EKONOMİ - 20 Ocak 2021 Çarşamba 15:14

Dijital ve güvenli taşımacılıkta yeni dönem

A
A
A
Dijital ve güvenli taşımacılıkta yeni dönem

Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını sebebiyle bazı sektörler ayakta kalma çabası verirken, kargo ve lojistik sektörü hızlanmaya ve büyümeye devam ediyor.

Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını sebebiyle bazı sektörler ayakta kalma çabası verirken, kargo ve lojistik sektörü hızlanmaya ve büyümeye devam ediyor. Bu dönemin ne zaman sona ereceği net bilinmezken, TÜİK verilerine göre ithalat, ihracat, lojistik faaliyetleri ve e-ticaret talebi dünya genelinde yüzde 159 Türkiye genelinde ise yüzde 64 artış gösterdi. Türk Lojistik firmaları minivan araçlarla Avrupa ülkelerine karayoluyla 72 saat içinde ağır kargoları ulaştırmayı taahhüt ediyor.


Dünya üzerinde köklü bir araştırma şirketi olan Nielsen ise salgın süresince lojistik faaliyetlerinin ithalat, ihracat bazında yaklaşık 2 katına çıktığını bildirerek. tüm bilgileri kamuoyu ile paylaştı. Türkiye’nin en yüksek lojistik ilişkileri olan Çin, ABD ve önde gelen AB ülkeleri de bu salgından oldukça etkilenmiş olmasına rağmen TÜİK’in bu verileri önümüzdeki yıllarda daha fazla bir büyümenin olacağını gösteriyor.


"Kargo ve havayolu taşımacılığına yatırım atağı’


‘Salgın Gölgesinde Lojistik, E Ticaret ve Kargo’ üzerine bir değerlendirme yapan İnter Lojistik Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Adem Uğuztemur, “Eğitimden lojistiğe, bilişimden kargoya yaptığımız yatırımlarımıza ek olarak İnterCo Kargo çatısı altında havayolu taşımacılığına daha fazla yatırım kararı aldık. Covid-19 salgını salt sağlıkla ilgili olmaktan ziyade tüketicilerin alışkınlıklarında ciddi değişikliklere sebep oldu. Dijitalleşmeye büyük önem veren pazaryerleri, e ticaret siteleri genel adıyla online satışlar bu süreçte büyüme ivmelerinde büyük hız kazandılar. İnterCo Kargo olarak uluslararası kargo hizmetine bu büyümeye paralel olarak 2021 ilk çeyreğinde 5 milyon liralık yatırım kararı aldık. Aşamalı olarak yapacağımız bu yatırımlarımıza kısa vadeli yatırım programlarımız ile devam edeceğiz. Tüketici alışkanlıklarındaki değişikliklerde bize gelen talepler doğrultusunda tüketicinin online alışverişe olan güveni arttı. Stoklu ve toplu satıştan ziyade anlık ve bireysel satış tercih edildi. Ulusal bir çok marka online pazaryerlerine yatırım kararı aldı. E-ticarete olan önem ve yatırım miktarı arttı ve havayolu kargo daha cazip bir seçenek oldu” dedi.


"2021’de en uygun fiyata en kaliteli hizmeti vereceğiz"


2021 yatırımları ve planları hakkında bilgi veren Adem Uğuztemur, “Ülke genelinden 220 ülkeye kargo hizmeti veren İnterCo Kargo olarak; başta İzmir, Ankara, Bursa olmak üzere 10 şehirde bayilik veriyoruz. Sektörde deneyimi olan profesyonel, markamızı temsil edebilecek paydaşlar ile 2021 yılında daha güçlü olmayı planlıyoruz. Hedefimiz tüm şubelerimiz ile birlikte müşterilerimize tüm Türkiye’de en uygun fiyatlar ile en kaliteli hizmeti vermek” dedi.


