EKONOMİ - 18 Kasım 2025 Salı 16:07

Geleceğin üretim teknolojileri BUTEKOM’da

A
A
A
Geleceğin üretim teknolojileri BUTEKOM’da

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayesinde düzenlenen Sanayi ve Teknoloji İş Birliği Kurulu (SANTEK) Zirvesi BUTEKOM’da gerçekleştirildi.


"Geleceğin Üretim Teknolojileri Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme" temasıyla düzenlenen programın açılışına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez, teknoloji üretmeyen sanayinin sürdürülebilir olmadığını belirterek, "Bugüne kadar yapılanlar sanayi bölgesiydi ancak Bursa, TEKNOSAB ile bunu teknoloji kavramı ile buluşturmaya öncülük etti. Bu anlayışın yaygınlaştırılması gerekiyor" dedi.


Bursa sanayisine ilişkin politika ve stratejileri belirlemek, sorunları tartışmak ve çözüm üretmek amacıyla faaliyetlerini sürdüren Sanayi ve Teknoloji İş Birliği Kurulu (SANTEK) tarafından düzenlenen Geleceğin Üretim Teknolojileri Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme programı Bursa Teknoloji Koordinasyon ve Ar-Ge Merkezi’nde (BUTEKOM) gerçekleştirildi. Programın açılışına Bursa Valisi Erol Ayyıldız, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Bursa Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Aydın Bakoğlu ile kamu, üniversite ve özel sektör temsilcileri katıldı.


BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Bursa’nın tarih boyunca ekonominin itici gücü olmuş önemli bir kent olduğunu söyledi. Bursa’nın Türkiye’de sanayinin merkezi olduğunu, 20 milyar dolara yakın ihracatının bulunduğunu ifade eden Başkan Burkay, "Bursa, BM üyesi 116 ülkeden daha iyi bir dış ticaret performansına sahip. Ancak önemli olan bunu sürdürebilmek. Mevcut rekabet ortamında zenginlik sahip olduğunuz kaynakları işleyebilme kabiliyeti ile ölçülüyor. Veriyi ne kadar işleyebildiğiniz ve üretime kazandırabildiğiniz önemli. Bu anlamda BUTEKOM gibi merkezlerin önemli bir itici gücü var" dedi.


Programa ev sahipliği yapan BUTEKOM hakkında bilgiler paylaşan Başkan Burkay, "Gelişmiş ekonomilerde üniversiteler tek başına kalkınma odaklı entegrasyonu sağlayamadığında arayüz enstitüleri devreye girer. Akademik bilginin ticarileşmesini hızlandıran en etkili modellerden biri olan Güney Kore’deki KTDI’den ilham alarak 2008 yılında BUTEKOM’u kurduk. Bakanlığımızın destekleriyle BUTEKOM’u mükemmeliyet merkezleriyle büyüterek Türkiye’nin en nitelikli Ar-Ge altyapılarından birine dönüştürdük. Bugün BUTEKOM, binlerce firmamızın, yüzlerce akademisyenimizin, Ar-Ge merkezlerimizin ve doktoralı araştırmacılarımızın aynı ekosistemde birlikte çalıştığı benzersiz bir yapı haline geldi. Bu merkez, temel araştırmadan prototipe uzanan süreçleri bünyesinde barındıran bir tasarımla sektörlerimize çok güçlü bir destek sağlıyor. Bakanlığımızın desteğiyle BUTEKOM bünyesinde bugüne kadar yürüttüğümüz projeler de bu dönüşümün somut göstergeleri. Bugün düzenlediğimiz program kapsamındaki oturumlar, iş görüşmeleri ve diğer etkinliklerle kamu-üniversite-sanayi işbirliğini güçlendirecek bir ortamı sağlamış olacağız" diye konuştu.


Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez, Türkiye’nin üretim ve teknoloji vizyonuna yön veren şehirlerden biri olan Bursa’da olmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Bursa’nın tarih boyunca önemli bir ticaret kenti olduğunu ifade eden Dönmez, "Bursa tarihte Venedikli, Cenevizli, İranlı, Hintli tüccarların buluştuğu, farklı kültürlerin bir araya geldiği, tekstil ticaretinde öne çıkan bir şehirdi. Tarihi geçmişi ilham veren Bursa’nın geleceği, bugünkü iş insanı profiliyle de son derece parlak" dedi.


