KÜLTÜR SANAT - 04 Eylül 2024 Çarşamba 10:15

Kore Savaşı sonrası Amerikan ulusal arşivinde yer alan raporlar gün yüzüne çıktı

A
A
A
Kore Savaşı sonrası Amerikan ulusal arşivinde yer alan raporlar gün yüzüne çıktı

Burdur’un Karamanlı ilçesinde yaşayan Askeri ve Medikal Antropoloji alanında doktora yapan Dr. Ece Aynur Onur, Amerikan Ulusal Arşivi’nde yer alan ve ABD ordusu tarafından askeri tutanaklara geçirilen raporlara ulaştı. Dr. Onur raporlarda yaptığı incelemede sonucunda, “Türk askerlerimiz arasında esir kamplarında hayatını kaybeden tek kişi dahi yok” dedi.


Burdur’un Karamanlı ilçesinde yaşayan, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan Indiana Üniversitesi’nde Askeri ve Medikal Antropoloji alanında doktora yapan Dr. Ece Aynur Onur, doktora çalışmaları sırasında Kore Savaşı Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Amerika Birleşik Devletleri ve Türk askerleri üzerine yapılan araştırma raporlarına ulaştı. Arşivde karşılaştığı raporlarda yer alan "Kore Savaşı’nda esir olan Türk askeri, esir kamplarında neden ölmedi?" sorusunun dikkatini çekmesi üzerine Onur, 2017 yılında ABD’nin resmi makamlarına başvurarak bu araştırmanın dayandığı belgeler ve sorgu tutanaklarına ulaşmak istedi.


2017 yılında esir olan rütbeli askerlerin dosyalarına ulaşmak için 7 yıl beklediğini söyleyen Onur, "O dönemde özellikle alt rütbeli askerlerimizin sorgu tutanakları açıktı ve sorgu tutanaklarını aldım. Amerikan ordusunun askerlerimiz hakkında yaptırdığı bir çalışmanın raporunu bulmuştum. Bu raporu sorgu tutanakları ile beraber mukayeseli bir şekilde okudum. Ancak o dönemde üst rütbeli subaylarımızın dosyaları açık değildi. 2017 yılında yaptığım başvuru birkaç gün önce sonuçlandı ve esir tutulan en üst rütbeli Yüzbaşı İhsan Serim’in dosyası tarafıma ulaştırıldı. Daha önce sorgu tutanaklarından ve Amerikan ordusunun yaptırdığı çalışmalardan ’Kore Savaşı’nda Türk Esirler’ isimli bir kitap yazmıştım ancak Kore Savaşı’nda esir olan askerlerimizin bu esaret hikayesinin en önemli yani yapbozun en önemli parçası eksikti. Yüzbaşımızın dosyasıyla beraber onların o kahramanlık hikayeleri tamamlanmış oldu" dedi.



"Türk askerlerimiz arasında esir kamplarında hayatını kaybeden tek kişi dahi yok"


1953 yılında Kore Savaşı’nın ardından ateşkes imzalanması ile birlikte savaşın tarafları esir askerleri takas etmesinin ardından Amerikan askeri istihbaratının Amerikalı askerlerle birlikte Türk askerlerini de sorguya aldığını söyleyen Onur, "Savaş boyunca esir kamplarından çeşitli istihbaratlar ulaşmış Amerikan ordusuna. Amerikalı esirlerin kara kuvvetleri ve esirlerin özellikle sorgu son haklarına baktığımızda yüzde ellisinin hayatını kaybettiğini görüyoruz esir kamplarında. Türk askerlerimiz arasında esir kamplarında hayatını kaybeden tek kişi dahi yok. Yine Amerikalı esirlerin komünist Çin kuvvetleri ile esir kampında özellikle yüzde 15’in iş birliği yaptığını görüyoruz yani düşmanla iş birliği yaptığını görüyoruz. Sorgu tutanaklarına baktığımızda Amerikan ordusunun Türk askerleri üzerine yaptırdığı çalışmaya baktığımızda; iki askerimizin düşmanla bir defaya mahsus olarak iş birliği yaptığını, Türk askerlerimiz tarafından esir kampında organize edilen bir Divan-ı Harp’te iş birliği yapan askerlerimizin yargılandığını, yargılanma sonucunda ceza olarak ağır şekilde darp edildikleri ve esaretlerinin sonuna kadar göz hapsine tutulduklarını görüyoruz. İki ordunun esir askerleri arasında böyle ciddi bir esaret performans farkı oluşunca ki özellikle de Amerika o dönemde Türkiye’ye askeri ve ekonomik yardım yapan bir ülke. Amerikan ordusu Türk askerlerimize sorgu tutanaklarını askeri ve sivil kurumlara vererek bilimsel çalışmalar yaptırmış. Bu bilimsel çalışmaların sonucunda raporlar oluşturulmuş bu raporlara ulaşmıştır" şeklinde konuştu.



