GENEL - 10 Kasım 2020 Salı 11:29

Azerbaycan Devlet Bayrak Günü ve Şuşa’nın işgalden kurtuluşu BUÜ’de kutlandı

A
A
A
Azerbaycan Devlet Bayrak Günü  ve Şuşa’nın işgalden kurtuluşu BUÜ’de kutlandı

Azerbaycan Devlet Bayrak Günü ve ŞUŞA’nın Ermenistan işgalinden kurtuluşu Bursa Uludağ Üniversitesi Türk Devletleri ve Akraba Toplulukları Uygulama ve Araştırma Merkezi TÜDAM’da düzenlenen törenle kutlandı.

Azerbaycan Devlet Bayrak Günü ve ŞUŞA’nın Ermenistan işgalinden kurtuluşu Bursa Uludağ Üniversitesi Türk Devletleri ve Akraba Toplulukları Uygulama ve Araştırma Merkezi TÜDAM’da düzenlenen törenle kutlandı.


Törene BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Cem Kürşad Hasanoğlu, Türk Ocakları Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı, TÜDAM Müdürü Doç. Dr. Erdem Özdemir, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.


Törende konuşan Prof. Dr. A. Saim Kılavuz, “Dün güne güzel bir haberle başladık. Azerbaycan’ın ilim, sanat ve kültür başkenti Şuşa’nın Ermenistan işgalinden kurtuluşunun mutluluğunu yaşıyoruz. Aynı zamanda bugün yani 9 Kasımda Azerbaycan’ın Devlet Bayrak Günü. Şuşa’nın kurtuluşunun Bayrak günü ile arka arkaya gelmesinde hüsn-i tesadüf ve tevafuk çıkarmak gerekliliğini vurgulamak isterim. 28 sene önce işgal edilen Karabağ toprağı, aynı döneme denk gelen Bosna’daki kardeşlerimizin maruz kaldığı savaş ve soykırım, güneyimizde karşılaştığımız tablolara baktığımızda bugünkü halimiz hamd ve şükür ile karşılanacak bir tablodur. Bir başka açıdan bakacak olursak Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak bize bir ayetle sesleniyor; “Gücünüz yettiğince güç hazırlayın.” Bu güç bilimsel, ekonomik ve toplumsal birlik gücüdür ve dolayısıyla savaş gücüdür. Bugün bir savaştan bir zaferle çıkmanız gerekiyorsa o savaşı kazanacak bilime, teknolojiye ve silah gücüne sahip olmanız gerekir. Dış ülkelerin desteğine muhtaç olmaksızın, size koyacakları ambargolara göğüs gerebilmek için de iktisadi güce sahip olmanız gerekir. Azerbaycan 1992 yılında Ermenistan ve yandaşları karşısında bilim, ekonomi ve toplumsal birlik gücüne henüz sahip olamadığı için muvaffak olamadı. Bugün Azerbaycan hem ekonomik hem de savunmada belirli bir güce erişti. Yeni neslin bilime ilgisi ve başta Türkiye olmak üzere Türk dünyası ile geliştirdiği sıkı ilişkiler nedeniyle oluşturduğu birlik beraberlik Cenab-ı Hakk’ın o emrinin sonucunu bize gösteriyor. Dün Şuşa bunlar sayesinde işgalden kurtarıldı ve inşallah yarın da diğer şehirlerimiz için bu müjdeler gelmeye devam edecek” dedi.


Osmangazi Belediyesi Başkan Yardımcısı Cem Kürşad Hasanoğlu ise, “Bugün iki bayram yaşıyoruz. Dün sabaha karşı Şuşa’nın işgalden kurtarılması haberini gözyaşları içerisinde izledim. 1992 yılında Karabağ işgal edildiğinde 20 yaşında bir üniversite öğrencisiydim. Azerbaycan Türkü arkadaşlarımı vatanlarını savunmaları için gözyaşları içerisinde Azerbaycan’a gönderdiğimizi daha dün gibi hatırlıyorum. İçimizin kan ağladığı bir dönemdi. Ama gün geldi ortaya başka bir Azerbaycan çıktı. Bu kez Ermenistan’ın karşısında düzenli bir orduya sahip Azerbaycan ve kardeşine yardımda kapıyı ardına kadar açan bir Türkiye var. Şükürler olsun ki Cenab-ı Hakk bize bu günleri gösterdi. Rabbimden aynı müjdeleri Doğu Türkistan için de vermesini diliyorum” şeklinde konuştu.


