GENEL - 18 Ocak 2018 Perşembe 16:32

Şeker: “Eğitimde uzun vadeli planlamalara ve kalıcı politikalara ihtiyaç var”

A
A
A
Şeker: “Eğitimde uzun vadeli planlamalara ve kalıcı politikalara ihtiyaç var”

Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi Başkanı Numan Şeker, “Eğitimde kalıcı politikalara ve uzun vadeli planlara ihtiyaç var” dedi.

Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi Başkanı Numan Şeker, “Eğitimde kalıcı politikalara ve uzun vadeli planlara ihtiyaç var” dedi.


Şeker, sendika binasında düzenlediği basın açıklaması ile 2017-2018 eğitim-öğretim yılı birinci dönemini değerlendirdi. Bursa’da bin 400 eğitim kurumunda 590 bin öğrenci, 30 bin öğretmen, Türkiye genelinde ise 18 milyon öğrenci ve 900 bine yakın öğretmenin yarı yıl tatiline gireceğinin altını çizen Şeker, “TEOG’un kaldırılması, yükseköğrenime giriş sistemindeki değişikliğin gölgesi ve sarsıntısı altında günü birlik politikalar ve sürdürülebilir olmayan kararlar sebebiyle gerek eğitim ve öğretim, gerekse eğitim çalışanları olumsuz etkilenmiştir. Alan değişikliği taleplerinin karşılanmaması, öğretmen performans değerlendirmesi pilot uygulamasının oluşturduğu tedirginlik, yer değişikliği sürecinde yaşanan sıkıntılar, öğretmene karşı giderek artan şiddet gibi olumsuzluklar ne yazık ki eğitim-öğretim yılının ilk dönemine damgasını vurmuştur. Öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, yabancı dil pilot uygulaması, rehberlik hizmetlerinin hizmetin özüne uygun kurgulanamaması, teftiş sistemindeki dönüşümün tamamlanamadığı gibi rehberlik ayağının ihmal edilmesi, ortaöğretime geçişte yeni sürecin soru işaretleri içermesi gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmış değildir. Eğitim-Bir-Sen olarak bu sıkıntıların giderilmesi adına konularında uzman kişilerin uzun soluklu araştırmaları neticesinde değerlendirme raporları var. Biz bu raporların başta bakanlık olmak üzere eğitimin tüm paydaşlarıyla bir arya gelerek paylaşamaya açığız. Eğitimde müfredatlar değişmedikçe, uzun vadeli planlamalar yapmadıkça, öğretmeni eğitimin öznesi haline getirmedikçe bu sorunlar çözüme kavuşmaz. Özetle, bir an önce yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır” diye konuştu.


Son yıllarda artan ve giderek eğitimin an sorunu haline gelen eğitimcilere yönelik şiddete dikkat çeken Başkan Numan Şeker, “Milli Eğitim’in en üst seviyesindeki bakanın eğer kendi gündeminde eğitimcilere yönelik şiddet yoksa bu ülke bitmiştir. Bunda kusur bakmasın basının da maalesef payı var. Öğretmenlerin öğrenciyi nasıl dövdüğü boy boy gösterilip, gündem oluşturulup öğretmen hedef gösteriliyor. Öğretmene yapılan şiddet haber konusu bile olmuyor. Onun için hem öğrenci dövülmesin, hem de öğretmen dövülmesin. Kesinlikle şiddet gündemden çıkmalı, bunun için de tedbir alınması gerekiyor” dedi.


Sendikacılığın nasıl yapılacağını çok iyi bildiklerini ifade eden Başkan Numan Şeker, “Birileri göstermelik, yara bere içerisinde basın açıklaması yapabilir. Çünkü gündeme gelemedikleri için böyle argümanlarla gündeme gelmeye çalışıyorlar. Onlar suni yaralarla gündeme gelirken; biz çalışmalarla gündeme geliyoruz. Ama bu şiddet bir gün onlara da gelebilir ve bu yaralar gerçek olabilir. Siz her zaman sendikal gücü eğitimcileri hedef göstererek, eğitimcilere hakaret ederek, yok namaz düşmanı, yok şu düşmanı, bu düşmanı diyerek hedef gösterirseniz; bu sefer eğitimde şiddete siz de ortak olmuş oluyorsunuz. Sendikacılık, problemleri çözmeye yönelik oturup istişare etmektir” şeklinde konuştu.


Öğrencinin öğretmene not verdiği bir performans değerlendirmesi ve öğretmen strateji belgesi uygulamasının doğru ve belgeye dayalı bir değerlendirme olmadığının altını çizen Numan Şeker, “Öğretmene not vererek değerlendirme çabası, daha önce farklı bir şekilde denenmiş ve okullarda huzurun kaçtığı, motivasyonun bozulduğu, iş barışının sarsıldığı çok net bir şekilde görülmüştür. Bunu bir de öğrenciye indirgeyerek değerlendirmeye almak öğretmenin itibarını bitiren ve öğrencinin maskarası haline gelen bir uygulamaya dönüşmektedir. Motivasyon üretmek yerine daha çok motivasyonu bitirmek anlamı taşımaktadır. Sınıfta ter akıtan bir öğretmeni çalışmadığı iddiasıyla yaftalamak yerine fedakârlığı ve başarısı görülmeyen bir öğretmeni bulup ödüllendirmek daha iyi bir kamu hizmetinin anahtarıdır. Bu itibarla performans değerlendirme uygulaması öğretmen strateji belgesinden de, uygulamadan da kaldırılmalıdır” dedi.


“Mağdurlar haklarına kavuşturulmalı, itibarları iade edilmelidir”


15 aydır açıkta olduğu hâlde hakkında hiçbir işlem tesis edilmeyen eğitimcilerin mağduriyetinin giderilmediğini belirten Şeker, “Hâlâ açıkta bekleyen, haksız yere ihraç edildiği hâlde yargı kararları ve teknik inceleme neticesinde masum olduğu ortaya çıkan kamu görevlileri adalet bekliyor. Bakanlık, bylock kullanmadığı teknik olarak ispat edilen kamu görevlilerinden KHK ile ihraç edilenler için acil iade sürecini başlatmalı, yeni gelişmeler ışığında hızlı değerlendirmeler yapmalı, mülkî idare amirliklerince yapılan açığa alma işlemlerinin sona erdirilmesinde aktif rol üstlenmelidir. Kumpaslar neticesinde veya kişisel garezlerle haksız yere ihraç edilen veya açığa alınan kişilerin eski görev ve kadrolarına dönmelerini sağlamak adaletin gereğidir” diye konuştu.


Yapılan atamalara rağmen 120 bin öğretmen açığının söz konusu olduğunu vurgulayan Numan Şeker, “Son yıllarda hatırı sayılır öğretmen atanmasına rağmen önemli sayıda öğretmen ihtiyacı olduğu da bir gerçektir. Bakanlık, daha fazla öğretmen istihdamı gerçekleştirmelidir. Eğitimde reformların kalıcı olması, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır. Öğretmen adayları, KPSS gibi zor bir sınavı geçmesine rağmen öğretmen olmamaktadır. Ülkemizde KPSS’den 90, mülakattan 70 alan adayın yerine KPSS’den 75, mülakattan 90 alan aday tercih ediliyor. Bu doğru değildir. Mülakat öncelikli olduğu için böyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu doğru bir uygulama değildir. Eğitim yönetiminde kariyer liyakat esaslı olmalıdır” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.