- 25 Kasım 2017 Cumartesi 10:13

Barınma evinde kalan süper star

A
A
A
Barınma evinde kalan süper star

Bir zamanlar İran’ın süper starı olan Eriç Aras’ın sahnelerden barınma evine uzanan hikayesi filmleri aratmıyor.

Bir zamanlar İran’ın süper starı olan Eriç Aras’ın sahnelerden barınma evine uzanan hikayesi filmleri aratmıyor.


Bursa Valiliği ve iş adamlarının desteğiyle gönüllülük esasına göre hizmet veren Nilüfer ilçesindeki Dilruba Evleri’nde 10 gündür kalan 73 yaşındaki eski şarkıcı Eriç Aras’ın hikayesi dinleyenleri hem şaşırtıyor, hem duygulandırıyor. Hayatı boyunca farklı kıtalarda onlarca ülkede programlar yaparak şarkılar söyleyen Aras, 12 yıl çalıştığı İran’daki süper starlık günlerinden Bursa’daki barınma evine varan hikayesini İHA’ya anlattı. 1979’daki İran devriminde ölümden son anda kurtulduğunu kaydeden Aras, tek hayalinin ölmeden önce Seda Sayan’ın programında sahne alıp şarkı söylemek olduğunu belirtti.


Doğma büyüme Üsküdar beyefendisi olan Eriç Aras’ın yur dışındaki müzik serüveni asker olan babasının kesinlikle şarkı söylemesine izin vermemesiyle başladı. O dönem Türk sanat müziğinin divası Bülent Ersoy ile birlikte Müzeyyen Senar’dan özel ders aldığını anlatan Aras, "Müzeyyen hanım Bülent’i çok severdi, çünkü sesi ona benzerdi. Beni de çok severdi, benim de farklı bir sesim olduğunu söylerdi" dedi.



"35 dilde şarkı söylüyor"


Sahne aldığı dönemde bir iş adamının daveti üzerine İran’a gittiğini ve böylece yurt dışı serüveninin başladığını anlatan Eriç Aras, "Ortadoğu’da büyük bir otelin genel müdürü beni dinledi ve ’Sen her dilde şarkı okumalısın’ dedi. Onun tavsiyesine uydum, çalıştığım her ülkenin dilinde şarkılar öğrendim. Şu an 35 dilde şarkı söylüyorum. İran, Pakistan, Bangladeş, Singapur, Malezya, Endonezya, Hong Kong, Japonya’ya kadar dolaştım. Buradan sonra beni o otelin genel müdürü Afrika’ya yönlendirdi. Afrika’da Kenya, Tanzanya, Uganda’da programlar yaptım. Oralarda program yaparken, tutulan şarkıları öğrendim ve söyledim" dedi.


Afrika’dan sonra tekrar İran’a geldiğini anlatan Eriç Aras, “İran’a geldikten sonra çok büyük paralar kazandım. Yemek, barınma, ulaşıma para vermiyordum. İran’da bütün paramı İran parasına çevirdim. Çünkü oranın 1 lirası bizim 5 liramızdı. Şah Rıza Pehlevi’nin bankasına yatırdım. Şaha da konser vermiştim. Bir sabah uyandığımda baktım ki sesler geliyor. Şaşırdım kaldım. Sokaklar kan gölü. İç savaş çıkmış. 1979 yılında oluyor bunlar. 3-4 kişi otele baskın yaptılar. Otel Amerikan oteliydi. O zaman saçlarım uzun, otel lobisinde otururken biri bıçağı salladı, dizime geldi. Orada ben Türk’üm dedim ve gerisini hatırlamıyorum. Gözümü açtım, hastanedeyim. Türk konsolosu geldi, çünkü izinli çalışıyordum. ‘Geçmiş olsun’ dedi. Kasım 15’ti hiç unutmuyorum. Sırtımdaki gömlekle, elimde kağıtla beni uçağa bindiri Türkiye’ye yolladılar. Fakat bu olaylar meydana gelince bütün paralar gitti. Tekrar menajerimle iletişime geçtim ve beni Singapur’a yolladı. Bir süre burada çalıştıktan sonra döndüğümde Suadiye’de ağabeyimle ortak bir daire aldım. Sonra Bursa’ya çalışmaya geldim. Annem de buraları çok sevdi ve kaldık. Bursa’da çalıştığım gazinonun patronu da eli açık davrandı, bana küçük bir arsa aldı. Emekli maaşım var. Ortak bir dairem var, kirasını yeğenim alıyor. Bütün hikayem bu” şeklinde konuştu.


