TEKNOLOJİ - 03 Aralık 2024 Salı 10:38

Türkiye’de bir ilk: 10 bin iskelet ve fosil dijital arşive taşınıyor

A
A
A
Türkiye’de bir ilk: 10 bin iskelet ve fosil dijital arşive taşınıyor

Türkiye’de bir ilk olarak 10 bin insan iskeleti ve fosili dijital ortamda arşivlenecek. Üç boyutlu taramalarla oluşturulacak bu dijital arşiv, arkeoloji ve antropoloji dünyasına önemli bir katkı sağlayarak Anadolu’nun tarihi zenginliklerini uluslararası bilim camiasına sunacak.


Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde, bilim dünyasında dijitalleşme önemli bir rol oynamaya başladı. Özellikle antropoloji ve arkeoloji gibi geçmişi anlamaya yönelik disiplinlerde, dijital teknolojiler bilimsel araştırmaların seyrini değiştiriyor. Bu alandaki en dikkat çekici gelişmelerden biri, iskelet ve fosil koleksiyonlarının dijitalleştirilmesiyle oluşturulan geniş arşivlerin hazırlanması. Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek olan bu dijital arşivleme projesi, arkeolojik verilerin ve insanlık tarihine dair keşiflerin dijital ortamda saklanmasını ve dünya çapında paylaşılmasını sağlayacak.



"Dijitalleşme ile arkeolojik zenginlikler gün yüzüne çıkıyor"


Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Antropoloji Bölümü Fiziki Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek, bu dijital dönüşümün önemli örneklerinden birine öncülük ediyor. Aytek konuşmasında, “Antropoloji Laboratuvarlarında çok zengin bir iskelet ve fosil koleksiyonumuz var. Yaklaşık 7 bin insan kemiğinin yanında Türkiye’deki yaklaşık 30 farklı alandan gelen hayvan kemikleri ve yine bizim kendi kazımızı yaptığımız Denizli’den birçok fosilimiz bulunuyor. Bunların üzerinde birçok bilimsel araştırma gerçekleştiriyoruz” dedi.


Aytek, bu bilimsel çalışmaların yanı sıra, dijitalleştirmenin nasıl bir fayda sağladığını şu şekilde vurguladı:


“Ancak artık teknolojinin de gelişmesiyle beraber dünyanın birçok yerinde üç boyutlu teknolojileri de kullanmaya başladılar. Böylelikle geleneksel metotlarla bizim metrik ölçülerimiz, morfolojik değerlendirmelerimizin yanında üç boyutlu görüntü elde ederek kemiğin ya da fosilin bütün noktalarından çok daha fazla bilgi elde edip bunları dijital anlamda çok daha üst düzey yayınlara dönüştürebiliyoruz. Hem kemiklerin tanımlanması, hastalıkların tanımlanması tür tahlillerinin yapılmasında elimize daha fazla veri geçiyor, hem de bu verilerin daha sonra üst düzey yayınlara dönüştürülmesi noktasında da çok büyük avantaj sağlıyoruz.”



Türkiye’de bir ilk: Dijital arşiv oluşturuluyor


Proje kapsamında, laboratuvardaki iskeletlerin ve fosillerin dijitalleştirilmesiyle oluşturulacak dijital arşiv, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirecek. Bu arşiv ile hem kemiklerin hem de fosillerin dijital ortamda saklanması sağlanacak, ayrıca dünya çapında bilim insanlarının kullanımına sunulacak. Aytek, projedeki hedeflerini, “Bizim bu taramalardaki bir diğer amacımız dijital oluşturmak. Bu da Türkiye’de ilk olacak. Bizim burada çok zengin bir koleksiyonumuz var. Bu koleksiyon sadece iskeletlerden oluşmuyor. Çok önemli patoloji ve hastalıklardan da oluşuyor. Bazıları dünyada ilk ki biz bir tane örneğimizi dünyada ilk kayıt olarak yayınladık. Onun dışında yine dünyada ilk kayıt olarak yayınlayacağımız birkaç örneğimiz daha var. Bunları da üç boyutlu taramalarla yapıp tanımlayacağız" sözleriyle açıkladı.