Türk Ocakları Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kırlı konuşmasında, “28 yıllık ıstırabın son noktasının geldiğini hep birlikte görmekteyiz. Bu benim rüyalarımdan biriydi ve Allah bunu görmeyi bana nasip etti. Azerbaycan Türkleri en sakin olanlarımızdandır. Ama nasıl aslanlar gibi savaşan bir ordu olduğunu bütün dünya gördü. Karşımızdaki bütün devletler bunu gördü ve şaşkınlar. İnşallah bunun sonunun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugün Şuşa’da olduğu gibi yarın da Hocalı’da ezan seslerin duyulmasını Allah bize nasip etsin, bütün umudum budur. Şuşa Türk düşünce hayatının, Türk milliyetçiliğinin ve Türk edebiyatının temellerine çok büyük katkılar koyan insanların doğum yeridir. Ahmet Ağaoğlu bunlardan biridir. Şuşa tekrar Türk yurdu oldu. Türk dünyasının üzerinde güneşin hiç batmamasını diliyorum” dedi.


Törende söz alan TÜDAM Müdürü Doç. Dr. Erdem Özdemir konuşmasında “Çok gururlu ve heyecanlı günlerdeyiz. Türk milletinin son zaferini bugün kutlayacağız. Şuşa tekrar Türk yurdu oldu. Şuşa henüz kurtarılamamışken kurtarıldığı günü mehterle kutlamak hep gönlümüzden geçen bir şeydi. Bunu da Türk dünyasının Bursa’daki kalbi olan TÜDAM’da yapmak kaçınılmazdı. Karabağ işgal edildiği günden beri her Türkün içi yanar. Bu da şiirlere türkülere yansımıştır. Zaferin hayırlı olmasını diliyor, tüm Karabağ’ın bir an önce işgalden kurtarılmasını Rabbimden diliyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Sergen Yalçın sezon sonunda Antalyaspor’dan ayrılacağını açıkladı Antalyaspor Teknik Direktörü Sergen Yalçın, 2-1 mağlubiyetle sona eren Pendikspor karşılaşması sonrası yaptığı açıklamada, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık” dedi. Trendyol Süper Lig’in 35. haftasında Antalyaspor, sahasında Pendikspor’a 2-1 mağlup oldu. Karşılaşmanın ardından basın toplantısında maçı değerlendiren Antalyaspor teknik patronu Sergen Yalçın, 3 puan kaybettikleri için üzgün olduklarını söyledi. Zor bir oyun olduğunu ve Pendikspor’un iyi mücadele ettiğini kaydeden Yalçın, 10 kişi kaldıktan sonra işlerinin zorlaştığını belirterek, “Aslında bayağı da bir pozisyon yakaladık. İkinci yarı maalesef oyunu çeviremedik. Böyle oyunlar da olabiliyor. Kaybettiğimiz için doğal olarak üzgünüz” dedi. Hakemi sert bir dille eleştirdi Karşılaşmanın hakemi Tugay Kaan Numanoğlu da sert bir dille eleştiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tugay Kaan Numanoğlu arkadaşımız olmasaydı belki biraz farklı bir maç olurdu. Özellikle ilk golü attıktan sonra oyuncumuz kafasına aldığı bir darbeyle yerde yatarken oyunu devam ettirip bana göre yüzde yüz ofsayt olan bir goldü. O çizgi nasıl çizildi bilmiyorum, kim çiziyorsa artık. Oyunun durması gerekiyordu. Çünkü oyuncumuz kafasına darbe aldı. Normal bir sakatlık değildi oyunu durdurmadı ve devamında bize golü yedirtti. Bu futbol sahalarında çok olan bir davranış değil. Oyunun devamında rakip oyuncular sakatlandığında hemen oyunu durdurup ve normal sakatlıklarda bile hemen doktorları sahaya davet etti sağ olsun bu arkadaş. Böyle hakemler Türk futbolunda olduğu sürece maalesef Türk futbol hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır bundan sonrası için. Özellikle bu arkadaşı işaret ederek bunu söylüyorum. Gerçekten kendisi adına çok üzücü bir maç oynattı. Bırak oyuncuları oynasınlar. Kim kazanıyorsa kazansın. Seni ilgilendiren bir şey yok aslında. Sen normal maçını yönetebilirsin. Maalesef talihsiz bir gece geçirdi diye düşünüyorum." "Sezon sonu devam etmeme kararı aldık" Sezon sonu takımdan ayrılacağını da açıklayan Yalçın, “Başkan ve yönetimle hafta içinde yaptığımız toplantıda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Tabii onların da bazı hedefleri, bizim de kendi adımıza hedeflerimiz var. Sezon sonu devam etmeme kararı aldık. Oynayacağımız son üç maç Antalyaspor’da. Özellikle Sinan Başkan’a, yönetime değerli Antalyaspor taraftarına teşekkür ediyorum. Bizi burada çok iyi ağırladılar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Güzel bir beş ay geçirdiğimizi düşünüyorum. İstediğimiz yere getirdiğimizi düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki senelerde tekrar yollarımız karşılaşır” ifadelerini kullandı.
