POLİTİKA - 13 Ocak 2022 Perşembe 17:11

Kolaylı: "İnternet kanunu acilen çıkarılmalı"

A
A
A
Kolaylı: "İnternet kanunu acilen çıkarılmalı"

TBMM Dijital Mecralar Komisyonunda konusan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, sorunları ve beklentileri dile getirdi.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonunda konusan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, sorunları ve beklentileri dile getirdi.


Dijital Mecralar Komisyonu’nun bugün TBMM’de yapılan toplantısına katılan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, "Dijital mecralar, sorunlar ve beklentiler" konulu bir konuşma yaptı. Komisyon başkanlığını Hatay Milletvekili Doç. Dr. Hüseyin Yayman’ın yaptığı toplantıya çeşitli partilerden 17 milletvekili katıldı. Türkiye genelinde faaliyet gösteren 9 gazeteciler federasyonu, 86 gazeteciler cemiyeti ve basın meslek kuruluşu adına konuşan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, konuşmasında şu görüşlere yer verdi:


"Teknolojide yaşanan hızlı ilerlemenin paralelinde, bütün dünyanın değiştiği ve dönüştüğü bir süreç yaşıyoruz. İnanılmaz bir hızla gerçekleşen bu süreç ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmeleri beraberinde getiriyor.


Bu gelişmelerden yakından etkilenen medya sektörü de, özellikle son çeyrek asırda önemli bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, ancak zaman içinde değişimlere paralel olarak yaşanan sorunların çözümlenmesi bir yana, birbiri üzerine eklenmesiyle günümüzde adeta kaderine terk edilmiştir.


Sektörümüzde yaşanan sorunlar önem sırasına alınamayacak kadar büyük, karmaşık ve birbirini etkileyen niteliktedir.


Medya Sektörü, ekonomik sorunların yanı sıra yasal düzenleme eksiklikleri, basın özgürlüğü, yetişmiş eleman sıkıntısı, teknik altyapı, istihdam ve etik değerlerin farkında olmadan ya da bilerek ötelenmesi gibi sorunlarla karşı karşıyadır.


Bu toplantıda medya sektöründe yaşadığımız bütün sorunlara ve detaylarına değinmek yerine, bu sorunlardan dijital mecralara ilişkin olanları sizler için özetlemek istiyorum.


Bu kapsamda ilk olarak internet yasasının eksikliğini dikkatlerinize sunuyorum.


Teknolojinin hızla gelişimi ve internet ağının hemen hemen her noktaya ulaşması ile birlikte, internet haberciliği hem bütün dünyada, hem de ülkemizde büyük bir gelişim gösterdi.


Sektörde istihdam sağlayan gazete ve televizyonlarla eşdeğer habercilik yapan kurumsal internet haber sitelerinin yanında, internet deyimiyle “kopyala yapıştır” kolaycılığından öteye gitmeyen haber siteleri de maalesef yer almaktadır.


Yasal boşluktan kaynaklanan sorunlar, her geçen gün daha da artmaktadır. İnternet medyasının yayıncılık, konusunda acil düzenlemeye ihtiyacı vardır.


Bu kurumlarda habercilik yapan meslektaşlarımız da yapılacak düzenlemeyle gazeteci sayılmalıdır.


İstihdam sağlayan, gerçek anlamda habercilik yapan ve kurumsallaşan internet haber siteleri, Basın İlan Kurumu’na yeni ek kaynak bulunarak desteklenmelidir.


Bu gerçekleştiği takdirde; Genel Kurul Üyesi olduğum için yakından takip ettiğim Basın İlan Kurumu’nun teknik altyapısı, internet sitelerine ilan ve reklam sevkini şimdiden gerçekleştirebilecek donanıma sahiptir.


Basın İlan Kurumu aracılığıyla yayınlanan bütün ilanlar, hali hazırda Türkiye genelinde bine yakın yaygın ve yerel gazetenin internet sitesine entegre edilmiş “dijital ilan panosunda” yayımlanmaktadır. Türkiye’nin resmi ilan portalı olan “ilan.gov.tr” ile entegre çalışan sistem sayesinde resmi ilanlar, gazetelerin basılı nüshalarının yanı sıra, gazetelerin internet sitelerinde de milyonlarca kişiye erişmektedir.