10 aydır Dilruba Evleri’nde kaldığını ve kendisine çok iyi bakıldığını kaydeden Aras, “Hastalandım ve beni hastaneye yatırdılar. Müşahede odasına bir aile geldi. Kızları nefes darlığı geçiriyormuş. Onlara yalnız kaldığımı söyledim. ’Hatice Dilruba isminde bir hanım var. Çok iyi biri’ dediler. Ben de Hatice Hanımı aradım. Telefonla konuştuk ve geldi beni buraya getirdi. Orada bana tek oda verdi. Ben kalabalıkta yatamıyorum. Mudanya’da kirada oturuyordum, eşyalarımı arkadaşlara dağıttım. Burada kendi evimiz gibi çok rahatım” dedi.


Koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Eriç Aras’ın tek arzusu ise Seda Sayan’ın programında şarkı söylemek. Aras, “Evimde halılarıma kadar her şey Beşiktaşlıydı. Hepsini kaldırdık şimdi. Ev tutana kadar burada kalmak istiyorum. Burayı gerçekten çok sevdim. Seda Sayan ile aynı anda sahneye çıktık. Elmadağı’nda Gülizar Restoran’da assolist olarak çıkıyordu. Ben de Konak Taverna’ da assolist olarak çalışıyordum. Kendi programında bir şarkı söyletirse çok memnun olurum. Çünkü onun programında sahneye çıkmayı çok istiyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Yangında yaralanarak kaldırıldığı hastanede ölen kadın kocasının ve kızının yanına defnedildi Bartın’da 10 gün önce evlerinde çıkan yangında ölen engelli eşinin ardından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden kadın, kocasının ve 6 yıl önce kazada ölen kızının yanına defnedildi. Bartın’ın Kayadibikavlak köyü Örencik Mahallesi’nde 23 Nisan’da tüpten sızan gaz nedeniyle çıkan yangında bedensel engelli Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, kocasını kurtarmak için alevlerin arasına dalan ve ağır yaralanan Seher Çetinbağ da hastanede 9 gündür verdiği yaşam mücadelesini kaybetti. Sevk edildiği İstanbul Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi’nde yaşamını yitiren Seher Çetinbağ’ın cenazesi, İstanbul’dan Örencik Mahallesi’ndeki evine getirildi. Çetinbağ’ın cenazesi, Örencik Mahallesi Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından dualarla mahalle mezarlığındaki aile kabristanına getirildi. Çetinbağ, aynı yangında yaşamını kaybeden engelli kocası Tevfik Çatinbağ’ın ve 6 yıl önce okul bahçesinde servis aracının çarpması sonucu ölen 9 yaşındaki kızı Emine Çetinbağ’ın mezarının yanına defnedildi. Yangında hayatını kaybeden bedensel engelli Tevfik Çetinbağ ve eşi Seher Çetinbağ’ın 6 yıl önce evlat acısı yaşadıkları ortaya çıktı. 6 Nisan 2018 yılında Bartın Sipahiler Şehit Gürdal Çakır İlkokulu bahçesinde meydana gelen kazada özel eğitim alan 9 yaşındaki Emine Çetinbağ, servis aracının çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Tekerlekli sandalyesi ile evin önüne çıkartılan acılı baba Tevfik Çetinbağ son kez evlerinin önüne getirilen kızının tabutu başında gözyaşı dökerken, anne Seher Çetinbağ’ın ise "Benim kınalı kuzum, babaannene selam söyle" diyerek ettiği feryat yürekleri dağlamıştı.