Türkiye’nin büyüme yolculuğunda yeni bir dönüm noktasında olduğunu vurgulayan Dönmez, konuşmasına şöyle devam etti:


"Yeni büyüme hikayemizin temelinde teknoloji, Ar-Ge ve inovasyon olması gerekiyor. Aksi takdirde orta gelir tuzağından çıkamayız. Bundan 20 yıl önce Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı binde 5’ti, bugün yüzde 1,46’ya yükseldi. Neredeyse 3 kat artış sağladık. AB ülkelerinde ise 20 yıl önce bu oran yüzde 1,5 civarındaydı, bugün 2,20’lerde. Çok önemli bir aşama kaydettik. Ancak İsrail’in yüze 6, Güney Kore’nin yüze 5, ABD’nin ise yüze 3,5’un üzerinde olduğunu düşünürsek önümüzde gidilecek hala çok yol var" diye konuştu.


Avrupa Birliği ülkelerinde Ar-Ge harcamalarının önemli kısmının özel sektör tarafından yapıldığını hatırlatan Dönmez, "Son dönemde ibre bizde de özel sektöre döndü ama ivmelenmesi lazım. Bursalı iş insanlarının vizyonerliği burada çok kritik." dedi. Son iki yılda döviz kurundaki gelişmelere de değinen Dönmez, "Bu süreçte düşük ve orta-düşük teknolojili ihracatımız yatay seyrederken, orta-yüksek ve yüksek teknolojili ihracatımız büyümeye devam ediyor. Katma değerli üretimde kâr yüksekse, döviz kuru baskısı sizi o kadar etkilemiyor. Bunun temelinde Ar-Ge ve tasarım var. Teknoloji üretemeyen sanayi, sürdürülebilir değildir. Kendi teknolojimizi geliştirmeli, tedarik zincirinde dışa bağımlılığı azaltmalıyız" değerlendirmesinde bulundu.


Bursa’da 165 Ar-Ge ve tasarım merkezi ile 2 teknopark bulunduğunu belirten Dönmez, sözlerini şöyle tamamladı: "ABD’nin başkenti Washington, en büyük şehri New York, en iyi üniversiteleri ise Boston’da. Bursa da bu modelden esinlenmeli. Mevcut konjonktürü kullanarak birkaç kutupta, çekim alanı oluşturacak, bilim ve teknoloji insanını bu şehre kazandıracak bir yol izlenmeli. Kazandığınız parayı önce işletmeyi büyütmek yerine Ar-Ge’yi büyütmeye harcayın. Nitelikli insan çalıştırırsanız kârlılık kendiliğinden artar." diye konuştu. BTSO öncülüğünde hayata geçen TEKNOSAB projesine de değinen Bakan Yardımcısı Dönmez, "Bugüne kadarki OSB’ler sanayi bölgesiydi, Bursa, TEKNOSAB ile işin içine teknoloji koymayı akıl etti. Emeği geçenleri tebrik ediyorum" dedi.


Bursa Valisi Erol Ayyıldız, Bursa’nın stratejik konumu, güçlü üretim kabiliyeti ve nitelikli insan kaynağı ile Türkiye’nin öncü şehirlerinden biri olduğunu ifade etti. Kentte tekstil ve dokumacılıkla temelleri atılan sanayi geleneğinin, 1961’de kurulan ilk organize sanayi bölgesi ile güçlendiğini, milli gurur yerli otomobille taçlandığını belirten Vali Ayyıldız, "Kamu-üniversite-sanayi iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla oluşturulan SANTEK tarafından hayata geçirilen Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme Programı, dijitalleşmenin sağladığı veri temelli karar alma süreçleriyle birleştirildiğinde işletmelerimize büyük avantaj sağlayacak, yüksek katma değerli üretim süreçlerine önemli katkı sunacaktır. Programın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum" dedi.


Bursa Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Aydın Bakoğlu, "Sanayi şehri Bursa’mız; üretim, ihracat ve istihdamın lokomotifi konumundadır. Bursa’da tüm sektör bileşenlerinin çabaları somut başarılara dönüşmektedir. Bu potansiyeli daha yukarı taşımak ve sürdürülebilir kılmak adına bu zirveyi düzenliyoruz. Güçlü bir iş birliğinin eseri olan bu zirveyle Ar-Ge ve iş birliği imkânlarıyla üretimimizin geleceğine kalıcı değer katmayı hedefliyoruz. Destek veren herkese teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.


Açılış konuşmalarının ardından "Sürdürülebilir Ar-Ge ve İnovasyon" paneliyle devam eden program, gün boyu süren oturumlar, b2b ve networking etkinlikleri ile tamamlandı.



