ÇEVRE - 01 Aralık 2025 Pazartesi 09:20

Gençler iklim krizini doğada ele aldı

A
A
A
Gençler iklim krizini doğada ele aldı

Nilüfer Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen "İklim Krizi ve Doğa Etkinliği", gençleri doğayla buluştururken, atölye çalışmaları ile farkındalıklarına da katkı sağladı. Etkinlik kapsamında gerçekleştirilen söyleşide de Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zerrin Güleş, çevre ve iklim konusundaki çalışmalarını aktardı.


Nilüfer Belediyesi, Nilüfer Kent Konseyi ve Bir Bulut Olsam Derneği iş birliğinde Nilüfer Belediyesi Fadıllı Havacılık ve Doğa Sporları Merkezi’nde düzenlenen "İklim Krizi ve Doğa Etkinliği", gençlerin çevre bilincini artırmayı hedefledi. Etkinlikte doğada keyifli vakit geçiren, takım oyunları oynayan ve geri dönüştürülebilir malzemelerden kukla yapan gençler, sonrasında Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zerrin Güleş ile gençlik ve iklim odağında kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdi.


Söyleşide, gençlerin en çok merak ettiği konulardan biri olan atık yönetimi hakkında bilgiler veren Güleş, Nilüfer Belediyesi’nin bu konuda öncü olduğunu ve henüz mevzuat çıkmadan ambalaj atıklarını çöpten ayrı topladığını vurguladı. Geri dönüştürülebilir atıkların toplanma sürecine değinen Güleş, atıkların karışık olarak toplanmasına rağmen daha sonra Toplama Ayırma Tesisi’ne gönderildiğini belirtti. Güleş, bu tesiste cam, kağıt, plastik ve metallerin kategorilerine göre ayrıldığını, her malzemenin farklı alıcısı ve dönüştürücüsü olduğunu ifade etti.


Nilüfer Belediyesi Atık Getirme Merkezi’nin, 2020 yılından bu yana Alaaddinbey Ek Hizmet Binası kampüsünde faaliyet gösterdiğini söyleyen Güleş, "Bu merkezde, tekstil atıkları, elektronik atıklar, pil ve akümülatörler, tıbbi atıklar, atık motor yağları ve atık bitkisel yağlar dahil 14 ayrı türde atık ayrı toplanarak, lisanslı firmalar aracılığıyla kontrollü bir şekilde bertaraf ediliyor" dedi.


Özellikle bitkisel atık yağların çevreye verdiği zararlara dikkat çeken Güleş, kullanılmış bitkisel yağların lavaboya dökülmesinin, kanalizasyon sistemlerini tıkayarak büyük maliyetlere yol açtığını kaydetti. Toprağa karışmasının ise yeraltı sularını kirlettiğini ve yangınlara sebep olduğunu anlatan Güleş, su ortamına dökülen yağların, suyun üzerini kaplayarak oksijen transferini engellediğini ve su altındaki canlı yaşamını bitirdiğini ifade etti. Güleş, lisanslı firmalar tarafından toplanan atık yağların daha çevreci bir yakıt olan biyodizele dönüştürüldüğünü de sözlerine ekledi.


Artık kullanılan kavramın "iklim değişikliği" değil, sonuçları itibarıyla günlük yaşamı doğrudan etkileyen bir "iklim krizi" olduğunu vurgulayan Güleş, krizin su yoksunluğu, yangınlar, sel ve fırtına gibi aşırı hava olayları olarak kendini gösterdiğini anlattı. Uluslararası hedefin, küresel sıcaklık artışının sanayi devrimi öncesine göre 1,5 derece ile sınırlanması olduğunu hatırlatarak, bunun için fosil yakıtlardan çıkılması, ulaşım metotlarının gözden geçirilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.


Nilüfer Belediyesi’nin geri dönüşüm konusundaki çalışmalarından da bahseden Güleş, belediyenin pazarlardan toplanan sebze, meyve atıkları ile hizmet binalarından çıkan çay ve kahve posalarını kullanarak kompost tesisi işlettiğini kaydetti. Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün budama atıklarından da kompost üretildiğini belirten Güleş, bu kompostun toprak kalitesini iyileştirip su tutma kapasitesini artırdığına dikkat çekti ve isteyen vatandaşlara ücretsiz olarak sunulduğunu ekledi.


