için enflasyon beklentileri yüzde 45’ti, bugün yüzde 35. Yıllık enflasyon oranları, haziran sonrasında düşmesinin ardından yaz aylarında çok hızlı düşecek. Göreceksiniz, piyasa-enflasyon beklentileriyle bizim hedeflerimiz arasındaki fark kapanacak. Şu an itibarıyla bile piyasa ’Siz 3-4 ay gecikmeyle hedeflerinizi yakalayacaksınız’ diyor. Biz piyasa beklentilerinin zaman içerisinde güçlü uygulamayla, kararlı uygulamayla birlikte hedeflerimize yakışacağına inanıyoruz. Türk lirasının toplam mevduattaki payı yaklaşık 11 puan artmış durumda. Bu ciddi bir artıştır. Çok güçlü bir bankacılık sektörüne sahibiz ve dolayısıyla Türkiye’nin büyümesinin önünde bankacılık sektörü kaynaklı bir sorun görmüyoruz. Kredi not artışının programı destekleyici bir patikaya da girdiğini görüyoruz" "Bu sene yüksek gelirli ülkeler grubuna girme ihtimalimiz var" Bakan Mehmet Şimşek, Türkiye’nin çok ciddi avantajları olduğunun altını çizerek, "Üst-orta gelirli ülkeler grubundayız. Bu sene itibariyle ümit ediyorum ki belki yüksek gelirli ülkeler grubuna gireceğiz. Dünya Bankası tanımına göre, kişi başı milli gelirin sadece 736 dolar daha artması lazım. 1950’ler de Türkiye orta gelirli ülkeler grubuna girmiş. Bu sene Dünya Bankası’nın tanımına göre yüksek gelirli ülkeler grubuna girme ihtimalimiz var. Olmazsa da orta vadeli program döneminde gireceğiz. Üst-orta gelirli ülkeler grubuyla karşılaştırırsak Türkiye’de önümüzdeki 10 yılda nüfus yaşlanmasına rağmen çalışma çağındaki nüfustaki büyüme yüksek seyredecek, ciddi bir avantajımız var. Ayrıca önümüzdeki dönemde yapısal reform gündemimizin en önemli bileşenlerinden bir tanesi kadınların iş gücüne katılım oranını artırmaktır. Dolayısıyla her halükarda Türkiye’de nüfus yaşlanmaya başladı. Nüfustaki yaşlanmaya rağmen bizim hala önümüzde 15-20 yıllık bir fırsat dönemi var. Türkiye bu dönemi iyi kullanacak ve Türkiye bunun sayesinde yüksek gelirli ülkeler grubu arasına girip, orada daha iyi noktalara, daha müreffeh bir ülke olma noktasında ilerleyecek" şeklinde konuştu. "Gelişmekte olan birçok ülkenin önündeyiz" Türkiye’nin gelişmekte olan ülkelerin önünde olduğunu aktaran Bakan Şimşek, "Bunun için altyapıya geçmişte çok önem verdik. Dünya Bankası’na göre lojistikte Türkiye 38’inci sırada, birçok gelişmekte olan ve gelişmiş ülkenin de önünde. Çünkü biz çok yatırım yaptık. Türkiye’nin bölünmüş otoyol haritasına baktığınız zaman arada ufak tefek farklılıklar var. Son 20 yılda altyapıya 270 dolardan fazla kaynak aktardık. Türkiye bu konuda sorununu çözdü. Önümüzdeki 30 yılda çok az yatırım ihtiyacımız var. Sadece 30 milyar dolarlık, dolayısıyla altyapıda, karayollarında büyük oranda yapmamız gerekeni yaptık. Demiryolları önümüzdeki dönemde en büyük önceliğimiz. Neden? Çünkü karbon ayak izini düşürmek istiyoruz. Bütün demiryolu hatlarının elektrikasyonu, sinyalizasyonu mevcutların. Bir de yüksek hızlı tren hatlarını inşa ama en önemlisi, sanayi üslerinin limana bağlanması. Bu bizim en büyük önceliğimiz olacak. Ve bunun için de önümüzdeki 30 yıl içerisinde 70 dolar civarında para harcayacağız. Diğer bir alan Türkiye’nin altyapı anlamında söylüyorum; havaalanlarına yatırım da tamamlandı. 26 havaalanımız vardı 20 yıl önce, bugün 3’ü inşa halinde 70 havaalanına ulaşmış olacağız. Türkiye bu konuda da ihtiyaçlarını büyük oranda gidermiş olacak. Bu alanda da artık yatırıma ihtiyaç kalmamış olacak. Şimdi daha çok yeşil sanayide dönüşüme -yapısal dönüşüm önemli bir başlıktı- kaynakları oraya aktaracağız. Bankacılık sisteminin de kaynakları oraya aktarması için gerekli çerçeveyi oluşturuyoruz" ifadelerini kullandı.