ASAYİŞ - 21 Ocak 2020 Salı 16:03

Bolu’da, 4 kişinin öldürüldüğü cinayet davasında duygu dolu anlar yaşandı

A
A
A
Bolu’da, 4 kişinin öldürüldüğü cinayet davasında duygu dolu anlar yaşandı

Bolu’nun Seben ilçesinde aynı aileden 4 kişinin öldürüldüğü cinayet davasında, annesi, babası ve ağabeyini kaybeden Suzan Büyüktopaç’ın sanıklara hitaben okuduğu mektupta, “Neden benim ailemin yaşam hakkını elinden aldınız? Onlarla geçireceğim zamanı neden çaldınız?” sözleri salondakileri duygulandırdı.

Bolu’nun Seben ilçesinde aynı aileden 4 kişinin öldürüldüğü cinayet davasında, annesi, babası ve ağabeyini kaybeden Suzan Büyüktopaç’ın sanıklara hitaben okuduğu mektupta, “Neden benim ailemin yaşam hakkını elinden aldınız? Onlarla geçireceğim zamanı neden çaldınız?” sözleri salondakileri duygulandırdı.


Olay, 2018 yılı Şubat ayında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Bolu’nun Seben ilçesi Çeltikdere köyünde amca çocukları oldukları öğrenilen Ayhan ile Zeki Büyüktopaç’ın yaşadıkları evlerin ortasındaki odunluk nedeniyle aralarındaki husumet tekrar alevlenerek kavgaya dönüştü. Kavganın büyümesi üzerine Zeki Büyüktopaç’ın oğlu Onur Büyüktopaç yanındaki tüfekle, kuzeni Ayhan, eşi Emine, oğlu Taşkın ve kardeşi Zekiye Büyüktopaç’a arka arkaya ateş etti. Mermilerin isabet ettiği Emine, Taşkın, Zekiye ve Ayhan Büyüktopaç olay yerinde yaşamını kaybetti. Olayla ilgili gözaltına alınan 7 kişi çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.


Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıklardan Zeki ve oğlu Mustafa Büyüktopaç’ın “kasten öldürme” ve "kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından dörder kez, Onur Buyüktopaç ve dedesi Hasan ile eşi Hatice Büyüktopaç’ın “kasten öldürme”, “kasten öldürmeye teşebbüs” ve “korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme” suçlarından ikişer kez müebbet hapisle yargılandıkları davaya devam edildi. Tutuklu sanıklar Zeki, Mustafa, Onur, Hasan, Hatice, Metin ve Soner Büyüktopaç ve avukatların katıldığı duruşmada , sanık Zeki Büyüktopaç tüm suçun kendisine ait olduğunu belirterek, 2 çocuğunun tahliyesini istedi.


Duruşmaya katılan ve yaşanan kavgada annesi, babası ve ağabeyini kaybeden Suzan Büyüktopaç, sanıklara hitaben yazdığı mektubu okudu. Büyüktopaç, gözyaşları içinde okuduğu mektubunda sanıklara yönelik, “Siz bu işi yıllardır planlıyordunuz” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Soğukkanlılıkla öldürüyorsunuz, üstünüzü başınızı değiştiriyorsunuz, koyunları da unutmuyorsunuz bu arada. Sanki tavuk öldürdünüz de hiç telaşa bile kapılmıyorsunuz ve aynı rahatlıkla burada ifade verip ’mağduruz’ demeye de hiç utanmıyorsunuz. Ama siz hala hayattasınız. Dört duvar arasında olsa da güneşi görüyorsun, nefes alıyorsun, ailen var. Bir şey kaybetmedin. Neden benim ailemin yaşam hakkını elinden aldınız? Onlarla geçireceğim zamanı neden çaldınız? Ortada bu kadar söndürülmüş hayat varken, sizin savunma yapmaya ne hakkınız ne de yüzünüz olmalı. Dışarıdan bakıldığında iyi görünüyor olabilirim ama bu benim içimde yaralarım olmadığı anlamına gelmez. Aile namına hiçbir şey yok bende. Ailemi görmek için mezarlığa düşüyor yolum. Şimdi sorarım size, kim mağdur bu durumda?”