Zonguldak Enkazdan sağ çıkan Hediye hayırseverlerin desteğiyle dünyaevine girdi Hatay’da yaşanan depremde enkazdan beş gün sonra sağ kurtulan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı ile ertelediği düğününü hayırseverlerin de desteğiyle Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleştirdi. Hatay’da yaşayan 21 yaşındaki Hediye Demirkol, nişanlısı Muhammet Yıldız ile birlikte düğün hazırlıkları yaparken 6 Şubat 2023’te yaşanan depremlerde annesi ve kardeşi ile enkaz altında kaldı. Deprem sonrası enkazın arasında nişanlısını arayan Muhammet Yıldız, günlerce umudunu kaybetmeden molozların arasında Hediye Demirkol’dan bir iz aradı. Ekiplerin çalışmaları sonucu beş gün sonra enkazdan sağ kurtulan Hediye Demirkol’un kolu ampute edildi. Enkazda annesini kaybeden ve kardeşinin de iki ayağı ampute edilen Hediye Demirkol, sevk edildiği Adana’da tedavisinin tamamlanmasının ardından kardeşiyle birlikte Zonguldak’ın Karadeniz Ereğli ilçesine taşındı. Türk Kızılay Şubesi ve hayırseverlerin de desteğiyle bir eve yerleştirilen Hediye Demirkol, Şube Başkanı Kürşat Yağız’a deprem nedeniyle ertelenen düğün planından bahsetti. Çiftin hayalini gerçekleştirmek isteyen Kızılay, düğün için hazırlık başlattı. Davul zurna eşliğinde gelin alma adetinin yerine getirilmesiyle birlikte çeyizler de eve taşındı. Yapılan duaların ardından konvoy halinde Gülüç Belediyesi Düğün Salonu’na gelen çift, burada dünyaevine girdi. “Evlilik sürecimiz depremden sonra çok farklı boyuta geldi” Hayırseverler ve sevenleri genç çifti düğünde yalnız bırakmadı. Dört senelik nişanlılık süreci sonrası düğün hazırlığı yaptıkları sırada depremin olduğunu anlatan Hediye Demirkol, “Birbirimizi görüp tanıştık. Uzun bir hikayemiz var. Zamanla konuşa konuşa ileriye dönük sürecimiz başladı. Söz takıp nişanlandık. Yaklaşık dört senedir birlikteyiz. Deprem bizim dönüm noktamız oldu. Önceleri evlilik sürecini düşünüyorduk ama depremden sonra çok farklı boyuta geldi. Birbirimizden kopamadığımızı o zaman anladık. Düğünü erteledik. Deprem olmasaydı geçen yaz düğün olacaktı. Tedavi süreçleri oldu" dedi. Karadeniz Ereğli’ye geldiklerinde nikah yaparak dünyaevine girmeyi planladıklarını ve Kızılay’ın desteğiyle düğün yaptıklarını anlatan Demirkol, “Bu şekilde bize güzel bir düğün organize ettiler. Hatay’dan Karadeniz Ereğli’ye geldik. Orada hiçbir şeyimiz kalmadı. Buradaki güzel insanlarla tanışma sürecimiz oldu. Birçok insanla tanıştık. Sağ olsunlar hiçbir zaman desteklerini ayırmadılar” diye konuştu. “Küs öleceğimizi bilmek beni kahretti” Depremin kendileri için dönüm noktası olduğunu söyleyen Muhammet Yıldız ise, “İnsan sevdiğinden asla kopamaz. Depremin olduğu gün kendisiyle küstük. Öleceğine değil de küs öleceğimize çok üzüldüm. Sürekli bunu düşünüyordum, kahroldum. Neden kavga ettiğimizi düşündüm. Demek ki iki günlük dünyaymış, kavga etmeye hiç gerek yokmuş” dedi. İlk depremin yaşanmasında bir saat sonra nişanlısının evinin enkazının başına geldiğini anlatan Yıldız, “Enkazdan araçlar geçemiyordu. Yakınlarında bir tane park vardı. İnsanlar ateş yakmış duruyordu. Bir umut oradadır diye kendisini, annesini ve küçük kardeşini aradım. Kimseyi bulamadım. Enkaz başında gördüğüm tablo her şeyi anlamama yetti. Oradan birisinin çıkması imkansız gibi bir şeydi. Arkadaşlarım da bunu söylüyordu. İlk başta Hediye’nin ölmediğini söylüyordum. Boşuna ümitlenmememi ve durumu kabullenmemi söylediler. Sonuna kadar Hediye’nin yaşadığını düşünüyor ve inanıyordum. Sonra Hediye’nin sesini duyduk ve yaşadığını öğrendik” ifadelerini kullandı.