POLİTİKA - 10 Şubat 2017 Cuma 22:27

Bakan Eroğlu: “Rejim yerinde, bu hükümet sistemi değişikliğidir”

A
A
A
Bakan Eroğlu: “Rejim yerinde, bu hükümet sistemi değişikliğidir”

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, anayasa değişikliği ile rejimin değil hükümet sisteminin değişeceğini belirterek, “Koalisyon denen döneme son veriyoruz. İstikrarlı, şeffaf bir yönetim için anayasaya evet diyoruz” dedi.
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans ve Sergi Salonu’nda düzenlenen törenle 67 milyon değerindeki 19 tesisin toplu temel atma törenini gerçekleştirdi. Burdur Valisi Şerif Yılmaz, AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik ve Reşat Petek ile Burdur protokolünün katıldığı törende konuşan Bakan Eroğlu, Türkiye’nin üç büyük hedefi olduğunu belirterek, ayakta kalmanın yegane temelinin güçlü olmaktan geçtiğini vurguladı. Eroğlu, “Millet olarak biz gerçekten büyük bir milletiz. Şanlı bir tarihimiz var. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın bizlere gösterdiği üç tane büyük hedef var. Şunu unutmayın hedefi olmayan milletler tarih sahnesinden silinir, dolayısıyla bizim atalarımızın Orta Asya’dan bu yana büyük hedefleri vardı. Kızıl elma denirdi, kızıl elma bir zaman Bağdat olmuş, Şam, Halep, İstanbul olmuş, Viyana olmuş, Roma olmuş. İnşallah onlar da zamanla, bizim de şu anda üç kızıl elmamız var. 2023 yılında Türkiye’yi dünyadaki en büyük 10 ekonomi arasına taşıyacağız” diye konuştu.

“Gençler 2053 yılında şanlı bayrağımızı daha da zirveye dikecek”
Anayasa değişikliğine yapılan eleştirilere de değinen Bakan Eroğlu, “Gençlerin hedefleri var. Şimdi diyorlar ki, 18 yaşını getiriyorsunuz anayasa değişikliğinde. Bunlar çoluk çocuk diyor. Yahu ne çoluk çocukluğu.18 yaş gerçekten çok önemli bir yaştır, dinamik bir yaştır. Biz çocuklarımıza güveniyoruz, onlara diyoruz ki geleceğimizin teminatı gençlerim. Dolayısıyla onlar özellikle memleket meseleleriyle alakadar olsunlar diye böyle bir ufuk açıyoruz. 18 yaşında gerekirse milletvekili olabilecek, 25 yaşına kadar herkes milletvekili olabilecek” dedi.
Gençlerin 2053 yılında şanlı Türk bayrağını daha da zirveye dikeceğinden emin olduğunu ve 2071 yılında Türkiye’nin küresel bir güç olacağını söyleyen Bakan Eroğlu, “Bakın biz göremeyeceğiz ama bunu Allah’ın izniyle bu millet başaracaktır. Bu millet kahraman bir millettir. Nitekim kahramanlığını 15 Temmuz’da da gösterdi” ifadelerini kullandı.
“15 Temmuz’da milletimizin yazdığı destan gerçekten çok büyük bir destandır, dünya tarihine de bir kahramanlık destanı olarak tarihe geçti” diyen Eroğlu, “Dolayısıyla Cenab-ı Allah bizi bütün terör örgütleri, başta alçak FETÖ, PKK, PYD, DEAŞ gibi bütün terör örgütlerinin şerrinden muhafaza etsin” dedi.

“Rejim yerinde, bu hükümet sistemi değişikliğidir”
Anayasa değişikliği ile rejimin değişeceği iddialarına cevap veren Bakan Eroğlu, “Arkadaşlar rejim değişiyor diyor. Ne rejimi yahu. Biz Cumhuriyet çocuğuyuz. Cumhuriyet yerinde, bayrağımız yerinde, her şey yerinde, anayasanın ilk dört maddesi yerinde. Rejim falan değişmiyor, değişse değişse biz inşallah gıda rejimini değiştireceğiz. O şekilde beslenme rejimi değiştireceğiz, sigara içmeyeceğiz, o şekilde rejim budur. Rejim yerinde, bu hükümet sistemi değişikliğidir. Çok başlı yönetimden hızlı karar alacak bir hükümet sistemidir. Meselenin özü budur, lütfen itiraz edenler maddeleri bir okusun” diye konuştu.
