KÜLTÜR SANAT - 20 Aralık 2025 Cumartesi 12:36

"Çoban İsa" figürünün keşfedildiği lahit tarlası gece gündüz korunuyor

A
A
A
"Çoban İsa" figürünün keşfedildiği lahit tarlası gece gündüz korunuyor

Papa 14. Leo’nun ziyaret ettiği dünyaca ünlü tarihi kent İznik’te yeni önemli bir eser daha keşfedildi. Bursa’daki Hisardere Nekropolü’nde yürütülen kazılarda, Anadolu’da şimdiye dek bilinen tek örnek olma ihtimali taşıyan "Çoban İsa" figürü gün yüzüne çıkarıldı. Figürün çıkarıldığı alan olan lahit tarlası gece gündüz yüksek güvenlikle korunuyor.


Bursa’nın İznik ilçesinde lahit tarlası olarak bilinen Hisardere Nekropolü’nde önemli bir eser daha keşfedilmişti. Hem Türkiye hem de dünya arkeolojisi açısından büyük önem taşıyan ’Çoban İsa’ (Good Shepherd) figürü, hipogee mezarın kuzey duvarında fresk halinde tespit edildi.


M.S. 2. ve 5. yüzyıllar arasında hem varlıklı aileler hem de halkın alt tabakası tarafından kullanıldığı değerlendirilen Hisardere Nekropolü’nde, İznik’e özgü "terracota plaka çatılı oda mezarların" yanı sıra farklı mezar tipleri bulunuyor.



Çevresinde kuş uçurtulmuyor


2025 yılı kazı sezonunda açığa çıkarılan hipogee mezar ise özellikle freskleriyle dikkat çekerken, ’Çoban İsa’ figürünün bulunduğu alan havadan ve karadan 7/24 korunuyor. Alana bir insanın yakınlaşması durumunda ise alarm devreye giriyor. Nekropol alanı yüksek teknolojili ve gece görüş özelliği bulunan 6 kamerayla gece ve gündüz izleniyor.


Sanat Tarihçisi Hüseyin Acarol, "Hipojenin çıktığı nekropol alanına hipojenin yapılması gerçekten çok özel bir şey ve hipojenin duvarlarında bulunan ’Çoban İsa’ özellikle Yuhanna 10, 11 ve 18. ayetlerde Çoban İsa geçer ve Çoban İsa 1800’lü yıllarda Roma’da açılan hipojede ilk defa bulundu. Çoban İsa çizimi olan hipojeler medeniyetin yoğun yaşandığı yerlerde olur. İznik daha öncelerden Nicea, Helikore gibi isimlerle de tarihte yerini almıştır. Hâla İznik bir ’altınşehir’dir ve Çoban İsa çiziminde betimleme olarak rehberlik, önderlik, koruma, güvenlik ve fedakârlık vardır. Aynı zamanda koyunları uğruna can veren ve bütün fedakârlığı ile Çoban İsa omuzlarında koyun taşır. Özellikle Papa’nın gelişi ile ilgili ben ortaya yeni çıkan taban mozaiklerini de önemsiyorum. İznik çok önemli, mesela Roma Tiyatrosu diyeceksiniz, neden İznik tercih ediliyor? Mesela Osmanlı zamanına döndüğümüzde Divan Edebiyatına kayıtlı yedi tane şair vardır. İznik hep merkez olmuş ve onun için İznik’in önemi çok büyük. İzmit depremi M.S. 325 yılları arasında dokuz ve dokuzun üstünde üç büyük deprem sonrasında İznik toprak altında kalmıştır. İznik’in surlarının içi açılmış olsa ve tamamen kazılıp bir cam yapılsa dünyanın en büyük antik kenti var diyebiliriz" ifadelerini kullandı.



