SAĞLIK - 27 Mayıs 2025 Salı 09:11

Prof. Dr. Nevin Şanlıer: "Her 10 çocuktan 2 tanesi obezite"

A
A
A
Prof. Dr. Nevin Şanlıer: "Her 10 çocuktan 2 tanesi obezite"

Ankara Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Obezite Diyetisyenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Nevin Şanlıer, "Türkiye’de maalesef ben 10 yıl sonra çocuklarımızın obeziteyle çok mücadele edeceğini düşünüyorum. Her 10 çocuktan 2 tanesi obezite. Yani yüzde 10 civarında. Yani hafif şişman değil benim söylediğim, gerçekten morbid obezite dediğimiz obezite. Birçok tedavi yöntemleri var. Ama biz tabii diyetisyenler olarak beslenmeyle bu işin çözüme ulaşacağını düşünüyoruz" dedi.


Beslenme, fizik tedavi, fizyoterapi ve sağlıklı beslenme ile ilgili çalıştaya katılmak üzere Bitlis’e gelen Prof. Dr. Nevin Şanlıer, obezitenin erkeklere nazaran kadınlarda daha çok görüldüğünü ve ciddi hastalıklara yol açtığını kaydetti. Obezitenin kanser hastalığı başta olmak üzere migren, şizofreni ve kalp rahatsızlığı gibi hastalıkları beraberinde getirdiğini beliren Prof. Dr. Şanlıer, "Obezite çok önemli bir halk sağlığı problemi. Bizim ülkemizde de hem yetişkinler için hem de çocuklar için sıkıntılı bir durum" dedi.


Şanlıer, obezitenin tüm dünya ülkelerini ilgilendiren bir sorun olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:


"Ben obezite demiyorum, globuzite diyorum. Çünkü global düzeyde, dünya çapında bütün dünya ülkelerini ilgilendiren çok önemli bir konu. Çocukluk çağından başlamak üzere aslında bebeğin beslenmesi anne karnında başlıyor. Anne karnından annenin beslenmesiyle başlayan bir süreç ölene kadar sürüyor. Eskiden bir dirhem et bin ayıp örter diyorduk. Şimdi bütün ayıplarımızı obezite ortaya çıkarıyor. Çünkü tepeden tırnağı, yani bugün yapılan çalışmalarda migren, kanser, hatta şizofreni, depresyondan tutun osteoporoza kadar pek çok hastalıkla, kalp hastalıkları, diyabetle ilişkisinin olduğunu biliyoruz."



"Artık dünyada insan ömrü artarken sanırım bir taraftan da azalacak"


Prof. Dr. Şanlıer, kadınların erkeklere nazaran biraz daha obez olduğunu sözlerine ekleyerek, "Obezite, vücut ağırlığındaki özellikle yağ miktarının artması demek. Erkeklerde bu oranın yüzde 25’in üzerinde olması, kadınlarda da yüzde 32’nin üzerinde olması obezite olarak tanımlanıyor. Bizim ülkemize baktığımız zaman kadınlar biraz daha erkeklere göre daha obez. Son verilerde erkeklere göre bir buçuk kat daha fazla olduğunu görüyoruz. Ama erkeklerde de maalesef özellikle karında biriken yağlar, bizim metabolik sendrom dediğimiz diyabet, obezite, kardiyovasküler hastalıklar, hipertansiyon disiplini dediğimiz hastalıkların üçünü kapsıyorsa biz buna metabolik sendrom diyoruz. Bu metabolik sendrom eskiden sadece yetişkinlerin problemiydi. Ancak şu an çocuklarda da metabolik sendromu görüyoruz. Artık dünyada insan ömrü artarken sanırım bir taraftan da azalacak. Çünkü bulaşıcı olmayan dejeneratif bu hastalıklar sebebiyle hepimizin herhalde yaşam süresi kısalacak. Obezite başta olmak üzere kardiyovasküler hastalıklar bütün dünyada şimdi ikinci sırada. Kanserden ölümler görülme oranı da yüksek ve beslenmeyle de çok ilişkilendiriliyor. Özellikle de bizim son yıllarda beslenme tarzımızın değişmesi, batı tipi beslenme dediğimiz testop tarzı besinlerin çok fazla kullanılıyor olması, evde çok tencere yemeklerinin yapılmaması açıkçası bu beni çok üzüyor. Bu sebeple daha çok doymuş yağ oranı yüksek, protein oranı yüksek besinler çok fazla tüketiliyor. Buna bağlı olarak da tabii ki obezite oluşuyor. Obezite gelişmiş ülkelerin sorunu mu? Hayır. Az gelişmiş ülkelerin ya da gelişmemiş ülkelerin de sorunu. Çünkü gelişmişlik derecesi arttıkça protein ve doymuş yağ alımı artarken az gelişmiş ülkelerde de karbonhidrattan beslenme tarzı artıyor. Bu nedenle de obeziteyi sıklıkla görüyoruz. Yine Türkiye’de maalesef ben 10 yıl sonra çocuklarımızın obeziteyle çok mücadele edeceğini düşünüyorum. Her 10 çocuktan 2 tanesi obezite. Yani yüzde 10 civarında. Yani hafif şişman değil benim söylediğim, gerçekten morbid obezite dediğimiz obezite. Birçok tedavi yöntemleri var. Ama biz tabii diyetisyenler olarak beslenmeyle bu işin çözüme ulaşacağını düşünüyoruz" diye konuştu.