Türkiye’deki geçmiş hükümetleri hatırlatan Bakan Eroğlu, “Türkiye’deki hükümetlere baktığımız zaman 1923’ten 2003’e kadar bakın kaç hükümet değişmiş, 65-66 hüküme. Neticede bölün yıla ortalama bir hükümetin ömrü 15 aydır. Şimdi 15 ayda bir bakan öyle işi bilmiyorsa, bir takım otellerdeki pazarlıklar falan gelmişse, hangi kapıdan girip hangi kapıdan çıkacağını bilinceye kadar bakanlığı biter. Bu dönemde hiçbir şekilde büyük projelere el atılamaz, günübirlik çözümler inşallah bu dönemde sona erecek. Artık istikrarlı, bakın Amerika’da kaç yıl geçti bir tane devlet başkanı hariç tamamı süresinde tamamlamıştır. Halbuki bizde 65’ci hükümet hangi yılda başa gelmesi gerekiyordu. Biz şu anda hükümetteyiz, yani 15 ayda bir hükümet yönetemez, bir proje düşünülemez. Bu nedenle koalisyon denen döneme son veriyoruz. İstikrarlı, şeffaf bir yönetim için anayasaya evet diyoruz” şeklinde konuştu.
Bakan Eroğlu, Burdur’a yapılan yatırımları aktardıktan sonra Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hayata geçirilen 67 milyon değerindeki 19 tesisin toplu temel atma törenini gerçekleştirdi.
Bakan Eroğlu, törenin ardından partisinin İl Danışma Meclisi Toplantısına katıldı. Partililer tarafından coşkuyla karşılanan Eroğlu, burada yaptığı konuşmada da geçmiş hükümetleri işaret ederek, “Yani geçmişteki hükümetlere baktığınız zaman bunların ömürleri çok kısa, büyük projeler yapma imkanı yok, 15 ay bakarsanız ortalama. 15 ayda hiçbir büyük proje yapılamaz, zaten bürokrasi de bu bakan gidecek diye o bakanı parmağında oynatır. Hükümet sisteminin mutlaka değişmesi gerekiyordu. Sayın Binali Yıldırım ile Cumhurbaşkanımız arasında çok güzel uyum var. Ama geçmiş hükümetlere baktığınız zaman iki başlılıktan bu millet çok şey çekmiştir. Hatırlayın en son anayasa kitapçığını Sayın Sezer attı Ecevit’e, kriz çıktı ortaya. Daha önce rahmetli Özal’la hatırlarsanız Yıldırım Bey arasında, Demirel’le Çiller arasında ve hatta rahmetli demokrasi şehidi Menderes ile Celal Bayar arasında, İnönü ile Atatürk arasında böyle itilaflar çıkmıştır. Bu da Türkiye’nin ilerlemesine engel teşkil etmiştir. Sürekli koalisyonlar olmuştur. Koalisyon dönemlerinin tekrar yaşanmaması, Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasında kavga olmaması, süreklilik olması gibi pek çok sebepler dolayısıyla hükümet sistemi değiştirilmesi kararlaştırıldı. Allah razı olsun, gerçekten 18 madde indirildi ve MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ve AK Parti’nin birlikte çalışmaları neticesinde bu Meclisten geçerek halkın oylamasına sunuldu. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız imzaladı, buna göre 16 Nisan’da Pazar günü halk oylaması yapılacak. Bu halk oylaması çok önemli, bunu bizim inanarak müdafaa etmemiz lazım. Bunun Türkiye için ne kadar önemli olduğunu, gelecek nesiller için ne kadar önemli olduğunu, Türkiye’nin büyümesi ve büyük devlet statüsü kazanması ve geleceğe doğru emin adımlarla yürümesi için bu referandumun evet ile neticelenmesi lazımdır” dedi.
