GENEL - 27 Ekim 2016 Perşembe 09:46

Ardında 1 bebek bırakıp 6 can kurtaran annenin ailesinden duygu dolu mesaj

A
A
A
Ardında 1 bebek bırakıp 6 can kurtaran annenin ailesinden duygu dolu mesaj

Bursa’da kaldırımdan geçerken otobüsün çarpması sonucu hayatını kaybeden, ardından 8 aylık bebeği sezaryen ile karnından alınan ve vasiyeti sayesinde 6 organı da başkalarına umut olan Tuğba Dilmeç’in yakınları genç kadının ölümüne sebebiyet verdiği iddia edilen otobüs şoförünün kazadan sonra serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Dilmeç’in ablası Ebru Dalkır, sosyal medyada paylaştığı duygu dolu mesajla yürekleri bir kez daha dağladı.
Edinilen bilgiye göre, 8 aylık hamile 35 yaşındaki Tuğba Dilmeç canı tatlı istediği için akşam saatlerinde Setbaşı Caddesi üzerindeki bir tatlıcıya gitmek istedi. Cadde üzerindeki yaya geçidinden geçtiği sırada genç kadına S.K. idaresindeki 16 YT 157 plakalı belediye otobüsü çarptı. Ağır yaralı halde hastaneye kaldırılan Tuğba Dilmeç’in 8 aylık bebeği sezaryenle karnından alınırken beyin ölümü gerçekleşti. Dilmeç’in 6 yıl önce ablasıyla birlikte organlarını bağışlaması üzerine 6 organı operasyonla alınıp başka hastalara nakledildi.
Kazanın ardından günler geçmesine rağmen genç kadının ailesi yaşadıkları acı olayın şokunu hala üzerlerinden atamadı. Dilmeç’in ablası Ebru Dalkır, dün gece yarısı sosyal medya hesabından yayınladığı duygu dolu mesajla yürekleri bir kez daha dağladı. Acılı abla, "Kardeş ölür mü? Benim kardeşim öldü" başlıklı yazısında kardeşinin kurtardığı 6 canın hatırına otobüs şoförünün bir gecelik bile olsa cezalandırılmasının acılarını hafifleteceğini söyledi.
"Yaşasaydı onun ölümüne neden olan şoförü anlamaya gayret ederdi"
Abla Dalkır paylaştığı yazıda, "Benim kardeşim öldü. 10 Ekim 2016 gecesi bizim hayatımız değişti. Kardeşimi o gün son gördüğümde saat 15.30’du, sağlıklıydı, huzurluydu, 8 aylık hamileydi. Bebeğini kucağına almaktan başka bir hayali yoktu. Çok naifti Tuğba hep kırılgandı, insanları, hayvanları, çocukları, kim ve nasıl olduğuna bakmadan severdi, inanır, güvenirdi. Öyle ki yaşasaydı hayata geri dönebilseydi onu öldüren şoförü anlamaya gayret ederdi. Kardeşim öleli günler oldu. Arkasında, yeni doğan yoğun bakımında bir can bıraktı. Yetmedi daha fazlasını yaptı bebeğinin yanında altı insana daha can oldu. Tuğba’nın yerinde olsaydınız benim hakkımı kim koruyacak diye sormaz mıydınız? Adaleti sağlamak için, insanlara bakın biri beni öldürdü bebeğimi annesiniz bıraktı, beni 35 yaşında hayattan kopardı, ben 7 insan için hayattan vazgeçtim. Ama siz Hakimler, Savcılar, Polisler, o şoförü bir gün bile sıcak yatağından koparmadınız. 16 gün önce bizim hayatımız değişti. Kardeşsiz kaldık. İnsanın Kardeşi ölür mü" ifadelerini kullandı.
