ÇEVRE - 25 Mayıs 2025 Pazar 13:29

Türkiye’nin ilk turistik mağarası İnsuyu, kuruyan sularıyla fosil haline geldi

A
A
A
Türkiye’nin ilk turistik mağarası İnsuyu, kuruyan sularıyla fosil haline geldi

Türkiye’nin ilk turistik mağarası İnsuyu, iklim değişikliği ve insan kaynaklı aşırı su kullanımı nedeniyle sularını kaybederek "fosil mağara" statüsüne düştü; bölgedeki yoğun tarım sulaması ve sondajlar ise su krizini derinleştiriyor. 1965 yılında saniyede 50 litre su akan mağarada insan etkisi ve iklim değişimleri nedeniyle su hızla yok oldu.


Türkiye’nin turizme açılan ilk mağarası olma özelliği taşıyan İnsuyu Mağarası, Burdur- Antalya karayolunun 13’üncü kilometresinde bulunan Sarpgüney Tepesi’nin eteklerinde yer alıyor. Binlerce yıl önce oluşan ve toplam uzunluğu 8 bin 100 metreye ulaşan mağaranın turizme açılan kısmı ise ilk etapta 1965 yılında 250 metreyle başlamış, günümüzde ise 525 metreye kadar genişletilmişti.


Jeolojik olarak kalkerlerden meydana gelen ve suyun etkisiyle sarkıtlar, dikitler ve doğal dehlizler oluşturduğu mağara, bir zamanlar içerisinde yer alan dokuz göl ile sularla doluydu. İnsuyu Mağarası, özellikle 1965’te turizme açıldıktan sonra şifalı suyuyla da büyük ün kazandı. Mağara suyunun şeker hastalığına iyi geldiğine dair rivayetler, Türkiye’nin dört bir yanından ve hatta yurt dışından ziyaretçilerin akın etmesini sağladı.


Ancak son 20 yılda başta iklim değişikliği olmak üzere insan kaynaklı aşırı su kullanımı ve çevresel etkiler nedeniyle mağaradaki sular hızla çekilmeye başladı. 2014’te mağaradaki büyük göl tamamen kurudu ve günümüzde göllerin tamamında su bulunmuyor. Mağaranın yalnızca yağmur sonrası sarkıtlardan damlayan suları kaldı. Bu durum, bölgenin doğal su döngüsünün bozulduğunu ve İnsuyu Mağarası’nın artık "fosil mağara" statüsüne geçtiğini gösteriyor.


Mağara’nın aynı zamanda İnsuyu Ovası sınırları içinde yer alması, ovada bulunan çok sayıda içme suyu sondajı ve yüksek su tüketen fasulye, mısır gibi tarım ürünlerinin sulanması için açılan sondajlar, bölgedeki su kaynaklarının hızla tükenmesine neden oluyor. Bu insan kaynaklı su kullanımı da mağaranın sularının çekilmesinde önemli bir etken olarak görülüyor.



İlk kazma 1965’te vuruldu


İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, İnsuyu Mağarası’nın turizme açılması ile ilgili olarak; "İlk kazma 22 Temmuz 1965 yılında bu girişte vuruluyor. Akabinde yaklaşık olarak 17 metre uzunluğundaki giriş yapılıyor ve ilk etapta 250 metrelik bölüm 1965 yılının sonlarında 1966 yılın başlarında turizme açılıyor. İlerleyen yıllarda da mağaramızın yaklaşık 600 metrelik bölümü turizme açılmış oluyor." açıklamasında bulundu.



Burdur’un susuzluğuna imeceyle gelen çözüm"


İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, 1930’lu yıllarda Burdur’da yaşanan içme suyu sorununa dikkat çekerek, "1930’lu yılların başlarında Burdur’da içme suyu sorunu yaşanmaya başlamıştır ve 1935 yılının sonlarında İnsuyu ve Gökpınar sularının birleştirilerek kanallar vasıtasıyla Burdur‘a indirilmesi projesi başlatılmıştır. Bu proje kapsamında imece usulüyle her haneden 15 ile 60 yaş arasındaki bir erkek sekiz gün boyunca bu kanal yapımında çalışmıştır. Ayrıca çalışamayanlar ise günlük 50 kuruş olmak üzere toplam 4 lira ücret ödemek zorunda kalmışlardır." dedi.



