POLİTİKA - 22 Ekim 2016 Cumartesi 18:56

Erdoğan: “Zihnini, gönlünü Pensilvanya’daki şarlatana tapulamış olanların bu milletle irtibatı kalmamıştır”

A
A
A
Erdoğan: “Zihnini, gönlünü Pensilvanya’daki şarlatana tapulamış olanların bu milletle irtibatı kalmamıştır”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz’a rağmen samimi pişmanlık ortaya koymayan ve bildiklerini anlatmayan ne kadar örgüt mensubu varsa asla masum olmadıklarını belirterek, ”Ey FETÖ örgütüne mensup olan veya onlarla bağlantısı olanlar, eğer sizler gelip bildiklerinizi anlatmayacak olursanız, kusura bakmayın, sizi nerede olursa olsun alır cezaevlerine tıkarız. Zihnini ve gönlünü Pensilvanya’daki şarlatana tapulamış olanların bu milletle, bu ülkeyle bir irtibatı kalmamıştır” dedi.
Bursa’da 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen törende, 1,1 milyar liraya mal olan 161 tesisin toplu açılışını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, halka hitap etti. Erdoğan, “Eğitimde Bursa’ya 100 trilyon lira yatırımla 666 derslik yapıldı. Gençlik ve sporda 36 trilyonluk yatırım yapıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Enerji Bakanlığı’nın çeşitli hizmet birimleri ve tesisleri tamamlandı. Bütün bu eserlerin açılışını resmen gerçekleştiriyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi 402 trilyonluk yatırımla hafif raylı sistem için 60 tramvay ve 12 aracı şehrimize kazandırdı. Yol ve altyapı çalışmaları, restorasyon, çevre düzenlemeleri, otopark spor tesisleri, gölet ve sulama tesisleri hizmet binaları, öğrenci yurdu ve su depolarıyla büyükşehirin Bursa’ya kazandırdığı 759 trilyon liralık yatırımın açılışını yapıyoruz. Bursa bir değişim ve dönüşümün içerisinde, bütün ilçeler adeta ayağa kalkıyor. Bütün bu eser ve hizmetlerimizin hayırlı olmasını Allah’tan temenni ediyorum. Bu eserlerin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen tüm kurumlarımızın yöneticilerini tebrik ediyorum” dedi.
“Milletimiz ne kadar asilse düşmanlarımız da maalesef o kadar kalleş”
“Ülkemiz ne kadar güzel, milletimiz ne kadar asilse düşmanlarımız da maalesef o kadar kalleş” diyen Erdoğan, “Saldırı her zaman dışarıdan gelmiyor. Bazen en büyük ihanetler içeriden çıkabiliyor. İdam konusunda ben milletimle aynı düşünüyorum. Parlamentodan geçtiği anda bana geldiğinde ben bu kararı onaylarım. Çünkü devlet kendisine karşı işlenen suçları af yetkisinde. Yoksa, kişilere karşı işlenen suçu devlet olarak biz affedemeyiz. Bu milletin önüne duvar gibi örülen çok yanlış var. Tek parti döneminde yapılan en büyük yanlış, geçmişi, tarihî, medeniyeti ile bağlarının zayıflatılmasıdır. Bugün biz Suriye deyince, Irak deyince, Kırım deyince, Batı Trakya, Bosna deyince birileri sanki uzaydan gelmiş gibi yüzümüze bakıyor. Hatta daha da ileri gidip tam bir cahil cesaretiyle Türkiye’nin Irak, Bosna ile ilişkisi ne olabilir diyorlar. Halbuki bu coğrafyalar bizim canımızın birer parçasıdır. Antep ile Halep’i, Rize ile Batum’u, Edirne ile Gümülcine’yi, Bursa ile Üsküp’ü birbirinden farklı düşünmek mümkün mü? Bu şehirler fiziki olarak başka ülkelerin sınırları içindedir. Ama bizim gönül sınırlarımız oraları kapsayacak şekilde geniştir. Ah benim yeşil Bursalı kardeşlerim! ‘Ellerin yurdunda çiçek açarken, / Bizim ile kar geliyor gardaşım. / Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? / Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.’ Gönlüme dar da gelse de, biz her ülkenin fiziki sınırlarına saygı duyuyoruz. Hiçbir ülkenin egemenlik hakkıyla ilgili en küçük sorunumuz bulunmuyor. Bizim derdimiz, oralarda yaşayan kardeşlerimizin, ecdat yadigarlarının korunmasıdır. Bizim bütün bu coğrafyanın her köşesinde atalarımızın ayak izi, alın teri, döktüğü kan, yattığı mezar var. Dünyanın 30 ayrı ülkesinde bizim şehitliklerimiz var. 30 ayrı ülkede. Bunlar bizden kopuk olabilir mi? Ayrı olabilir mi? Bizim oraları hissetmememiz mümkün olabilir mi? Öyle bir karanlık dönem ki, kayıpların sayısını çıkaramamışız. Bu Sinan Paşa’yı restore etmek hamdolsun bize nasip oldu. Cezayir’den Prizren’e kadar her yerde aynı ifadeyi görüyoruz. Geçtiğimiz 100-150 yılda yaşadığımız acı ve kayıpları yüreğimize gömmüş bir milletiz. Bu acılar burada. Bunu unutamayız. Bizim kültürümüz, yaşadığımız sıkıntı ne kadar büyük olursa olsun, böyle vakur bir duruş sergilememizi gerektiriyor. Onun için duygularımızı, ağıtların, türkülerin, manilerin satırları arasında inceden inceye ifade etmişizdir. Birileri de çıkmış bize geçmişimizi toptan unutturmaya çalışıyor” diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz unutsak da tarih unutmuyor. Karşımızdakiler hiç unutmuyor. Maalesef bir dönem bu büyük milleti -bu millet sıradan bir millet değil- kendi tarihinden, kendi geçmişinden koparmak için kasıtlı bir politika izlenmiştir. Uzun yıllar boyunca öyle çarpık bir eğitim sistemi uygulanmıştır ki, ilkokul, ortaokul, lisede okuduğu kadar tarihinden haberdar olan evladımız, bu ülkenin, bu milletin geçmişinin 90 yıldan ibaret olduğunu sanıyor. Bize ne okuttular biliyor musunuz? Yat, yat; uyu, uyu; uyu, yat. Bizi öyle yetiştirmeye çalıştırdılar. Uyuya uyuya bir nesil, olsa olsa karpuz tarlasında karpuz büyür. Böyle bir çarpık durumla bizi karşı karşıya bıraktılar”.
"Devlet tarihimiz cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen 16 devletin tarihidir"
“20 milyon kilometrekareden 780 bin kilometrekareye nasıl geldik?” diye soran Erdoğan, "Uzun dönemde Türkiye’ye ismini veren Anadolu Selçukluları, ardından tarihin en büyük devletlerinden birisi olan Osmanlılardır. Biz nereden 780 bin kilometreye geldik? 20 milyon kilometrekareden 780 bin kilometrekareye geldik. Nereden nereye? Daha şurada, 8-9 yıl öncesi sıkıştığımız yer burası. Ama cumhuriyetin ilanıyla, 8-9 yıl öncesine gittiğimizde yapı ortada. Yine nereden nereye geldik. Aynı dönemlerde muhtelif yerlerde hüküm sürmüş Türk beyliğini saymıyorum. Cumhuriyet bizim ilk değil, son devletimizdir. Bu devletin sınırlarını gönüllü olarak kabul etmiş de değiliz. Unutulmamalıdır ki, cumhuriyeti kuran kadronun çok önemli bir bölümünün dahi doğduğu, büyüdüğü topraklar yeni devletimizin sınırları dışında kalmıştır. Bunu Bursalılar çok iyi bilir. Uzun zamandır yaşadığımız kesintisiz savaşların, kayıpların etkisiyle biraz nefes alabilmek için o dönemde buna tamam denmiş olabilir. Asıl yanlış, dönemin tartışmalı şartları içinde yapılan bu fedakarlığa teslim olup, devlet ve toplum hayatını buna göre inşa etmeye kalkışmaktır. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu yanlış tarih ve medeniyet algısından vazgeçilmesi gerektiğini söylüyoruz. Devlet tarihimiz, cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen 16 devletin tarihidir. Oradaki yıldızların her biri bir devleti ifade eder. 2200 yıllık bir geçmişe sahibiz. Coğrafyamızdaki varlığımızın mihengi, 1071 Malazgirt Savaşı ve hemen ardından 1075 yılında kurulan Anadolu Selçuklu Devleti’dir. Bu yıl cumhuriyetimizin 93. yıldönümü ile birlikte Anadolu Selçuklu Devleti’nin 941, Osmanlı’nın 717. yıl dönümlerini kutluyoruz. Bunların hepsi de Türkiye başlığı altında kurulmuş, yaşamış devletlerdir. Bursalılar, bir ifade kullanırlar, tencere kapağını bulmayınca kaynamaz diye. Anadolu coğrafyası ile bizim milletimiz buluşunca, tarihin en büyük devlet ve medeniyetlerini bu topraklarda inşa ettiler. Anadolu’dan yayılan ışık dört bir yanı aydınlattı. Bugün Balkanlar’da, Ortadoğu ve Avrupa’da, Türk ifadesi, Müslüman, hatta İslam kavramı yerine kullanılır. Bu bölgelerde Türk sözü duyarsanız, kökeni ne olursa olsun bütün Müslümanları kast ediyordur. Coğrafyamıza verilen Türkiye ismi bizim için gurur kaynağıdır” şeklinde konuştu.