"72 saatte kargolar teslim"


Yurtdışı ve Avrupa ülkelerine kargo taşımacılığında hava ve karayolu hizmetleri sunduklarına değinen İnter Lojistik Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Adem Uğuztemur, “Ülkemizin son zamanlarda ihracata olan teşvik programları, kur değişimi, globalleşmenin hızlanması ülkemizdeki birçok üretici için ciddi bir iş alanı yaşatmıştır. Bu büyüme beraberinde kargo ihtiyacı doğurmaktadır. Bu bağlamda ihracatçılarımıza yurtdışı kargo hizmetini havayolu ve karayolu olarak sunuyoruz. Minivan araçlarımızla "ağır gönderiler" diye tanımladığımız havayoluna uygun olmayan kargoları 72 saatte Avrupa’ya karayolu ile teslim ediyoruz” dedi.


"Dijitalleşme çağımızın ihtiyacı"


Kargo ve taşımacılıkta çağın ihtiyacı olan dijitalleşmeye ayak uydurduklarının altını çizen Uğuztemur, “Acente ve müşteri giriş panellerimiz ile müşterilerimize ve partnerlerimize hızlı, kolay ve efektif bir dijital alt yapı hizmeti sunuyoruz. Fiyat hesaplamadan, konşimento oluşturmaya, kurye çağırmadan, istatiksel veri almaya kadar tüm işlemlere tek tıkla ulaşılabiliyor" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Sonbahar alerjilerine dikkat Sonbahar ayları ile birlikte alerjik hastalıklarda artış görüldüğünü belirten uzmanlar, ilkbahar ve yaz aylarının bitmesine rağmen, özellikle geçmeyen öksürük, geniz akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi şikayetlerin devam ettiği hatta şiddetlendiğini söyledi. Sonbaharda alerji sebebi olarak, artış gösteren küfler, ev tozları veya yabani ot polenlerinin artması gösterilebileceğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülay Kaplan, sonbahar mevsiminin güzellikleri yanında bazı kişiler için sorun olabilecek sürprizleri de beraberinde getirdiğini söyledi. İlkbahar ve yaz mevsimlerinden sonra büyük bir umutla beklenilen sonbahar aylarında da alerjik hastalığı olanları ilgilendiren bazı değişiklikler meydana geldiğini ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülay Kaplan, "Havaların serinlemesiyle beraber rüzgâr ve rutubet bu dönemde yaşanan iklim değişikliğinin önemli özelliklerindendir. Polenler, rüzgârlar ile çok uzak bölgelerden taşınabilir. Yaz sonu ve sonbaharda bazı yabani ot polenleri atmosferde yoğundur. Yağmurlarla toprağa düşen polenler kuru yapraklar altında uzun süre kalabilirler. Yürüyüşler ve rüzgârlar ile bu polenler havaya karışıp solunum yolu ile alındığında bazı hastalıklara sebep olabilir" dedi. Rutubetin küf mantarlarının üremesi için de uygun ortam sağlamakta olduğuna dikkat çeken Kaplan, "Yine doğada toprakta, çürümüş bitki artıkları üzerinde büyüyen mantar sporlarına bahçe işleri ile uğraşırken, bu alanlarda yürüyüş yaparken maruz kalabilirsiniz. Bu mantar sporları yine rüzgâr ile uzak bölgelere taşınabilir. Rutubetin artması sadece doğada değil, aynı zamanda iç ortamlarda, yaşam alanlarımızda da akar (mite) ve küf oluşumu için de uygun şartlar oluşturmaktadır. Evimizde, okullarda ya da işyerlerimizde akar ve küf oluşumuna bağlı olarak yaz aylarından sonra bu alerjenlere bağlı olarak sorunlarımız ortaya çıkmaya başlayacaktır. Bunların sonucunda duyarlı