GENEL - 11 Ekim 2018 Perşembe 12:32

Prof. Oral bipolarla yaşamayı anlattı

A
A
A
Prof. Oral bipolarla yaşamayı anlattı

Nilüfer Belediyesi, Bursa Amatör Astronomi Kulübü Derneği ile birlikte, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde "Bipolarla yaşamak" konulu panel düzenledi.

Nilüfer Belediyesi, Bursa Amatör Astronomi Kulübü Derneği ile birlikte, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde "Bipolarla yaşamak" konulu panel düzenledi.


Çağımızın ciddî rahatsızlıkları arasında yer alan ve kişiden kişiye farklılıklar gösteren bipolar bozukluğu, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde Nilüfer Belediyesi Karaman Dernekler Yerleşkesi’nde düzenlenen panelde ele alındı. Nilüfer Belediyesi ve Bursa Amatör Astronomi Kulübü Derneği iş birliğiyle gerçekleştirilen "Bipolarla yaşamak, hasta ve yakınlarının sıkıntıları" konulu panele Prof. Dr. E. Timuçin Oral konuşmacı olarak katıldı. Belediye Meclisi Üyesi Fırat Emiroğlu yaptı. Emiroğlu, meselelerin aşılması için birlikte hareket etmenin önemine vurgu yaparak, ilgiden dolayı teşekkür etti.


Panelde Bursa Amatör Astronomi Kulübü Derneği Başkanı İlhan Vardar da bipolar bozuklukla ilgili sunum yaptı. Vardar’ın sunumunun ardından Prof. Dr. E. Timuçin Oral, bipolarla yaşamak, hasta ve yakınlarının meseleleri hakkında bilgi verdi.


Prof. Dr. E. Timuçin Oral, bipolar rahatsızlıkların kişiden kişiye farklılıklar gösterdiğini söyleyerek, "Her insandan dünyada sadece bir tane var. Dolayısıyla hepinizin hastalığı size has. Bu hangi branştan olursa böyle. Ama psikiyatri gibi beyni ilgilendiren bir hastalık da belirtileri kişilikle, davranışla ortaya çıkan bir hastalık da sadece size özel. Örneğin gözünüz iltihaplandığında, göz hastalıkları birbirine benzer ama canınızın sıkıldığını ifade etmeniz bile farklıdır. Dolayısıyla hiç birini öbürüne bakarak değerlendiremezsiniz. Bu durumda kullanılan ilâçların sebep olduğu değişiklikler keza. Hastalık zaman zaman hafif belirtilerle, zaman zaman da ağır belirtilerle ama bazen de hiç belirtisiz bir dönemi de görmek mümkün" diye konuştu.