Milli eğitimi ideal hale getireceklerini, yeni dönemdeki hedeflerinin bu olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Artık yeni nesillere tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi bu hakikatler ışığında öğretmeli, eğitim vermeliyiz. Milli Eğitim Bakanımız burada, müfredat ona göre hazırlanıyor. Gençliğimizi yetiştireceğiz. Adı milli. Milli eğitim sistemimiz hem millilik, hem de eğitim ve öğretim boyutuyla ideal hale gelmeden hiçbir meseleyi çözemeyiz. Yeni dönemde önceliğimiz inşallah bu olacaktır”.
“FETÖ mensupları darbe girişimine kalkıştığında, buna en kararlı direnen şehirlerden bir tanesi de Bursa olmuştur”
Bursa’nın hem maddi, hem de manevi anlamda kurucu şehir olduğunun altını çizen Erdoğan, ”İznik, bu toprakları Türkiye ismi ile buluşturan Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulduğu yerdir. Osmanlı, temelleri Söğüt’te atılan, Bursa’nın fethiyle rüştünü ispat etmiş bir devlettir. İstiklal Savaşı’na girerken bu şehrin taşıdığı mana, 1907 yılındaki gazetede şöyle ifade ediliyor: ‘Bursa, bizden maddeten uzaklaşan Mekke’nin, Medine’nin içimizde kalan son timsalidir’. 15 Temmuz gecesi Fethullahçı Terör Örgütü mensupları darbe girişimine kalkıştığında, buna en kararlı direnen şehirlerden bir tanesi de Bursa olmuştur. Darbecilere karşı en sert tepkiyi askerî ve mülkî yöneticiler gösterdi. Bir albayın cebinde ele geçirilen görev listesi, o gece savcıların ve hakimlerin FETÖ’ye karşı başlattığı operasyonun temel belgesi olmuştur. Bursa’nın manevi muhafızlarının o gece şehrimizi ve ülkemizi yalnız bırakmadıklarına yürekten inanıyorum. Sizlerle bir araya geldiğimiz meydanın adını 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirmenizi kadirşinaslık örneği olarak görüyorum” dedi.
“Biz devlet olarak adil davranıyoruz”
FETÖ’ye karşı adil davranıldığını söyleyen Erdoğan, “FETÖ’nün FETÖ denen ihanet çetesi, kurumlarda örgütlenip arkasına dışarıdan destek bulunca, bu vatanı esir alacağını sandı. Bursalılar ne diyor? Alçak yerin tepeciği dağ görünür. Bunlar da 3-5 kişi bir araya gelince, kendilerini dev aynasında görmeye, bu kibirle sağa sola saldırmaya başladılar. İşte bir şeyi hesap edemediler. Zannettiler ki, biz 40 yıl silahlı kuvvetlerde örgütlendik, poliste örgütlendik, yargıda örgütlendik, devletin kurumlarında örgütlendik. Öyleyse biz istediğimiz gibi yapıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ele geçireceğiz. 17-25 Aralık’ta denediler, olmadı. Ondan sonra 15 Temmuz’da, 3-4 günlüğüne tatile gitmiştim. Bir Bursalı kardeşimizin mekanındaydım. Orada bizi öldürmek için Marmaris’te adımı attılar. Fakat bir şey bilemiyorlardı, zannediyorlardı ki her şey teknoloji, silahtır. F16’dır. Helikopter, tanklar, toplar, silahlar zannediyorlardı. Şunu bilmiyorlardı? Hesapların üzerinde bir hesap vardır. O hesap da Allah’ın hesabıdır. Bunu bilmiyorlardı. Ondan hoca falan olmaz. O bu ümmeti birbirine düşürdü. Bu milleti birbirine düşürdü, anneyi evladından kardeşi kardeşten ayıracak kadar bir alçak. Bunu yaptı. Şimdi de hepsi toparlandılar. Tek tek adalete hesap veriyorlar. Biz devlet olarak adil davrandık, adil davranıyoruz. Yoksa bizim askerimiz jandarmamız, polisimiz, bunlar ormana kaçtıkları zaman, Marmaris’te yakaladıkları yerde öldürebilirlerdi. Ama öldürmediler. Aldılar, yargıya teslim ettiler. Bu millet bu kadar asil" dedi.