Bu dijital entegrasyon sayesinde resmi ilanlar daha çok görünür hale gelmiştir. Bu sayede Resmi ilanın yayınlanmasından beklenilen kamu menfaati de en üst seviyeye çıkmıştır.


Tıpkı gazetelerde olduğu gibi radyo ve televizyonlar ile internet haber siteleri için de basın özgürlüğü kapsamında “Düzenleme, Destekleme ve Denetlemeyi” kapsayan “3D” Kuralı hakim kılınmalıdır. Sektörde yapılacak olan bu çalışmalar sonucu toplumun ihtiyacı olan tarafsız haberciliğin gerçekleşmesi sağlanırken, özel hayatın gizliliğinin ihlali, şantaj habercilik, cevap ve düzeltme haklarının korunması gibi sorunlu alanlara çözüm bulunacaktır.


Öte yandan cari açığa olumsuz katkı sağlayan ve uluslararası dijital platformlara ve sitelere akan milli kaynaklar da böylece vergilendirilebilecek, kontrol altına alınabilecektir. Bu konuda kapsamlı bir “İnternet Yasası” veya “Sosyal Medya Yasası” hazırlıkları yapıldığı konusu gündemde olmasına karşın, basın meslek örgütleri ve basın kuruluşları gelişmelerden habersiz kalmaktadır. Yasa taslağı TBMM’ye getirilmeden önce taraflar yasanın detayları konusunda bilgilendirilmeli, görüş ve önerileri mutlaka dikkate alınmalıdır.


Yıllardır beklenen İnternet Yasası, son dönemde gündeme gelen “sosyal medya” düzenlemesinin gölgesinde kalmamalı, internet ortamında faaliyet gösteren basın kuruluşlarının ve bu kurumlarda görev yapan meslektaşlarımızın sorunları zaman geçirilmeden çözümlenmelidir. Bu kapsamda İnternet Gazeteciliği yapan muhabir, foto muhabiri, kameraman ve editör arkadaşlarımızın “Basın kartı” alması sağlanmalıdır.


Sosyal medyaya yönelik yasa da çok dikkatli hazırlanmalı, ifade ve basın özgürlüğünü yasaklayıcı değil, kişi hak ve özgürlüklerini savunan nitelikte maddeler içermelidir.


Yukarıda özetlemeye çalıştığım dijital mecralardaki haberciliğe ve etik anlayışına ilişkin sorunlar, aslında mesleğimizin diğer mecralarını da kapsamaktadır. Bu nedenle Türk basını 2022 yılına girdiğimiz bu günlerde, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duymaktadır.


Bilindiği gibi bu yasanın ilk adımı 5311 Sayılı Basın Birliği Yasası’dır. Basın Birliği Yasası 28 Haziran 1938 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Türk basınına “meslek odası” düzenini getirmek üzere çıkarılan Basın Birliği Yasası, ne yazık ki sadece 8 yıl yürürlükte kalmıştır.


Gerek şube kongrelerinin zamanında yapılamaması, gerekse pek çok bölgede gazete sahiplerinin toplantılara katılıp, kurulan komisyonlarda görev almaması nedeniyle yasa sadece Anadolu Ajansı’nda uygulanabilmiştir. Ardından ortaya çıkan politik çekişmeler nedeniyle “mesleği yerine getirmek için Birliğe zorunlu üye olmayı” gerektiren yasa, ne yazık ki 18 Haziran 1946’da yürürlükten kaldırılmıştır.


Günümüzde böyle bir yasa olmayınca dileyen herkes, eğitimine ve bilgi birikimine bakılmaksızın özellikle dijital medya kurumlarında “gazeteciyim” diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Oysa gazetecilik/habercilik, özel eğitim gerektiren bir meslektir. Buna karşın mesleğe girişte gazetecilik alanında eğitim görmüş olma şartı bulunmamaktadır. Gazetecilik yapmak isteyen bir kimse, eğitim seviyesi ne olursa olsun işe girebilmekte, meslekte rahatlıkla yükselebilmektedir.


Basın kuruluşları, hatta hiçbir kaydı olmayan internet haber siteleri, yoldan geçen herhangi birini, eline bir fotoğraf makinesi - cep telefonu vererek istihdam edebilmektedir. Bunun bir nedeni de ucuz işgücü kullanımıdır.