Şifalı suyu ile dünyaca ünlenen İnsuyu Mağarası


İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, İnsuyu Mağarası’nın sadece doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda şifalı suyuyla da yıllarca büyük ilgi gördüğünü belirterek, "1965 yılının sonlarında İnsuyu Mağarası’nın açılmasıyla birlikte mağarasındaki suyun şeker hastalığına iyi geldiğine ilişkin bir rivayet ortaya çıkmış. Dolayısıyla İnsuyu mağarasının suyu bu sebepten dolayı da sadece Türkiye’de değil tüm dünyada meşhur hale gelmiştir. İnsanlar, özellikle şeker hastaları İnsuyu’nun kendilerine şifa olacağını düşünerek akın akın İnsuyu Mağarası’na gelmişler. Dolayısıyla da ilerleyen yıllarda mağaranın çevresinde tesisler kurulmaya başlanmıştır. Bunun yanında İnsuyu bidonları yapılarak mağaranın suyu bidonlarla çeşitli illere satışa gönderilmiştir. Hatta Trabzon’a yaklaşık olarak bir kamyon su bile satılmıştır. İnsuyu Mağarası’nın suyu o kadar dikkat çekmiştir ki sadece Türkiye’de değil yurt dışından da büyük talep görmüştür. Belçika’dan, Avusturya’dan, Fransa’dan insanlar ya da bilim adamları mağaranın suyunu incelemek için buraya kadar gelmişlerdir. Yine o yıllarda suyla ilgili turizme açılmasından sonra birçok insan turist olarak da İnsuyu’na gelmiştir. Yaklaşık olarak açıldığı yıl ilk üç ayda İnsuyu mağarasını 33 bin kişi ziyaret etmiştir." ifadesinde bulundu.


İklim değişikliği ile birlikte özellikle 2000’li yıllardan sonra İnsuyu Mağarası’nın sularının çekilmeye başladığını ve göllerin kuruduğunu da söyleyen Koçibay; "Büyük göldeki su da 2014 yılında neredeyse tamamen kurumuş ve şu anda göllerimizin hiç birisinde su bulunmamaktadır. Sadece yağmurlardan sonra sarkıtlardan damlayan sular bulunmaktadır. Ama İnsuyu Mağaramız halen ziyaretçi akınına uğramaktadır." şeklinde konuştu.



1930’larda İnsuyu Mağarası’nda "Burdur Sırtlanı" efsanesi


Koçibay, İnsuyu Mağarası’nın keşif hikayesine dair verdiği bilgide; "1931-1935 yılları arasında gerçekleşen ilk bilimsel çalışmalar sırasında, Burdur’da ‘Moruk Dayı’ lakabıyla tanınan Mustafa Koçay ve arkadaşları 6 Mayıs 1931’de mağaraya girdiler. İçeride ilerlerken karşılaştıkları hayvan kemikleri, 1714 yılında Burdur’a ikinci kez gelen Fransız gezgin Paul Lucas’ın kitabında bahsettiği ve köylüler arasında canavar olarak bilinen ‘Burdur Sırtlanı’nın avladığı bir hayvana ait olduğuna inanıldı. Mustafa Koçay, bu keşfin ardından mağaradan hemen geri çıktı." dedi.



Mağara artık fosil durumda


Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Tuncer, İnsuyu Mağarası’nın toplam uzunluğunun 8 bin 100 metre olduğunu belirterek; "Bu mağaranın planı, değişik mağara araştırma kulüpleri ve dernekleri tarafından çizildi. 2021 yılında yapılan ölçümleme ve planlama çalışmalarında toplam uzunluğun 8 bin 100 metre olduğu teyit edildi. Turizme kazandırılan alan ise 525 metredir. 2006 yılından itibaren mağara hızlı bir şekilde suyunu kaybetmeye başladı.2006’da ve 2011’de turizme açılmayan alanlar dahil 9 gölde de su vardı. 2006’dan sonra sular hızla çekildi. Şu anda sadece damlayan yağmur suları var, akan bir su kalmadı. Eskiden aktif olan İnsuyu Mağarası son 20 yılda fosil mağara haline geldi. Bu da bölgedeki suyun hızlı çekildiğini gösteriyor." diye konuştu.