"Çoban İsa" figürünün keşfedildiği lahit tarlası gece gündüz korunuyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Emekli polis, ahşap hat sanatıyla evini adeta müzeye çevirdi Bomba imha uzmanı olarak görev yaptığı polislik mesleğinden emekli olduktan sonra ahşap hat sanatıyla uğraşmaya başlayan Şaban Meşeoğlu, yaptığı eserleriyle adeta evini müzeye dönüştürdü. Meşeoğlu en büyük hayalinin Kayı sancağını işlediği ahşap tabloyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye etmek olduğunu söyledi. Kastamonu’nun İhsangazi ilçesine bağlı Embiya köyünde yaşayan 73 yaşındaki emekli polis Şaban Meşeoğlu, 1993 yılında emekli olduktan sonra gittiği Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi’nde Arapça "Allah" yazılı levhadan etkilenerek ahşap oyma sanatına yöneldi. Uzun yıllar bomba imha uzmanı olarak görev yapan Meşeoğlu, emekliliğini adeta ahşap oyma sanatına adadı. Hat sanatını ahşaba işleyen ve ahşap oyarak çeşitli kabartmalar yapan Meşeoğlu, yıllar içinde yaptığı eserleriyle evini adeta bir müzeye dönüştürdü. Yaşlılığı sebebiyle sanatına devam edemeyen Meşeoğlu, en büyük hayalinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Kayı sancağını işlediği ahşap tabloyu hediye etmek oluğunu söyledi. Türkiye’yi yağtığı SİHA’larla gururlandırdığı için BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’a, kargo ile çift başlı kartal figürü işlemeli tablo gönderdiğini kaydeden Meşeoğlu, tablonun Selçuk Bayraktar’a ulaşıp ulaşmadığını çok merak ettiğini ifade etti. "Evimi müze haline getirdim" Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli’nin türbesindeki hatların kendisine ilham olduğunu söyleyen Meşeoğlu, "Türbede baktım camekan içerisinde üçgen şeklinde bir yazı var, kufi şeklinde yazıyor. Öğrendim ki kenarlarda Muhammed, ortada Allah yazıyor. Ben, Sezai Karakoç’un şiirleriyle büyüdüm, şiirlerinde, ’kuşların yuvasına hak yol İslam yazacağız’ der. ’Bu üçgen bizim kültürümüzde yok, sen nereden buldun’ diyenler oldu. Ben, bu yazıyı 5 sene cebimde gezdirdim. En son sanayiye gittim, 7 levha yaptım. Öbür sene 20 levha yaptım. Benim ahşap oymada az çok bir becerim var. Hatta çocukluğumda ortaokula giderken ben bir mezarlık imalathanesinde çalıştım. O arada hilal içerisinde bozkurt resmi yaptım. Evimde 2 odanın duvarlarını oymalarla süsledim. Evimi müze haline getirdim" dedi. İsrail menşeli ürünleri yasakladığı için Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya da ulaşmak istediğini söyleyen Meşeoğlu, "Maduro, bizim İslam ülkelerinin yapamadığını yaptı. Hristiyan bir ülke. Amerika’dan ülkesine gelecek İsrail ürünlerini yasakladı. Filistin’e destek verdi. İslam ülkeleri bunu yapamadı. Ben ona Kastamonu’daki Şeyh Şaban-ı Veli’nin sancağını göndermek istiyorum ama benim kolum kısa. Maduro’ya ulaşmak için bana yardımcı olunursa çok sevinirim" diye konuştu. "İnsanın ruhunu rahatlatıyor" Yaptığı eserlerin büyük bir emek istediğini kaydeden Meşeoğlu, "Bu oymanın zamanı falan olmaz. Bunu gece çalışıyorsun, gündüz çalışıyorsun. Kereste sesini duymak, dinlemek, çizimlerini yapmak çok farklı bir olay. Bu olay öyle göründüğü gibi basit bir olay değil. Aşağı yukarı 15 senedir falan ben bu işlerle uğraşıyorum. Bir eseri meydana getirmek çok büyük bir olaydır. İnsanın ruhunu rahatlatır, bunlara bakmak benim için çok büyük bir olay. Güzeli seviyorum, güzel olan her şeyi seviyorum" şeklinde konuştu. "Kendisi bizlere ahşap oymasını öğretti" İhsangazi ilçesine bağlı Embiya köyünde 2018 yılında imam hatip olarak atanan Yunus Bademli ise Meşeoğlu’nun kendisine ahşap oymayı öğrettiğini belirterek, "O bizim ustamız, bir gün bana kendi atölyesini tanıtmak, yapmış olduğu eserleri göstermek istedi. Şaban amcayla bu şekilde tanışıklığımız başladı. O gün bugün bizim kendisi de acizane bizlere burada bu işi gösterdi, öğretti. Öğrendikten sonra bizim de eserlerimiz oldu. Şaban amcamla da onları Allah razı olsun, kendisinden çok ilham aldık" ifadelerini kullandı.