Bu durum, basın mesleğini her türlü istismara açık hale getirmektedir. Daha da üzücüsü habercilik, özellikle dijital medyada tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılmaktadır. İşin acısı; bu tür insanları basın mesleğinden uzaklaştıracak herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.


‘Gazetecilik Meslek Yasası’ olmamasının sonucu olarak; adı “gazeteci” olan ama mesleğimizi çıkarları için kullanmaktan başka niyeti olmayan kişilerin çirkin ilişkilerine tanık olmaktayız.


Sektörde “adına gazeteci” diyen ama gazetecilik değil, kirli çıkar ilişkilerinin odağı olan bu insanlar basın mesleğini kirletmekte, toplumda mesleğimizin güvenilirliğini düşürmektedir. Bu sözde gazeteciler, siyasetçilerle, sanayici ve iş insanlarıyla, hatta kanundışı kişilerle içli dışlı ilişkilere girmekte, rüşvet almakta, kişisel çıkarları uğruna basın mesleğinin onurunu ayaklar altına almaktan çekinmemektedir.


Gazetecilik mesleğinde bu çarpık durumu ortadan kaldırmak için, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen “‘Gazetecilik Meslek Yasası" teknolojik gelişmeler de göz önüne alınıp, dijital medyayı da kapsayacak şekilde yeniden çıkarılmalıdır.


Böyle bir düzenleme fikir özgürlüğünü kısıtlayıcı değil, tam tersine haber alma özgürlüğünü gerçek anlamda hayata geçirmeyi sağlayıcı nitelikte olmalıdır.


Siyasetçilerin, bürokratların, hukukçuların, akademisyenlerin ve basın meslek kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla çalışma grupları oluşturularak Gazetecilik Meslek Yasası ülkemize mutlaka kazandırılmalıdır.


Hem ülkemizde, hem de tüm dünyada dijital mecraları da kapsayan Medya Sektöründeki sorunların temelinde, ekonomik nedenler yer alıyor.


Ekonomik olarak arkasında herhangi bir destek olmadan ayakta kalamayan medya kuruluşları, bütün dünyada, maalesef siyasi ve ekonomik güç odaklarının, illegal yapılanmaların, değerleri istismar eden çevrelerin ve buna benzer gücü elinde bulundurmak isteyen çıkar gruplarının kontrolüne boyun eğmek zorunda kalıyor.


Siyaset ve ticaret ile yakından ilişkili bir meslek olan gazeteciliğin icrasında, siyaset ve ticaretin yayınları yönlendirmesine izin verilmemelidir.


Gelişmiş demokrasilerin olmazsa olmazı konumunda yer alan ve kuvvetler ayrılığı prensibiyle gerçekleşen ülke yönetimlerinin 4. gücü olarak kabul edilen medya, gerçek anlamda işlevini yerine getirebilmek için ekonomik bağımsızlığını sağlamak zorundadır. Dijital mecralarda yayıncılık yapan medya kuruluşları da bu kapsamda değerlendirilmelidir.


Dijital Medyanın, siyasal iktidar ve devlet kurumları da dâhil olmak üzere hiçbir güç odağının kontrolünde olmadan yaşamını sürdürmesini sağlayacak düzenlemelerin yapılması, demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesi için zorunluluktur.


Bu nedenle, dijital medyanın ekonomik bağımsızlığını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı, hem medya kuruluşları, hem de bu kuruluşlarda çalışan basın emekçileri ekonomik baskıdan kurtarılmalıdır.


Böyle bir düzenlemeyle ekonomik bağımsızlığını kazanacak olan medya kuruluşları, herhangi bir kişi veya güç odağının kontrolünde olmadan, özgürce yayıncılık yapacak, topluma ve ülkeye gerçek anlamda hizmet eder hale gelecektir.


Kısa ve uzun vadeli çözüm tekliflerimiz:


Kısa ve uzun vadede alınması ve belli bir eylem planı çerçevesinde yaşama geçirilmesi gereken önlemler:


1) Medya sektöründe faaliyet gösteren gazete, televizyon, radyo ve kurumsal internet haber siteleri için kamu bankalarınca “kredi” sağlanmalıdır. Medya kuruluşlarına banka sicil durumuna bakılmaksızın faizsiz kredi verilmelidir.


