EKONOMİ - 03 Haziran 2020 Çarşamba 15:20

Kentsel dönüşüm ihtiyacı artıyor

A
A
A
Kentsel dönüşüm ihtiyacı artıyor

İnşaat sektörünün son yıllardaki ana konularının başında gelen kentsel dönüşüm uygulamaları ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından getirilen yeni kriterler dikkat çekiyor.

İnşaat sektörünün son yıllardaki ana konularının başında gelen kentsel dönüşüm uygulamaları ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından getirilen yeni kriterler dikkat çekiyor. Bu kapsamda kentsel dönüşüm yapmak isteyen inşaat firmaları başta teminat olmak üzere yeterlilik konusunda da belirli güvenceler vermesi gerekiyor.


Kentsel dönüşüm ile ilgili yayınlanan yeni yönetmelik hakkında açıklamalarda bulunan Kentsel Dönüşüm Uzlaşma Merkezi (UKEM) Kurucusu Utku Çalışkan, inşaat sektörü ve hak sahipleri arasındaki süreçlerin yeni bir döneme girdiğini ve artık kentsel dönüşüm projeleri için yeni kriterlerin devreye girdiğini söyledi.


Çalışkan yaptığı açıklamada, “2012 yılında çıkan 6306 sayılı yasa ile başlayan kentsel dönüşüm süreçlerinde bir çok örnek olay yaşandı. İyi örnekler olduğu gibi ne yazık ki vatandaşın da mağdur olduğu bir takım projeler oldu. Bu mağduriyetlerin önüne geçmek ve mevcut mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla yapılan çalışmalar neticesinde birtakım yasal düzenlemeler yapıldı. Ortaya çıkan yeni düzenlemeler ve ek tedbirler sonucunda olası yeni mağduriyetlerin önüne geçilmiş oldu. Ancak bu konuda asıl iş evini kentsel dönüşüm kapsamında yenilemek isteyen vatandaşlarımıza düşüyor. Vatandaşlarımız, kendilerine verilen teklifleri değerlendirirken; hukuki, teknik ve idari yönden uzman kişilerden destek almalı ve karar noktasında dikkatli olmalıdır. Yasalar her ne kadar koruyucu ve önleyici olsa da vatandaş ve yüklenici firma arasında imzalanan sözleşmeler kentsel dönüşüm sürecinin belirleyici olabiliyor. Mevcut imar planı veya teklif imar planına göre hesap edilecek yapı inşaat alanı üzerinden; yapı inşaat alanı 50 bin m2’ye kadar olan alanlarda yapı yaklaşık maliyet bedelinin yüzde 10’u kadar, yapı inşaat alanı 50 bin m2’den büyük olan alanlarda ise, ilk 50 bin m2 için yapı yaklaşık maliyet bedelinin yüzde 10’u, 50 bin-75 bin m2 arası yapı yaklaşık maliyet bedelinin yüzde 8’i, 75 bin-100 bin m2 arası yapı yaklaşık maliyet bedelinin yüzde 6’sı ve 100 bin m2’nin üstü yapı yaklaşık maliyet bedelinin yüzde 4’ü esas alınarak hesaplanan miktarda teminat verilmesi gerekiyor. Bu kapsamda riskli yapıların bulunduğu parsellerde yapım işini üstlenen yapı müteahhidince yapı ruhsatı alınmadan önce yapı yaklaşık maliyet bedelinin yüzde 10’u kadar teminatın ilgili idareye verilmesi mecburidir. Aynı zamanda firmaların iş bitirmesini, mali ve teknik yeterliliğini gösteren yetki belgesini de sunması gerekecek. Müteahhitler, nakit Türk Lirası cinsinden para, Teminat mektubu, Hazine Müsteşarlığı tarafından ihraç edilen devlet iç borçlanma senedi veya bu senetler yerine geçecek belgeleri sunabileceklerdir" dedi.


Yıkılan binalar çözüm bekliyor


Türkiye’de riskli yapı olarak tespit edilen ve yıkılması gereken konut sayısının kesinleşmediğini ancak 6,5 milyon konutun afet riski altında olduğu kaydeden Çalışkan sözlerini şöyle sürdürdü: "Riskli yapı oranındaki yükseklik ve deprem riski nedeniyle evlerini kentsel dönüşüm kapsamında yenilemek isteyen binlerce hak sahibi 6306 sayılı kanunun sağladığı imkanlar ile yeni evlerine taşınma hayali kurdu. Hayalini gerçekleştirip yeni evlerine kavuşan hak sahipleri olduğu gibi bunun aksine evleri yıkılan ancak halen evlerine kavuşamayan binlerce kişi bulunuyor. Kanun kapsamında sağlanan kira yardımlarının süresinin dolması sebebiyle mağduriyetlerin arttığı bu süreçte vatandaşlar yeni bir çözümsüzlükle karşılaşmaktadır"