Geleceğin üretim teknolojileri BUTEKOM’da

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AK Parti’den İBB’ye zam tepkisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AK Parti Grubu Tarife Komisyonu üyeleri, İBB yönetiminin 7 yıllık görev süresini değerlendirdiği toplantıda zam tepkisinde bulundu. İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz, "’Yeni finansal modeller bulacağız’ diyen CHP’li İBB yönetiminin 7 yıl sonra gelmiş olduğu nokta İstanbulların en zaruri ihtiyaçları olan su, ulaşım gibi başlıklarda bile yüzde binleri aşan zamlarla; hiçbir enflasyon oranıyla izah edilemeyecek noktada zamlar yaparak bir zam ekonomisi üzerinden kaynaklarını yönettiğini görüyoruz" dedi. İBB AK Parti Meclisi Grubu Tarife Komisyonu, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde CHP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edilen yeni tarifeler sonrasında ücret artışlarına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediye Binası AK Parti Grup Odasında gerçekleşen basın açıklamasında İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz, AK Parti Meclis Üyeleri ve Tarife Komisyonu Üyeleri Meryem Karaköse ve Süheyla Topçu katıldı. Basın açıklamasında konuşan İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz, "’Finansal kaynaklar anlamında 2019 yılında kendi öz kaynaklarımızı temin edeceğiz. Yeni finansal modeller bulacağız’ diyen CHP’li İBB yönetiminin bugün 7 yıl sonra gelmiş olduğu nokta İstanbulların en zaruri ihtiyaçları olan su, ulaşım gibi başlıklarda bile yüzde binleri aşan zamlarda hiçbir enflasyon oranıyla rakamıyla izah edilemeyecek yakıt, elektrik giderlerinden gelen zamlarla izah edilemeyecek bir noktada zamlar yaparak bir zam ekonomisi üzerinden kaynaklarını yönettiğini maalesef görüyoruz" dedi. "Ne enflasyon söylemi ne de genel gider argümanı bunu açıklamaya yetmeyecektir" AK Parti Meclis Üyesi ve Tarife Komisyonu Üyesi Meryem Karaköse mezar fiyatı artışlarıyla ilgili, "272 TL’den 408 TL’ye çıkarıldı dese de aslında fiyat 272 TL’den 544 TL’ye çıkarılması meselesidir. Burada da bu artışla 2019 yılında 80 TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda aslında küçümseyerek bir cümleyle geçiştirdikleri rakamdaki artış bile yüzde 580’dir. Kıymetli basın mensupları, sorumuz da çok basittir bu konuda ruhsat vermenin hangi maliyet unsuru bu artışı izah edebilir? Ne enflasyon söylemi ne de genel gider argüman bunu açıklamaya yetmeyecektir. Yine kendilerinin bizzat değindiği konularla devam etmek istiyorum. Birinci grup mezar yeri konusudur. Bu basında çok fazla yer aldı biliyorsunuz. Burada mezar yerinde 334 bin 896 TL’ye yükseldiği çok fazla basınında yer aldı. Bu artış bir yıl öncesine göre bile 2025’te yapmış olduklarından da 111 bin 632 TL idi. O zaman bile büyük bir artışla bunu gerçekleşti. Son yapılan zamla beraber de bu artış maalesef bugün 334 bin 896’ya yükseldi" dedi. "Burada da yine yani 2019’da 2000 TL olan en düşük dördüncü grup mezar yerimiz 10 bin 728 TL’ye yükseltildi" Mezarlık ücretlerinin fahiş oranda yükseltildiğini söyleyen Karaköse, "Peki, 2019’da bu rakam neydi? 