2) Medya kuruluşlarının birikmiş SGK ile diğer vergilerinde indirim yapılmalı, indirim sonrası hesaplanacak borç taksitlendirilmelidir.


3) Gazete, televizyon, radyo ve kurumsal internet haber sitelerinde görev yapan basın çalışanlarına ve diğer basın kartı sahibi gazetecilere faizsiz kredi verilmelidir.


4) Televizyon kuruluşlarından alınan uydu bedellerinde indirim yapılarak TL’ye çevrilmeli, taksitlendirilmeli, RTÜK payları düşürülerek, bir süre alınmamalıdır. Tüm RTÜK ödemeleri en az bir yıl ötelenmeli, mevcut borçların faizleri sıfırlanarak 72 aya varan vade ile yapılandırılmalıdır. Zorunlu yayınlanan kamu spotları ücretlendirilmelidir.


5) Dijital medya dahil tüm yerel basın kuruluşları, belediyeler ve kamu kurumları tarafından ilan ve reklamlarla desteklenmeli; THY, Vakıfbank, Ziraat Bankası ve kamu ilanları yerel medyaya yönlendirilmeli, ayrıca bakanlıklar ücretli Kamu Spotu ve zorunlu yayın desteği vermelidir.


6) Gazete, radyo-televizyonlar ya da dijital mecra ayırımı yapılmaksızın tüm medya sektörünün sarf malzemelerinde KDV sıfırlanmalıdır.


7) Gazete, radyo-televizyonlar ya da dijital mecra ayırımı yapılmaksızın tüm medya sektörüne indirimli enerji desteği sağlanmalıdır.


8) Kalkınma Ajansları destekleri açısından kurumsal dijital medya kuruluşları sivil toplum örgütü statüsünde değerlendirilmelidir. Böylece ajansların vereceği destek dilimi artırılmalıdır.


9) Medya Sektörü’nün içinde bulunduğu sorunların kısa, orta ve uzun vadede çözümüne dönük Acil Önlem Paketi açıklanmalıdır. Paket içeriğine ilişkin sektörün ve üniversitelerin de içinde bulunduğu bir Şura toplanmalıdır.


10) Gazeteler, radyo-televizyonlar ile internet sitelerinin basın özgürlükleri de göz önüne alınarak düzenleme, destekleme, denetleme esasına göre ele alındığı bir sistem oluşturulmalı, İlan Kurumu tesis edilmeli, Hazine, KOSGEB, İŞKR ve Kalkınma Ajansı Destekleri sağlanmalı hibe verilmelidir.


11) Dijital medya kurumlarında çalışanların gazeteci sayılmasını sağlayacak düzenlemenin de içinde olduğu İnternet Yasası ve Basın Meslek Yasası zaman geçirilmeden çıkarılmalıdır.


Son çeyrek asırda ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmelerden yakından etkilenen medya sektörü önemli bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, sayısız dijital medya kurumu kurulmuş ve ülke geneline yayılmış, ancak bu sürecin getirdiği karmaşık ve birbirini etkileyen sorunlar çözümsüz kalmıştır.


Günümüzde dijital platformları da kapsayan Medya Sektörü, ekonomik sorunların yanı sıra yasal düzenleme eksiklikleri, basın özgürlüğü, yetişmiş eleman sıkıntısı, teknik altyapı, istihdam ve etik gibi sorunlarla karşı karşıyadır.


Bu sorunlar tek bir kişi veya kurumun tek başına çözüm üreteceği basitlikte olmayıp, toplumumuzu oluşturan tüm tarafların desteği ve çabasıyla ele alınacak kapsamdadır.


Önerimiz; siyasetçilerden, hukukçulardan, bürokratlardan, akademisyenlerden, medya kuruluşlarından ve basın meslek örgütlerinden temsilcilerin bir araya gelmesi, ortak akıl oluşturulmasını amaçlayan toplantılarda dijital platformlar da dahil medya sektörüyle ilgili konuları bütün detaylarıyla ele alması, çözüm önerileri üretilmesi ve bu önerilerin gerekli yasal düzenlemelerle Türkiye’ye kazandırılmasıdır."