Saniyede 50 litre su akıyordu, şimdi kurudu


Mağaranın su seviyelerinin düşüşünün, mağara duvarlarındaki izlerden takip edilebildiğini belirten Tuncer; "Eskiden mağaranın suyu eski giriş kısmından güldür güldür akıyordu. Sonrasında aşırı su kullanımı ve iklimsel değişiklikler nedeniyle tamamen yok oldu. Mağaradaki göller kurudu. İnsan etkisi, beşeri faktörler en büyük etken. Köylerin ve şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılan sondajlar, tarım için yapılan sondajlar kontrolsüz su kullanımına neden oldu. Kireç taşı rezervuarı küçük, hızlı su tüketimi mağarayı kuruttu. Eğer bu şekilde devam ederse ovaları sulayacak suyu, köylerde ve şehirlerde içecek suyu bulamayacağız. Mağara zaten fosil hale geldi. Köyler ve tarım alanları da kuraklığa sürüklenecek. İnsuyu Mağarası, 3 milyon yılda oluşan bir mağara. Holosen dönemi boyunca, yani son 11 bin 700 yılda aktif bir mağaraydı. 1965’te saniyede 50 litre su çıkıyordu. Ancak insan etkisi ve iklim değişimleri nedeniyle su hızla yok oldu." dedi.



"Eskiden cennet gibiydi, şimdi kurumuş"


İnsuyu Mağarası’nı yıllar sonra ziyaret eden Mikail Yılmaz ise gözlemlerini; "1978 yılında ilkokuldayken gelmiştik buraya ve burası inanılmaz güzeldi, her yerden sular akıyordu. Sarkıt ve dikitler vardı. Harika bir yerdi, bayılmıştım buranın güzelliğine. Ama şimdi geldiğimde sarkıt ve dikitler su olmadığından dolayı dökülmüş ve sular çekilmiş, eski tadı kalmamış. İnşallah ilerleyen zamanlarda suyuna tekrar kavuşur ve İnsuyu Mağarası eski ihtişamına tekrar kavuşur." ifadeleriyle anlattı.




