SAĞLIK - 15 Şubat 2018 Perşembe 12:36

Emzirmek çölyak hastalığından koruyor

A
A
A
Emzirmek çölyak hastalığından koruyor

Çölyak hastalığının Türkiye’de yaklaşık 200 kişiden birini etkilediğini ifade eden Gastroenteroloji Uzmanı Dr.

Çölyak hastalığının Türkiye’de yaklaşık 200 kişiden birini etkilediğini ifade eden Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Murat Keskin, en sık çocuklarda görülen hastalığa karşı emzirmenin koruyucu bir önlem olduğunu söyledi.


Genetik yatkınlığı olan kişilerde buğday, arpa, çavdar ve yulafın içindeki glüten proteinine karşı gelişen ve ömür boyu süren çölyak hastalığı hakkında bilgi veren Medicana Bursa Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Murat Keskin, "Çölyak, vücudun kendi doku ve organlarını bir çeşit yabancı olarak tanıması ve hasar oluşturması sonucu gelişmektedir. En sık çocuklar ve 30-40 yaş arasındaki kişilere tanı konulmaktadır. Tüm dünyada yaklaşık yüzde 1 civarında görülmekle beraber Türkiye’ de son zamanlarda yapılan bir tarama çalışmasında okul çağı çocuklarında çölyak sıklığı 1/212 olarak saptanmıştır. Hastalık çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkabilir. Karın ağrısı, uzun süren ishal, bulantı, kusma gibi tipik bulgularla giden hastalık buz dağının en üstünde az bir yer kaplarken, boy kısalığı, kansızlık, kısırlık, tesadüfen kan testlerinde tanı konulan sessiz ve gizli çölyak hastalığı daha geniş bir grubu oluşturmaktadır” dedi.


Emzirmenin bebekleri çölyak hastalığından koruduğunu belirten Dr. Keskin “Anne sütünün uzun süreli verilmesi ve anne sütü verilirken ek gıdalara başlanması pek çok çalışmada yararlı bulunmuştur. Bugün için önerilen anne sütüyle birlikte 4. ve 7. aylar arasında glüten içeren tahıllı ek gıdalara başlanmasıdır. Glüten oranı zengin bir beslenme, ilk aylarda sağlık için risk oluşturabilir” dedi.


Çölyak hastalığının insanların yerleşik hayata geçişine dek uzandığının altını çizen Dr. Murat Keskin, “Bilinen en eski tarım toplumu yerleşkesi olan Konya Çatalhöyük’deki kalıntılarda bu hastalık ile ilişkili bulgulara rastlanmıştır. Hastalığın oluşmasında çevresel ve genetik faktörler önemlidir. Diyete glüten girmediği sürece hastalık görülmez. Glüten içeren tahıllar; buğday, arpa, çavdardır. Yulafın toksik etkisi tartışmalıdır. Glütene maruz kalma süresi ile hastalık başlama ve gelişme süreci doğru orantı gösterir. Çölyak hastalarının birinci derece akrabalarında ve tek yumurta ikizlerinde hastalık sıklığı daha fazla olmaktadır. Hastaların birinci derece yakınlarına da tarama yapılması önerilmektedir” diye konuştu.


Tanı koymak için ilk olarak kanda özel çölyak testleri yapılması gerektiğini belirten Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Murat Keskin, “Testleri pozitif olan hastalarda tanı için altın standart endoskopi ile ince barsak biyopsisi yapmak gerekir. Tedavide temel prensip ömür boyu sürecek glütensiz diyettir. Glüten içeren buğday, arpa, çavdar ve yulaf ile yapılan hiçbir gıdayı tüketmemek gerekir. Günde 50 miligram glüten bile hastalığa sebep olabilir. Özellikle Türkiye gibi tahıl ağırlıklı beslenen toplumlarda glütensiz ürünlere ulaşmak zordur. Bunun yanında bir ömür boyu bu ürünlerden uzak durmak, hasta ve hasta yakınları için oldukça güçtür. Bu sebeple bu hastalara verilecek psikolojik destek tedavinin önemli bir parçasıdır" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.