TGK Genel Başkan Yardımcısı Sefa Özdemir ile TGK Genel Koordinatörü Sinan Tunç’un da katıldığı komisyon toplantısında, Anadolu Yayıncılar Birliği Başkanı Sinan Burhan da dijital mecra ile ilgili konuşma yaptı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu ’Üretici dostu’ belediye Geçen 5 yılda piyasa değeri 76 milyon lira olan 3 milyonu aşkın yazlık ve kışlık fideyi üreticilere dağıtan Ordu Büyükşehir Belediyesi, bu kez piyasa değeri 4 milyon lira olan 300 bin adet yazlık fideyi üreticilere ulaştıracak. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in 5 yıl önce ‘Kendi Kendine Yeten Şehir’ sloganıyla başlattığı tarımsal destekler hız kesmeden sürüyor. Hayvancılık, besicilik, süt ürünleri, seracılık, sebze yetiştiriciliği gibi alanlarda 5 yılda yaklaşık 53 bin üreticiye tarımsal destek sağlayan Ordu Büyükşehir Belediyesi, kendi seralarında ürettiği fideleri üreticiyle buluşturmaya devam ediyor. 300 bir yazlık fide Gülyalı Turnasuyu mevkiinde kendi tesislerinde yetiştirdiği domates, biber, patlıcan ve hıyar fideleri olmak üzere toplam 300 bin adet yazlık fide ilçe ziraat odaları vasıtasıyla üreticilere dağıtılacak. Dağıtımı yapılacak olan fidelerin yetiştirildiği Ordu Büyükşehir Belediyesi seralarında ilçe ziraat odalarının başkanları ile bir araya gelen Başkan Güler, Ordu’da tarımsal alanda çok önemli çalışmalara imza attıklarını söyledi. Hedef: Kendi Kendine Yeten Ordu Hedeflerinin ‘Kendi kendine yeten bir Ordu’ oluşturmak olduğunu vurgulayan Başkan Güler, “Kendi seralarımızda 300 bin fide yetiştirdik. Bunu 3’te 1 maliyetine ürettik. Şimdi de bu ürettiğimiz fideleri ziraat odaları aracılığı ile dağıtıyoruz. Biz bu çalışmalarla kendi üretimimizi yapalım ve dışa bağımlılığı azaltarak ‘Doğduğu yerde doyan bir kent’ ve ‘Kendi kendine yeten bir Ordu’ oluşturalım istiyoruz. Ben bu fidelerin yetiştirilmesinden dağıtımına kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ziraat Odası Başkanları: Başkan Güler üretici dostu Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Perşembe Ziraat Odası Başkanı Arslan Soydan, Büyükşehir Belediyesinin tarıma verdiği destekleri yakından takip ettiklerini belirtti. Soydan, “Sayın Başkanımızın ziraat odaları ile iş birliği içerisinde olması bizi mutlu etmiştir. Ziraat odaları olarak bizler çiftçi temsilcileriyiz. Büyükşehir Belediyemizin bu çalışması tüm çiftçilerimiz açısından memnuniyet vericidir. Bizler ziraat odaları olarak Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımıza çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, Akkuş Ziraat Odası Başkanı Ahmet Kaya, Fatsa Ziraat Odası Başkanı Haydar Gürsu, Ünye Ziraat Odası Başkanı Osman Sarıkahraman, İkizce Ziraat Odası Başkanı Atilla Kaynar ve Kabadüz Ziraat Odası Başkanı Mustafa Kemal Baş ise yaptıkları açıklamalarda 5 yıl boyunca tarım ve üreticiye verdiği desteklerden dolayı minnettar olduklarını dile getirdiler.
Sivas Dünyada eşi benzeri yok, 9 yıllık hasret son buluyor Sivas’ta UNESCO tarafından Türkiye’de koruma altına alınan ilk eser olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda tarihinin en kapsamlı gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları tamamlandı. Avrupalı bilim adamlarınca "Anadolu’nun El Hamrası" olarak nitelendirilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın açılışı pazartesi günü gerçekleştirilecek. Sivas’ın Divriği ilçesinde 1228 tarihinde Anadolu Selçukluları zamanında Selçuklulara bağlı Mengücekli Beyliği döneminde Mengücek şahı Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Hanım tarafından yaptırılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın dünyada benzeri bulunmuyor. "Anadolu’nun Elhamrası" olarak da bilinen bu cami, UNESCO tarafından Türkiye’de koruma altına alınan ilk eser olma özelliği taşıyor. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası yaklaşık 800 yıldır heybetini korurken üzerinde işli birbirinden farklı 10 bin motifle kendine hayran bırakıyor. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanı, Anadolu erken dönem mimarisinin seçkin örneklerinden Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, taş bezemeleri, 3 boyutlu geometrik stilleri, mimari özellikleri ve manevi havasıyla "şaheser" olarak nitelendiriliyor. Evliya Çelebi’nin, "Methinde diller kısır, kalem kırıktır" sözleriyle anlattığı Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, pazartesi günü gerçekleştirilecek açılış töreniyle ziyarete ve ibadete açılacak. 2015 yılında başlatılan ve tarihinin en kapsamlı restorasyonu yapılan Divriği Ulu Camii’de son derece titiz ve kapsamlı 9 yıllık bir restorasyon çalışmaları yürütüldü. Anadolu taş işçiliğinin zirve yaptığı 800 yıllık muhteşem eser tekrar ibadete açılıyor. "Denge sütunu tekrar işlevsel hale geldi" Restorasyon kapsamında darüşşifadaki havuz tekrar hayata geçirildi. Uzun yıllar önce zarar gören ve yapının statik olarak dengede olduğunu gösteren, ‘Denge Sütunu’ ise tekrar işlevsel hale getirildi. Çalışmalar kapsamında 10 bin metrekare yeşil alan, 6 bin 370 metrekare sert zemin yapıldı. 170 dönümlük arazi kamulaştırılarak çevresinde de peyzaj çalışmaları gerçekleştirildi. Proje kapsamında; yürüyüş yolları, oturma ve seyir alanları, çevre aydınlatması, geniş çim alanlar ve iklime uygun bitkilendirme çalışmaları yapıldı. Cumhurbaşkanı açılışa uzaktan bağlanacak Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, 6 Mayıs Pazartesi günü Vakıflar Genel Müdürlüğünün ‘Vakıf Haftası Kutlama Programı’ kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da uzaktan bağlantısı ile saat 13.00’te toplu açılış töreni kapsamında hizmete açılacak. “Tüm vatandaşlarımızı bu tarihi ana şahitlik etmeye ve açılışımıza davet ediyorum” Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, açılış öncesi Divriği ilçesini ziyaret ederek yapılan son çalışmalar hakkında bilgi aldı. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın açılışına vatandaşları davet eden Vali Şimşek, "6 Mayıs Pazartesi günü uzun bir aradan sonra bu camimizde öğlen namazı kılınacak ve akabinde de saat 13.00’te Sayın Cumhurbaşkanımızın video konferans yöntemiyle katılımıyla bu caminin ve darüşşifanın açılışı gerçekleştirilecek. Tüm vatandaşlarımızı bu tarihi ana şahitlik etmeye ve açılışımıza davet ediyorum" dedi.
İzmir Tunus ile iş birliği fırsatları İZTO’da değerlendirildi İzmir ile Tunus arasındaki iş birliği fırsatlarının değerlendirildiği toplantıda konuşan İzmir Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Avrupa Birliği tarafından yürütülen, Akdeniz limanlarında Akdeniz Dijital Inovasyon Merkezlerinin kurulmasını hedefleyen proje kapsamında, İzmir Alsancak Limanı ve Tunus Goulette Limanının yer almasının, iki ülke arasında kruvaziyer turizmi, ekonomi ve kültürel konulara ilişkin bağları daha da güçlendireceğini belirtti. İzmir Ticaret Odasında düzenlenen Tunus Cumhuriyeti ülke tanıtım toplantısı; İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Tunus Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Ahmed Ben Sghaier ile Tunus Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Sabuhi