ÇEVRE - 26 Aralık 2020 Cumartesi 14:48

Burdur’da Türkülere konu olan değirmen restore ediliyor

A
A
A
Burdur’da Türkülere konu olan değirmen restore ediliyor

Burdur Çayı üzerinde yer alan ve ’On ikidir şu Burdur’un Dermeni’ türküsüne konu olan Ali Bey Değirmeni restore edilerek vatandaşların hizmetine sunulacak.

Burdur Çayı üzerinde yer alan ve ’On ikidir şu Burdur’un Dermeni’ türküsüne konu olan Ali Bey Değirmeni restore edilerek vatandaşların hizmetine sunulacak.


Burdur’un türkülere konu olmuş 12 değirmeninden biri olan Ali Bey Değirmeni, Burdur Çayı suyunun azalmasından dolayı zamana yenik düşüp yıllarca atıl vaziyette bekledi. Kapısına kilit vurulan Ali Bey Değirmen’ini 12 dönüm arazisi ile satın alan Burdur Belediyesi, değirmeni restore etmek için çalışmalara başladı. Burdur Belediyesi girişimlerde bulunarak Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı ile beraber ortak bir proje hazırladı. Tekrar gün yüzüne çıkmayı bekleyen Ali Bey Değirmeni, çevresinde bulunan arazi ile mesire alanı olarak Burdur’da yaşayan vatandaşların hizmetine sunulacak.


Restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyen Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, vatandaşlardan suyu daha tasarruflu kullanılmasını istedi. Devam eden restorasyon çalışmaları hakkında bilgi veren Başkan Ercengiz, “2020 Haziran ayında yer teslimi yaptığımız Ali Beyin Değirmenindeki çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah 2021 yazına iyi bir mesire alanını tarihi bir yapıyla birleştirerek halkımızın hizmetine sunacağız. Bugün hem kontrolünü yapan arkadaşlarımız ve Başkan Yardımcımızla birlikte yerinde inceleme yaptık. Çalışmalar istediğimiz şekilde devam ediyor. Burdur’umuzun bu tarihi değerine, kültürüne sahip çıkmaya devam edeceğiz.” dedi.