Konuşmasının bitiminde “Burdur sizde var mısınız?” diyerek destek sözü alan Bakan Eroğlu, yüklenici firma yetkilileri ile de tesislerin teslim tarihleri konusunda pazarlık yaptı. Bakan Eroğlu, konuşmasının ardından Afyonkarahisar’a hareket etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Özer, gazi ve şehit aileleriyle bir araya geldi Gaziler ve şehit aileleriyle yemek programında bir araya gelen Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “Bizler bu yaşamı binlerce vatan evladının fedakarlık dolu serüvenine borçluyuz. Gazilik ve şehitlik çok önemli bir mertebe. O nedenle ben gazilerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Bundan sonraki süreçte ihtiyaçlarınızın karşılanması için elimizden gelen her şeyi yapacağız” dedi. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, gaziler ve şehit aileleri ile öğle yemeğinde buluştu. Belediyenin Havana Park Sosyal Tesisi’nde gerçekleşen programa Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, Esenyurt İl Dernekler Birliği Başkanı Orhan Onur, Gaziler Derneği Başkanı İsmail Kalaycıoğlu, önceki dönem CHP meclis üyesi Okan Çiftçi, gaziler ve şehit aileleri katıldı. Gazilerin talep ve önerilerinin de alındığı programda konuşan Başkan Özer, bir ülkenin gazileri ve şehitleri sayesinde yıkılmayacağını ifade ederek şunları söyledi: “Gazilik ve şehitlik çok önemli bir mertebe. Onlar, bu vatan için canlarını veren, anneleri, kardeşleri daha güzel günlerde yaşasın diye şehit ve gazi olanlar. Bizler bu yaşamı binlerce vatan evladının fedakarlık dolu serüvenine borçluyuz. O nedenle ben gazilerimizi sevgi ve saygıyla selamlıyor şehitlerimizi rahmetle anıyorum.” “Ülkemizin birliği ve dirliği Çanakkale ruhunda saklı” Çanakkale ruhunun Türkiye Cumhuriyeti’ni bir arada tutan ruh olduğunu vurgulayan Başkan Özer, “Bana göre ülkemizin birliği ve dirliği Çanakkale ruhunda saklı. Bir Karadenizli ve bir Vanlı Çanakkale’de, vatan savunmasında omuz omuza şehit düşüyorlar. Kanları birbirine karışıyor ve vatan toprağını suluyor. Benim de dedelerim Çanakkale’de şehit olmuş. Dolayısıyla o ruh Türkiye Cumhuriyeti’ni bir arada tutan, yaşatan ve ilelebet yaşatacak olan ruhtur. O nedenle ben huzurunuzda Çanakkale ruhunu saygı ve minnetle anıyorum. Şehitlerimize rahmet, gazilerimize daha nice sağlıklı, uzun ömürler diliyorum” diye konuştu. “Gazilere hürmet konusunda asla kusur etmeyeceğiz” Gazilerin ve şehit yakınlarının ihtiyaçlarının karşılanması noktasında çalışmalar yapacaklarını belirten Prof. Özer, “Zamanın ruhu bizi Esenyurt’ta bir araya getirdi. Sizler Esenyurt’un bağrından çıkmış gazilersiniz. Ben de hasbelkader buranın Belediye Başkanı oldum. Biz de Esenyurt’un havasını, suyunu ruhunu sizinle paylaşıyoruz. Tabii ki bizim de görevlerimiz var. Ben çalışanlarımıza gazilerimize ve şehit yakınlarımıza hürmette asla kusur edilmemesi talimatını verdim. Bundan sonra da ihtiyaçlarınızın karşılanması için elimizden gelen her şeyi yapacağımızı bilmenizi isterim. Sizin için yeni bir dernek yeri de yapacağız, Kardeşlik Merkezi bunlardan bir tanesi. Gazilerimizin rahat edebileceği bir yer oluşturacağız” ifadelerini kullandı. “En önemli idealim; Esenyurt’u barış ve kardeşlik şehri haline getirmek” Esenyurt’u barış ve kardeşlik şehri haline getirmek istediğini söyleyen Özer sözlerine şöyle devam etti: “Esenyurt, hemen hemen her ilden hatta dünyanın 100 ülkesinden göç alan, 100’den fazla dilin konuşulduğu bir ilçe. En önemli ideallerimden bir tanesi burayı bir barış ve kardeşlik şehri haline getirmek. Bunu Allah’ın izniyle başaracağız. Burada bütün Türkiye’ye örnek olacak bir model inşa edeceğiz. Buna sizin tecrübelerinizin, geçmişte yaşadıklarınızın ve hikayelerinizin de büyük bir katkısı olacak.” “Kapımız ve gönlümüz sizlere her zaman açık” Programa katılan Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, “Sizler bizim için kıymetlisiniz. Bu vatan için canını veren şehitlerimiz ve aileleri, gazilerimiz bizler için önemli. Sizlerin sorunu bizim sorunumuz. Kapımız ve gönlümüz sizlere her zaman açık. Bir sorununuz, bir sıkıntınız olduğunda lütfen bizlere gelmekten çekinmeyin. İnşallah gücümüz yettiği kadar yardımcı olacağız. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hakkın rahmetine kavuşmuş şehitlerimize rahmet diliyorum. Sizlere de hayırlı, sağlıklı ve güzel bir ömür diliyorum” şeklinde konuştu.