"Yaz aylarında günde en az 12 bardak su tüketilmeli"


Şanlıer, kırmızı etin yerine daha çok beyaz et tüketilmesi gerektiğini ifade ederek, "İlaç tedavileri, ameliyatlar yapılabiliyor ama yaşam kalitesini arttırmak adına bir beslenme planıyla, yani kişinin yaşına, cinsiyetine, fiziksel aktivite düzeyine, özel durumuna ya da herhangi bir hastalığı varsa buna göre biz beslenme planlarımızı yapıyoruz. Herkesin beslenme planı farklıdır, parmak izi gibidir. Kişiye özel olması gerekiyor. Mümkün olduğu kadar da Akdeniz tipi beslenme. Yani ne demek? Her şeyin doğalını kullanmayı tavsiye ediyorum. Bol su tüketelim. Hele şimdi yaz geliyor, 12 bardak su içelim. Bunun dışında tam tahıllardan yapılan ekmek, tam buğday unundan yapılan ekmek, makarna, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı, kuru baklagilleri mutlaka soframızdan eksik etmeyelim mümkün olduğu kadar. Kırmızı etin miktarını azaltalım, haftada 2-3’e düşürelim. Daha çok beyaz etleri tüketmekte fayda var. Bol sebze meyve, tabii meyve ile oturup bir kasa meyve yemeyeceğiz. Bizim ihtiyacımız olan günde 2-3 porsiyon, buna göre 2-3 porsiyon tüketmek lazım. Süt, yoğurt, ayran biliyorum Doğu Anadolu’nun çok sofralarında eksik etmediği bir besin. Özellikle yoğurt. Bunun tüketimini de arttırarak sağlıklı beslenme sağlayabiliriz. Aynı zamanda iyi yağlar kullanalım. İyi yağlar dediğimiz zaman mesela ben salatama zeytinyağı kullanabilirim ama yemeklerde ayçiçek yağı, en azından üç tür yağı karıştırarak yemeklerinize ilave etmenizde yarar var diye düşünüyorum. Aynı zamanda da fiziksel aktivite. Maalesef çocuklarımız, hepimiz aslında televizyon, bilgisayar, akıllı telefonlar, bunların başında çok vakit kaybediyoruz. Hareketli olmak lazım, daha aktif yaşamak lazım. En azından haftada 3-4 kez, yarım saat, 45 dakika, gücümüz yetiyorsa 1 saat yanımızdaki biriyle konuşabilecek düzeyde yürüyüş yapsak bile spor salonuna gitmemize gerek yok. Bu yürüyüşü yapmamız bile bizim için bir fiziksel aktivite olacaktır. Obeziteli vatandaşlarımızın vücut ağırlıklarını öğrenerek en yakın sağlık kuruluşlarına veyahut da diyetisyen arkadaşlarımızın olduğu birimlerde gidip sağlıklı beslenme önerileri almalarında yarar var. Çünkü obezite artık ayıplarımızı ortaya çıkarıyor. Bizler insan olarak sağlıklı yaşama hakkımız olduğunu biliyoruz. Bu nedenle de lütfen sağlıklı beslenelim, yeterli, dengeli beslenelim. Özellikle çocuklarımıza şeker içeren meşrubatlar, gazlı içecekler, kızartmalar, paketli ürünleri tükettirmeyelim. Anne baba olarak ısrara bazen dayanamıyoruz ama lütfen hiç tükettirmeyelim. Çok istiyorlarsa ayda bir iki kez olabilir, öyle tükettirelim, daha fazla tükettirmeyelim diyorum" şeklinde konuştu.