Gelecek nesillere bırakabileceğimiz en kıymetli hazine; Su


Suyun daha tutumlu kullanması gerektiğine dikkat çeken Başkan Ercengiz, “Son günlerde aslında bir taraftan da gündemimiz olan susuzluktan bahsederken bir zamanlar değirmenlerle un öğüten bir kentin şu anda sahibiyiz. Suyumuzu da iktisatlı kullanmak zorundayız. Maalesef son iki yıl içerisinde belki de son elli yılın en kurak dönemini yaşıyoruz. Bir su değirmenin başındayken de hatırlatmakta yarar gördüm. Burdur halkının suyu tasarruflu kullanması ve gelecek nesillere bırakabileceğimiz en kıymetli hazinenin de su olduğunu bir kere daha hatırlatmak istiyorum “ diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’deki İmera Manastırı tarihi dokusuna kavuştu Gümüşhane’nin tarihi ve kültürel hazinelerinden birisi olan İmera Manastırı yıllar içinde yapılan tahribatlardan kurtarıldı. Manastırın duvarlarına kazınan yazılar ve çizilen grafitiler, uzman bir ekip tarafından temizlenerek tarihi yapı eski görkemine kavuşturuldu. Türkiye’de en fazla tescilli kiliseye sahip 3 şehirden birisi olan Gümüşhane’deki İmera Manastırı’nın duvarlarında yazılan ve görüntü kirliliği oluşturan yazı ve grafitiler uzman ekip tarafından yapılan titiz bir çalışmanın ardından temizlendi. Gümüşhane Valiliği öncülüğünde başlatılan temizlik çalışmaları, Sümela Manastırında da benzer çalışmaları yapan konusunda uzman bir ekip tarafından yürütüldü. Tarihi yapıya zarar vermemek için özel solüsyonlar ve teknikler kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda, manastır duvarlarındaki yazılar ve grafitiler büyük ölçüde temizlendi. Merkeze bağlı Olucak Köyü sınırlarında bulunan ve yazılı kaynaklara göre 1350 yılında gotik tarzda inşa edilmiş olan İmera Manastırında “yazı” ve “grafiti” temizliği yapıldı. 1859 yılında rahibe Roxane tarafından yenilenen ve döneminde bölgenin en önemli merkezlerinden birisi olan İmera Manastırı, geçtiğimiz aylarda Vali Alper Tanrısever’in ziyareti sırasında verdiği talimatın ardından temizlendi. Hem içinin hem de duvarlarında önceki yıllardan beri is, kalem ve sprey boyayla yazılan yazı ve grafitiler Trabzon Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğünden gelen ve Sümela Manastırında da aynı ve benzer çalışmaları yapan uzmanlar tarafından özel kimyasallar kullanılarak mevcut yapısına zarar vermeden silindi. Bölgenin önemli inanç yapıları arasında gösterilen, gotik mimarisi ve aydınlatma tekniğiyle ilgi çeken İmera Manastırının etrafında Karaca Mağarası, Krom Vadisi, Sümela Manastırı, Çakırgöl, Camiboğazı Yaylası gibi çok sayıda tarihi ve doğal güzellikler yer alıyor. Hristiyan Ortodoks inancının özelliklerini taşıyan ve mimari özellikleriyle dikkati çeken 674 yıl önce yapılan İmera Manastırı, gotik mimariyle yeryüzü aydınlatma tekniği kullanılarak yapılmasının yanında bölgede mimari ve teknik açıdan en değerli ve en korunaklı manastırlardan birisi. Trabzon Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğünden Şenol Aktaş ve Ramazan Bulut’un gerçekleştirdiği çalışmaya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüyle İl Özel İdaresi personeli de destek verdi. Geçtiğimiz yıllarda çatısı ve dış cephesinde restorasyon çalışması yapılan manastırda yapılan çalışmalar sırasında tarihi dokusuna zarar vermemeye özen gösterildi. “Vandalizm olarak adlandırdığımız yazıları ve grafitileri çıkardık” Çalışmayı gerçekleştiren uzmanlardan Şenol Aktaş, “İmera Manastırında tahribata yol açan bazı yazılar vardı. Kalem ve islerle yazılan ve rahatsızlık verici derecedeydi. Valimizin ve İl Kültür ve Turizm Müdürümüzün talebi üzerine görevlendirmeyle geldik ve yazıları elimizden geldiğince silmeye çalıştık. Bu süreçte şuna dikkat ettik: Duvar yazılarının yazıldığı bölgelerde özellikle sıvalı boyalar varsa onları tahrip etmemeye çalıştık. Onun yanısıra duvardaki özel sıvaları korumaya çalıştık. Dönemine ait renkler var sıvaların üzerinde onları korumaya çalıştık. Duvarlara yazılan bizim vandalizm olarak adlandırdığımız yazıları çıkardık, grafitileri de çıkardık. Normal bir duvara yazılı yazıyı silebiliriz ama kilise, cami gibi alanlarda boyalı alanlarda kullandığımız kimyasallar özel olarak üretilen kimyasallar. Onları kullanıyoruz. Süreç bu yüzden biraz uzadı. Biz o kimyasalları elde edebilmek için 1-1,5 ay sonrasında