Konuşmasında gençlere önemli bir çağrı da yapan Güleş, sosyal medya ve dijital kanalları kullanarak, belediyeleri çalıştırmalarını söyledi. Çevrelerinde gözlemledikleri sorunları ilgili kurumlara iletmelerini tavsiye eden Güleş, yerel yöneticilerin bu taleplere büyük önem verdiğini de sözlerine ekledi.



Gençler iklim krizini doğada ele aldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ Başkanı Arslan: "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla uluslararası alanda gerçekleştirilen ’HAK-İŞ 14’üncü Uluslararası Kısa Film Yarışması’ ödülleri sahiplerini buluyor. Ankara’da bir otelde düzenlenen yarışmanın ödül töreninde, ulusal ve uluslararası kategoride 4 dalda toplam 8 ödül ve ’Sendikacı Gözünden’ kategorilerinde ödüller verildi. Törene, HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, yarışmacılar, aileleri ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, gün özelinde hazırlanan tanıtım filminin seyredilmesiyle devam etti. Şiir ve balaban dinletisinin ardından açılış konuşmalarına geçildi. "Biz bütün kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz" Sanat ve kültürün sinemayla, dizilerle sınırlı olmadığını belirten Arslan, "Biz bütün bu kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz. 50’nci yılımız etkinliğinden bir tanesi Türkiye’nin gerçekten hepimizin tanıdığı, gurur duyduğu büyük sanatçılarımızın birer tane eserini Ankara’da Resim Heykel Müzesi’nde sergiledik ve o eserlerin satışını ressamlarımız Filistinlilere bağış olarak gerçekleştirdi. Resim yarışmalarımızdan başlayarak ebru sanatını tekrar ihya etmek, özellikle meddah diplemeleriyle ilgili unutulmuş sanatlarımızı yeniden toplumla buluşturma çabalarımız daha birçok çalışmalarımızla beraber HAK-İŞ, kültür ve sanat alanında da yeni damarları açmaya devam edecek. Sizlerden desteğimiz bizi bu konuda daha çok teşvik etmeniz, bu konudaki çalışmalarımıza destek olmanız ve bu işin sendikacılığımızın o temel kurallarından bir tanesi olduğunu da sizin de inanmanızı, bize de inandırmanızı istiyoruz. Özellikle Emek Hareketi’nin bir temsilcisi olarak sinema ve dizi sanatçılarının özellikle mevzuat açısından, örgütlenme açısından, sendikalaşma açısından da kendilerine her türlü desteği katkıyı vereceğimizi buradan ilan etmek istiyoruz" diye konuştu. "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Dizi konusunda Türkiye’nin, dünyanın pek çok ülkesine ihracat yaptığını dile getiren Arslan, "Dizide görev alan emekçilerin, oyuncuların ve bu konuda gerçekten alın teri akıtan insanların haklarının aynı ölçüde korunmadığını görüyoruz. Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor. Bir başka sorun toplumumuzu ne yazık ki bu uzun dizi saatleri başka bir noktaya taşıyor. Bunun tedbirlerin alınması gerekiyor" şeklinde konuştu. Arslan, konuşmasında Mevlana’nın pergel metaforuna atıf yaparak sendikal anlayışlarını anlattı. Pergelin sabit ayağı gibi değerlerine, inancına ve medeniyetine bağlı durduklarını, diğer ayağıyla ise tüm dünyaya açık, evrensel bir sendikal perspektif benimsediklerini ifade etti. HAK-İŞ’in hem milli duruşu hem de evrensel sendikal ilkeleri birlikte taşıyan bir hareket olduğunu vurgulayan Arslan, kuruluş felsefelerinden ve emek mücadelesine kattıkları ilkelerden vazgeçmeden yollarına devam edeceklerini kaydetti. Ödül alacak sanatçıların yanı sıra televizyon dizilerindeki oyunculuklarıyla tanınan, dizi ve sinema filmleri oyuncuları Arzu Balkan, Hakan Boyav, Koray Karaca, Zeynep Aytem, Fatih Küçük, Dursun Ali Erzincanlı ve Melahat Abbasova katılacak. Sanatçılara "Emeğe Saygı" plaketi takdim edilecek.