Muğla Mabolla, 50’inci yıl sanat etkinliğinde dünyaca ünlü Caz ustalarını ağırladı Mabolla’nın 50. yıl sanat etkinlikleri kapsamında dünya caz sahnesinin özgün gitar üslubuyla tanınan isimlerinden Timuçin Şahin ve modern cazın efsanevi alto saksofoncularından Greg Osby, Mabolla’da sahne aldı. Mabolla Center’da gerçekleşen konserde Timuçin Şahin ve Greg Osby’ye, Avrupa cazının parlayan kontrbasçılarından Michal Baranski ile New York sahnesinin dinamik davulcularından John Hadfield eşlik etti. Davetlilere özel olarak düzenlenen ve 2 saat süren konserde usta müzisyenler, gece boyunca katılımcılara unutamayacakları bir caz gecesi yaşattı. Konser sonunda müzisyenlerin sahne performansı geceye katılanlar tarafından uzun süre ayakta alkışlandı. Müzisyenler gecenin sonunda konser için tasarlanan afişi imzaladılar. Timuçin Şahin: "Mabolla’da sahne almak büyük bir keyif, büyük bir gurur" Mabolla’nın köklü ve özenli bir anlayışa sahip olduğunu belirten Timuçin Şahin, "Birçok yerde çaldım, birçok yerde bulundum ama benim doğduğum topraklarda böyle bir kültürün 50 yılı bulması çok önemli. O yüzden Gökhan Ağbi’ye kişisel olarak teşekkür etmek istiyorum. Kendisi gibi kabına sığmayan, asi ruhlu, radikal 2 evlat yetiştirdiği için ayrıyeten teşekkür ediyorum" dedi. Şahin sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada sahne almak bizim için büyük bir gurur, büyük bir keyif. Ben buranın varlığından 1 yıl öncesine kadar haberdar değildim ama gördükten sonra ne kadar köklü, ne kadar özenli bir anlayış olduğunun farkına vardım. Özellikle burayı kuran ve yaşatan insanlarla olan ilişkim ve arkadaşlığım geliştikçe, çok şanslı hissediyorum kendimi; 1 yıldır kıyısından köşesinden Mabolla’nın etrafında bulunduğum için. Bugün kıymetli insanlarla buradayız. Son 30 senedir caz dünyasına damga vuran bir alto saksofoncu var yanımızda. Onunla Muğla’ya gelmek benim için çok önemli; Mabolla’ya gelmek ise en kıymetlisi"
İstanbul 6. Esenler Film Festivali ’Onur Ödülleri’ ile başladı Esenler Belediyesi tarafından bu yıl 6.’sı düzenlenen Esenler Film Festivali, düzenlenen açılış programıyla başladı. 23 Aralık’a kadar devam edecek festivalin açılış töreninde ’Onur Ödülleri’ sahiplerini buldu. Gecenin sonunda Türkiye’den ve dünyadan birçok ünlü film müziğinin seslendirildiği konser, kulakların pasını sildi. Esenler Belediyesi ev sahipliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile Ziraat Katılım’ın destekleriyle düzenlenen 6. Esenler Film Festivali başladı. "Dijital Hayat" temasıyla dopdolu bir içeriği sinemaseverlerle buluşturan festivalin açılış töreni, Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Festivalin açılış törenine, Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu’nun yanı sıra İstanbul Vali Yardımcısı Elif Canan Tuncer, Esenler Kaymakamı Süleyman Özçakıcı, siyasi parti temsilcileri, ’Onur Ödülü’ sahipleri oyuncu Altan Erkekli, oyuncu Rıza Naci ve yönetmen Rıza Mirkerimi ile sinema yazarları, kültür