Bipolar rahatsızlıkları ilaçsız tedavi edilemeyeceğini kaydeden Oral, hastaların karşılaştıkları durumlar hakkında da bilgi verdi. Prof. Dr. E. Timuçin Oral, "Bipolar bozukluk doğası gereği farklı farklı belirtileri görülebilen bir hastalık. Dahası hiç hastalık olmayan dönemleri de görülebiliyor. Bu rahatsızlığın uzunlamasına ve ömür boyu değerlendirilmesi gerekiyor. Hiç kimsenin duygu durumu düz bir çizgi çizmez. Şizofreni hastalarında bile dümdüz bir çizgi yoktur. Dolayısıyla olağan ruh hâli dediğimiz hâl herkes için aynıdır. Bipolar bozukluğun bir istisnası var, bu hâl bazen coşkulu olmaktan daha yukarı çıkar, kişi taşkın diyebileceğimiz bir halet-i ruhiye içine girer. Çok konuşur, aşırı hareket eder, o coşkuluklar açıklanamayacak bir hareket içerisindedir ve bazen inanılmaz riskler alır, başkalarına tuhaf gelen hareketler yapabilir ya da psikotik dediğimiz gerçeği değerlendirmenin unutulduğu bir hâl alır. Ya da bunun tam tersi olabilir. Kişi o kederli hâlden daha da ağırlaşır çökkün dediğimiz hâli alır, kişinin evden çıkmak istemediği, yataktan çıkmak istemediği, yemek yemek istemediği bir ruh dünyasına girer. Hiç bir şey yapmak istemediği bir hâl içinde gerçeği değerlendirmesi bozulur ki, kendini dünyada bütün kötülüklerin sebebi gibi görür. Eğer hasta depresyondaysa genellikle depresyonu ortadan kaldıracak ilâçlar kullanıyor, eğer kişi taşkın dönemdeyse taşkınlığını bastıracak ilâç vermeye çalışıyoruz. Bu hastalık asla ilâçsız düzelemeyen bir hastalıktır. Bipolar bozukluk ilâç kullanmadan düzelebilen bir hastalık değildir" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber Depremlerde camilerin yıkılmasına yol açan minare yıkımlarının çözümü fiber. Bu yıl 15.’si düzenlenen dünyanın ilk uluslararası Cami Yapı Ekipmanları fuarı dün kapılarını ziyaretçilerine açtı. Yerli ve yabancı çok sayıda katılımcının yer aldığı fuar da en çok ilgiyi ise depremde minare yıkılmalarının önüne geçecek olan çelik konstrüksiyon ve fiber kaplamalı minare görüyor. Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depremlerinin ardından 11 ilde birçok cami yıkıldı veya hasar aldı. Bunların birçoğunda minarelerin yıkılması ve camilere hasar vermesi sonucunda gerçekleşti. Ortalama 30 metre yüksekliğinde yapılan betonarme minarelerin ağırlığı takriben 150 ton civarında oluyor. Bu da yıkıldığı esnada hem camilere hem de yakının da bulunan ev ve insanlara zarar veriyor. Konu üzerine araştırma yapan bir firma minare yapımında artık çelik konstrüksiyon üzerine fiberglass kaplama tekniğini kullanıyor. Hem bu şekilde minarelerin muhtemel bir deprem anında yıkılmasının önüne geçiliyor hem de minare ağırlığını 150 tondan 8 tona indiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan firmanın yetkilisi Salih Karadağ, “Biz yaklaşık 20 yıldır betonarme minare yapmaktayız. Son 2 yıldır beton görünümlü fiberglas sistemine geçtik. Depreme daha dayanıklı içinde ki çelik konstrüksiyonun dışında ki görseline varıncaya kadar bu sistemde devam etmekteyiz. Bu sistemin depreme dayanıklı olduğunu belirledik. Betonarme minare ve fiber minare arasında ki en büyük fark ikisi arasında ki ağırlık farkıdır. 30 metre yüksekliğinde bir minarenin ortalama ağırlığı 150 ton civarındayken fiber minare de bu ağırlık 8 ton civarında. Deprem de betonarme minarelerin yıkılmasıyla birlikte camiler yıkıldı veya bu minarelerin üzerlerine düşmesi sonucu insanlarımız da hayatını kaybetmişti. Fiber minaremiz de ise bu olay ortadan kalkmış oluyor. Minarelerimiz çelik olduğu için depremde yıkılmaz en kötü senaryoda üzerine bir şey dahi düşse yıkılmak yerine demiri eğilir. Aynı minare betonarme olarak yıkıldığında 150 ton ile yerde şiddetinde bir deprem etkisi oluştururken bunun kendi ağırlığı 8 ton olduğu için bir sıkıntı oluşturmayacak” açıklamasında bulundu. Hat sanatını ecdadımızın bıraktığı yerden devam ediyor Fuar’da ayrıca hat sanatı noktasında da sergilenen ürünler özellikle yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Hat sanatının camilerin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu belirten Müslüm Korkutata, “Hat sanatı camilerimizin vazgeçilmez unsuru ecdadımızın bıraktığı yerden bunu geliştirmeye devam ediyoruz. Bu kulvarda çok iyi sanatkarlar yetiştirdi ülkemiz. Hem ülke için de hem de ülke dışında bu konuda çok iddialı durumdayız. Medeniyet eski dönemler de camilerin mabetlerin ekseninde gelişiyordu. Osmanlı İslam’ın uzun süre sancaklığını yaptı bayrağını taşıdı. Camilerimiz bu işin sembolü halindeydi. Günümüzde de camilerimiz aynı fonksiyonda roller üstlenmiş durumda” dedi.