Erzurum TDED Erzurum, Bir Değeri Daha Erzurum’a Tanıttı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi’nde her hafta yapılan “Cuma Buluşmaları” programında Erzurumlularca bilinmeyen bir musikişinas, mutasavvıf ve ilim adamı olan Yavru Mehmed Efendi konuşuldu. TDED Erzurum Başkan Yardımcısı olan Adnan Yazıcı’nın konuşmacı olduğu programda 1895 Erzurum doğumlu Yavru Mehmed Efendi’nin hayatı ve sanatı hatıralar eşliğinde anlatıldı. On beş yaşında Erzurum’dan ayrılıp İstanbul’a giden Yavru Mehmed’i Dursun Gürlek’in 2023 Aralık ayında Derin Tarih dergisinde genişçe yer verildiğinde haberdar olduğunu söyleyen Adnan Yazıcı İstanbul’un sanat ve edebiyat çevrelerince yazılan birçok hatıratta Yavru Mehmed ismine rastlanıldığını, Erzurum’da bilinmemesini de onun küçük yaşta İstanbul’a gitmiş olmasından kaynaklandığını tahmin ettiğini söyledi. İşte Yavru Mehmed Efendi’nin yaşamı TDED Erzurum Başkan Yardımcısı Adnan Yazıcı sözlerine şöyle devam etti: “Başta Orhan Okay’ın “Bir Başka İstanbul” kitabı olmak üzere birçok kitapta “Yavru’nun Çayhanesi”nden bahsedildiğini görüyoruz. Neyzen Tevfik Yavru Mehmed’in can dostudur. Ve çayhanenin baş müdavimlerindendir. Şehzadebaşındaki Yavru’nun Çayhanesi’ne musiki dünyasından Münir Nureddin Selçuk, İsmail Hakkı Bey, Kaşıyarık Hüsameddin Bey, Hoca Ziya Bey, Hafız Sami, Hafız Osman, Hamiyet Yüceses; ulemadan ve sanat çevresinden Abidin Dino, Ali Nihat Tarlan, Mükrimin Halil Yinanç, Necdet Atılgan, Abdülbaki Gölpınarlı, Şemseddin Yeşil (Yeşil Hoca), Kasım Küfrevî, Celal Hoca gibi isimler müdavimdir. Yavru Mehmed’in bir de kitabı bulunmaktadır: Feridüddin Attar’ın Veysel Karanî’sini çevirmiş, 1938’de Sinan Matbaası’ndan yayımlanmıştır. Çeviriye 31 sayfalık risale yazmıştır. 1940’larda ileri yaşına rağmen giyimine, kuşamına ve temizliğine titiz biriydi. Yavuz Selim’de tek odalı kiralık evinde oturuyordu. 1908’de İttihat ve Terakki hükümetiyle ters düşünce üç yıl Sinop’a sürgüne gönderilmiş. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışının akabinde, Havza’da ve Amasya’da yapılan toplantılarda Refet Paşa’nın kumandasında oluşturulan muhafız müfrezesinde güvenliği sağlayan serdengeçtilerin arasında bulunmuş. Daha sonra yine Refet Paşa komutasındaki birliklerle Konya isyanını bastırma görevine katılmış. Muharrem ayında sebillik de yapan Yavru Mehmed gönül ehli, musikişinas ve edebi olan bir kimseydi. Sinop’ta Abdulkadir Belhi hazretlerinin mahdumu Seyyid Muhtar Efendi ile tanışır ve sohbetlerinden yararlanmış, tasavvufla ilgilenmiştir. İstiklal Savaşı’ndan sonra İstanbul’a dönen Yavru Mehmed birtakım gazinolarda, mesela Harbiye’deki Belvü Bahçesi’nde, Türk musikisi icra edilen kahvehanelerde gazelhanlık yapmıştır. Mehmed Akif ile zamanın ses ve saz sanatkarlarıyla sıkı dost olmuştur. Erzurumlu Hafız Faruk Kaleli’yle aynı dönemde yaşamıştır. Doldurduğu bir 45’lik taş plağı bugün halâ internette dinlenebilmektedir. 1950’lerde vefat ettiği düşünülen Erzurumlu Yavru Mehmed, Edirnekapı’da Hava Şehitleri Kabristanı’nın yanındaki şehitliğe defnedilmiştir.”