sanat gazetecileri, yapımcı ve yönetmenlerle çok sayıda sinemasever katıldı. Başak Şengül’ün sunuculuğunu üstlendiği gecede geçtiğimiz yıllarda düzenlenen film festivalleri ile bu yıl sinemaseverleri bekleyen sürprizleri konu alan sinevizyon gösterimi meraklıların ilgisine sunuldu. Göksu: "Sinema sihirli bir perdedir" Programın açılış konuşmalarını gerçekleştiren Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, sinemanın sanatın çok farklı bir penceresi olduğunu belirterek, "Bu beyaz perde, kültürel dejenerasyon için, bazen kültürel ihya, bazen de kültürel değişim için kullanılır. Bu anlamda sihirli bir perdedir" dedi. Göksu, bu çağda teknolojiyle birlikte insanlarda duyguların yok edilmeye çalışıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Esenler Film Festivalimiz, artık bir sanat klasiği haline gelmiştir. Bu yıl festivalimizin teması ’Dijital Hayat.’ Bugün, yapay zekâ ile bilgiye ulaşabilirsiniz, hayatın bütün unsurlarına da hükmedebilirsiniz; ancak hiçbir zaman duyguyu veremezsiniz. İşte bu yıl dijitalin hayatımıza nasıl yansıdığını beyaz perde aracılığı ile anlatacağız, çünkü sinema insana duyguyu veren en önemli vesile ve sanatın duygu yüklü bölümüdür. Onun için 16 yıldır yoğun bir emek vererek bu işin emektarı ve işçisi olmaya çalışıyoruz. Esenler’de bu işi kurgularken ilk olarak ’kadın’ temasıyla yola çıktık. Daha sonra göç, umut, aile temalarıyla devam ettik ve her festivalimizde bir temayı anlamaya çalıştık. Bu yıl da festivalimizi kurgularken dijital hayatı sorgulama düşüncesiyle yola çıktık. Çünkü dijital, hayatın vazgeçilmez ve anlamlı bir şekilde okunması gereken bir parçası." Festival Direktörü Suat Köçer de etkinliğe destek veren herkese, seyircilere teşekkür ederek, "Lütfen, bundan sonra da sinemanın can damarı olan bu festivallere desteğiniz devam etsin" diye konuştu. Erkekli: "Bu organizasyon Türkiye’ye örnek olsun" Programda birçok önemli yapımda ve tiyatro oyununda rol alan, aynı zamanda seslendirme sanatçısı Altan Erkekli’ye "Onur Ödülü" takdim edildi. Ödülünü Azerbaycanlı yönetmen Elçin Musaoğlu’ndan alan Erkekli, "Festivalin bu yıl altıncısını düzenliyorsunuz. İnşallah 66’ncısında da burada olalım. Bu güzellik devam etsin. Genci, yaşlısı, herkes burada. Bu organizasyonda en büyük katkı Esenler Belediyesinin. Onlara bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu kalabalık, İstanbul’da hayatın içine anlam katan bu organizasyonun hem İstanbul’un diğer ilçelerine hem de tüm Türkiye’ye örnek olması, gelişmesi dileğiyle" ifadelerini kullandı. Bu yıl ayrıca "Onur Ödülü"ne değer görülen "Kurtlar Vadisi" ve "Bir Zamanlar Çukurova" gibi dizilerde aldığı rollerle tanınan Serpil Tamur, küçük bir kaza sebebiyle programa katılamadı. Tamur adına ödülü, festival yarışmasının jüri üyesi ve görüntü yönetmeni Cevahir Şahin aldı. Mirkerimi: "Kendi ülkemdeymiş gibi hissediyorum" Festivalin uluslararası "Onur Ödülü"ne bu yıl İran’dan ünlü oyuncu Rıza Naci ile senarist ve yönetmen Rıza Mirkerimi değer görüldü. Ödülünü oyuncu Nursel Köse’den alan Naci, bunu kendisine layık gören herkese teşekkür etti. Yönetmen ve senarist Handan İpekçi’nin ödülünü takdim ettiği Mirkerimi de ödül için teşekkür ederek, "Ne zaman Türkiye’ye gelsem, davet edilsem, kendimi ülkemdeymişim gibi hissederim" dedi. Programın sonunda Fi Orkestrası, "Titanic", "Game Of Thrones" ve "Selvi Boylum Al Yazmalım"ın arasında olduğu Türkiye’den ve dünyadan birçok ünlü filmin müziğini seslendirildi.