Attar’ın açılış konuşmalarıyla başladı. Toplantıya, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeleri Abdullah Salkım, Mehmet Şahin Çakan, Serdar Gökhan Arıkan, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkan Yardımcıları Mehmet Tahir Özdemir ve Nevzat Artkıy, katip üyesi Ali Yaramışlı, meclis ve komite üyeleri katıldı. Konuşmasında Tunus’un dün olduğu gibi bugün de İzmir’in geleneksel ticaret partnerlerinin başında geldiğini ifade eden İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Yabancı yatırımların, ülkemiz ve kentimiz ekonomisinin kalkınmasında büyük önem taşıdığını görüyoruz. Türkiye’de 2023 yılı itibariyle 221 adet Tunus sermayeli ?rma faaliyet göstermekte. Ülkemiz-Tunus ticari ilişkilerinin güçlendirilmesi, kentimiz ticaretine de pozitif yansıyor. Bildiğiniz üzere İzmir, net ihracatçı bir şehir konumunda. Tunus’a 87 milyon dolar ihracat gerçekleştirirken 20 milyon dolara yakın ithalat ile 67 milyon doları aşkın bir ticaret fazlasına sahibiz. Ülkemizden Tunus’a yapılan toplam ihracatın yüzde 7’sini İzmir gerçekleştiriyor” dedi. Özgener, Tunus ile iş birliği önerilerini sıraladı Tunus ile ihracat kalemlerinin çeşitlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Özgener, Akdeniz havzasındaki aşırı ısınmayı önlemek ve bölgenin artan enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla Tunus ile birçok ortak projenin hayata geçirebileceği vurguladı. Özgener sözlerini şöyle sürdürdü: “Akdeniz’deki tüm paydaşları bir araya getirecek, yenilenebilir enerji projeleri ile çevre koruma, temiz su temini ve yeşil altyapı gibi alanlarda bilgi ve teknoloji paylaşımı sağlayacak Akdeniz’de Sürdürülebilirlik Sempozyumunu kentimizde düzenleyebiliriz. Tunus’un tarım potansiyeli ile İzmir’in ileri teknoloji uygulamalarıyla birleşen üretim deneyimini içeren ortaklıklar kurabileceğimize inanıyoruz. Yanı sıra; odamız ve Tunus Ticaret ve Sanayi Odaları Avrupa Birliği tarafından sürdürülen INTERREG NEXT MED Programı kapsamında bir projede yer alıyor. Akdeniz limanlarında Akdeniz Dijital Inovasyon Merkezlerinin kurulmasını hedefleyen proje kapsamında İzmir Alsancak Limanı ve Tunus Goulette Limanı’nın iştirakçi olarak yer almasının her iki ülke arasında kruvaziyer turizmi, ekonomi ve kültürel konulara ilişkin bağları daha da güçlendireceği kanaatindeyiz.” Tunus Ankara Büyükelçisi Ahmed Ben Sghaier, toplantıda gerçekleştirdiği bilgilendirme sunumunda, Tunus’un Avrupa, Afrika ve Orta Doğu arasında köprü niteliğine sahip stratejik bir pozisyonda bulunduğunu vurguladı. Ülkede bulunan; 9 uluslararası havalimanı, 7 ticari liman, 2 bin kilometrenin üzerinde demir yolu hattının güçlü bir lojistik altyapı sunduğunu belirten Sghaier, Tunus’un Kuzey Afrika bölgesinde yetenek rekabeti, girişimcilik ekosistemi, yenilik, rekabetçi endüstriyel performans, bilgi ve iletişim teknolojileri geliştirme, e-ticarete geçiş alanlarında ilk sırada yer aldığını; ayrıca çok verimli topraklara sahip olduğunu söyledi. Sghaier konuşmasında şunları kaydetti: “Tunus ve Türkiye iki kardeş ülke ve halkları arasındaki tarihi bağlar, kültür ve medeniyet ortaklıkları, güçlü iş birliği ilişkilerinin kurulması için sağlam temel ve uygun zemin teşkil ediyor, özellikle de zengin ve çeşitli yasal çerçeveye dayanan ekonomik alanlarda. Kuşkusuz ülkelerimizin sahip oldukları muazzam imkânlar, her iki taraf için de kazan-kazan ortaklığı çerçevesinde bu ilişkileri güçlendirmek ve tabanını genişletmek için bizleri birlikte daha fazla çalışmaya motive ediyor.”