Prof. Dr. Nevin Şanlıer: "Her 10 çocuktan 2 tanesi obezite"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir 571 genç komando göreve hazır: Orgeneral Ali Çardakcı’dan mezuniyet töreninde "Gönül Coğrafyası" vurgusu Jandarma Genel Komutanlığı’nın en zorlu eğitim merkezlerinden biri olan Foça Jandarma Komando Okul Komutanlığı, tarihi günlerinden birine daha ev sahipliği yaptı. 16 hafta süren ve çelikten bir disiplinle icra edilen 59/33’üncü Dönem Subay Komando Temel/Komando Ağırlıklı Terörle Mücadele Harekatı (TMH) Kursu, düzenlenen görkemli törenle sona erdi. 16 haftalık zorlu eğitim tamamlandı 8 Eylül 2025 tarihinde başlayan ve kursiyerlerin fiziksel ile zihinsel sınırlarını zorlayan 16 haftalık eğitim sürecini 571 kursiyer başarıyla tamamladı. Komandolar bu süreçte; uzun süreli yorgunluk ve uykusuzluğa dayanıklılık, stres altında doğru karar verme, silah ve teçhizatını en üst seviyede kullanma ve 40 kilometrelik zorlu intikallerin ardından operasyonel kabiliyetini koruma gibi üst düzey eğitimlerden geçerek uzmanlaştı. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende, dönem birincisi Jandarma Teğmen Yunus Emre Türkoğlu bir konuşma gerçekleştirdi. Türkoğlu’nun hitabının sonunda gür bir sesle başlattığı "And içeriz ki" nidası, salondaki tüm komandoların eşliğiyle yankılandı. Yemin töreninin ardından Teğmen Türkoğlu, dönem plaketini şeref kütüğüne çaktı. Dereceye giren komandolara ödül takdimi Törene katılarak komandoların heyecanına ortak olan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Ali Çardakcı, başarılı personeli tek tek ödüllendirdi. Tören kapsamında; Komando Okulu’nu ilk üç sırada (1, 2 ve 3’üncü) bitiren subaylara, kadın subaylar arasında birinci olan kadın kursiyere ve kursa katılan 12 Azerbaycanlı öğrenci arasından birinci olan kursiyere hediye ve takdirnameleri bizzat Orgeneral Çardakcı tarafından takdim edildi. Ödül töreninin ardından Orgeneral Çardakcı, kürsüye gelerek mezunlara hitap etti. Orgeneral Ali Çardakcı: "Sorumluluk omuzlarınızdadır" Orgeneral Çardakcı, komandolara yüklendikleri tarihi sorumluluğu hatırlatarak şöyle konuştu: "Milletimizin huzur ve güvenliğini sağlama sorumluluğu sizlerin omuzlarındadır. Türkiye’nin gücü yalnızca sınırlarıyla ölçülemez. Bizler binlerce yıllık bir medeniyetin mirasçıları, nerede bir mazlum varsa umut taşıyan bir milletin evlatlarıyız. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi; Türkiye sadece Türkiye’den ibaret değildir. Türkiye gönül coğrafyasında yaşayan 100 milyonların sesidir. Bu anlayış bizleri güçlü olmanın ilerisinde adil, kararlı ve sorumlu olmayı da emretmektedir." Konuşmasında aziz şehitleri ve gazileri de yad eden Çardakcı, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere kanları ile bu toprakları vatan kılan kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet; fedakarlık ve cesaretleri ile bedel ödeyerek bize bu huzurlu vatanı emanet eden gazilerimizi şükran ve hürmetle anıyoruz" ifadelerini kullandı. Komando andı ve dualarla uğurlandılar Orgeneral Çardakcı’nın konuşmasının ardından tüm salondaki komandolar hep bir ağızdan Geleneksel Komando Andı’nı okudu. Tören, kursiyerlerin ve katılımcıların hep birlikte ettiği duaların ardından sona erdi.