"241 şehide karşılık o katillerden 39’u öldü"
Darbecilerin şimdi de mağduriyet istismarına bel bağladığının altını çizen Erdoğan, "Bak o katillerin içerisinden 39 tane ölen var. Ama benim 241 şehidim var. 2 bin 194 gazim var. Birileri diyor ki; bunlara biraz zulmediliyor. Ne zulmü be? Her şey adaletle götürülüyor. Hatalar varsa, yanlışlar varsa, bunları da devletimiz her an düzeltmeye hazır. Ama adalete verdikleri hesap yetmeyecek. Bu ihanet çetesinin mensuplarının bütün ömürleri millete hesap vermekle geçecek. Bunu da biliniz. Açık konuşuyorum, ben şahsıma yönelik her türlü saldırı, ihaneti, her türlü hakareti affedebilirim. Milletime, ülkeme yönelik hiçbir ihaneti şahsen affetme, görmezden gelme, üstünü örtme hakkım yoktur. FETÖ millete ihanet etmiştir. Ülkeye, kutsallarımıza ihanet etmiştir. FETÖ’yü affedebilir miyiz? Bu örgütün mensuplarını affedebilir miyiz? Bunca hadiseye rağmen bu örgütün içinde kalanları affedebilir miyiz? Bunun için FETÖ ile kökünü kurutana kadar mücadele etmek boynumuzun borcudur. Eline silah almamış olabilir, eline silah alanların hepsi de gücünü onlardan alabilir. Kanser virüsü gibi bunlar. Bu vücudu temizlememiz lazım. Metastaz yapmış. 17-25 Aralık hadisesine kadar bu örgütün gerçek yüzünü görmeyenleri anlayışla karşılamak mümkündür. Ama 17-25 Aralık’tan sonra örgütün içinde kalmaya devam edenler, ne yaptıklarını, niçin yaptıklarını bilerek, bedelini göze alarak bu tercihte bulunmuşlardır. 15 Temmuz’a rağmen samimi pişmanlık ortaya koymayan, bildiklerini anlatmayan ne kadar örgüt mensubu varsa asla masum değildir. Türkiye’de ey FETÖ örgütüne mensup olan veya onlarla bağlantısı olanlar! Eğer sizler gelip bildiklerinizi anlatmayacak olursanız, kusura bakmayın, sizi nerede olursa olsun alır cezaevlerine tıkarız" diye konuştu.
"Gönlünü o şarlatana tapulayanlar masum değil"
Gönlünü ve zihnini Pensilvanya’daki şarlatana tapulayanların masum olmadıklarını ifade eden Erdoğan, "Çünkü o gece İstanbul’da, Boğaz köprüsü, Saraçhane, Ankara, Gölbaşı’nda özel harekat merkezinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Genelkurmay çevresinde milleti katledenlerden bunların bir farkı var mı? Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin etrafında 29 şehidimiz var. 36 gazimiz var. Bizim özel harekatta 56 şehidimiz var. Aslan gibi delikanlılarımız orada şehit oldular. Zihnini ve gönlünü Pensilvanya’daki şarlatana tapulamış olanların bu milletle, bu ülkeyle bir irtibatı kalmamıştır. Tespit edilenler zaten adalet önünde hesap veriyorlar. Henüz tespit edilememiş olanlara sözüm şudur; artık bu milletin yakasını bırakın. Bu milletin sırtındaki kambur olmaktan vazgeçin. Dikkat ediniz, bu musibetten kurtuldukça Türkiye’nin önü aydınlanıyor. Suriye ve Irak’ta olanları görüyorsunuz. PKK terör örgütüne karşı tarihimizin en etkili operasyonlarını gerçekleştiriyoruz. Suriye’de aynı şekilde. Cerablus Rai ve Dabık Elbab’a doğru yürüyoruz. Bütün mesele, Irak Musul’da kurulmaya çalışılan mezhep savaşı senaryosunu bozmaktır. Ekonomide umut verici gelişmeler peşpeşe geliyor. Adaletten emniyete, ordudan dışişlerine bütün devlet kurumları asli görevlerine odaklandılar. Çünkü ortada fitne çıkartan, haksızlıklarla insanları birbirine düşüren, ülkenin içinde 5. kol faaliyeti yürüten örgüt kalmadı. Bugün Türkiye 15 Temmuz sabahından daha güçlüdür” diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Başkan Ünlü hafta sonunu sahada geçirdi Hafta sonu mesaisini sahada sürdüren Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, esnaf ve vatandaşlarla görüştü. Belediyenin binalarında da incelemelerde bulundu. Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü, hafta sonu mesaisinde yine sahadaydı. İlk olarak Camiavlu Mahallesi’ni ziyaret eden Başkan Ünlü, mahalle muhtarı Melikşah Nor’un konuğu oldu. 31 Mart seçimleriyle oluşan mahallelerden biri olan Camiavlu’da muhtar Nor’un seçim kutlaması dolayısıyla düzenlediği keşkek ikramına katılan Başkan Ünlü, hem diğer mahalle muhtarları hem de bölge sakinleriyle bir araya geldi. Camiavlu’nun birçok konuda eksiği olduğunun altını çizen Başkan Ünlü, “Tüm bu sorunların tespiti ve çözümü için çalışmalarımız devam ediyor. Bizi bir araya getiren Muhtarımız Melikşah Nor’a teşekkürlerimi sunuyor; bu önemli görevde başarılar diliyorum. Hep birlikte sorunların üstesinden gelecek, ilçemizi hak ettiği yere getireceğiz” dedi. CHP İlçe Başkanı Ömer Bozdemir, meclis üyeleri ve belediye birim amirlerinin de eşlik ettiği Başkan Ünlü ardından semt pazarını ziyaret etti. Burada esnaf ve alışverişe gelen vatandaşlarla sohbet eden Ünlü, yapılması gereken çalışmalarla ilgili öneri ve taleplerini dinledi. Başkan Ünlü ve beraberindekiler buradaki görüşmelerin ardından Belediye Geçici Hayvan Bakımevi’nde ve kapatılan huzurevinde de incelemelerde bulundu. Marmaris Belediye Başkanı Acar Ünlü’nün bir sonraki durağı ise Marmaris Limanı’nda demirleyen TCG Nusret Müze Gemisi oldu. Halkın ziyaretine açılan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bağlısı TCG Nusret Müze Gemisi’ni ziyaret etti. Başkan Ünlü, vatandaşları Pazar günü de açık kalacak müzeyi görmeye davet etti. Belediye Başkanı Acar Ünlü, Marmaris Genç İş İnsanları Derneği’nin genel kuruluna da katılarak başkanlık görevini Mustafa Kemal Huz’dan devralan Caner Torunoğulları’nı tebrik etti.
Antalya Kadınlar domates kasası yarışmasında erkeklere taş çıkarttı Antalya’nın Kumluca ilçesi ve çevre ilçelerdeki seralarda çalışan vatandaşların katılımıyla domates kasası taşıma, domates çekme ve halat yarışları düzenlendi. Kumluca Belediyesi tarafından Kumluca Şehir Stadı’nda düzenlenen yarışmalarda, Kumluca ve çevre ilçelerden katılan kadınlar kıyasıya mücadele etti. Domates kasası taşıma yarışmasında 3 dakikada 24 domates kasası taşıyan Zeynep Keyikçi birinci, 21 domates kasası taşıyan Hatice Işık ikinci, 17 domates kasası taşıyan Hörü Alkan üçüncü oldu. Domates yeme yarışmasında da 3 dakikada 1 kilo 362 gram domates yiyen Ayşegül Aydın birinci, 1 kilo 216 gram domates yiyen Ayşe Akyürek ikinci, 1 kilo 178 gram domates yiyen Mefaret Ünal ise üçüncü sırada yer aldı. Sekiz takımın katıldığı halat çekme yarışmasında ise finalde Kumluca Belediyesi takımıyla karşılaşan Kaşlılar takımı, zorlu mücadeleyi kazanarak şampiyon oldu. Yarışmalar, renkli görüntülere sahne oldu. Yarışmada en fazla domates kasası taşıyan Zeynep Keyikçi, sera işçisi olduğunu ve her gün sayısız domates kasası taşıdığını söyledi. Yarışmayı birinci olarak bitirdiği için mutlu olduğunu dile getiren Keyikçi, festival dolayısıyla neşeli bir hafta geçirdiklerini kaydetti. Kaşlılar takımı halat çekme şampiyonu oldu Halat çekme yarışmasında birinci olan Kaşlılar takımının kaptanı Saliha Güçlü de serada çalışan kadınların hünerlerini sergilediğini belirtti. Takımıyla gurur duyduğunu ifade eden Güçlü, geçen yıl aynı yarışmada ikinci olduklarını belirterek, “Bu yıl birinciliği kaptırmadık” dedi. Etkinlikte Kumluca Belediyesi tiyatrocuları Uğur Duran ve Mehmet Karakaya kısa bir oyun sergilerken, müzisyen Tuğba Karakuş konser verdi. Yarışma sonunda başarılı olan kadınlara protokol üyelerinin eşleri tarafından çeşitli ödül ve hediyeler verildi.