"Kriz varsa çözüm de vardır"


Kentsel dönüşüm ile ilgili yaşanan mağduriyetleri değerlendiren UKEM (Kentsel Dönüşüm Uzlaşma Merkezi) Kurucusu Utku Çalışkan, 6306 sayılı yasa sağladığı imkanlar itibariyle kentsel dönüşüm ihtiyacı bulunan herkes için birbirinden özel fırsatlar sunmaktaydı. Önceki imar ve kentsel dönüşüm yasalarının aksine vatandaşa da kendi dönüşümünü yapma olanağı tanıyordu. Kendi imkanları ile kentsel dönüşüm yapamayan vatandaşlarımızda çözüm olarak kendi müteaahitlerini bularak bu işe girdi. Ancak vatandaş ve yüklenici firmalar arasında imzalanan bazı sözleşmelerin işin uzmanları tarafından yapılmaması nedeniyle ortaya bir çok kriz çıktı. İnsanlar bu sözleşmelerine güvenerek evlerini boşalttı ve yıktırdı. İşin başında yapılan yanlışlar ve hatalar nedeniyle işin sonunda da binlerce kişi evsiz kaldı. Gelinen son noktada vatandaşlar ve yüklenici firmalar bu sözleşmelere dayanarak işi hukuki boyuta taşıdı. Ama birçok vatandaşın bu süreçleri beklemek ve maddi yönden bu süreçleri kaldırabilecek bir gücü yok. Bu sebeple yapılması gereken yasaların tanıdığı imkanlarla ve işin uzmanları ile yeni süreçlerin başlatılmasıdır. Biz kurum olarak bu süreçlerde vatandaşlarımıza birçok konuda danışmanlık yapıyoruz. Unutmayın ki, kriz varsa çözümde mutlaka vardır. Örneğin, yeni yapılan yasal düzenlemeler ile kentsel dönüşümde müteahhit inşaata başlamaz veya yapım işini geciktirirse, bina ve arsa sahipleri sözleşmeyi tek taraflı feshedebiliyor. Yönetmeliğin ilgili maddesinde fesih hakkının kullanılabilmesi için “Bütün maliklerle anlaşma sağlanmasından veya hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar alınıp bu karara katılmayanların hisselerinin satışından sonra müteahhitten kaynaklanan sebeplerle bir yıl içinde yeni yapının yapım işine başlanılmamış olması gerekir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara SGDD-ASAM’dan 5. Geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği Ankara’da Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), UNICEF ve Çankaya Belediyesi iş birliğiyle 3 bin 500 çocuğun katılımıyla 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlendi. Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, UNICEF VE Çankaya Belediyesi iş birliğiyle bugün Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği gerçekleştirildi. Etkinliğe Altındağ, Keçiören ve Mamak ilçelerindeki 13 okuldan çeşitli uyruklara mensup 3 bin 500 çocuk ve öğretmenleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SGDD-ASAM Genel Müdürü İbrahim Vurgun Kavlak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı içerisinde dünyada çocuklara adanan bayramı kutlamanın yegane mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan, Türkiye’nin ilk milli bayramıdır. Bugün burada bu alanda Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen 3 bin 500’ü aşkın çocuk var. Bu vesile ile Ankara Valimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine, okul müdürlerimize ve fedakar öğretmenlerimize, değerli SGDD-ASAM çalışanlarına ve bugünü anlamlandıran geleceğin yetişkinlerine yani çocuklara çok teşekkür ediyoruz. Bugün bizim yanımızda olanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı SGDD-ASAM olarak kutladıklarını ifade eden SGDD-ASAM Genel Müdür Yardımcısı Buket Bahar Dıvrak da, "Bizim için gelenekselleşmiş bir etkinlik. Ankara’da Altındağ ve Mamak’ta bulunan 13 okulumuzdan öğrencileri buraya davet ettik. Yaklaşık 3 bin 500 çocuğumuz bizimle beraber. Bayramın coşkusunu bütün çocuklar burada beraber yaşıyorlar. Çok coşkulu ve güzel bir gün bizim için. Çocukların gönüllerince eğlendiği, çocuk olmanın zevkini ve tadını çıkardığı bu ulusal bayramı kutlamalarına vesile oluyoruz” ifadelerini kullandı. Burada olmanın kendilerine çok mutluluk verdiğini ifade eden çocuklar, çeşitli etkinliklerle gün boyu güzel bir gün geçirdiklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından SGDD-ASAM Al Farah Çocuk Korosu sahne aldı. Konserin ardından alanda gün boyu canlı müzik etkinlikleri düzenlendi.
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.