EKONOMİ - 03 Aralık 2025 Çarşamba 10:36

El sanatları ve halılarda AB’ye tescil başvuruları başladı

A
A
A
El sanatları ve halılarda AB’ye tescil başvuruları başladı

Türk Patent ve Marka Kurumu (TPE) Coğrafi İşaretler Dairesi Başkanı Hakan Kızıltepe, 1 Aralık’tan itibaren İspanya’daki Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisinin, coğrafi işaret tescili için el sanatları ve halıların başvurularını almaya başlayacağını belirterek, bunun Türkiye açısından önemli olduğunu söyledi.


Kızıltepe, katıldığı bir toplantıda, Türkiye’de bin 788 ve Avrupa Birliği’nde ise 44 tescilli ürün bulunduğunu belirterek, ürünlerin korunması ve markalaşmasının büyük önem taşıdığını anlattı. Korumada en önemli konunun denetim olduğuna dikkati çeken Kızıltepe, mevzuat değişikliği çalışmalarının olduğunu, bu konuda çok emek harcadıklarını aktardı.


Denetimde akredite kuruluşların görev almasını sağlayacaklarını dile getiren Kızıltepe, şöyle konuştu:


"TPE tarafından yetkilendirilmiş, TÜRKAK tarafından akredite edilmiş sertifikasyon kuruluşlarının denetim içine girmesi sağlanacak. Yerelde farklı kuruluşlar oluyor. Tarım ilçe müdürlükleri, belediyeler, üniversiteler ve esnaf odaları gibi tarafsız gördüğümüz kurum kuruluşlardan oluşan komisyonla yürütmeye çalışıyoruz ama sağlıklı yürüme konusunda sorunlar oluşabiliyor. Organik tarımda ya da AB’deki coğrafi işaretler sisteminde olduğu gibi yetkilendirilmiş, akredite edilmiş kuruluşlarla bunu yönetmek istiyoruz."


Şu anda mevzuatla ilgili çalışmaların iç istişare şekilde devam ettiğini belirten Kızıltepe, "Sonrasında ilgili kurumların görüşlerini alıp kanunun Meclis’e sevk edilmesiyle ilerleyeceğiz" dedi.


Kızıltepe, el sanatlarının da artık AB’de koruma altına alınabileceğini vurgulayarak, şunları söyledi:


"1 Aralık’tan itibaren İspanya’daki Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi, coğrafi işaret tescili için el sanatları ve halıların başvurularını almaya başlayacak. İstanbul Ticaret Odasıyla çalışmamız var. Halıların yurt içi ve dışında tescili konusunda, taklitlerinin önlenmesi konusunda iş birliğimiz var. Halıların ticarileşmesi ve yerelde kadın istihdamını artıracak, yerinde ham madde ve tezgah konusunda da finansman ve sahada destek sağlayacak çalışmalarımız var. Tarım ürünlerinde olduğu gibi el sanatları ve halılar konusunda da AB’de tescil alınmasına yönelik teknik desteklerimiz olacak."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.