kişiler alerjik rinit ve astım hastalıklarında alevlenme yaşayabilirler" şeklinde konuştu. Polen ya da küf mantarlarına karşı alerjisi olan hastaların dış ortamda yapacakları aktiviteler konusunda iyi planlama yapması gerektiğini belirten Kaplan, "Özellikle sabah saatlerinde, rüzgarlı havalarda zorunlu değilse dışarı çıkmaması, sportif faaliyetler için kapalı alanları tercih etmeleri alerjenlerden korunma için önemlidir. Yaşanılan ortamlarda polen ya da mantar sporlarının içeri girmesini önlemek için pencerelerin kapalı olması ve eve gelindiğinde giysilerin değiştirilerek duş alınması üzerimize yapışan alerjenlerden temizlenmek amacıyla yapılması iyi olabilir. Özellikle ormanlık alanlarda bitkisel artıklarda mantar sporları bulunduğundan buralardaki aktivitelerden kaçınılması gerekir. İç ortam alerjenlerinden olan akarlar (mite) ve mantar sporları (küf), sonbahar aylarında rutubetin artması ile tekrar sorun olmaya başlayacaktır" dedi. Gözlerde kaşınma, kızarma ve batma Ev ortamının akarların yaşayamayacağı şekilde düzenlenerek, banyo ve mutfak gibi alanlarda daha sık görülen küf mantarları özenle yok edilmesi gerektiğini belirten Kaplan, "Bu önlemlerin etkili olması için rutubetin azaltılması da son derece önemlidir. Havalandırma sistemlerinin de bu açıdan büyük risk oluşturduğu unutulmamalı ve bu cihazların bakımları düzenli olarak yapılmalıdır. Bahar alerjisine bağlı yakınmalar kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Birçok kişide burun akıntısı, tıkanıklığı, burun içinde kaşıntı, arka arkaya hapşırıklar, geniz akıntısı, gözlerde kaşınma, kızarma, batma, gözaltlarında torbalanma ve morarma, boğazda ağrı, kaşıntı ve ses kısıklığı, kulaklarda doluluk ve kaşıntı olabilir" dedi.
Gaziantep Kadın bakır ustası erkeklere taş çıkartıyor Gaziantep’te ev hanımı iken katıldığı kursta unutulmaya yüz tutmuş bakır işlemeciliği mesleğini öğrenen 54 yaşındaki Emine Sibel Bakırcı, maharetleriyle adeta erkeklere taş çıkartıyor. Soyadlarını yaptıkları meslekten alan eşinin ailesinin uzun yıllar yürüttüğü bakır işlemeciliğinde usta olmak için 10 yıl önce Gaziantep Bakırlar ve Sedefçiler Odası’nın kadınlara yönelik açtığı kursa katılan ve kursta bakır işlemeciliğinin tüm inceliklerini öğrenen Emine Sibel Bakırcı, ortaya çıkardığı eserlerle ve ustalığıyla adeta erkeklere meydan okuyor. 10 yıldır ilmek ilmek bakıra şekil veriyor Yaklaşık 1 yıl gördüğü kursun ardından adımını attığı bakır işleme mesleğinde ustalığa kadar yükselen ve 10 yıldır ilmek ilmek bakıra şekil veren Bakırcı, eşinin ata mesleği olan geleneksel el sanatlarından bakırcılığı öğrenerek ailesinin geleneksel mesleğine sahip çıkıyor. Asırlardır hassas ve ince işçiliği nedeniyle genellikle erkekler tarafından yapılan bakır işlemeciliğinde usta olan Bakırcı, ilgi duyduğu ve sevdiği işi yapmanın en güzel örneğini ortaya koyuyor. Ortaya çıkardığı eserlerle erkek ustalara taş çıkarıyor Bakır işlemeciliğinin patentini elinde bulunduran Gaziantep’te bakıra şekil vermeyi öğrenerek usta olan Bakırcı, ortaya çıkardığı eserlerle erkek ustalara taş çıkarıyor. Bakır işleme ustalığı belgesi alan ve bakır işlemeciliğinde