2019’da sadece 30 bin TL olan bu ücret bugün 334 bin 896’ya çıkarılarak yüzde bin 16 artış yapılmıştır. Bunu söylerken de artışın oranına tabii ki söylemediler. Bunu da ’bazı kesimler kullanıyor zaten diyerek’ geçiştirmemeye çalıştılar. Gelelim peki burayı bazı kesimler kullanıyor diyelim, yer az diyelim. Dördüncü grup dediğimiz ve fiyatın en düşük olduğu mezar yerinde durum ne aslında burada da durum çok iç açıcı değil. Burada da yine 2019’da 2 bin TL olan en düşük dördüncü grup mezar yerimiz 10 bin 728 TL’ye yükseltildi. Kendilerinin küçük gördüğü ’çok fazla artış demedikleri’ bu yerde bile yüzde 436’lık bir artış söz konusudur. Yine lahit mezarlara kendileri değinler. Lahit mezarlarda da bunu da yine bir cümleyle ’ya zaten bu iki katlı ikinci katı da isteyen yaptırıyor isteğe bağlı bir şey’ diyerek geçiştirdikleri lahit mezarda da artış var arkadaşlar. Yüzde bin 271’dir" şeklinde konuştu. "Çeşme yaptırma meselesi son geçen tarife ile beraber 500 bin TL’ye yükseltilmiştir" Konuşmasına devam eden Karaköse, "Bir cümleyle geçiştirdikleri isteğe bağlı zaten spesifik bir şey dedikleri yani CHP yönetiminin spesifik anlayışı artışı yüzde bin 271’lerin altına düşmüyor gibi görünüyor. Bu durum bu tarifeleri kim alıyor tartışmasıyla da örtülenemeyecek kadar önemlidir. Mezar yerlerini konuşmuşken kendilerinin değinmediği ama bizim en çok dikkatimizi çeken konulardan bir tanesi de çeşme suyu yaptırma. Yani çeşme yaptırma hayır işi. İstanbul’un kadim geleneği olan çeşme yaptırma ve hayır işlemi iradesi maalesef adeta bir tarife bariyerine çarpmış durumdadır. Kendileri bu konuyu hiç gündeme almadılar ama burada da size çarpışık bir rakam olduğu için paylaşmak istiyorum. Bir önceki yıla göre bile yüzde 731 artış yaparak 61 bin 660 TL’ye çıkarttıkları bu çeşme yaptırma meselesi son geçen tarife ile beraber 500 bin TL’ye yükseltilmiştir. Yani bir önceki yıl daha 61 bin 666 TL’ye yaptırılan çeşme aradan bir yıl geçtikten sonra nasıl bir artışla bağdaştırıldı ki 500 bin TL’ye çıkarıldı. Yani 2019’da bu çeşme yapım ücretinin de 10 bin TL olduğunu düşünürsek, buradaki artışın 2019’dan bugüne kadar yüzde 4 bin 900 olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı. "Otopark ihtiyacının büyüdüğü bir ortamda çözüm üretmek yerine de yaptıkları tek şey, maalesef tarifeleri büyütmek oldu" CHP’li İBB Yönetiminin üzerine düşen görevi yeterli şekilde yerine getirmediğini söyleyen Karaköse, "Seçim vaatlerinde hatırlarsanız ilk seçimlerde 100 bin otopark yaptıracağız vaadiyle gelen bir anlayış söz konusuydu. Tabii burada otopark yapmak yerine otopark ihtiyacının büyüdüğü bir ortamda çözüm üretmek yerine de yaptıkları tek şey maalesef tarifeleri büyütmek oldu. Üstelik bunu yapan zihniyet aynı zamanda 2019 yılında otopark ücretlerini mecliste vermiş oldukları bir önerge ile otopark ücretlerinin günlük 1 TL olmasını öneren zihniyet bugün maalesef otopark ücretlerinde de fahiş rakamlarla karşımıza gelmektedir. Günlüğü 1 TL olsun diyen anlayış bugün geldiğimizde 1 - 2 saatlik otopark ücretlerindeki artışlar sadece sizlere kısaca paylaşmak istiyorum" ifadelerini kullandı. "1 TL olsun diye önerdikleri otopark ücretine 2019’dan bugüne kadar yüzde 3 bin 567’lik bir artış yaptılar" İBB’nin verdiği vaatleri yerine getirmediğini söyleyen Karaköse, "2019 yılında 6 TL olan onların 1 TL’ye indirmek istediğin dönemde 6 TL olan otopark ücreti 2024 yılında 70 TL’ye çıkardılar. O zaman bile arada yüzde bin 67’lik bir artışla hemen bu işi gerçekleştirdiler. 2025 yılına geldiğimizde de 1- 2 saatlik otopark ücreti 220 TL olmuştur. Burada da yaklaşık 2019’dan bugüne kadar toplam artış kıymetli İstanbullular ’1 TL olsun’ diye önerdikleri otopark ücretine 2019’dan bugüne kadar yüzde 3 bin 567’lik bir artış yaptılar. Şimdi bu artış 6 TL’den 220 TL’ye çıktı. Artık İstanbul’un otopark bir ihtiyaç değil karşılanamaz lüks haline getirmiş durumdalar. Bunu söylerken de özellikle bir tarafa da sizlerin dikkatini çekmek istiyoruz. Avrasya Tünel geçişi bunların en çok eleştirdiği geçişlerden biri olan Avrasya Tüneli‘nin geçişi