"Esir olan askerlerimizin esaret hayatları boyunca gün yüzüne çıkmamış yeni bilgilere ulaştık"


2017 yılında Türk askerlerine ait sorgu tutanaklarının peşine düştüğünü söyleyen Onur, "Dosya tarafıma iletildi ve bu sayede orada esir olan askerlerimizin esaret hayatları ve deneyimleri hakkında daha önce gün yüzüne çıkmamış yeni bilgilere ulaştık. Bu bilgiler özellikle Amerikan ordusunda, NATO ve askeri çevrelerinde sık sık dile getirilen fakat belgelendirilemeyen iddialar vardı, savaş efsaneleri vardı. Örneğin esir kaplarında askerlerimizin kendi aralarındaki emir komuta zincirini asla bozmadıkları, üst rütbeli bir subay Çinliler tarafından aralarından alındığı zaman hemen alt rütbedeki askerimizin komutayı devraldığı, aralarındaki birlik ruhunu kesinlikle bozmadıkları, hayatı idame yeteneklerinin çok güçlü olduğuna dair gurur verici iddialar vardı. Ancak bunları ilk defa yüzbaşı İhsan Serim’in sorgu tutanaklarında elle tutulur gözle görülür bir şekilde isim isim ve tarihleri ile beraber görebiliyoruz. Amerikan Ordusu’nun Türk esir askerlerimiz üstüne yaptırdığı çalışmanın sonuç kısmı ile 1955 yılında yayınlanan ve hala kullanımda olan Amerikan muharip askerinin el kitabı bire bir örtüşmektedir. Bu da bize şunu gösteriyor; Amerikan ordusu Kore’de esir olan askerlerimiz üzerinde yaptırdığı bilimsel çalışmalarını kendi askeri eğitimlerini yeniden yazmak için kullanmıştır. Hayatı idame, kaçma kurtulma, sorguya mukavemet eğitimleri de Kore’de esir olan askerlerimizden örnek alınarak, esinlenerek hazırlanmıştır. Amerikan ordusunun yaptırdığı çalışmanın sonuçları arasında şu çok çarpıcıydı benim için. Türkler hayatı idame ve mukavemet güçlerini nereden alıyorlar ve bu sorunun cevabı şuydu; tarihlerinden, kültürlerinden alıyorlar" dedi.



Esir askerlerimizin dosyalarına ulaştığım için mutlu ve gururluyum


Kore Savaşı’nda esir olan Yüzbaşı Ihsan Serim Ispartalı olduğunu belirten Dr. Onur, dosyalar gönderildiği zaman heyecanını askerlerin aileleriyle paylaştığını vurgulayarak, "Ben de Burdurlu olduğum için aslında bir anlamda hemşehrim sayılır. Kendisinin evladı da yok. Belki olsaydı babasının sorgu tutanaklarının peşine düşerdi ama olmadığı için ben de dosyalarla karşılaştığım için kendime görev edindim ve yedi yıl boyunca dosya alabilmek için bekledim. Dosyayı aldıktan sonra iki yeğenine ulaştırdım ve onlar da ’kendi evladı olsaydınız ancak bu kadar uğraşırdınız’ diye çok teşekkür ettiler. Ben de kendilerine çok teşekkür ediyorum. Dosyalarla ben de ilk karşılaştığım için, Allah nasip ettiği için çok mutluyum ve çok gururluyum” açıklamalarında bulundu.