Niğde "Özel Çocuklar Güzel Kutular" projesiyle Türkiye’nin lezzetleri Niğde’de buluşuyor Niğde Eğitim Uygulama Okulu’nda yürütülen ’Özel Çocuklar Güzel Kutular’ projesi kapsamında Türkiye’nin dört bir yanından gönderilen yöresel ürünler, özel ihtiyaçlı öğrenciler için hem bir öğrenme aracına hem de kültürel bir keşfe dönüşüyor. Proje çerçevesinde farklı illerden gönüllüler tarafından hazırlanan ve o şehre özgü ürünlerin yer aldığı kutular okula ulaştırılıyor. 16-23 yaş arası orta düzey zihinsel engelli öğrenciler, öğretmenleri eşliğinde bu ürünlerle yöresel yemekler hazırlayarak sosyal becerilerini geliştiriyor, farklı kültürleri ve lezzetleri tanıma imkanı buluyor. Öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenmesini amaçlayan proje, çocukların eğitim sürecine daha aktif katılmasını sağlarken, aynı zamanda eğlenceli ve mutlu bir okul ortamı oluşturmayı hedefliyor. Her kutunun öğrenciler için hem sürpriz hem de yeni bir deneyim alanı sunduğunu ifade eden Niğde Eğitim Uygulama Okulu Zihinsel Engelliler Öğretmeni, Proje Koordinatörü Şerife Şimşek, projenin sosyal medya üzerinden duyurulduğunu belirterek, gönüllülerin farklı mecralardan kendileriyle iletişime geçtiğini söyledi. Şimşek; gönüllülerden şehirlerinin neyle meşhur olduğunu anlatan ürünler göndermelerini istediklerini ifade ederek, çocukların anlatılanlardan ziyade yaşayarak öğrenmesini amaçladıklarını dile getirdi. Proje sayesinde öğrencilerin farklı şehirleri, kültürleri ve lezzetleri tanıdığını vurgulayan Şimşek, birçok öğrencinin bu yöresel tatları ilk kez denediğini belirtti. Son olarak Diyarbakır’a ait ürünlerle dolma yaptıklarını anlatan Şimşek, "Baharattan kuru sebzeye kadar bir dolma için gerekli tüm malzemelerin gönüllüler tarafından gönderildi. Daha önce Ordu, Mersin, Kayseri ve Malatya gibi illerden de kutular ulaştı. Uygulama evinde öğrencilerimizle birlikte tüm aşamaları birlikte yapıyoruz. Yemek hazırlamadan sofrayı kurmaya ve toplamaya kadar her süreç çocuklarla birlikte yapılıyor. Bu çalışmalarla öğrencilerimizin günlük yaşam becerilerini geliştirmesini ve daha bağımsız bireyler olmalarını hedefliyoruz" ifadelerine yer verdi. Projenin nihai hedefinin Türkiye’nin 81 iline ulaşmak olduğunu belirten Şimşek, şu ana kadar 20 ilden kutuların geldiğini, diğer illerden de destek beklediklerini sözlerine ekledi.
Antalya Aşık Murat Çobanoğlu Parkı hizmete açıldı Muratpaşa Belediyesi tarafından Altındağ Mahallesi’nde yapımı tamamlanan Aşık Murat Çobanoğlu Parkı hizmete açıldı. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Muratpaşa’nın Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanların zenginlikleriyle harmanlandığını belirterek, "Anadolu’nun her yeri birbiriyle iç içedir. Hepimiz aynı yaşamı, aynı geçmişi, aynı duyguları paylaşıyoruz. Edirneli de biziz, Hakkarili de biziz, Karslı da biziz, Antalyalı da biziz" diye konuştu. Muratpaşa Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafından Altındağ Mahallesi 153’üncü sokakta hayata geçirilen Aşık Murat Çobanoğlu Parkı’nın açılış töreninde Başkan Uysal’ın yanı sıra dernek başkanları, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, belediye yöneticileri ve çok sayıda vatandaş yer aldı. Açılışta konuşma yapan Başkan Uysal, Anadolu’nun derin tarihine ve kültürel zenginliğine dikkat çekti. Birkaç yıl önce yaptığı bir İtalya ziyaretinden örnek vererek, Anadolu’nun tarih boyunca uğradığı istilalar ve yaşadığı acılarla şekillenen benzersiz bir kültüre sahip olduğunu vurgulayan Başkan Uysal, şöyle konuştu: "İtalya’nın güneyinde bulunduğumda, oradaki yerleşimlerin yüzyıllar boyunca aynı ailelerin elinde kaldığını gördüm. Bizim Anadolu’muz ise sürekli el değiştirmiş, savaşlara sahne olmuş, acılar yaşamış. İşte bu acılar toprağın ruhuna sinmiş." Bu ruhun, Anadolu insanının içinden doğan sanatçılarda hayat bulduğunu dile getiren Uysal, "O topraklardan o acıları, o yaşanmışlıkları ifade eden Artezyenler fışkırıyor. Bu insanlar çok eğitim almış, çok nota bilmiş değiller ama içlerinden çıktıkları toprağın kokusunu, ruhunu, tınısını taşıyorlar. İşte Aşık Veyseller, Neşet Ertaşlar, Murat Çobanoğullar böyledir. Onlar sadece birer müzisyen değil, acılı toprakların sesi, sazı ve sözcüleridir" diye konuştu. Muratpaşa’nın Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanların zenginlikleriyle