bugün 225 TL. İstanbul’da geldiğimiz noktada 1- 2 saatlik otopark ücretleri 220 TL’dir. Bu karşılaştırma da İstanbulluların burada yalnızca bir fiyat karşılaştırması değil İstanbul’da yaşamın nasıl bir pahalılaşma noktasına geldiğini sizlere ifade etmek istiyoruz" şeklinde konuştu. "2019’dan bugüne kadar suya yapılan zam yüzde bin 40’tır" Son 6 yılda suya yüzde 1040 oranında zam yapıldığını söyleyen Karaköse, " Bir yandan kent lokantası üzerinden sosyal yardım vitrini yapılırken diğer yandan da yol kenarlarında park, parklanma tarifeleri ile vatandaşın cebine yüklenen ağır bir bedelle karşı karşıya olduğumuz da tekrar ifade etmek istiyorum. Bu da ’sosyal belediyecilik’ değil ’sosyal fatura’ denilir söylemiyle bizlere maalesef karşı karşıya getirmiştir. 2019’dan bugüne kadar suya yapılan zam yüzde bin 40’tır. Bedava vermeyi söyledikleri, bedava vermemizi teklif ettikleri ve kendilerinin geldiğinde de ucuzlatacaklarını söyleyerek seçim kazandıkları bir anlayış bugün suyun metre küpünü maalesef 52,45 TL’ye yükseltmiştir" dedi. "2019 yılında bir bilet ücreti 0,41 litre benzin alırken bugün yapılan zamla 35 TL olan bilet ücretiyle de 0,66 litre benzin alınmaktadır" İETT’de yapılan zam oranın fazla olduğunu söyleyen Karaköse, "Ulaşımda peki durum farklı mı? Elbette değil. 2019 yılında 2,6 TL olan bilet ücreti bugün biliyorsunuz 35 TL’ye yükseltirmiştir. Bu artış 2019’dan bugüne kadar yüzde bin 246 olmuştur. Benzinle kıyasladık Benzinle yaptığımız mukayese de AK Parti döneminde yani 2019 yılında bir bilet ücreti 0,41 litre benzin alırken bugün yapılan zamla 35 TL olan bilet ücretiyle de 0,66 litre benzin alınmaktadır. Daha fazla benzin alabiliyorlar. Buna rağmen daha fazla zam yapıyorlar. Şunu görüyoruz, bugüne kadar kendilerinin vaat ettiği, ‘Hayatı ucuzlatacağız, İstanbullulara daha rahat bir hayat sağlayacağız, hayatlarını kolaylaştıracağız’ dedikleri noktada fahiş zamlarla maalesef karşı karşıyayız" şeklinde konuştu.
Bursa Bursa’da öğrencisini herkesin içinde darp eden okul müdürü görevden uzaklaştırıldı Bursa’nın İnegöl ilçesinde okul müdürü sinirlendiği öğrenciyi herkesin önünde itekleyerek darp etti. O anlar kameraya yansırken, öğrencinin ailesi şikayetçi oldu. Harekete geçen İl Milli Eğitim Müdürlüğünce, okul müdürü görevinden uzaklaştırdı. Olay, cuma günü İnegöl’ün kırsal Yeniceköy Mahallesi’nde eğitim öğretime devam eden Ömer Osman Çağlayan Ortaokulu’nda meydana geldi. Okul Müdürü Mustafa Ç., sırada bekleyen Muhammed K. (11)’yı saldırarak darp etti. O anlar amatör kameraya yansıdı. Olayın ardından öğrenci, durumu ailesine bildirdi. Aile müdürden şikayetçi oldu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Olayı anlatan 11 yaşındaki öğrenci Muhammed Emin K., "O beni durduk yere dövdü. Kafa attı, fırlattı ‘Seni buraya gömerim, herkes burada ahlakını bilecek’ dedi. Çocuğa el hareketi yaptım zannetti. Okula gitmeyeceğim. O beni dövecek ben kendimi savunamayacağım, sonra disiplin verecek tutanak tutacak ben gitmem okula" dedi. Baba Nihat Koca (49), "Cuma günü işten eve geldim. Hanım bana ‘Muhammed’i dövmüşler’ dedi. Ben çocuklar arasında olmuş sandım. Sonra bana okul müdürü ‘Muhammed’i dövmüş’ dediler. Öğretmendir kızmıştır dedim. Daha sonra bana video geldi. Videoya bakınca zaten aklım başımdan gitti. 11 yaşındaki çocuğumu kaldırmış vurmuş. Kafası taşa gelse ne olacak? Ben çocuğumu öğretmenlere emanet ediyorum. Öğretmen bunu yapsa sokaktaki vatandaş kim bilir neler yapar" dedi. Şikayetler ve görüntüler üzerine okul harekete geçen İl Milli Eğitim Müdürlüğü okul müdürü Mustafa Ç.’yi görevden uzaklaştırdı.