Kore Savaşı sonrası Amerikan ulusal arşivinde yer alan raporlar gün yüzüne çıktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da narkotik operasyonları: Zehir tacirlerine darbe üstüne darbe Bursa İl Jandarma Komutanlığı Narkotik Suçlarla Mücadele ekipleri, uyuşturucu ile mücadele kapsamında son bir ayda düzenlediği operasyonlarla zehir tacirlerine göz açtırmadı, çok sayıda uyuşturucu madde ve uyuşturucu madde yapımında kullanılan aparat ele geçirildi. Osmangazi ilçesi Ovaakça Mahallesi’nde Narkotik ekiplerince yapılan aramada 355 gram kubar esrar, 1 kök skunk bitkisi, 2 adet iklimlendirme sistemi (birinin kurulu ve aktif olduğu), 2 adet hassas terazi, 5 gram kenevir tohumu ile çok sayıda bitki yetiştirmede kullanılan tarımsal ürün ve ilaç ele geçirildi. Gemlik ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde yapılan operasyonda ise 7 kök kenevir bitkisi, 2 gram kenevir tohumu ile iklimlendirme sistemi ve uyuşturucu madde üretiminde kullanılan çok sayıda ekipman bulundu. Nilüfer ilçesi Altınşehir Mahallesi’nde gerçekleştirilen aramada da 2 gram kokain, 17 adet sentetik ecza hapı, 300 gram kubar skunk, 1 kök skunk bitkisi, 1 adet hassas terazi ile iklimlendirme sistemi ve üretimde kullanılan çeşitli malzemeler ele geçirildi. Sokak satıcılarına yönelik düzenlenen şok operasyonlarda toplamda 100 grama yakın metamfetamin, kokain, uyuşturucu hap ve esrar maddesi ele geçirildi. Bursa İl Jandarma Komutanlığı’ndan yapılan açıklamada, uyuşturucu ile mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğü belirtilerek, özellikle iklimlendirme sistemi kullanılarak ev ve iş yerlerinde uyuşturucu üreten şahıslara yönelik operasyonların artarak devam edeceği vurgulandı.
İzmir Menemen’in 95 yıllık hayali gerçek oluyor Menemen’de tam 95 yıl önce ilçeye yapılması planlanan ancak Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan’ın göreve gelişine kadar yalnızca bir hayal olarak kalan kent müzesi için tarihi bir eşik aşıldı. Yıkılan Menemen Hükümet Konağı, kendi yerinde aslına uygun olarak yeniden inşa edilerek müze olarak hizmet verecek. Antik çağlardan itibaren insanlık için bir yaşam noktası olan ve içinde yüzlerce yıllık camileri, hanları, kiliseleri ile zengin bir kültürel birikime sahip olan Menemen, tüm bu birikimini koruyacak ve geleceğe aktarabilecek bir merkeze kavuşuyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında gazete sayfalarında konu olarak işlenen fakat bugüne dek gerçekleştirilemeyen müze hayali, artık mutlu sona kavuşmaya hazırlanıyor. Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan’ın göreve gelmesinin ardından kurulan Menemen Belediyesi Kent Arşivi ve Müzesi’nde, bugüne kadar büyük çoğunluğu bağışçılardan olmak üzere 4 bin 300 obje ve 2 bin 500 yazılı materyalin toplanmasının ardından sıra uzun yıllardır beklenen müzenin kurulmasına geldi. Tarihi Hükümet Konağı, yeniden yapılacak Menemen’de kurulacak müze, 1886 yılında hizmete giren, 1984 yılında yıkılan Menemen Hükümet Konağı’nın yerinde, tarihi binanın rekonstrüksiyon yöntemiyle yeniden dizaynıyla yapılacak. Bodrum katıyla birlikte toplam 3 katlı ve cumbalı olarak aslına uygun şekilde hayata geçirilecek proje, bölgenin tarihi kimliğine de katkı sunacak. Bedesten, Taşhan, Mahkeme Camii, Gazez Camii gibi birçok tarihi yapının bulunduğu alanda, sokak sağlıklaştırma projesinin de tamamlanmasıyla birlikte bölgenin turizme kazandırılması yolunda önemli bir adım atılmış olacak. Başkan Pehlivan’dan teşekkür Menemen Belediye Başkanı Aydın Pehlivan, Menemen’in bir müzeye kavuşmasını ilçe kimliği adına çok önemsediklerini belirtti. Başkan Pehlivan, "Menemen, antik çağlardan tutun da 8 bin yıllık çömlekçilik geçmişine, Türk İslam eserlerinden köylerinde ve kent merkezinde yaşattığı kültürel kimliğine kadar ruhu olan bir kent. Böylesi kadim bir kentin, bugüne kadar bir müzeye sahip olmayışı kabullenmek mümkün değil. Bu nedenle göreve geldikten çok kısa bir süre sonra Kent Arşivi ve Müzesi adını verdiğimiz birimimizi kurarak kolları sıvadık. Uzman kadromuzun özverili çalışmaları, hemşehrilerimizin çok kıymetli bağışlarıyla, bugün artık kendilerine ayırdığımız alana sığmayacak kadar çok materyale sahip olduk. Bu süre zarfında bir yandan müzemizde sergileyeceğimiz eşyaları toplarken, diğer taraftan da müzemizi kurmak adına ön çalışmalarımızı tamamladık. Çok kısa süre içinde ihale ve yer tesliminin ardından müze binamız inşa edilecek. Bu noktada bizlere çok kıymetli desteklerinden ötürü İzmir Valimiz Sayın Dr. Süleyman Elban ve Menemen Kaymakamımız Sayın Vedat Yılmaz Beyefendi’ye ilçem adına yürekten teşekkür ediyorum. Neredeyse bir asırlık bir hayalin gerçek olmasına sundukları katkıyı, Menemenliler olarak unutmayacağız. Bu önemli eseri Menemen’e kazandıracak olmanın gurur ve heyecanı içerisindeyiz" dedi.