Bu dijital arşiv projesinin sadece arkeologlar ve antropologlar için değil, aynı zamanda bilimsel araştırmalar için önemli bir kaynak oluşturacağını da belirten Doç. Dr. Aytek, “Dijital arşivde de amacımız, tabii bu kısa bir sürede olmayacak ama uzun bir vadede elimizdeki bütün tanımlanabilir iskeletleri ve fosilleri dijital ortama aktarıp üç boyutlu taramalarını yapıp bir web sitesi vasıtasıyla dünyaya açmak. Bunu da bir yüksek lisans öğrencimiz bir çalışma başlatacak. Tabii ki bu bir yüksek lisansa sıkışıp kalmayacak. Uzun vadede her şeyi tarayarak bilimsel çalışmasını gerçekleştirdiğimiz, yayınını yaptığımız bütün malzemeleri uluslararası bilim camiasına açacağız. İsteyen herkes bu malzemelere online olarak ulaşıp üç boyutlu görüntüleri indirip kendi çalışmalarında karşılaştırma materyali olarak kullanacaklar. Böylelikle hem bilime önemli bir katkımız olacak. Bizim malzemelerimizin, Anadolu’nun malzemelerinin önemli yayınlarda kullanılarak daha fazla bilinir olmasını sağlamak amacındayız” ifadesini kullandı.



"10 bin iskelet ve fosil dijital arşivde"


Dijitalleştirme projesi tamamlandığında, 10 bin insan iskeleti ve 10 binden fazla hayvan iskeleti ve fosilinin dijital arşivde yer alması hedefleniyor. Bu verilerin çok büyük bir kısmı, 30 farklı arkeolojik alandan toplanan materyallerden oluşuyor. Doç. Dr. Ahmet İhsan Aytek de bu koleksiyonun büyüklüğüne dikkat çekerek, "Biz yaklaşık olarak 30 farklı arkeolojik alanda çalışıyoruz ve buralardan gelen 7 bin civarı insan iskeletimiz var. Tabii hayvan iskelet ve fosillerini birey anlamında saymamız mümkün değil. Onlara binlerce diyebiliriz hatta 10 binin üzerinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu 7 bin insan iskeletinin yanında bizim alanlarda çalıştığımız, buraya getirmediğimiz insanlarımız da var. İleriye dönük onları da tarayacağız arkeolojik alanların içerisinde yer alan. Biz bunları da dahil ettiğimizde belki 10 bine yakın insan iskeleti üzerinde çalışma yapacağımızı söyleyebilirim" dedi.



Gelecekteki etkileri: Uluslararası paylaşım ve iş birlikleri


Proje, sadece dijitalleştirme süreciyle sınırlı kalmayacak; elde edilen veriler dünya çapında bilim insanlarının erişimine sunulacak. Bu dijital arşiv sayesinde, arkeologlar ve antropologlar geçmişe dair bilgileri daha kolay ve hızlı bir şekilde karşılaştırabilecek ve çalışmalarını daha geniş bir veri havuzuyla zenginleştirebilecekler. Bu arşiv ile Anadolu’nun tarihinin herkes tarafından bilinmesinin büyük anlamda sağlanacağını da belirten Doç. Dr. Aytek, “Dijitalleştirdiğimiz verileri, bilim dünyasına sunarak Anadolu’nun tarihi ve arkeolojik zenginliklerini daha geniş bir kitleyle paylaşmayı amaçlıyoruz” ifadelerine yer verdi.


Bu projeye katkı sağlayanlardan biri olan yüksek lisans öğrencisi Aybüke Yeşilada, dijital modelleme ile tanışmasının lisans dönemine dayandığını, bu teknolojiyi kullanarak arkeolojik alanlarda yaptığı taramaları açıkladığı konuşmasında, "Benim üç boyutlu modelleme ile tanışmam lisans bitirme tezimde gerçekleşti. Juliopolis’te mezar odaları taradım ve bunları kullandık yayınlarımızda. Şimdi ise bunu ilerletip arşivlemeye geçmek istiyorum. O yüzden yüksek lisans tezimi dijital model arşivlemesi üzerine yapıyorum” dedi.


Yeşilada, projede kullanılan dijital arşivleme yöntemlerini ve amaçlarını da açıklayarak, “Bu arşivi oluşturmak için çeşitli yöntemlerden faydalanıyoruz. Bu yöntemler fotogrametri ve lidar. Bu yöntemleri uygulama ve arşiv oluşturmamızın nedenlerini saymamız gerekirse erişilebilirliği kolaylaştırmak, çalışmalara yardımcı olabilmek, herkesin eşit imkanlarda erişim sağlamasına imkan tanımak ve materyalleri doğru bir şekilde aktarabilmek” sözlerini sarf etti.


Dijital arşiv oluşturma projesi yalnızca Türkiye’nin değil, dünya çapında bilimsel araştırmaların önünü açacak, antropoloji ve arkeoloji alanlarında yeni bir dönemin kapılarını aralayacak. Bu dijital arşivle, Anadolu’nun zengin arkeolojik mirası daha geniş bir kitleye tanıtılacak ve küresel ölçekteki bilimsel iş birliklerine katkı sağlanacak.