"Tuğba’mın hiç değeri yoksa geride bıraktığı bebeği ve kurtardığı 6 can için adalet istiyorum"
Dalkır şu ifadelere yer verdi:
"Benim kardeşim öldü. Ağlamak, öfkelenmek, özlemek ne ki, bir daha hiç gül yüzünü görmeyeceğinizi bilmek tarifsiz bir acı. Verilecek hiç bir ceza kalbimde ki acıyı dindirmeyecek. Özlemimi gidermeyecek. Kardeşsiz kalmak yolsuz kalmakmış. Ben yolumu kaybettim. İstesem de artık gitmek istediğim yere gidemiyorum. Sarılamadan, koklayamadan, huzura giden yola nereden dönülür artık bilmiyorum. Sadece nefes almak, alabilmek için adalet istiyorum. Benim 35 yaşında 8 aylık hamile kardeşim öldü. Polis tutanaklarında kusurlu taraf, ikinci kez ölümlü kazaya sebep olan otobüs şoförü, sıcak yatağından bir gece bile ayrı kalmadı. Akşam yemeklerini ailesi ve çocuklarıyla afiyetle yedi. Mışıl mışıl uyudu tatlı rüyalar gördü. Benimse kardeşim sadece 35 yaşında 8 aylık hamile yaya kaldırımında bekliyordu. Kendisi ölürken organ bağışı yaparak 6 insana can verdi. Madem ölümün, hayat karşısında kıymeti yok. O zaman yaşayan 6 insan için adalet istiyorum. Tamam madem küçücük masum Tuğba’mın hiç bir önemi yok o zaman sayesinde hayata tutunan 6 can ve hiç göremediği, kucağına alamadığı bebeği için adalet istiyorum. Ne olur adalet bu kez olsun. Sorumlu şoförde bir kez olsun aldığı iki can için, anne kokusu nedir hiç bilmeyecek yeni doğan yoğun bakım servisinde yatan Kaan bebek için bir an olsun kendisini toprağın altında hissetsin. Ne olur adalet olsun."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenyurt’ta escort ile pazarlık kavgasında kaza ile kardeşini öldürdü Esenyurt’ta iddiaya göre eve eskort çağıran ve fiyat konusunda anlaşamayan ağabey kardeş, kadının arkadaşları ile kavga etti. Ağabey, kavga ettiği kişilere karşı bıçağını kullanmak isterken yanlışlıkla kardeşini şah damarından yaralayarak ölümüne neden oldu. Olay, bugün sabah saatlerinde Esenyurt Sultaniye Mahallesi’ndeki lüks bir rezidansta meydana geldi. İddiaya göre, Uğur Ş. ile kardeşi Engin Ş., eve internet üzerinden para karşılığı eskort çağırdı. Ağabey kardeş ile eve gelen kadın arasında ilerleyen dakikalarda para nedeniyle tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine eskort kadın, kendisini eve getiren korsan taksi şoförüne haber verdi. Aşağıda bekleyen korsan taksi şoförü, bunun üzerine yukarı çıkarak iki kardeş ile tartışmaya başladı. Kadın, ardından yaşanan tartışmayı arkadaşlarına da haber verdi. Lüks rezidansa gelen bir grup, ağabey kardeşin bulunduğu evi bastı. Bu esnada Uğur Ş., eline aldığı bıçakla gelen şahısları rezidansın koridorunda kovaladı. Uğur Ş.’nin arkasından kardeşi Engin Ş. koşarak kavgayı ayırmaya çalıştı. Uğur Ş., arbede esnasında yanlışlıkla kardeşi Engin Ş’yi şah damarından bıçaklayarak ölümüne neden oldu. Uğur Ş.’nin de aralarında bulunduğu 5 kişi gözaltına alınırken, olaya ilişkin soruşturma sürüyor.