Türkiye’nin ilk turistik mağarası İnsuyu, kuruyan sularıyla fosil haline geldi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Özdoğan : "Hacılar, birlik ve dayanışmanın ilçesidir" AK Parti Hacılar İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen ’Ahde Vefa’ gecesinde, teşkilat mensupları ve partiye kurulduğu günden buyana hizmet eden isimleri bir araya getirdi. Programda, AK Parti teşkilatlarının kuruluşundan bugüne kadar emeği bulunan isimler onurlandırılırken; birlik, beraberlik ve vefa duygusu ön plana çıktı. AK Parti Hacılar İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen ’Ahde Vefa’ gecesinde teşkilat mensupları ve davaya gönül veren isimler bir araya geldi. Programa başta AK Parti Kayseri İl Başkanı Hüseyin Okandan, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, ilçe belediye başkanları, önceki dönem belediye başkanları, ilçe başkanları, meclis üyeleri, teşkilat mensupları ve çok sayıda davetli katıldı. Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, programda yaptığı konuşmada teşkilat yapısının önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı; "Teşkilat vefadır, teşkilat çalışmaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi teşkilat varsa zafer vardır. Teşkilatsız bir yapı, belediyecilikte de her zaman bir tarafı eksik kalmış olur. Biz bunun bilincindeyiz. Ne mutlu ki bugün burada sizlerle bir araya geliyoruz. Ne mutlu ki Rabbim bize bu güzelliği lütfetti." Başkan Özdoğan, Hacılar’da hayata geçirilen tüm hizmet ve projelerin arkasında güçlü bir teşkilat iradesi bulunduğunu vurgulayarak, bu birlikteliğin ilçenin gelişiminde belirleyici bir rol üstlendiğini ifade etti. AK Parti Hacılar İlçe Başkanı Fazilet Kahraman ise konuşmasında vefa kavramının Hacılar’ın karakterinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirterek şunları söyledi; "Emeğin, hasretin, kardeşliğin ve en çok da vefanın buluştuğu bir yerdeyiz. Hacılar’ın tarihine baktığımızda bu ilçenin her zaman birlikte durmayı, yan yana yürümeyi, kardeşliği ve dayanışmayı hayatının merkezine aldığını çok net görürüz." Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Hacılar’ın şehir ve bölge açısından taşıdığı öneme değinerek; "Erciyes’imizin hemen eteğinde yer alan, kayak merkeziyle de anılan Hacılar ilçemizin kendine özgü çok özel güzellikleri var. Her ilçemizin yeri ayrı ama Hacılar, ilk günden bu yana duruşuyla ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında net bir şekilde yer alışıyla gönüllerde taht kurmuştur" dedi. AK Parti Kayseri İl Başkanı Hüseyin Okandan da programın anlam ve önemine dikkat çekerek; "Bu güzel programı tertip eden İlçe Başkanımıza teşekkür ediyorum. AK Parti’nin 24 yıllık iktidar sürecinde Kayseri’de ilk kez bir hanımefendinin ilçe başkanı olarak görevlendirilmiş olması çok kıymetlidir. Biz biliyoruz ki bu dava, bugün bizdeyse yarın başka bir kardeşimizle, düşerek değil her zaman yükselerek yoluna devam edecektir" ifadelerini kullandı. Program sonunda, geçmişten bugüne teşkilata emek vermiş isimlere teşekkür edilirken; Hacılar’da teşkilat ruhunun ve vefa anlayışının aynı kararlılıkla sürdürüleceği vurgulandı. Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, katkı sunan tüm teşkilat mensuplarına ve programa katılan misafirlere teşekkür ederek, ilçede birlik ve beraberlik içerisinde çalışmaya devam edeceklerini ifade etti.
Muğla İtalya’da birincilik alan Kervansaray projesine MTO dan tam destek Marmaris Ticaret Odası (MTO), Marmaris’in yerel değerlerini, tarihini, kültürel ve mimari mirasını gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla yürüttüğü kültür yayınları çalışmalarını genişletmeye devam ediyor. Bu kapsamda, ilçede bulunan az sayıdaki Osmanlı dönemi yapılarından biri olan Hafsa Sultan Menzil Yapısı (Kervansaray) üzerine hazırlanan ve İtalya’da en yüksek puanla ödüllendirilen yüksek lisans tezi, MTO tarafından kitap haline getirilerek yayımlandı. İtalya’nın başkenti Roma’daki Sapienza Universit di Roma’da Mimari Koruma ve Restorasyon Yüksek Lisans Programını tamamlayan Yüksek Mimar Elif Öncel’in bitirme tezi olarak hazırladığı "Yeniden Kullanım Odaklı Koruma Projesi: Hafsa Sultan Menzil Yapısı" başlıklı