harmanlandığını belirten Başkan Uysal konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Anadolu’nun her yeri birbiriyle iç içedir. Hepimiz aynı yaşamı, aynı geçmişi, aynı duyguları paylaşıyoruz. Edirneli de biziz, Hakkarili de biziz, Karslı da biziz, Antalyalı da biziz. Parkımız hayırlı olsun. Yaşasın ulusumuzun, milletimizin sarsılmaz birliği, yaşasın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti." Törenin sonunda Kars Ardahan Iğdır Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ferhat Cemtosun, Başkan Uysal’a teşekkür plaketi takdim ederken, Başkan Uysal ise parkın açılışında türkü seslendiren aşıklara çiçek takdiminde bulundu. Halk ozanı Murat Çobanoğlu anısına hazırlanan bir rölyefin de yer aldığı Aşık Murat Çobanoğlu Parkı, 808 metrekare alandan oluşuyor. Çocuk oyun grubunun yer aldığı park, mahalle sakinlerine keyifli bir yaşam alanı sunuyor.
Eskişehir Bir saksıya ayırdığı çiçekleri küçük çocuklar için ücretsiz yaptı Eskişehir’de bir esnaf, temizlenirken kısalan ve aranjman için saklanan çiçekleri israf olmaması için çocuklara ücretsiz hediye ediyor. İstiklal Mahallesi Atatürk Caddesi’nde bir dükkanın önündeki çiçek dolu saksının içinde bulunan, "Minik insanlara çiçek ücretsizdir" yazısı dikkat çekiyor. Dükkanın işletmecisi Yiğit Altan, görenlerde merak uyandıran ilginç yazının hikayesini anlattı. Mezat öncesi temizlenirken kısalan ve aranjman yapılması amacıyla saklanan çiçeklerin bazen atıldığını belirten Altan, israfın önüne geçmek ve çocukları mutlu etmek için bu şekilde yaptığını söyledi. "Çocuklar çok mutlu oluyorlar" Yaklaşık 10 yıldır baba mesleği çiçekçilik ile uğraşan 30 yaşındaki Yiğit Altan, "Biz haftanın 3-4 günü mezata gidiyoruz. Bu çiçekleri temizlerken kısalanları oluyordu. Kalan parçaları genellikle aranjman için saklıyorduk. Biz bunları saklarken, belli bir kısmının da atıldığını fark ettim. Atılacağına, şehrimizdeki küçük çocukların bundan faydalanmasının daha güzel olacağını düşündüm. Kazanç sağlamak amacıyla yapmadım. İnsanların geri dönüşleri çok güzel oluyor. Cep telefonu ile fotoğraf ve video çekip sosyal medyada paylaşıyorlar. Gelip teşekkür ediyorlar, insanlarla tanışma imkanı buluyoruz. Özellikle çocuklar çok mutlu oluyorlar. Bu da bizi mutlu ediyor" dedi.
İstanbul Arnavutköy’de beklenen kar yağışı başladı Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve AKOM’un günler öncesinden yaptığı uyarıların ardından İstanbul’da hava sıcaklıkları hissedilir derecede düştü. Sabah saatlerinden itibaren kentin farklı noktalarında kar yağışı etkisini gösterirken, özellikle İstanbul’un kuzey ilçelerinden biri olan Arnavutköy’de kar, zaman zaman aralıklarla etkili oldu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği, hafta sonu boyunca hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin 5 ila 8 derece altına ineceğini, yüksek kesimlerde ise karla karışık yağmur ve kar yağışı beklendiğini açıklamıştı. Uyarıların ardından Şişli, Sarıyer, Başakşehir ve Arnavutköy gibi ilçelerde sabah saatlerinde kar yağışı başladı. Arnavutköy’de sabah erken saatlerde başlayan kar yağışı, zaman zaman durup yeniden etkili oldu. İlçenin Taşoluk, Bolluca, Baklalı ve Haraççı mahallelerinde kar taneleri çatılarda ve araçların üzerinde kısa süreli beyaz örtü oluşturdu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, "İstanbul genelinde hafta sonu boyunca aralıklarla karla karışık yağmur ve kar bekleniyor. Hava sıcaklıklarının 0 dereceye kadar düşeceği tahmin ediliyor. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde buzlanma riski yüksek" ifadelerine yer verildi. AKOM ise olası buzlanma ve don olaylarına karşı sürücülerin dikkatli olması, toplu ulaşımın tercih edilmesi ve ani hava değişimlerine karşı hazırlıklı olunması konusunda vatandaşları uyardı.