Bolu Bolu Belediye Başkanı Özcan: "Konuyu TBMM’ye de taşıyacağım" BOLU (İHA) – Bolu’da çam ormanlarıyla dikkat çeken Pirahmetler köyü ve At Yaylası’nda maden aranması için ruhsat verildiği iddiasına ilişkin açıklamalarda bulunan Belediye Başkanı Tanju Özcan, "Pirahmetler bölgesinde altın var mı bilmiyorum ama At Yaylası’nda Türkiye’nin en değerli torfu olduğu noktasında bilgim var. Pirahmetler bölgesinde siyanürle asla altın aratmam" dedi. Uydu fotoğrafları üzerinden ruhsat verildiği öne sürülen alanları göstererek süreci anlatan Özcan, "Pirahmetler köyü bölgesinde 2021 yılında bir firmaya altın arama ruhsatı verilmiş. Daha sonra da ’Altın aranacağı henüz belli değil’ gibi söylemler oldu. ’Bu işin peşini bırakmayacağım’ demiştim. Bizi çok şaşırtan ve üzen bazı gelişmeler oldu" dedi. "Pirahmetler bölgesinde siyanürle asla altın aratmam" Başkan Tanju Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda At Yaylası bölgesinde çok kıymetli bir torf madeni var. Türkiye’nin en kıymetli torfu olduğu söyleniyor. Hatta bununla ilgili Bolu’ya daha önce gelenler olmuştu. Köylüler sadece bu konu hakkındaki duyumları üzerine ayaklanmışlardı. Birbirine çok yakın iki alana maden arama ruhsatı verilmiş. Pirahmetler bölgesinde altın var mı bilmiyorum ama At Yaylası’nda Türkiye’nin en değerli torfu olduğu noktasında bilgim var. Değeri belki de 100 milyonlarca doları bulan torf madeni var. Pirahmetler bölgesinde siyanürle asla altın aratmam. Buraya her gün zabıta ekibi gönderiyordum. Orada yaşayan vatandaşlar lütfen dikkat etsinler. At Yaylası ve Pirahmetler bölgesinde herhangi bir sondaj çalışması olursa bizim haberimiz olsun." "Bu konuyu TBMM’ye de taşıyacağım" Konunun takipçisi olacağını dile getiren Başkan Özcan, "At Yaylası’nda torf madeni var diye bu alanı talan etmelerine izin vermememiz lazım. Bu konuyu TBMM’ye de taşıyacağım. Cevap gelmezse çevreci örgütleri Bolu’ya davet edeceğim" şeklinde konuştu.
Isparta Kazada şehit olan polisin cenazesi törenle memleketine uğurlandı Isparta’da görevi başında otomobilin çarpması sonucu şehit olan polis memuru Yonuz Turan’ın cenazesi, düzenlenen törenin ardından memleketi Afyonkarahisar’a gönderildi. Isparta-Eğirdir karayolunun 3. kilometresinde meydana gelen kazada, Eğirdir Dağ Komando Okulu’nda görevli askeri personel İlker A. idaresindeki 17 UY 843 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yolda radar uygulaması hazırlığı yapan Trafik Denetleme Müdürlüğünde görevli polis memuru Yonuz Turan’a ve ardından 32 A 5953 plakalı trafik aracına çarpmıştı. Çarpışmanın şiddeti ile polis aracı ve polis memuru şarampole savrulmuştu. Kazada yaralanan Yonuz Turan, sürücü İlker A. ve otomobilde yolcu olarak bulunan Ali K., Yunus Y. ve Murat E., Isparta Şehir Hastanesine kaldırılmıştı. Turan, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Şehit polis memuru Yonuz Turan’ın cenazesi, Isparta İl Emniyet Müdürlüğünde düzenlenen törenin ardından memleketi Afyonkarahisar’a gönderildi. Törende şehit polisin eşi Aynur Turan ve çocukları güçlükle ayakta durdu. Anne babası ise sağlık ekipleri tarafından sakinleştirildi. Şehidin cenazesi cenaze aracına konulurken mesai arkadaşları gözyaşlarına hakim olamadı. Törene Isparta Valisi Aydın Baruş, Garnizon Komutanı Kıdemli Albay Mehmet Kahraman, Isparta Cumhuriyet Başsavcısı Doç Dr. Aydın Turhan, Eğirdir Dağ Komando Okulu Komutanı Tuğgenaral Ahmet Aşık, Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay İlker Şimşek, şehidin ailesi, akrabaları ve mesai arkadaşları katıldı. Şehit polis Turan’ın Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesindeki Alacamii’nde kılınacak cenaze namazının ardından defnedileceği öğrenildi.