Suzan Büyüktopaç’ın mektubunu okumasının ardından mahkeme heyeti, dava dosyasını esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için cumhuriyet savcısına göndererek, duruşmayı 27 Şubat’a erteledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Dayıdan yeğenlerine bakırcılık mirası Gaziantep’te Bakırcılar Çarşısı’nda 22 yıldır Turistlik El Sanatları Bakır ustalığı yapan Gökhan Bilici, 4 küçük yeğenine el sanatlarının püf noktalarını öğretiyor. Geleneksel bakırcılık sanatını gelecek nesillere taşıma misyonuyla hareket eden Bilici, bu zanaatın sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir kültür mirası olduğuna inanıyor. Çocukların her biri, dayılarının yanında hem eğleniyor hem de bakırı şekillendirmenin inceliklerini öğreniyor. Gaziantep’in tarihi çarşısında, bu 4 genç çırak, bakırcılık sanatının inceliklerini öğrenirken, aynı zamanda bu mesleğin geleceğini de şekillendiriyorlar. “Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir iş yapıyoruz” Bakırcılık sanatının hiçbir zaman ekonomik sıkıntı yaşatmayacağını söyleyen Bilici, “Turistlik El Sanatları Bakır ustasıyım. 22 yıldır bu işi yapıyorum. İşimi severek yapıyorum. Yeğenlerimde benimle birlikte çalışıyorlar. Bana yardımcı oluyorlar. Yeğenlerim yaklaşık 5 - 6 yıldır benimle çalışıyor. Mesleğimiz iyi bir meslek. Hiçbir zaman bizi aç susuz bırakmayacak bir meslek yapıyoruz. Fakat temelden eleman yetişmiyor. Mecbur biz yeğenlerimizi, çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Yeğenlerimde severek yapıyor işini. Zaten bir işi severek yapmazsan ondan bir verim alamazsın. Biz burada çaydanlık, sürahi, cezve ve ayran bardağı gibi birçok şey yapıyoruz” dedi. “Meslekler bir altın bileziktir” Meslek öğrenmenin gelecekte avantaj oluşturacağına değinen Bilici, “Bu mesleğin ölmemesi için herkesin kendi çocuğunu tüm meslek dallarında bir işe başlatmalı. İlerleyen zamanlarda esnaf olarak mesleğimiz ölmek durumunda. Biz son aşamasındayız. Belki bundan 5 yıl sonra hiç eleman yetişmeyecek. Okuyan kişinin mesleği oluyor. Eğer okumazlarsa ellerinde bir meslek olması onlar için gelecekte avantaj olur. Meslekler bir altın bileziktir” şeklinde konuştu. “12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum” Henüz 18 yaşında olmasına rağmen 12 yıldır çıraklık yaptığını söyleyen yeğen Ahmet Kaya, “6 yaşında başladım. 12 yıldır bu mesleği ve severek yapıyorum. Ben çok sevdiğim için kardeşlerimde ilgi duymaya başladı mesleğe. Kardeşlerimde artık severek yapıyor işini. Ben bu mesleği ustaların eline bakarak öğrendim. Benim bir küçüğüm Ömer, 8 yıldır yapıyor bu işi. Onun küçüğü Mehmet, 4 yıldır yapıyor. En küçüğümüz Emre, 9 yaşında 3 yıldır da o yapıyor” diye konuştu.
Malatya Uzmanlardan ’kene’ uyarısı Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde görev yapan Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, havaların ısınması ile birlikte kenelerden bulaşan KKKA virüsü tehdidine dikkat çekerek, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarına karşı vatandaşları uyardı. Halk arasında bilinen adıyla kene ısırması olan Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) hastalığı, Türkiye’de özellikle kırsal kesimlerde kentlere oranla daha fazla görülüyor. Vakalarda yanlış müdahale sebebiyle KKKA ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi izler ile kendisini gösterebiliyor. “Doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı” Kene ısırığına maruz kalan birine panik yapmadan doğru müdahalede bulunulmasının önemine dikkat çeken Aile Hekimi Dr. Fuat Zengin, "Halk sağlığını ilgilendiren önemli konulardan bir tanesi de kenedir. Kene bir parazittir. Bu parazit daha çok Nisan ve Eylül aylarında toprak ve hayvancılıkla uğraşanlarda daha çok görebildiğimiz bir parazit türüdür. Kene, daha çok hayvanlarda emdiği virüsü insana taşıyor, taşınan virüs belirli bir zamanda sonra bir takım ciddi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Kene bir insanı ısırdıktan sonra 12 ila 24 saat gibi bir süre geçmiş olması gerekiyor ki virüs bulaşmış olsun. Isırığa maruz kalan bir kişi öncelikle endişelenmeli ve kene doğru bir yöntemle bulunduğu yerden alınmalı. Sigara ile yakmak, üzerine alkol dökmek, keneyi yakmak bunlar kesinlikle yanlış olan yöntemlerdir. Kırsal bölgede yaşayan ve kenenin ısırdığı bir kişi ne yapacağını bilmiyorsa ya pense ya da bir ipi daire şeklinde keneye geçirerek yavaşça keneyi endişelenmeden çıkaracağız. Kene çıkarma esnasında endişelendirilir ve de sıkıştırılırsa patlama durumunda sıçrayan virüs ciddi sorunlara neden olabilir” dedi. "Elbise tercihine dikkat edilmeli” Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşların elbise tercihlerine dikkat etmesi gerektiğini belirten Zengin, "Tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın vücutlarında açık yer olmamalı. Çalışırken, çorap ve çizme giymelerinin yanı sıra eldiven kullanımı önemlidir. Kene, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına sebep olabiliyor, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi riskinden dolayı kene ısırması önem arz etmektedir. Isırma sonrası hızlıca çıkarılmalı ve kontrollerin yapılması önerilmektedir" diye konuştu.