büyük azimle başarı sağlayan Bakırcı, 10 yılı geride bıraktığı mesleğinde usta olmanın gurunu yaşıyor. Kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik belgelerini alarak bakır ustası olarak çalışmaya devam eden Bakırcı, meslek sahibi olmanın yanı sıra aile ekonomisine katkı sağlamanın sevincini yaşıyor. "Kadınların bu mesleğe çok yakıştığını düşünüyorum" Daha önceki yıllarda bakırcılık için "erkek mesleği" denildiğini ancak bu görüşü yıktıklarını ifade eden Bakırcı, "Bu mesleğe 10 yıl önce komşularımızın tavsiyesi üzerine başladım. Ev hanımıydım. Şu an ev hanımlığından çalışma hayatına döndüm. İlk başta kursiyer olarak mesleğe başladım ve daha sonra da istihdam edildim. İstihdamdan sonra kalfalık ve usta öğreticilik belgesi aldım. Daha sonra üniversite okudum. Hala mesleğe devam ediyorum. Mesleğimi çok seviyorum. Bu mesleğin bir erkek mesleği olduğunu söylüyorlar. Görenler ilk önce çok şaşırıyor. Ama ben kadınların bu mesleğe çok yakıştığını düşünüyorum. Çünkü bu bir el sanatı olduğu için kadınların bu işi çok iyi yaptığına inanıyorum" dedi. "Bakır işlemeciliğinin okullarda öğretilmesini istiyoruz" Gaziantep’in ilk kadın bakır ustalarından olduğunu belirten Bakırcı, "Bakıra şekil verdiğimizi görenler, ‘siz bu işi nasıl yapıyorsunuz, yorulmuyor musunuz?’ diye soruyorlar. Ama mesleğimizi sevdiğimiz için bize hiç yorucu gelmiyor. Bu meslekte daha da ilerlemek istiyorum. Ayrıca üniversiteyi de okudum. Bakır işlemeciliğinin okullarda öğretilmesini istiyoruz. Okullarda çocuklarımıza bu mesleği tanıtmak, şehrimize daha iyi nasıl katkıda bulunuruz diye bir çaba içerisindeyiz. İnşallah bu konuda da faydalı oluruz" şeklinde konuştu. "Mesleğimi yaparak evime de katkıda bulunuyorum" Kursiyer olarak başladığı bakır işlemeciliğinde ustalaşarak artık kendi ayakları üzerinde durduğunu belirten Bakırcı, "Evime de katkıda bulunuyorum. Bana çok katkısı oluyor, özgüvenimiz bakımından da çalışmak bana özgüven veriyor. Üretmenin mutluluğunu da tattığımız için hem üretip hem de maddi olarak kazanç sağlayınca bu bana ayrıca bir haz veriyor. Mesleğimi çok severek yapıyorum. Kadınların çalışmasını ve evlerine de katkıda bulunmasını tavsiye ediyorum. Oğlumun çocukluktan bir meslek edinme isteği vardı. Ben bu mesleğe oğlumu düşünüyordum. Fakat daha sonra ben kendimi burada buldum. Bu mesleği öğrendiğim için de çok mutluyum. Burada bulunmaktan çok gurur duyuyorum" ifadelerini kullandı. "Aklınıza gelen ve desen islemesi yapılacak olan her ürünü yapıyoruz" Ortaya çıkardığı eserlerin büyük ilgi gördüğünü ifade eden Bakırcı, "Çaydanlık yapıyoruz. Su matarası, tepsi ve daha birçok ürün yapıyoruz. Biz genelde nakış üzerine çalışıyoruz. Çünkü bakır işlemeciliğinin birçok aşaması var. Biz sadece nakış bölümündeyiz. Aklınıza gelen ve desen islemesi yapılacak olan her ürünü yapıyoruz. Takı da yapıyoruz. Ben kuyumculuk takı tasarım bölümünü okudum ve bakıra nakış atılabilecek her şeyi de yapıyorum. Daha çok erkek mesleği olan bakır işlemeciliği hiç hayalimin köşesinden bile geçmezdi. Ama ben el sanatlarını çok sevdiğim için ve bu meslekte de olduğum için çok mutluyum" diye konuştu.