çalışma, jüri değerlendirmesinde 110 üzerinden tam puan alarak dönem birincisi oldu. Hakkında çok az kaynak bulunan Hafsa Sultan Kervansarayı için yapılmış en detaylı çalışma olma özelliğini taşıyan bu tez, akademik ve mimari açıdan önemli bir boşluğu da dolduruyor. Tez sonuçlarının açıklanmasının ardından projeyi kitap haline getirerek kültür yayınları arasına dahil eden Marmaris Ticaret Odası, eseri 17. kültür yayını olarak ilgili kurumlar, üyeleri ve tarih meraklılarının beğenisine sunuyor. Başkan Ayhan: "Restorasyon bütçesini karşılamaya hazırız" Kitabın yayımlanması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Marmaris Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı S. Mutlu Ayhan, şu ifadeleri kullandı: "Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Valide Hafsa Sultan adına 1522 yılında inşasına başlanan ve 1545 yılında kullanıma açılan Menzil Yapısı, Osmanlı döneminde hem konaklama hem de lojistik amaçlarla kullanılan menzil yapılarının en seçkin örneklerinden biridir. Ancak son yıllardaki atıl ve bakımsız görüntüsü, Marmaris kale bölgesinin mimari dokusuyla maalesef örtüşmüyor. MTO olarak tarihi değerlerimizi gelecek nesillere taşımak ve turizme kazandırmak öncelikli çalışmalarımız arasında yer alıyor. Menzil Yapısı da özellikle kamulaştırma sürecinin tamamlanmasıyla birlikte bölgenin tarihi dokusuna yeniden kazandırmak istediğimiz projelerimizden biri oldu. İtalya’da en yüksek puanla birincilik elde eden bu çalışma için Yüksek Mimar Elif Öncel’e teşekkür ediyorum, başarısıyla gurur duyduk. Projede sunulan renovasyon ve restorasyon önerileri, Menzil Yapısı’nın yenileme çalışmalarında önemli bir rehber niteliğinde. Açık hava sineması, müze ve hediyelik eşya alanları gibi işlev önerileriyle yapının yeniden kullanıma kazandırılmasına yönelik sürdürülebilir çözümler ortaya koyuyor. Projeyi ilgili kurumlara ilettik; uygulama izni verildiği takdirde MTO olarak bütçesini karşılamaya hazırız" Yüksek Mimar Elif Öncel: "Bu yapının yeniden kazandırılması gerektiğine inandım" Projenin sahibi Elif Öncel ise şunları ifade etti: "Marmaris, dedem ve ailesinin yaz aylarındaki sık ziyaretleri nedeniyle çocukluk hatıralarımda önemli bir yere sahip. Hafsa Sultan Menzil Yapısı’nın geçmişteki canlı dönemlerini dinledikçe, bugünkü atıl durumunun Marmaris tarihi için büyük bir kayıp olduğunu düşündüm. Bu tarihi yapının yeniden kente kazandırılması gerektiğine inanarak bitirme tezimi bu konu üzerinde çalışmaya adadım. Tez savunmam sırasında Marmaris ve yapı, jüri üyeleri tarafından büyük ilgi gördü. Birçok kişi bu vesileyle Marmaris’i belki hayatında ilk kez tanıma fırsatı buldu. Proje hazırlık sürecinde katkı ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Marmaris Ticaret Odası Başkanı Mutlu Ayhan’a özellikle teşekkür ediyorum. Tezimin kitaplaştırılması, hem çalışmanın daha geniş bir kitleye ulaşmasına hem de Marmaris’in tarihine sahip çıkılmasına katkı sağlayacak. Umuyorum ki bu önemli yapıyı en kısa sürede eski ihtişamlı haliyle yeniden ziyaret edebiliriz"
Sivas Meşhur aktörlerin yerini avatarlar ve influencerlar alıyor. Yapay zekâ ile oluşturulan dijital avatarlar ve influencerlar, reklamcılıktan sinemaya kadar birçok alanda markaların yeni yüzü olmaya başladı. Doç. Dr. Ömer Aydınlıoğlu ise avantajlarının yanı sıra krizler ve güvenlik risklerine de dikkat çekerek, yapay zekada yaşanabilecek bir sorunun geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabileceğini ifade etti. Son yıllarda yapay zekâ teknolojilerindeki hızlı gelişim, iletişim ve pazarlama sektörlerinde köklü bir dönüşümü beraberinde getirdi. Yapay zekâ artık yalnızca veri analizi ya da otomasyon süreçlerinde değil reklam, sinema, sosyal medya ve marka iletişimi gibi çeşitli alanlarda da yoğun biçimde kullanılmaya başlandı. Özellikle yapay zekâ ile oluşturulan dijital avatarlar ve influencerlar, markaların hedef kitleyle kurduğu iletişimde yeni bir araç olarak öne çıkıyor. İnsan influencerlara alternatif olarak geliştirilen yapay zekâ avatarlarının, kişiselleştirilebilir yapıları, maliyet açısından daha tasarruflu olmaları, yorulmadan kesintisiz içerik üretebilmeleri tercih edilmelerinde