Bursa Bursa AFSİAD’dan özel kullara ’eğitim kampüsü’ önerisi Bursa AFSİAD Başkan Yardımcısı Recep Yıldırım, özel okulların büyük bir kısmının Nilüfer’de bulunduğuna dikkat çekerek, “Bu durum başta trafik yükü olmak üzere pek çok problemi beraberinde getiriyor. Şehrin batı ve doğusuna yapılacak eğitim kampüsleriyle bu okullar dengeli bir şekilde dağıtılabilir” önerisinde bulundu. Uzman eğitimci, Bursa Afyonkarahisarlı Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (Bursa AFSİAD) Başkan Yardımcısı Recep Yıldırım, Bursa’da özel okulların yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti. Özel eğitim kurumlarının Nilüfer’de yoğun olarak bulunduğunu belirten Yıldırım, bu durumun şehri de sıkıntıya soktuğunu söyledi. Yıldırım, “Bursa’mızda 180-190 civarında özel okul var. Bu okulların yüzde 80’i Nilüfer bölgemizde yer almaktadır. Yani şehrin batı yakasına bir yığılma söz konusu. Bu durum bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Özellikle okul servisleri trafiği oldukça aksatıyor. Okul servisleri dönem dönem yerel yöneticiler tarafından da trafik sorununa sebep olarak dile getiriliyor. Ayrıca, özel okulların çevresine sunduğu kırtasiye ve sosyalleşme masrafları gibi esnafı canlandıracak ekonomik katkılar da şehrin bütününe yayılamıyor. Bu yığılmanın getirdiği problemler, Bursa’nın batı ve doğusunda özel eğitim kampüsleri kurularak halledilebilir. Böylece hem özel eğitimde artacak rekabetle eğitim kalitesi yükselir, hem de trafik karmaşasına gözle görülür şekilde rahatlama gelir. Bu durumu okulların tatil olduğu günlerde özellikle sabah saatlerinde hissediyoruz. Buna benzer bir uygulama sürücü kurslarında yapılmaktadır. Özel okullara, sürücü kurslarında olduğu gibi nüfusa oranlı izin verilirse başta trafik yükü olmak üzere, bu konuyla ilgili olarak mevcuttaki pek çok sorun da azalacaktır” ifadelerini kullandı. Özel okulların genelinin tam kapasite ile çalışamadığına işaret eden uzman eğitimci Recep Yıldırım, “İçinde bulunduğumuz 2023-2024 Eğitim Öğretim Yılı’nda özel okullarımızın geneli maalesef yüzde 40 kapasiteyle çalıştığını tespit etmekteyiz. Veliler okul ücretlerinin yüksekliğinden şikayet ederken, kurum sahipleri de artan maliyetlere işaret ediyor. Hal böyle olunca, devlet okullarına rağbet daha da artıyor. Elbette bu durum devlet okullarına artı bir maliyet çıkarıyor. Bu maliyet hesaplanıp, devlet tarafından çocuğunu özel okula göndermek isteyen velilere yeni bir teşvik paketi hazırlanmalı. Bu sayede özel okullarımızın doluluk oranı yükselecek, hem kurum sahibi hem de veli çok rahatlamış olacaktır. Devlet okullarında yer yer 45-50 kişilik sınıflarda eğitim verilmeye çalışılıyor. Özel okullara yönelik sunulacak tatmin edici bir teşvik sayesinde bu rakamın 30-35 seviyesine ineceğini hesaplıyoruz. Ayrıca öğrenci sayısı bakımından eli rahatlayacak özel okullardaki nitelik sorunu da çözüme kavuşacaktır. Özel okullar eğitim alanında ciddi bir istihdam sağlıyor. Bu kurumların ayakta kalması ve daha iyi eğitim verebileceği şartların oluşturulması ülkemizin pek çok yönden menfaatine olacaktır” dedi.