Ankara Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi’nden ‘HUBİTSEM’ sempozyumu Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi (Hukuk, Bilişim İnovasyon ve Teknoloji Merkezi) tarafından, akademik dünya ile iş hayatını buluşturduğu Hukuk Bilişim ve Teknoloji Sempozyumu (HUBİTSEM) gerçekleştirildi. Atılım Üniversitesi ve Ankara Barosu HUBİTEM Merkezi işbirliği ve Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi ev sahipliğinde akademik dünya ile iş hayatını buluşturduğu hukuk bilişim ve teknoloji sempozyumu gerçekleştirildi. Çok sayıda öğrencinin katıldığı sempozyumda atölye çalışmaları hayata geçirildi. Dr. Pınar Yaşar Şatıroğlu, İHA muhabirine, gerçekleştirilecek sempozyumun amaçları hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Bilişim Hukuku, Hukuk, Yapay zeka ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin olarak bütün bilgi sahiplerini bir araya getirmeyi amaçladık. Klasik bilimsel toplantılardan farklı olarak hem hakemli tedbirlere yer verilmesi hem farklı kamu kurum temsilcilerinin gelmesi hem özel sektörde çalışanların özellikle de yöneticilerin yer aldığı bir etkinlik yapılacak. Bu etkinlik bizim ana etkinliğimiz. Ana ve yan etkinlik olarak ikiye ayırdık bu sempozyumu.” Atölye çalışmaları hakkında bilgi veren Dr. Şatıroğlu, gerçekleştirilecek çalışmalarda spesifik olarak o alanda uzmanlaşmış akademisyenler ile kurum temsilcilerinin olacağını belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Şu ana kadar üç ana oturum gerçekleştirildi. Bir tane de atölye çalışmamız gerçekleştirildi. Bu sempozyumla aslında amaçladığımız şey bütün partnerleri bir araya getirmek. Yani Ankara Barosu ve Atılım Üniversitesi bir araya gelerek konuyla ilgili olabilecek olan öğrenci, avukat, stajyer avukat, kurum çalışanı ve akademisyenleri bir araya getirerek yeni bir bilgi üretim noktası oluşturmak amaç aslında. HUBİTSEM’ de aslında bu amaca hizmet ediyor diyebiliriz. Akademik hayat ile İş hayatını tanıştırmayı çok istiyoruz. Çünkü hukuk fakültesi öğrencileri mezun olmadan önce genelde biraz daha kapalı bir toplumda okuyorlar. Aslında dışarda başka bir dünya var ve o dünya her geçen gün gelişiyor ve ilerliyor. Bu gelişen ve ilerleyen Dünya’nın bir parçası olmak istiyorsanız eğer hem akademik donanıma sahip olmanız lazım. Hem de özel sektöre ilişkin olarak çalışma prensiplerini bilmeniz gerekiyor. Bizde bu ikisini bir araya getirebilecek bir ışık yapmak istedik aslında.” Avukat Cenk Levent Eroğlu ise HUBİTSEM’in ulusal çapta yapılmış bir sempozyum olduğunu ifade ederek, “Toplamda 4 Barodan, 8 farklı ilden, 15 farklı üniversiteden 18 şirket ve 8 kamu kurumundan katılımcılar bu gün buradalar. Burada teknoloji hukukunun, bilişim hukukunun detaylarını inceliyoruz. Güncel meseleleri konuşuyoruz. İnsanların ve kurumların birbiri ile ağ kumasına vesile olmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Yapay zeka ve hukuk konularının da tartışılacağı oturumların bulunduğu sempozyum, 4 ile 5 Mayıs tarihleri arasında sürecek.