Türkiye’de bir ilk: 10 bin iskelet ve fosil dijital arşive taşınıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahyaspor’da 5 yeni isim kadroya katıldı TFF 3. Lig takımlarından Kütahyaspor, yeni sezon öncesi genç ve yetenekli beş futbolcuyu renklerine bağladığını duyurdu. 2006 doğumlu ve hem kanat hem de bek pozisyonlarında görev yapabilen Yiğit Emir Ekiz, Fenerbahçe U19 takımında geçtiğimiz sezon 31 maça çıkıp 4 gole imza attı. Genç oyuncunun geçici transferi konusunda anlaşma sağlandı. 2003 doğumlu stoper Enes Yiğit, Erzurumspor FK’den geçici olarak Kütahyaspor’a transfer edildi. Geçen sezon Ağrı 1970 Spor formasıyla 28 karşılaşmaya çıkan Yiğit, savunma hattına güç katması beklenen isimlerden biri. Fethiye İdmanyurdu ile Bölgesel Amatör Lig şampiyonluğu yaşayan 2004 doğumlu sağ bek Latif Aklan, Kütahyaspor’la sözleşme imzaladı. Aklan, geçen sezon 26 maçta forma giydi. 2002 doğumlu kanat oyuncusu Yiğit Gümüş, geçtiğimiz sezon BAL Ligi’nde İznikspor formasıyla 14 gol atarak dikkat çekti. Daha önce Tire FK ile şampiyonluk yaşayan Gümüş, Kütahyaspor’a önemli katkı sağlaması beklenen isimlerden biri. Altınordu altyapısında yetişen ve geçtiğimiz sezon Silifke Belediyespor forması giyen 2001 doğumlu stoper Kağan Topçu, Kütahyaspor ile sözleşme imzaladı. Takım savunmasında önemli rol oynaması beklenen Topçu için kulüp, başarılarla dolu bir sezon temennisinde bulundu. Kütahyaspor yönetimi, tüm oyunculara başarılar dileyerek bu transferlerin kulübe hayırlı olmasını temenni etti.
Hatay Eşinin iş kazası geçirmesiyle hayatı değişen kadın, 450 yıllık külliyede serinleten lezzet bici biciyle hayata tutundu Hatay’ın Payas ilçesinde esnaflık yapan 3 çocuk annesi Cemile Örek, eşinin geçirdiği iş kazasının ardından kolları sıvayarak girişimciliğe adım attı. Çalışma azmi ve kendi elleriyle hazırladığı serinleten lezzet Bici Bicisiyle bilinen Örek, kazandığı parasıyla 3 evladını okutuyor ve ailesini ekonomik olarak ayakta tutuyor. Payas ilçesinde yaşayan 47 yaşındaki Cemile Örek’in hayatı eşinin iş kazası geçirmesiyle değişti. Eşinin iş kazası geçirmesi ve çalışamaz hale gelmesiyle ekmek parası kazanması görevi üstüne düşen 3 çocuk annesi Örek, aldığı girişimcilik belgesiyle tarihi Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’nde kendi iş yerini kurdu. Bölgenin geleneksel ve serinleten lezzetini kadın eliyle vatandaşlara tattırmaya başlan Örek , 11 yıldır hem eşine hem çocuklarına hem de ekonomiye katkı sunuyor. Hayat azmiyle takdir toplayan Örek, girişimcilik hikayesiyle ilham veriyor. Eşinin iş kazası geçirmesiyle çıktığı yolda 11 yıldır devam eden 47 yaşındaki Cemile Örek, "Ev hanımıydım, eşim iş kazası geçirdi ve kalça protezi takıldı. Ağır işte çalışamadığı için ailemize bir gelir sağlamak bana düştü. Ne yapabilirim diye düşünürken belge için başvurdum, girişimcilik belgemi aldım. Sağ olsun Belediye Başkanımız Bekir Altan’ın da yönlendirmesiyle bu işletmeyi açtım. Şu anda 11. sezonumdayım. Üç kızım var, hepsini bu işletmeden kazandığım parayla okuttum. Kızlarımın; biri lojistik mezunu, biri muhasebeci, en küçüğüm ise güzel sanatlarda okuyor. Her gün bici biciyi kendi ellerimle hazırlıyorum, yaz sezonunda yoğunluk yaşıyoruz ve müşterilerle adeta aile gibi olduk. Her gün bici biciyi kendim pişiriyorum, şerbetini hazırlayıp donduruyorum. Her şey elimden geçiyor. Yaz sezonu geldi mi burası daha canlı, doğayla iç içe bir ortam sunuyoruz. Müşterilerimi müşteri gibi değil, ailem gibi görüyorum. Onlar da bana aynı şekilde destek oluyor" dedi. Malatya’dan gelen ve kafeyi ziyaret eden Basri Aydeniz, "Payas’a geldiğimde herkes burayı önerdi. Bici bici yemek için geldik, gerçekten pişman olmadık. Hava sıcak, ortam serin ve keyifli. Serinlemek isteyenler için birebir."
