ÇEVRE - 08 Kasım 2019 Cuma 09:16

(Özel) Bursa’da yine çevre felaketi...Manyas’tan doğan Kara Dere’de binlerce balık öldü

A
A
A
(Özel) Bursa’da yine çevre felaketi...Manyas’tan doğan Kara Dere’de binlerce balık öldü

Manyas Gölü’nden doğan Kara Dere’de binlerce balık telef oldu.

Manyas Gölü’nden doğan Kara Dere’de binlerce balık telef oldu. İddiaya göre balık ölümleri bölgeye yakın bir maya fabrikasının atık suyundan kaynaklanıyor.


Manyas Gölü’nden doğan ve 17 köyden geçerek Marmara Denizi’ne ulaşan Kara Dere’de binlerce balık öldü. Yüzlerce balığın nefes almak için suyun üstüne çıktığı ve dakikalar sonra öldüğü kameralara yansıdı. Bölge halkı 30 yıldır belirli dönemlerde bu ölümlerin yaşandığını belirtirken, çevreye yayılan koku da vatandaşları rahatsız ve tedirgin ediyor. Yaklaşık 1 hafta önce de Susurluk Çayı’nda balık ölümleri yaşanmış, yetkililer inceleme başlatmıştı.


Sultaniye Köyü Muhtarı Derviş Mete, “Deremizde balık ölümleri gerçekleşiyor. Yetkililer ve ilgili kurumlar bunun bir çaresini bulması gerekiyor. Burada can çekişen balıkların hepsi ölüyor. 30 senedir köyümüzde balık ölümleri dönem dönem yaşanıyor. LPG’yi andıran bir koku yayılıyor. Çoluk, çocuk herkes bu havayı soluyor. Su azaldığı zaman su da kirlilik oranı artıyor ve balıklar nefes alamıyor. Balıkların solungaçları tıkanıyor” dedi.


17 köyü etkiliyor


Çevreci Hasan Balças, bundan 4-5 gün önce Susurluk Çayı’nda da binlerce balık ölümü olduğunu hatırlatarak, “Bu konuda orada feryatlarımızı dile getirdik. Manyas Gölü’nden doğan Kara Dere denilen akarsuyumuz 17 köyün içinden geçerek bölgeyi etkiliyor. Bu suların kenarında 1 saat bile duramazsınız. O kadar pis kokuyor, kimyasal artıklar hat safhaya ulaşmış durumdadır. Bizim sağlığımıza, geleceğimize zarar veriyor. Yetkililerden mutlaka çözüm bulmalarını talep ediyoruz. İnsanlar buradan can çekişen balıkları götürüyor çoluk çocuklarını yediriyor, kendi yiyor. Bu son derece tehlikeli bir durumdur. Denize akana kadar geçen köylerden çiftçiler tarlalarında sulama yapıyor” diye konuştu.


Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Genel Sekteri Sedat Güler, 2-3 sene önce Susurluk Çayı’ndaki kirlilik ve ölen balıklarla ilgili eylem yaptıklarını belirterek, “O zaman ölümler Canbalı Deresi’ne ulaşmıştı. Bizler de orada eylem yapmıştık. Bursa ve Balıkesir valiliklerine ulaşmıştık. Sorun kısmen çözülmüştü. Şimdi de Manyas Gölü’nden gelen Kara Dere üzerindeki kirliliği görüyoruz. İlerde bir maya fabrikası var ve bunun deşarj ettiği sudan kaynaklanan balık ölümleri gerçekleşiyor” ifadelerini kullandı.


“Yılan balıkları havyar dökmek için burayı kullanıyor”


Sultaniye Köyü’nde yaşayan Hasan Cankurt ise, “Uluslararası bir belgesel kanalında, yılan balığının havyar dökümü için bu dereyi kullandığını duymuştum. Bu kadar önemli bir derenin bu hale getirmesini ancak insan yapabilir. Bu derede çok eskiden yüzüyor, balığını yiyor ve suyunu içiyorduk” dedi.


Karacabey İsmetpaşa Mahallesi’nde ikamet eden Ceval Buran, “Kara Dere’de balık ölümleri yaşanmaktadır. Bunun sebebi kimse bilmek istiyoruz. Çevreci dostları bekliyoruz. Böyle katliam olmaz. Buraya dün akşam ilaç salındığının haberini bize verdiler. Balık ölümleri akşam başlamış ve sabaha kadar devam etmiş, hala da devam ediyor” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.