buraya gelebildik. Gerçekten özel sıvalı ve boyalı alanlara zarar vermeden temizleme işlemini yaptık. Bunun önüne geçemiyoruz maalesef. Her yerde her yere yazıyorlar. Çare olarak eğitim diyoruz” dedi. “Güzel sonuçlar aldık tamamlandığında” Bir diğer uzman Ramazan Bulut ise “Kimyasal kullandık genel olarak. Yaklaşık 2 gün sürdü çalışmalarımız. Bayağı uğraştırdı bizi ama güzel sonuçlar aldık tamamlandığında. Bütün bölgeleri tek tek fırçayla altına tahribat vermeden temizledik” ifadelerini kullandı. “Biraz daha özen gösterilirse bu yıl burası ayağa kalkar” Olucak Köyü Muhtarı Hamdi Nas da yapılan çalışma için Vali Alper Tanrısever ve diğer tüm yetkililere teşekkür ederek, “Önceki yıllarda çatısı ve dış duvarları tamir edilmişti. Son olarak içindeki duvarlarda yer alan yazılar temizlendi. Çevre düzenlemesi de yapılacak. Valimizin, Turizm Müdürümüzün ve İl Özel İdaremizin katkılarıyla manastır güzelleşmeye başladı. Noksanlar da var. İlerleyen süreçte etrafındaki alana kamelyalarda konulacak. Bunlar da yapılınca burası turizme açılmış olacak. Yaz aylarında hafta içi günlük 50, hafta sonları 100-150 araç geldiği de oluyor. Buraya gelenler piknik yapıyor, geziyorlar. Buraya insanlar geldiği zaman mutlu oluyor. Havadar, manzarası güzel. Etrafında Krom Vadisi, Sümela Manastırı ve Karaca Mağarası var ve hepsi birbirine bağlı. Buraya gelenler mutlaka İmera Manastırına uğruyor. Biraz daha özen gösterilirse bu yıl burası ayağa kalkar” diye konuştu.
İstanbul En çok kiralama teknoloji ürünlerinde yapılıyor Dünyada ve Türkiye’de elektronik atık sorunu hızla artarken bu soruna çözüm olan ürün kiralama oranları da aynı hızla artıyor. Kiralanan ürünlerin çoğunun teknoloji alanında yapıldığını belirten Kiralabunu Kurucu Ortağı Elif Kapıcı, “En çok kiralanan ve kullanılan ürünler arasında telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve giyilebilir cihazlar gibi teknoloji ürünleri yer alıyor” dedi. Türkiye’de son yıllarda en çok telefon ve giyilebilir cihazlar gibi teknoloji ürünleri kiralanıyor. Dünyada en hızlı büyüyen atık grubu arasında yer alan elektronik atıkların azaltılmasının yolu ise yine ürünlerin kullanım sürelerinin uzatılmasından geçiyor. Elektronik cihazları paylaşım ekonomisi modeliyle kullanıcılara sunarak atık çöplüğünün önüne geçmeyi hedefleyen YTÜ Yıldız Teknopark firmalarından Kiralabunu şirketinin Kurucu Ortağı Elif Kapıcı, “En çok kiralanan ürünler arasında telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve giyilebilir cihazlar gibi teknoloji ürünleri yer alıyor. Mevsimsel olarak da yaz döneminde koşu bandı, scooter, oyun konsolu gibi ürünler öne çıkıyor” diyerek konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kullanıcıların büyük çoğunluğu teknoloji meraklıları Kısa süreli ihtiyaçların kullanıcıların ürün kiralamalarında önemli bir etken olduğunu belirten Kiralabunu Kurucu Ortağı Elif Kapıcı, kullanıcıların önemli bir kısmının son teknolojiyi takip etmek isteyen bireylerden oluştuğunu ifade etti. Bazı tüketicilerin ürünü satın almadan önce deneyimlemek için kiralama yaptığını belirten Kapıcı şöyle devam etti; “Kiralama süreleri genellikle 1 aydan başlayarak 18 aya kadar değişebiliyor. Kısa süreli ihtiyaçlar da kiralamak için önemli bir motivasyon kaynağı. Örneğin, yaz döneminde koşu bandı ya da bir seyahate çıkarken aksiyon kamerası gibi özel eşyaları kiralamak satın almaya kıyasla çok daha mantıklı. Kiralabunu ile geniş ürün seçeneği ve hizmet içeriği ile çok kısa sürede binlerce aboneye ulaşarak bu alanda bir pazar oluşturduk ve liderliğimizi sürdürmekteyiz.” 5 bin adet ürün e-atık olmaktan kurtarıldı Elektronik atıkları azaltmanın tek yolu ürünlerin kullanım ömrünü uzatmak olduğunu söyleyen Kapıcı son olarak “Operasyonlarımızın başladığı 2020 yılından bu yana yaklaşık 40 bin kullanıcı elektronik cihazlarını kiraladı. Bu sayede 5 bin adete yakın ürün e-atık olmaktan kurtarıldı. 15 tona yakın da atığın önüne geçmiş olduk. Dünyamız artık sürdürülebilir tüketim alışkanlıklarına ihtiyaç duyuyor. Tüketici topluluğunun önemli bir kısmını oluşturan Z jenerasyonu bu konuya büyük önem veriyor. Elektronik atık dünyada en hızlı büyüyen atık grubu. Bu anlamda ihtiyaç duyduğumuz ürünleri kullanırken sürdürülebilir yöntemleri önceliklemek durumundayız” şeklinde konuştu.