rol oynuyor. Tamamen üreticilerinin kontrolünde hareket edebilen bu dijital karakterler, reklam kampanyalarında, tanıtım videolarında ve sosyal medya içeriklerinde aktif olarak kullanılıyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ömer Aydınlıoğlu, yapay zekâ influencerların iletişim sektöründe önemli bir aktör haline geldiğini belirtti. Aydınlıoğlu, yapay zekânın insanın belli bir sürede yapabileceği işleri çok daha kısa sürede gerçekleştirebilmesinin bu teknolojiyi cazip kıldığını ifade etti. "Gün geçtikçe artıyor" Yapay zeka ile üretilen avatarların insana kıyasla daha uzun süre içerik üretebilen bir yapıya sahip olduğunu söyleyen Ömer Aydınlıoğlu, "Yapay zekanın son dönemdeki popülerliğini hepimiz görüyoruz. Hemen hemen her sektörde yoğun bir biçimde kullanım ortaya koymakta, çünkü insanın belli bir süre zarfında yapabileceği işleri çok daha kısa bir sürede yapabilmesi sonucu hayatı kolay kılması tercih edilebilirliğini artırıyor. Özellikle iletişim sektöründe gerek reklamcılık gerekse sinema sektörü olsun yoğun bir kullanım alanı gözlemliyoruz. Yapay zekanın pazarlama alanında yeni nesil bir pazarlama anlayışı sunduğundan da bahsedebiliriz. İnsan influencerlara kıyasla bizlere çok fazla avantaj sunuyor. Bu avantajlardan ilki kişiselleştirilebilir olmaları. Yapay zeka influencerlar üretici firma doğrultusunda hareket edebilen, hastalanmayan, yorulmayan böylece daha uzun süre içerik üretebilen bir yapıya sahip. Bu da onları tercih edilebilirlik açısından öne çıkaran bir unsur halini alıyor. Özellikle son dönemlerde sayılarının arttığından da bahsedilmelidir. Yapmış olduğum literatür taramalarımda yapay zeka influencerların sayılarının 400den fazla olduğuna dair veriye ulaştım. Bu sayının her geçen gün arttığını söyleyebiliriz" dedi. "Avantajları ve dezavantajları var" Tehdit oluşturma noktasında cevabın farklılık gösterdiğini belirten Aydınlıoğlu, "Günümüzde çeşitli kuruluşlar sadece yapay zeka influencer üretip markaların tanıtım faaliyetlerinde marka yüzü olarak hizmetine sunmaktadır. Daha önce belirttiğimiz gibi insan influencerlara kıyasla daha tasarruflu bir maliyet ortaya koymaları, daha hızlı ve uzun süre içerikler üretebilmeleri ise önemli bir unsur. Bu influencerlar hedef kitle ile de iletişime geçebiliyor. Bilgisayar üretimi dijital bir varlık olsalar da ürettikleri içerikler üzerinden etkileşime geçme konusunda oldukça başarılılar. İnsan influencerlarla kıyaslanabilir bir etkileşim elde edebiliyorlar. Bize bir tehdit oluşturuyor mu? sorusunun cevabı ise farklılık gösteriyor. Yapay zekanın belli sektörleri ortadan kaldıracağı veya insan iş gücünü büyük oranda azaltacağına dair öngörüler mevcut ama yapay zeka influencerlar ile ilgili yaptığım okumalarda kaygı duymak için erken olduğunu gözlemledim. Her yeni gelişmede olduğu gibi avantajlar beraberinde dezavantajları da getiriyor" diye konuştu. "Yapay zeka duygu ifadesinde zorluk çekiyor" Yapay zeka influencerlar dijital varlıklar oldukları için duygulanım veya duyguyu aktarım noktasında zayıflık sergiliyor. Aydınlıoğlu, "İnsan influencerlar, duyguyu ifadelerinde iletebiliyorlar. Yapay zeka influencerlarda ise duygunun aktarımı konusunda eksiklik gözleniyor. Nitekim bilgisayar üretimi varlıklar oldukları için insanın sahip olduğu ve kontrol edebildiği bazı konularda eksiklik gösterebiliyorlar. Örneğin sosyal medya ekosisteminde influencerın kendisinden veya hedef kitleden kaynaklanan krizler ortaya çıkabiliyor. İnsan influencerlar bu tür krizler konusunda çok daha hassas davranırken yapay zeka influencerlar bu noktada zorluk yaşıyor. Çünkü onların duyguyu algılaması, anlamlandırması ve aktarması insan rakiplerine kıyasla çok daha zor. Bu da taşıdığı risklerden birini teşkil ediyor. Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da dijital saldırı veya kötü niyetli kullanımlara açık hale gelebilmeleri. Bu noktada amaçları dışında kullanım sergileyebiliyorlar. İnsanlar yorulma, hastalanma gibi dezavantajlar taşısa da krize sebep olma veya krizi yönetme noktasında güvenilirlikleri daha yüksek. Yapay zekada oluşabilecek bir sorun ise geri dönüşü olmayan sonuçlarla bize geri dönebiliyor" şeklinde konuştu.