Bursa Yaren leyleği kıskandıracak Leylek Köyü Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinin "Manda köyü" olarak bilinen Karaoğlan Köyü, bölgenin en fazla leylek yuvası olan yeri olarak dikkati çekiyor. Uluabat Köyü kıyısındaki keşfedilmemiş Karaoğlan Köyü’nde 2 haneye bir leylek düşüyor. Bu köyde Yaren leyleğin köyü olan Eskikaraağaç’tan 8 katı daha fazla leylek yuvası bulunuyor. Kuş varlığı ve çeşitliliği açısından Avrupa ve Ortadoğu’nun önemli sulak alanlarından biri olan Ulubat Gölü, civarında bulunan yerleşim birimlerindeki leylek yuvalarıyla da tanınıyor. Özellikle Nilüfer ilçesinin göle kıyısı olan Gölyazı ve Karacabey ilçesinin Eskikaraağaç mahalleleri, leylekleriyle biliniyor ve sadece bunun için bile turist çekiyor. Avrupa Leylek Köyleri Birliği üyesi Eskikaraağaç, Türkiye’nin ilk "Leylek Köyü" olarak biliniyor. Bu köyü son yıllarda ön plana çıkaran ise balıkçı Adem Yılmaz’la kurduğu, dünyaca bilinen "dostluk hikayesi" ile tanınan Yaren leylek merakı ve sevgisi. Leylek Köyü ve Gölyazı ile diğer mahalleleri içine alan Leylek Şenliği bile bölge turizminin canlanması için Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından bu bölgede gerçekleştiriliyor. Ancak, Bursa’da "leylek köyü" adıyla anılan tüm yerleri unutturacak, 32 yuvasıyla adeta bir "leylek şehri"ni andıran bir yer bulunuyor. Uluabat Gölü’ne kıyısı olan Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Karaoğlan Köyü’nde başınızı çevirdiğiniz heryerde leylek görüyorsunuz. Yumurtadan çıkan yavrular ve onları besleme telaşı içinde yiyecek bulmak için kanatlanan anne ve baba leylekler, mahallede adeta bir görsel şölen oluşturuyor. Her iki haneye bir leylek düşüyor, Yaren’in köyünden 8 kat fazla yuva bulunuyor Adeta Yaren leyleği bile kıskandıracak Karaoğlan’da yavruların da yumurtadan çıktığı bugünlerde her iki haneye ortalama bir leylek düşüyor. Leylek Köyü Eskikarağaç’ta sadece 4 yuva bulunuyor. Bu durumda Karaoğlan, Leylek Köyü’nün 8 katı, 10 yuvalı Gölyazı’nın ise yaklaşık 3 katı yuvaya sahip. Karaoğlan Köyü Muhtarı Ergün Kısa, mahallelerinin 1800 manda varlığıyla "Manda köyü" olarak tanındığını ancak leylekleri açısından da bu konuda iddialı olduklarını söyledi. Birkaç yıl öncesine kadar 24 sabit yuvaları varken bu yıl leylek yuvasının 32’ye ulaştığını dile getiren Kısa, "En çok leylek bizim köyümüzde var. Uluabat Gölü’ne ve Kirmasti Çayı’na yakınız. Gölde ve çayda yiyecek bulabiliyorlar. Ayrıca tarım arazilerimiz var. Kurt, böcek ve fare de buluyorlar tarlalarda. Yiyecek konusunda leylekler açısından zengin bir bölgeyiz ve köyümüzü seviyorlar" dedi. Göç zamanı köy üzerinde veda turu atıyorlar Eskikaraağaç’ın bir tek Yaren leyleği olduğunu belirten Kısa, "Ama sayı bakımından bizim köyümüz en önde. Bizde birçok Yaren var. Bir leylek 3-4 yavru yapıyor. Şu anda yumurtadan çıkanlarla 200’ün üzerinde leylek var. 400 haneli mahallemizde her 2 haneye ortalama bir leylek düşüyor. Göç zamanı giderken köy üzerinde veda turu yapıyorlar. Birkaç kez köyümüz üzerinde tur atıyorlar" diye konuştu.